Gece, Melek ve Bizim Çocuklar (~ The Night, Angel and Our Children) ' Filminin Konusu : Beyoğlu'nun en karanlık sokaklarını mesken edinen Serap 20'li yaşlarda, alımlı ve çevresi tarafından sevilen bir kadındır. Fahişelik yaparak kendi halinde yaşayıp giden güzel kadının yolu kendisi gibi Beyoğlu'nun arka sokaklarında yaşayan Hakan'la kesişince aralarında büyülü bir aşk başlar. Hakan Serap'ı deliler gibi kıskansa da onun pezevenkliğini üstlenmeye çalışır. İşi gücü olmayan adam bu işi de beceremez. Bir gün Serap, sevgilisi Hakan'ı hiç ummadığı bir manzarada bulunca tüm hayatı derinden sarsılır. Serap artık bambaşka bir hayatın içerisinde, bambaşka amaçlar peşinde koşarak sırra kadem basacaktır.
Muhsin Bey(1989)(8,6-8152)
Sekerpare(1983)(8,0-5043)
Gölge Oyunu(1993)(8,0-1939)
Kaç Para Kaç(1999)(7,7-2614)
9(2002)(7,7-1403)
Adi Vasfiye(1985)(7,5-606)
Dönersen Islik Çal(1993)(7,4-802)
Kosmos(2010)(7,2-4887)
Azize: Bir Laleli Hikayesi(1999)(7,0-2151)
C Blok(2010)(6,2-1943)
filmde çalan/geçen bir kaç şarkıyı yazayım da ne kadar 90lar bir film olduğu ortaya çıksın: ace of base - happy nation, all that she wants, michael jackson - in the closet, nilüfer - yemin ettim, tarkan - kıl oldum abi, asla vazgeçemem
(black monday - 10 Şubat 2009 11:01)
beyoğlu sokaklarına yakılmış bir ağıt. güzel insan kanat güner'in eroin güncesi kitabı bu toprakların alt kültür yazın sanatı için ne anlama geliyorsa, 90'lı yılların fenomeni gece melek ve bizim çocuklar filmi de sinema için aynı anlama gelir. öncü. cesur. gerçek. derya arbaş ve uzay heparı erken veda etmişlerdir hayat denilen sahneye ama perde demeden önce bize bu güzelliği armağan etmişlerdir. deniz türkali filmin en kaybeden ve en başarılı oyuncusudur.gece melek ve bizim çocuklar kollara jilet izleriyle kazınan güzel marmara yakıcılığına sahip, imkansız gözüken bir aşkı konusunun merkezine yerleştirir ama bununla yetinmez. aşkını anlatırken o aşkın yaşanmasını imkansız kılan; pavyon alemini, karanlık koridorlarında barbut atılan ve kılıç kesilen bitirimhaneleri, kentin kaybedenlerini, tarlabaşı delikanlılarını, mekancıları, berduşları, dışlanmışları, her uçurumdan sarkıp bu hayatın anasını satan ve babasını ağlatan beyoğlu insanlarını, toplumsal normların dayatmasıyla ötekileştirilen tüm kesimleri, fahişelerin harbi güzellikler için atan umutsuz kalplerini, travestilerin yaşam mücadelesini, lanetlenmişlerin öykülerini unutmaz. bu kadar kötülüğün içine batmasına rağmen aşka dair umudunu kaybetmeyen aşıkların, küçük şeylerle mutlu olmayı başaran insanların, hep yek gelen zarlara karşı direndikleri bir manifesto sunar bize bu film. gece melek ve bizim çocuklar müzikleri için bile izlenebilecek bir 90'lı yıllar özetidir aslında. türk sinemasının en güzel soundtracklerinden birine imza atmasına vesile olur gökhan kırdar'ın.ansızın akla gelen, aradan geçen yıllara rağmen tekrar izlemek isteği uyandıran, garip bir etkiye sahiptir film. hayat; sıradan bir zamanın sıradan saatlerini gösterirken, gündeliğin telaşıyla istiklal caddesinde yürürken, bursa kebapçısı önüne gelince aniden o sahne gelir aklınıza. uzay heparı derya arbaş'la yürürken istiklal caddesinin tam o noktasında yanlarından bi eleman geçer. derya arbaş'ı keser. uzay dönüp ''ne bakıyorsun lan ayı'' diyerek adama kafa atar. toplumun fahişe olarak yaftaladığı bir kadına aşıktır ve erkekliğin vesika vermek değil vesikalı kadınlara sahip çıkmak olduğunu bilir. o imkansız ilişkinin bütün hüznünü, bütün dışlanmışlığını, bütün bu adına istanbul denilen kurtlar sofrasında varolmak için gay barlarda pazarladığı ama sonra sevdiği kadının yanına koşup erkekçe harcadığı 3. sınıf pavyonların çürümüş bedeninin acısını, sevdiği kadının yoldan çevrilen arabalarla yalnız sevgisiz ama zengin adamların doğum günlerinin, grup seks partilerinin misafiri yapılmasının hırsını, ezginliğini, o adama - ne bakıyorsun benim manitama - tepkisini gösterip attığı kafayla çıkartır. sahiplenmenin kavgasıdır bu artık. sokağın ortasında atılan bir kafa, bu dünyaya bizzat bu dünyanın ötekileri tarafından çekilen resttir aslında. erken ölümlerin, erken kayıpların, ölüm adın kalleş olsunların filmidir gece melek ve bizim çocuklar. kavuşamayan aşıklar bu dünyaya erken veda etmişlerdir ama geriye çok sağlam bir film bırakmanın mutluluğunu hep hissetmişlerdir.
(kent yorgunu - 5 Mart 2009 00:28)
atıf yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı, derya arbaş (serap), deniz türkali (melek) ve uzay heparı'nın oynadığı 1993 yapımlı bir film. hayat kadınları, eşcinseller ve uyuşturucu satıcıları beyoğlu'nun arka sokaklarında fink atmaktadır, olaylar gelişir. kanımca türk sinemasının ender rastlanılan güzellikteki filmlerinden biridir.
(creepy - 14 Ekim 2002 05:40)
bir film olacak ki; başrollerde derya arbaş, deniz türkali ve uzay hepari oynasın. filmi de atıf yılmaz çeksin. olmadı üstüne bir de senaryo yıldırım türker in olsun. o da olmadı bu film size beyoğlunu anlatsın. bu filmin bir de gökhan kırdar besteli bir şarkısı olsun.yıllar sonra tekrar izleyince yine bir düğüm oturdu boğazıma. ilk izlediğim zamanlara denk gelmişti hep, kanat güneri bulmam, eroin güncesinde ağlamam, sonra ağır romanı izleyip ona ayrı bir ağlamam. şimdi düşününce hani bu karanlık işler insanları. fahişeler, travestiler, uyuşturucu bağımlıları,sokak çocukları... aslında diyorum, hepsi iyi insanlarmış diyorum. hayatta kopuk olan halkayı bulup orada tutunamayacaklarını anlamışlar. cesaret nedir, gerçekten sevmek nedir, inanmak nedir bunun cevabı olmuşlar. ah çocuklar, ah bizim çocuklar... nerede kim hata yapıyor bilemiyorum. sadece inandığınız gibi yaşadığınız için melek olmalısınız çoktan.hepinize selam olsun.(bkz: kanat güner)(bkz: uzay hepari)(bkz: derya arbaş)
(cnvr - 5 Kasım 2009 03:41)
kıyıda köşede kalmış bir cd tezgahında vcd'sini bulduğumda kayıp kardeşimi bulmuş gibi sevindiğim film. gece, melek ve bizim çocuklar.çocuktur her biri evet. büyümek sabır işidir. onlardaysa bu yoktur. büyümeyi bekleyecek vakti olmamak nedir? kendini bulduğun sokak ortasında, aslında hâlâ bir çocuk olduğunu fark etmek değil de nedir bu?gece insanlarını seviyorum. belki de ben de bir gece insanı olduğumdan.gündüz insanları, ayın kendini göstermesiyle evlerine çekilip çekirdek çitlerken, gece insanları saklandıkları yerlerden çıkıp sahne alıyor ya hani, işte o dönüşüme bayılıyorum ben. sadece gece ortaya çıkan sokak kedileri gibi, kendilerine yiyecek arayan ve çöpleri karıştıran bilge kediler.geçen hafta sonu arkadaşlarla bir araya gelince, hadi, dedik, film izleyelim. 2 film var dedim, seçin birini. ya lola+bilidikid, ya bu. nasıl filmler, dediler.biri, dedim, ekmek kadayıfı, öteki kaymaklı ekmek kadayıfı. hem de üstüne vişne kondurulmuş!! haliyle bizim çocuklar da "bizim çocukları" tercih etti. bir kez daha izledik, hakan'ı, serap'ı, fulya'yı (arif'i) ve melek abla'yı. gün ağarıyordu, bizse hakan'ın içtiği sigarada kül oluyorduk, serap'ın çocuksu bakışlarında duman. hepimizde bir melek abla'nın kanadının altına girme isteği. utanmasa koca koca çocuklar, öpsene bizi de melek abla, saçımı okşasana, diyeceğiz.benim de başımda beklesene ateşim varken, beni de kollasana bıçağını çekip de. fulya'nın üstü mü açılmış, kalkıp örtsene.derken meleğini yitiren çocuklar olduk biz. onlar gibi savrulduk, darmaduman duygularımız. kalbimizde hâlâ uzay heparı'yla derya arbaş'ın acısı. hakan'la serap'ın.bir melek yatıyor kaldırımda, ılık ılık kanıyor. o kanadıkça gün ağarıyor.gece insanları çekiliyor ve gündüz insanları giriyor sahneye. bir sonraki geceye kadar.gece insanlarını seviyorum ben. geceyi, melekleri ve "bizim" çocukları da.
(kirlikedi - 26 Ağustos 2010 15:16)
1994 yapımı bir atif yilmaz filmi. türk sinemasının kült filmleri listesinde çok güzel bir yeri olan güzel film.--- spoiler ---ben daha yeni izleyebildim filmi. benim için, 90ların unutulmaz şarkıları, sarı telefon kulübeleri, kılıklar kıyafetler, mekanlar, arif'in evi terkederken topladığı silindir benetton çantası, 'annem bana kalır' filan gibi mevzular; hatta kaan girgin'in bizzat kendisi acayip nostaljik hissettirdi. o yüzden filmin tamamını ağzım kulaklarımda izledim zaten.farklı cinsel kimliklere sahip karakterlerin etrafında dönen güzel kurgulu bir hikaye, hikayeler. beni en çok inciteni, melek ile cengiz sezici'nin canlandırdığı karakter arasındaki hetero aşk hikayesi; çünkü muhtemelen bu ara inanılmaz kafa yoruyorum, kadınların çökmesi, yaşlanması vs. korkunç birşey ya bu, gerçekten; aşkından geberirken, istenmemek. ikinci olarak da, hakan'ın biseksüel kafalarını sevdim. uzay hepari gerçekten hatırladığımdan çok daha yakışıklıymış.--- spoiler ---oyunculuklar;özellikle, deniz atamürk ve deniz türkali şahaneler.beyoğlu ise aynı beyoğlu; bu filmin en güzel çıkarımı sanırım
(shea body butter - 10 Mayıs 2012 21:50)
türk sinemasının başyapıtlarından biridir. giriş sahnesi ve bitiş jeneriği aktığında fonda duyulan kalp sesi oldukça etkileyicidir. film boyunca fonda çalan müzikler bile özenle seçilmiştir.--- spoiler ---fakat bir tanesi alakasız olmuş. o da michael jackson'un in the closet parçasının kullanıldığı sahne: https://youtu.be/ybv6uy1juam?t=733müzikler demişken tük sinemasındaki en olmuş dans sahnelerini barındırır. birçok türk filminde, gençlerin disko sahnesinde eğlenme sahneleri oldukça yapay ve komik çekilmiştir. ilk kez bu filmde eli ayağı düzgün dans sahnelerine yer verilmiştir.ayrıca deniz atamtürk'ün en iyi oyunculuk performansını sergilediği filmdir. keşke daha fazla filmde görebilseydik kendisini. en fazla aklımda kalan sahnesi şudur: https://youtu.be/ybv6uy1juam?t=3720filmin sonlarında uzay heparı'nın bir adamı dövdüğü sahnede kullanılan öznel kamera açısı da atıf yılmaz'ın ne kadar büyük bir yönetmen olduğunu kanıtlar niteliktedir: https://youtu.be/ybv6uy1juam?t=5048seni seviyorum ve evlenme teklifine verilebilecek en absürt tepkiler de bu filmde yer alır:"çay içer misin?""kudurdun mu?"--- spoiler ---son olarak bunu sevenler bunları da sevdi:(bkz: dönersen ıslık çal)(bkz: lola + bilidikid)(bkz: kara kentin çocukları)
(halitkin - 27 Ağustos 2012 23:02)
vakt-i zamanının efsanelerinden. (bkz: uzay heparı) (bkz: derya arbaş)
(susayaci - 23 Mayıs 2001 16:58)
beyoğlu kaktüs cafe nin eski entel kedisi "kaktüs" ün de yardımcı hayvan oyuncu olarak rol aldığı 1993 yapımı filmdir; kendisi bildiğimiz kadarıyla filmin çekiminden 7-8 sene kadar sonra 2000-2001 yıllarında şan, şöhret ve para içinde filmden kazandığı serveti yiyemeden hayata veda etmiştir
(gauche - 5 Ağustos 2004 15:35)
meleğini ve çocuklarından birini kaybeden film/şarkı. sanıyorum geriye sadece gece kalıyor; anasını satıyor, babasını ağlatıyor.edit: babasını yani yönetmenini de kaybetmiş hepten yalnız kaldı.
(ama arkadaslar iyidir - 26 Ocak 2006 01:55)
Yorum Kaynak Link : gece melek ve bizim çocuklar