Andrey Rublev (~ Andrei Rublev) ' Filminin Konusu : 15.yüzyılda yaşamış olan ünlü ikon sanatçısı Andrei Rublev'in öyküsü... 1400-1423 yılları arasında Rusya'da yaşanan olayları, taht kavgalarını ve Tatar saldırılarını da öyküleyen film son bölümü dışında siyah-beyaz çekilmiş. Efsanevi final sekansı ise Rublev'ın eserlerini renkli olarak gösteriyor ve hikayeyi bütünlüyor.
Ödüller :
Tôkyô monogatari(1953)(8,2-42354)
Idi i smotri(1985)(8,2-41834)
La passion de Jeanne d'Arc(1928)(8,2-39466)
Zerkalo(1978)(8,1-32961)
Ivanovo detstvo(1962)(8,1-25434)
Offret(1986)(8,1-19474)
Nostalghia(1983)(8,1-18272)
Solyaris(1972)(8,1-67898)
Stalker(1980)(8,1-94907)
Persona(1966)(8,1-84597)
Katok i skripka(1961)(7,5-4698)
Tempo di viaggio(1983)(7,4-1267)
Cannes Film Festivali : "FIPRESCI Prize"
bütün filmlerinde tanrı’nın varlığını betimleme gayretine girmiş rus yonetmen. . kendi yarattığı sinemasal dilin anahtarı görevini gören ve filmleri birbirine bağlayan birtakım ortak imgeleri vardır.. karakterler birdenbire görünmez bir el tarafından göğe yükselir veya yere düşerler,kendilerini keşfin veya ruhsal aydınlanmanın eşiğine geldiklerinde açıklanamayacak şekilde tanrı’nın eli değmiş gibi yere düşerler. çoğu filminde aşıklar, sevişmek yerine göğe yükselirler.sanki ilahi bir aşka gönderme yapar gibi..
(keerleean - 26 Şubat 2002 00:43)
nevgsja gazetesinde locomotov moscow futbol takiminin muhabirligini de yapmistir. wm sisteminin atesli bir savunucusuymus zamaninda. bir ara dinamo takiminda da sol beklik yapmis ve bu donemde frikiklerden attigi gollerle dikkat cekmis. daha sonra bu donemdeki travmatik tecrubelerini ayna filminde silik bir sekilde kullanmistir. offrett filminde sut dolu cam sisenin betona dusup kirilmasini slow motion cekmesinin nedeni bir kupa finalinde takiminin kalesine tingir mingir giden topa uzatamadigi ayagina olan ofkesindenmis. gecen gun robert altman soyledi kansas yolunda.
(madeira - 25 Mart 2002 21:21)
tarkovski çagdas yönetmenlerin en iyisidir, çünkü o hayati zahiri bir görünüs olarak degil, bir rüya gibi algilamasini mümkün kilan yeni bir dilin mucididir. tarkovski, bu yeni dili, kesin kurallari ve sinirlari olan akilci bati dünyasinin degil, insanin dogasina, zaaflarina, korkularina ve duyarliliklarina hitap eden dogu felsefesinin etkisinde sekillendirmistir. hem de filmlerini sosyalizmin reel-politik cenderesinde sikistirilip insani degerlerinden arindirilarak taninmaz hale getirildigi sovyetler’de yaptigi halde bunu basarabilmistir. sinema estetigi üzerine kaleme aldigi “mühürlenmis zaman”da tarkovski, “imge, hakikatin suretidir” der. “körlügümüzden aman bulup ufacik bir pariltisini yakalayabildigimiz hakikatin sureti…” tarkovski, bütün filmlerinde tanrinin varligini betimleme gayretine girmistir. yönetmen, ardlarinda hakikate dair göndermeler saklayan siradan sahne ve konulari bu gayret dogrultusunda, tamamen yeni ve siradisi biçimlerde ele alir. tarkovski filmlerini her biri rüya benzeri bir iç tutarliliga sahiptir. ama bir filmden bir baskasina sabit kalan ve tarkovski’nin yarattigi sinemasal dilin anahtari görevini gören ve filmleri birbirine baglayan bir takim ortak imgelerden de bahsetmek mümkündür. birçok filminde çatisma anlarinda bir sürahi süt yere dökülüp daha önce sakin seyreden aile içi iliskilerin parçalndigini vurgular ya da karakterler birdenbire görünmez bir el tarafindan göge yükselir veya yere düserler.yukarıdaki eleştiri alıntılarına konu olan yönetmen...
(mijen - 28 Mayıs 2002 02:50)
mutlaka her filminden bir veya birkac an kafanıza kazınır . sıkıntınıza gem vurup o sonsuz duraganlık içinde var olan tasarıma dikkat kesilin ,bıraktıgı iz kalıcı olacaktır.
(neon tetra - 5 Kasım 2002 03:05)
70li yillara damgasini vurmu$;solaris,stalker(bkz: stalker),my name is ivan ve nosthalgia filmlerini ortaya çikarmi$,mükemmel bir yaraticiliga sahip olan rus yönetmen,sanatçi.
(rotting horse on the deadly ground - 15 Temmuz 1999 00:00)
(bkz: muhurlenmis zaman)
(karaca - 19 Şubat 2003 17:26)
bütün enteller yeni tanıştıkları kadınlara 'tarkovski sever misiniz?' diye sorarlar. o kadar yalandan bi adamdır yani bu tarkovski denen zat. seyrederken bileklerinizi kesme arzusuna karşı koymanız zor olur. adamın biri size tarkovski sevip sevmediginizi sorarsa 1) sizinle flört ediyordur, 2) hemen oradan kaçın.
(cekirge - 9 Nisan 2003 00:55)
ayna isimli kendi çocukluundan esinlendi bi filmi takdire şaayan
(iiaa2 - 12 Kasım 2000 23:11)
bir takım moloz mevzuatlar bir yana, hakkında kuramsal bilgiler akıtılarak bitirilebilecek bir adam olmayıp her an rafınızda durmalıdır. moloz mevzuatlardan kasıt bu adamı, entel ve dantel ikilisine mal eden zibidi zihinlerdir. her neyse madem kuramda açıklayamıyoruz bilgi verelim diyor kendisinin oyuncularına senaryo vermeden ve oyunculara filmin bir sonraki sahnesini mümkün mertebe anlatmamaya çalı$arak bir oyuncu yönetimi sistemi geli$tirdiğini söyleyelim... bu duruma binaen oyuncular ne daha önce ne olduğunu ne de daha sonra ne olacağını bilmezler. ama tarkovski'nin verdiği dramaturji bu iki (önce, sonra) anla da ili$kilidir...
(lem - 14 Temmuz 2003 17:34)
nasi oluyosa oluyo adam gercek surede hayati yavas okutuyo...ingilizce soyleyince daha karizmatik duracak bence bu o yuzden soyle diyelim real time slow motion ustadi.(bkz: marifet mi)(bkz: elbet)
(turnusol - 14 Temmuz 2003 17:39)
her ne kadar bazı dostların ısınmasını sağlayamadıysak da, pek sevdiğimiz bir zattır. anısına ithaf edilen arbos albümü ise sadece bir vurgudur andrei'e.
(arvo - 24 Ekim 2003 13:15)
ayna isimli filmi, filmdeki siirleri, goruntu yonetmenligi herseyi sahane idi.kisa zamanda tapilasilar arasina girdi.
(otisabi - 17 Nisan 2001 08:03)
tarkovski, sinema dili oturmuş ender isimlerden biri kanımca. kamera ile şiir saöylemek gibi filmlerin yönetmeni. zaman içinde zaman ve mühürlenmiş zaman isimli kitaplarında günlük olarak kaleme aldığı bölümlerden de anlaşıldığı kadarıyla günlük hayat ile sinema arasında oluşturduğu sempati öyle bir kurguyla verilmiştir ki dikkatsiz izleyici çoğu yerde "ne var ki bunda" şaşkınlığına kapılacaktır. tarkovski, sinema sanatında bir üst dildir. yaptıklarının sözde entelektüel, snop bünyeler tarafından pek tahammül edilebilir yapıda olmadığını düşünüyorum. kaldı ki bunun edebiyatını yapmak bile kendilerini yoracak, sıkılacaklardır. tarkovski, hayretin yönetmenidir. çekim planlarındaki görsel teferruat (sıkıcı ayrıntılar) manevi bir kaygının neticesinde ortaya çıkar. zaman mevhumu, çetrefillidir. filmlerini izlemenin yanında az önce adı geçen eserlere de göz atmak da fayda var. (bkz: afa yayınları)istanbul'da bir ara azeri asıllı bir sinemacı ile tanışmıştım. kendisinin tarkovski'nin asistanı olduğu söylenmişti. sanırım bilim ve sanat vakfı, ki vefa'da bu yer, merifetiyle sinema dersleri verdiğini de duydum, meraklılarına not olarak belirtelim. bunun yanında, tarkovski üzerine gerçekten ciddi şeyler duymak istiyorsanız eski senaristlerden ayşe şasa hanımefendi ile teşriki mesai halinde olmalısınız. bitti mi? hayır, bir isim daha var ki bence bu isim sinemaya getirdiği kavramsal derinlik ve zenginlik açısından kesinlikle okunması gereken bir isimdir. kendisiyle ve rüya sineması teorisi ve tarkovski üzerine mükemmel bir zihin tayfı yaşayabilirsiniz: (bkz: sadık yalsızuçanlar)
(lazarus - 14 Kasım 2003 12:48)
ayna izlediğim en derin ve kişisel ve içe dönük ve kendine bakmakta başarılı filmdir. ki bu adam anlama ve kendini görme konusunda bambaşka bir algı tekniği geliştirmiştir bana kalırsa.babası da şairdir ayrıca.
(stalker - 7 Mayıs 2001 18:21)
tarkovskynin içine en çok oturan şeylerden biri bir shakespeare uyarlaması çekmeye vakit bulamamış olmasıdır. tiyatro yönetmenliği yaptığı yıllarda macbethi sahneye koyan ve yöneten tarkovsky, özellikle son filmi olan sacrificeı çekerken bir yandan da bir shakespeare uyarlaması üzerinde çalışıyordu. ancak bu uyarlamanın, özgün metni sinemaya aktarmaktan çok kurosawanın yaptığı gibi kendi ülkesinin siyasi tarihinin bir köşesine oturtmaktı. işte tam da bu yüzden tarkovskynin en beğendiği shakespeare uyarlaması kurosawanın macbethi olan throne of blooddır. polanskinin macbethini ise beğenmemiştir, fazla teatral bulduğunu açıklamıştır. bu konuda anlaşamadık kendisiyle...
(electric warrior - 19 Aralık 2003 01:24)
film tercihlerinde*, sportif faaliyetlerinde* hız ve adrenalin tutkuları en üst seviyede olan amerikalı bireylerin bu şahsa ait filmleri izlemeye başlamalarının yaklaşık bi 20. dakikasında içlerine çöreklenecek sıkıntı ve buhran ile birlikte bileklerini kesme gibi kendilerine zarar verici davranışlara girişeceklerini düşünüyor insan ister istemez.
(clarice starling - 19 Aralık 2003 11:27)
duyumlarıma göre tarkan ile tchaykovski'nin karışımıymış (bkz: smiley koymak istiyorum)
(cupid of hatred - 26 Eylül 2001 03:09)
tarkovsky yavaşlığın keşfidir.her filmi psychedelic bir deneyimdir.
(tabularasa - 2 Ekim 2001 17:15)
amsterdam film muzesinde aralik-ocak aylari boyunca retrospektif gosterisi duzenlenen sahis.
(tramell - 19 Aralık 2001 02:12)
ayna filminin unutulmaz sahnesidir: bardağın masada bıraktığı buğunun yavaşça buharlaşıp kayboluşu. fransız düşünür emmanuel levinas'ın terimleriyle söyleyecek olursak, "izin silinişinin izi"dir tarkovsky'nin her filmi. bende derin kazınmıştır.
(affettuoso - 8 Şubat 2002 23:30)
Yorum Kaynak Link : andrey tarkovski