Süre                : 1 Saat 58 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Aralık 2010 Perşembe, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih
Ülke                : İngiltere,ABD,Avustralya
Yapımcı          :  See-Saw Films , The Weinstein Company , UK Film Council
Yönetmen       : Tom Hooper (IMDB)(ekşi)
Senarist          : David Seidler (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Colin Firth (IMDB)(ekşi), Helena Bonham Carter (IMDB)(ekşi), Derek Jacobi (IMDB)(ekşi), Robert Portal (IMDB)(ekşi), Richard Dixon (IMDB)(ekşi), Paul Trussell (IMDB), Adrian Scarborough (IMDB)(ekşi), Andrew Havill (IMDB), Charles Armstrong (IMDB), Roger Hammond (IMDB), Geoffrey Rush (IMDB), Calum Gittins (IMDB), Jennifer Ehle (IMDB), Dominic Applewhite (IMDB), Ben Wimsett (IMDB), Freya Wilson (IMDB), Ramona Marquez (IMDB), David Bamber (IMDB), Jake Hathaway (IMDB), Michael Gambon (IMDB), Guy Pearce (IMDB), Patrick Ryecart (IMDB), Teresa Gallagher (IMDB), Simon Chandler (IMDB), Claire Bloom (IMDB), Orlando Wells (IMDB), Tim Downie (IMDB), Dick Ward (IMDB), Eve Best (IMDB), John Albasiny (IMDB), Timothy Spall (IMDB), Danny Emes (IMDB), Anthony Andrews (IMDB), John Warnaby (IMDB), Roger Parrott (IMDB), Dean Ambridge (IMDB), Mike Archer (IMDB), Mihai Arsene (IMDB), Max Callum (IMDB), James Currie (IMDB) >>devamı>>

The King's Speech (~ Zoraki Kral) ' Filminin Konusu :
Kardeşinin feragat etmesiyle gönülsüz bir şekilde tahta geçen Kral VI. George, kekemelik sorununu yenmek için Lionel Logue adlı bir konuşma terapisti tutar.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Özgün Senaryo
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Film, BAFTA Film Award-Best Supporting Actor, BAFTA Film Award-Best Leading Actor, BAFTA Film Award-Best Supporting Actress, Alexander Korda Award for Best British Film, BAFTA Film Award-Best Screenplay (Original), Anthony Asquith Award for Film Music
Independent Spirit Awards:Independent Spirit Award-Best Foreign Film
Toronto International Film Festival:People's Choice Award


  • "olarak mı denir bilmiyorum ama; adamlar kekeme bi kralı kahraman yapmışlar, çok güzel olmuş, bizimkiler kahraman bir padişahı keraneci yapıyorlar ya ona bozuldum ben."
  • ""zoraki kral" gibi ben stiller komedisi cagrisimi yapan bir isimle gosterime girecektir."
  • "filmde sigaranın göze bu kadar sokulmasının nedeni vi. george 'un ölüm sebebi olmasıdır."
  • "- w'larda hala kekeliyorsun.- aralara bir kac tane serpistirdim ki benim konustugum anlasilsin."
  • ""kralın konuşması" gibi birebir bir çevirisi cuk diye otururken zoraki kral ismine layık görülmesi ve romantik komedi havası verilmesi yazık olmuştur."
  • "daha filmin başında hamlet'i kulaklıkla müzik dinlerken eksiksiz okuyabiliyorsa, niye aynısını sondaki konuşmada da yapmadıklarını çözemediğim film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    colin firth'ün bir tür konuşma bozukluğundan muzdarip olan ingiltere kralı altıncı george'u,geoffrey rush'un onun konuşma terapistini ve helena bonham carter'in kralın eşi elizabeth'i canlandırdığı; yönetmenliğini ise helen mirren'lı elizabeth ve john adams'tan hatırlayacağımız tom hooper'ın yaptığı 2010 yapımı film.ayrıca timothy spall de ,yorumlara göre, oldukça karikatürize bir winston churchill rolüyle kadroda yer alıyormuş.şu anki eleştirilere göre (hem de ana dalların hemen hemen hepsinde) oscar tahminlerinde ismi geçen senenin ilk filmlerinden biri. 35. toronto film festivali'nde en iyi film ödülünü cebine koyarak ödül maratonuna başlamış.eh kadro da bu kadar beklentileri yükselten cinsten olunca bize de merakla beklemek düşüyor.

    fragmanı henüz çıkmamış.merak edenler içinse insana kahkaha attırabilen şöyle bir videosu mevcut:
    http://www.imdb.com/video/screenplay/vi2398488857/


    (elizabeth g bennet - 22 Eylül 2010 16:48)

  • comment image

    sıkıcı bir ingiliz filmi olacağı beklentisi ile izlemeye başladığım ama sonunda gözlerde nemlenme, buğu oluşmasına yol açabilen gerçek olaylardan hareketle çekilmiş bir film olarak dersimi vermiş bir eserdir.

    colin firth ve geoffrey rush'in karşılıklı döktürmeleri çok güçlü bir film olmasını sağlamış. helena bonham carter (ki kendisi bir çok filmden harry potter vs gibi hatırlarsınız) , george'un karısını oynamakta ve benim gördüğüm ilk defa kendisi normal bir rolde sakin sakin işini yapmaktadır. zıvıtmamak için kendisini baskı altına almış gibi görünüyor, bunda da başarılı olmuş.
    colin firth'in kekemelik taklidi, farklı (türk sinemasındaki gibi değil anlamında) ama çok başarılı.
    geoffrey her zamanki rolünü oynuyor gibi ama o da çok başarılı oturmuş buraya. oturmuş derken, kralın taç giyme töreni için kilisede çalışırlarken, sadece kralların oturabildiği bir koltuğa oturması sırasındaki diyaloglar da çok güzeldi.
    iki yeri daha dikkatimi çekti:
    --- spoiler ---
    1-kralın özel konuşma hocası olarak, devlet ve din erkanına tanıtılmasından sonra, geoffrey'nin ne bir doktor, ne bir öğretmen olduğunun ortaya çıkarılması idi. çıkarılması diyorum çünkü, daha önce kral aldığı eğitimden hiç şüphe etmemiş, hatta başarılı olmuştu. büyük ihtimalle baş piskopos, kardinal vs. bu kimdir? diye araştırttı geoffrey'i. neden? çünkü krala fazla yakındı ve bir güç oluşturmuştu ve kral onu diniliyordu. bu tabii ki kilisenin işine gelmiyordu. baş piskopos lafı da oradan geliyor zaten. pis kopos.

    2- geoffrey 'nin karısı rolündeki oyuncunun, önce karısını ve sonra kral'ı gördüğü zamanki şaşkınlık, saygı ve ne yapacağını bilmemezlik duygusu,%100 canlandırılmıştı. o oyuncu kim ise benim rolüm kısa dememiş,çalışmış ve çok başarılı oynamış.

    ---
    spoiler ---


    (kimseyeinanmayan - 24 Ocak 2011 10:50)

  • comment image

    --- spoiler ---

    olarak mı denir bilmiyorum ama; adamlar kekeme bi kralı kahraman yapmışlar, çok güzel olmuş, bizimkiler kahraman bir padişahı keraneci yapıyorlar ya ona bozuldum ben.

    ---
    spoiler ---


    (tabanca - 27 Ocak 2011 13:21)

  • comment image

    icinde -belki de farkinda olmadan- ohannes bir diyalog barindiran filmdir.

    lionel: "sucking smoke into your lungs will kill you. "
    the duke: "my physicians say that it relaxes the throat."
    lionel: "they're idiots."
    the duke: "they've all been knighted."
    lionel: "makes it official then."


    (elmariachi - 27 Ocak 2011 14:16)

  • comment image

    sonu başından belli bir konu ancak bu kadar sürükleyici ve kraliyet ailesi, dönemin ve ailenin kültürü bu kadar abartısız, ağdasız ve gerçekçi anlatılabilirdi.

    --- spoiler ---

    colin firth sadece filmin başındaki radyo konuşmasından hemen önce düke kırmızı ışık sabit kaldıktan sonra konuşmaya başlayacağı söylenirken yüzünde oluşan çaresizlikle bile oscar'ı hak etmiştir. ayrıca o ilk radyo konuşmasında onu dinlerken başını öne eğen, gözlerini kaçıranlar süper bir oyunculuk çıkararak mükemmel bir sahne oluşturmuşlar.

    ---
    spoiler ---


    (indolento - 3 Şubat 2011 11:04)

  • comment image

    filmde sigaranın göze bu kadar sokulmasının nedeni vi. george 'un ölüm sebebi olmasıdır.


    (demerol - 4 Şubat 2011 00:27)

  • comment image

    şu filmi bayila bayila izledim bir türk olarak.. ama muhteşem yüyzyil tartismalari üzerinden gidersek, şu ingilizlerde azcik türk kanı olsa, hadi onu geçtim o ingilizvari genişlikleri olmasa "bizi savaştan, binbir badireden çıkartan evdadimizi alalede bir kekeme gibi gösteren filmi kiniyoruz" derlerdi. ama bir allahin kulu çıkıp böyle göstermemiş.. dahasi kraliçe oturup da "babamı sinemada agliyor gormek, üstelik zamanında love actually, bridget jones un günlügü gibi filmlerde aşk peşinde koşmuş bir adam tarafindan oynanmasini görmek kanıma dokundu" demiyor.. bu ne hoşgörü, bu ne kendini bilmezlik?

    ben burada onlar için de konusuyorum:

    "şerefsizin evlatlaridir o filmi yapanlar. ecdadimizi acziyet içerisinde gösterebilecek kadar yoksunlar ingiliz kanindan."

    teşekkürler..


    (azuth - 5 Şubat 2011 00:23)

  • comment image

    durusu ve sesi olmayan kekeme ingiliz krali vi. george'un halkin sesi olamayisindan dolayi yasadigi icsel kargasasini ve cozum arayisini konu alan 83. oscar odul toreninde 12 oscara aday gosterilen film.

    --- spoiler ---
    final sahnesindeki halka seslenis konusmasinda "keske bu kadar kastirmasalardi da kralin kulagina kulaklik takip muzik dinleterek konusmayi yaptirsalardi" diye serzeniste bulunmamak elde degil.
    ---
    spoiler ---


    (pis pisi - 5 Şubat 2011 21:51)

  • comment image

    zarif bir ingiliz filmi efendim.

    "oh what a review" --- national review
    "ve deha konuştu!" --- aktüel
    "yılın yorumu, kesinlikle bunu daha önce kimse düşünememişti" --- turkish hürriyet
    "charlesatan" --- fotomaç
    "vay amk" --- anonim

    fark ettiğim üzere bu filme dair yenilikçi bir yorum yapabilecek konumda değilim. yine bize kaldı lüzumsuz bilgiler. kimse değinmemiş ama filmde bir adet guy pearce bulunuyor. kral'ın abisi -eski kral- edward rolünde. guy pearce'ın colin firth'ten küçük olduğu o kadar bariz ki, abisi olarak düşünmekte bi hayli zorlanıyor insan - firth yedi yaş daha büyükmüş bu arada- . aynı role, 3 yıldır herhangi bir kostümlü tarihi filmde yer almadığı için kurdeşen dökme ihtimali kapıda olan kenneth branagh düşünülebilirdi mesela. ama sanırım bu durumun sebebi, guy pearce'ın executive producer'larla dayı hala oğlu olması değil. zira bu rol için ilk düşünülen isim de colin firth değil, paul bettany. filmde izlediğimiz dönem, kral george'un 30-44 yaş arasındaki dönemi. 39 yaşındaki bettany bu rol için dikilmiş abiye haliyle. ama işler ters gidip de rol iki çeyrek asır devirmişliği olan firth'e düşünce bu ilginç durum çıkmış ortaya. bu durumlarda genelde "isabet olmuş" denir ama, rolü alsa bettany'nin kariyerinin en iyi performansını çıkarmayacağını kim bilebilir ki?

    ayrıca bu filmde avustralyalı birinin oynayan geoffrey rush, gerçekten de avustralyalı ya... neyse buradan ilginç bi şey çıkmadı görüşürüz...


    (charles h duell - 8 Şubat 2011 01:03)

  • comment image

    --- spoiler ---

    elizabeth: baba? ne diyor baba?

    kral 6. george: bilmiyorum ama gayet iyi bir şekilde söylüyor.

    bu diyalogun arkasından kralın, hitlerin selam durmasına bakması ve düşünceli haraketi, bu bile yetti bana filme oscar vermem için...

    ---
    spoiler ---


    (mozsoylar - 18 Şubat 2011 21:59)

  • comment image

    filmin başında müstakbel kraliçe, büyük britanya'nın ve adını saymakla bitiremeyeceğimiz sömürgelerin müstakbel kraliçesi, ingilizlerin müstakbel kralının karısı, your royal highness gelir; avusturalyalı bir bira üreticisinin bir hiç olan oğlu, bir taşralı onu bir şekspir alıntısıyla karşılar. majestelerinin cevabı basit: excuse me?

    şekspir'i çıkartan ve bununla övünen ingilizlerin başı, kendisinin bir dizesini bilmeyebilirken, kraliyet ailesiyle asla eşit olamayacak olan bir avusturalyalı çocuklarıyla şekspir alıntısı bulma oyunu oynayabiliyor. ve evet, güzel kızlar da patır patır sıçar.

    anlatabiliyor muyum? hayır.

    ama güzel film budur, iki diyalogla beş saniyede anlatır.


    (sylarcan - 22 Şubat 2011 00:05)

  • comment image

    öncelikle oyunculuk açısından şapka çıkartılması gereken on numero film.. colin firth ve geoffrey rush performans bakımından şahaneler..

    konusuna gelince; konu güzel, konu etkileyici.. konu derin.. konu beni çok uzun yıllar öncesine götürdü.. (ben de sürekli geçmişe gitmeye sebep arıyorum sanırım, bir insan bu kadar nostalji kafalı olmamalı yea, her film entryim bu tarzda gidiyor ya du bakalım, neyse...) 15 yıl önce falan, karşı apartmana bir aile taşınmıştı, dört kişilik bir aileydi.. bir kızı bir oğulları vardı.. anne, baba ve erkek çocuk duyma engelleydi, dolayısıyla konuşamıyorlardı.. bir tek kızları duyabiliyor ve konuşabiliyordu.. bir gün oyun oynuyoruz yine dışarıda, kız yanımıza geldi, onu da oyuna katmak istedik, hayır dedi.. sonra gayet mahcup bir ifadeyle, konuşalım mı? dedi, şaşırdık.. ''çok özlüyorum konuşmayı da ben!'' sonra anlattı da anlattı... aradan yakaladığım ve hatırımdan hiç çıkmayan bir cümlesi de şuydu o konuşmanın; ''annemin, babamın, en çok da kardeşimin sesini çok merak ediyorum, keşke bir kere olsun adımı söyleyebilselerdi!..''

    konuşabilmenin insan için ne büyük nimet olduğunu o an anladım...

    --- spoiler ---
    +şarkı söylerken sorun yok değil mi?
    -yok...
    +bu da ödülü olmalı...

    etkileyiciydi..

    ---
    spoiler ---

    ayrıca türkçede gayet güzel tam karşılığı varken bu filmin isminin neden zoraki kral gibi eğreti bir isim seçilmiş anlayamadım, saçmalık...


    (yaysey - 22 Şubat 2011 00:08)

  • comment image

    dikkat o kadar ana hikayeye ve oyunculuklara çekilmiş ki yazarlar tarafından, filmin güzelim yan hikayesi, buraya yazan herkes tarafından gözden kaçmış

    --- spoiler ---

    şöyle ki; louge, zamanında oyunculuk yapmış, hala da yapmak isteyen bir adam. filmin başlarında ailesine, "bu seferki önemli bir fırsat" diyor ve "öncekiler de önemli fırsatlardı ama olmamıştı" diyor oğlu. ve seçmelere kral olmaya çalışan grotesk bi karakter olarak giriyor ancak jüri onu "daha krala benzeyen ve daha genç birini istiyoruz" diyerek yolluyor. buna üzülüyor louge.

    sonrasında bertie'nin üstüne düşüyor, onun kral olmasını, abisinin önüne geçmesini isterken kendi hırsı da var işin içinde. ve filmin son sahnesini biraz dikkatli izlerseniz, kral ve ailesi halkı selamlarken, onların yaklaşık 5-6 metre arkasında duran louge, parmaklarının üzerine çıkıp, kral ve ailesinin üstünden halkı görmeye çalışıyor 1-2 saniye. kekeme bir adamın kral olmasına ve onun gelişimini sağlamasına katkıda bulunduğundan dolayı mutlu mudur, yoksa kral kendisi olmadığı için buruk mudur, o kısım seyircinin bakış açısına kalıyor biraz.

    ---
    spoiler ---

    sonuç olarak ana hikayesinin yanına, böyle küçük ve (onca ihtişamın yanında) önemsiz bi başarısızlık hikayesini de sığdırmayı başarmış bi film the king's speech. ve iyinin de üzerinde olan oyunculukları izlemek ayrı bir zevk. oscar alır mı bilinmez, ama sinema severlerin arşivlerinde yer alacağı kesin.


    (theselfish - 27 Şubat 2011 02:01)

  • comment image

    zoraki kral ne lan, bu mu sizin cevirideki yaraticiliginiz?

    oscar aldi bu film oscar! basrol oyuncusu olsun yonetmeni olsun buyuk oduller kazandilar.
    ama siz naaptiniz, bu potansiyeldeki bi' filme gittiniz ruhsar muamelesi yaptiniz, anasina sover gibi "zoraki kral" dediniz.

    gerci beterin beteri var, buna da sukur demek lazim.
    cunku mazallah yaraticiliginizi biraz daha zorlasaniz king's speech'i kekeç oğlan diye cevireceksiniz, yuzunuz bile kizarmayacak.

    (bkz: and oscar goes to kekeç oğlan)

    oluyor mu?
    olmuyor tabi.


    (zeki muren kapisi - 1 Mart 2011 00:03)

  • comment image

    bir tane mi insan orijinal senaryo ödülünün neden verildiğini bilmez şu alemde?

    sanki orijinal senaryo demek en yaratıcı, en alışılmadık demek.

    orijinal senaryo uyarlama olmayan senaryo demektir. yani en orijinal en yenilikçi senaryoya değil, uyarlama olmayan (onu da mı açıklayayım? yani mesela bir edebiyat eserini, bir tiyatro oyununu, bir romanı alıp filme uyarlamadıysan, sil baştan yeni bir senaryo yazdıysan aday olabiliyorsun) senaryolar içerisinde en iyi olana verilir.

    ana kriter uvvvv dibim düştü izlerken değildir.

    - karakter tasviri nasıl?
    - senaryoda mantık hatası, devamlılık hataları, var mı? (inception'da fizikten başlayıp mantığa kadar delicesine hatalar vardı, başlığında da incelendi. akıcılık ve görsellik için iyi bir senaryoda olması gereken kimi özellikleri nolan bile bile yok saymıştı)
    - anlatmak istediği hikayeyi iyi anlatıyor mu?
    - anlatmak istediği hikayeyi emsalleriyle kıyaslayınca nasıl anlatıyor?

    ödülün ingilizce adı da zaten "best writing, screenplay written directly for the screen"

    daha önce yaşanan bir olay olduğu için değil ama daha önce kitaplaştırıldığı ve o kitaptan uyarlandığı için social network aday değildi. en iyi uyarlama senaryo dalında adaydı.

    neyse, işte bu kriterlerin hemen her birisinde kings speech senaryosu inception senaryosundan daha iyiyidi.

    şunu anlamak lazım: iyi senaryo senin en çok hoşuna giden hikaye değildir. elindeki hikayeyi nasıl filmleştirdiğindir. adam gibi yaparsan bütün gün kanepesinde diet kola içen adamın hikayesi de en iyi senaryo ödülü alabilir.

    senaryo deyince aklına milletin heyecanlı hikaye, plot twist, kurgu vs geliyor. iyi senaryo daha başka bir şeydir canlar.

    haaa, iyi senaryo iyi film demek olmayabilir. en iyi senaryo kazanan en iyi filme aday dahi olamayabilir. ve muhteşem bir senaryo senin hiç de hoşuna gitmeyecek bir filme dönüşebiilir.

    bu arada akademi oscar dağıtırken genellikle en iyi oyuncu ödüllerinde ve en iyi film ödülünde büyük kayırmalar, eyyamlar yapar. bir adama iki defa üst üste vermemek için muhteşem performansları es geçer falan. ama genellikle teknik dallardaki ödül tercihleri tutarlıdır.

    bana kalırsa king's speech çok etkileyici bir film değildi. ancak çok iyi hikaye anlatıcılığı vardı. zibilyon defa işlenmiş konuları (ikinci dünya savaşı, yukarıdakiler-aşağıdakiler ilişkisi, kişisel gelişim vs) hiç birini abuklaşmadan, her birini sadece anlatmak istediği hikayeye arkaplan yapmayı becererek işlemeyi beceriyor çünkü. kralın hayatını geniş siyaset ve ülke meseleleri çemberine yem etmeden kişisel bir hikaye anlatmakla yetinmeyi becerebiliyor. yoksa hiter korkusunu vermek için berlinde meydanda geçit gösterisi yapan kaz yürüyüşlü alman taburlarını da kullanabilirlerdi. onun yerine plaktan duyulan bir konuşma ve onun george üzerindekietkisiyle yetinmek ciddi bir senaryo tercihidir.

    hiç açıkça tepine tepine gerine gerine bağırmadan kralın karısının kocasının hayatında nasıl bir çapa olduğunu iliştirivermek de iyi senaryo yazarlığıdır. yoksa üç kademeli rüya içinde farklı zaman hızlarında aksiyon çekmek değil.

    kimse kusura bakmasın ama damardan ilaç alır gibi rüya paylaşan, 30 saniyede geçmesi gereken asansör sekansını 10 dakika, günler uzunluğunda sürmesi gereken karlı hastane sahnesini de 10 dakika çeken, di caprio ve karısının ilişkisini şöylece bir kaymağını alacak kadar yüzeyden geçen, hafıza, zihin, bağlılık gibi temaları işlerken aksiyonu arka plan yapacağına (bkz: the matrix) (bkz: dark city) tam tersini yapan, yani tüm pskoloji konusunu aksiyon için substrate olarak kullanan bir senaryo öyle koaly kolay en iyi senaryo ödülünü alamaz. bu inceptionı kötü film yapmaz, eğlencesiz yapmaz, şaşırtıcı yapmaz, ama en azından senaryosunun gerçekten de ödüllük olmadığına dair işaretleri de gözden kaçırmamak lazım.


    (pangaean - 17 Mart 2011 17:29)

  • comment image

    --- spoiler ---

    daha filmin başında hamlet'i kulaklıkla müzik dinlerken eksiksiz okuyabiliyorsa, niye aynısını sondaki konuşmada da yapmadıklarını çözemediğim film.

    ---
    spoiler ---


    (infrax - 10 Ağustos 2011 21:57)

Yorum Kaynak Link : the king's speech