I Confess (~ Ich beichte) ' Filminin Konusu : Peder Logan'ın huzurlu ve sıradan hayatı, kendine gelen bir suçlunun günah çıkarması ile değişir. Adam kendisinin bir cinayet işlediğini itiraf etmiştir. Peder Logan bu durum karşısında ahlaki bir ikileme düşer: Din adamı olan tarafı kendisine güvenerek bunu itiraf eden suçluyu ele vermemek gerektiğini söylerken, bir yurttaş olarak durumu kanun adamlarına ihbar etmesi gerektiğini düşünmektedir. Bütün bunları kendi içinde yaşayan Logan, bir süre sonra polislerin şüphesini üstüne çeker. Hatta cinayetin tek sanığı konumuna gelir. Bununla birlikte Logan hala sessizliğini korumaktadır. Suçlunun kendisi olmadığını kanıtlamak için başka bir yol bulması gerekecektir.
Foreign Correspondent(1940)(7,6-16452)
The Wrong Man(1957)(7,5-22468)
The Man Who Knew Too Much(1956)(7,5-55561)
Suspicion(1941)(7,4-28400)
Saboteur(1942)(7,2-20998)
The Trouble with Harry(1955)(7,1-30143)
Stage Fright(1950)(7,1-11334)
Family Plot(1976)(6,8-20672)
Torn Curtain(1966)(6,7-21971)
The Paradine Case(1948)(6,6-10291)
Topaz(1969)(6,3-16490)
Under Capricorn(1949)(6,2-5628)
1953 yapımı bir alfred hitchcock filmi. usta filmin açılış jeneriğinden hemen sonra merdivenlerin tepesinden geçerek cameo görevini ifşa edip ardından da cesedi göstererek olaya bodoslama girer. oha hemen cinayete girdiler falan derken katil pedere günah çıkartır ve cinayeti itiraf eder. orada açıkçası biraz hevesimiz kırılır. katili hemen öğrenmek işimize gelmez. sonrasında ise peder ve bir hatun arasında ortaya çıkan eskiye dayalı ilişkiler ve pederin bir anda sanık konumuna gelmesi, pederin günah çıkarma seansında söylenenleri açıklamakla açıklamamak arasındaki ikilemi, mahkeme falan derken bir çırpıda film bitiverir. allah ömür verirse yakında dalya diyecek ölümsüz aktör karl malden polis dedektifini oynarken, montgomery clift peder rolünde döktürmüş. katil kimden öte pederin söylemleri üzerinden yürüyen bir gerilim. geriyor mu, ben gerildim valla.
(crowley - 13 Haziran 2009 11:35)
hitchcock'un favori teması yanlışlıkla suçlanan masum adam'a sahip, ancak pek bahsedilmeyen 1953 tarihli filmi. hızlı bir başlangıçla, ilk sahnede ceset ikincide itiraf gelir. filmin göz ardı edilmesinde en önemli sebep klasik hitchcock geriliminin bu filmde tersten işlemesi. suçlanan masum adam bir katolik rahip, ve daha ikinci sahnede gerçek katil ona günah çıkararak ne yaptığını anlatmış durumda, bu nedenle rahibin onun günahını açıklama şansı yok. açıklamak bir yana, onu işaret edecek herhangi bir ipucu vermesi bile inançlarına aykırı. oysa normalde yanlışlıkla suçlanan masum adam gerçek suçluları ortaya çıkarmak için olmadık hengamelere dalar, buradaysa rahipten bir aksiyon gelmesi imkansız. o zaman gerilim nasıl ilerleyecek? masum adamla empati kurup nasıl heyecanlanacağız? gerçeğin ortaya çıkması ya da çıkmaması tamamen diğerlerinin elinde, ana karakterin kendi kaderi üzerinde zerre hükmü yok. velhasıl-ı kelam, bu film empati kurmaya meraklı seyircide korkunç bir çaresizlik hissi bırakıyor.bir de şu var, geçmişi araştırıldığında en masum adamın bile hataları bulunabilir ve bunlar tesadüfle veya normalde anlamı olmayacak çeşitli olgularla bir araya geldiğinde herkesi bir anda sanık kürsüsüne yollayabilir.hamiş: hitchcock hiç kasmayıp kendini ilk planda sokakta yürürken gösteriyor. quebec film çekimi için harika bir mekan olmuş, bu nedenle film enfes kent fotoğraflarıyla dolu. hüzün efsanesi montgomery clift dolu dolu bir oyunculuk sergiliyor, fazla konuşamayacağı için gözleriyle anlatıyor herşeyi. ve rahiple gerçek katilin karşılaştığı her sahne, ahlaki çatışma gösterisi olmuş.
(amaninbe - 30 Eylül 2010 03:55)
baş karakter rahip açık bir isa figürüdür. başkalarının günahları için çektiği acıların yanında, bir çok sahnede hitchcock görsel olarak da buna işaret eder. örnek mi istiyorsunuz, hemen veriyorum: omuzları çökük bir halde quebec sokaklarında polis istasyonuna doğru yol alan rahibi, isa'nın yanında romalı askerlerle ve sırtında çarmıhla golgotha'ya giderkenki halini tasvir eden bir heykelle birlikte verir ki fotograf estetiği açısından müthiş bir sahnedir. yine rahibin katili saklaması gerektiği anlarda kadrajda illa bi çarmıhta isa figürü belirir. mahkeme çıkışından taksiye kadar aldığı yol, yine isanın golgotha yolculuğuyla bir çok açıdan benzerdir. yaklaşık 45 yıl sonra, ben mesihim diye ortaya çıkan dijital bi hacker'ın görsel açıdan, saç traşından kostüme kadar, baş karakterin tıpkısının aynısı olması ise tesadüflerle açıklanacak bir durum değildir, tabii ki mevzu sinema ise. (bkz: matrix)elbet bi nebze farklıdır diğer hitchcock filmlerinden. mizah sıfırdır, feci karanlıktır. ve inancın, dini olması mühim değil bir değere duyulan inancın övgüsüdür film, bu sebeple yönetmenin tüm filmografisinde benim için de yeri ayrıdır.
(dwight - 10 Nisan 2011 17:26)
ozellikle sorgulama sahneleri oldukca akici bi filmdir... hikaye ise soyle ozetlenebilir: (bkz: acıma yetime döner koyar götüne)...
(levenspiel - 3 Haziran 2012 19:56)
a hitchcock'un en başarılı filmlerinden. peder logan'ı canlandıran montgomery clift'in enfes oyunculuğu ile karakterin yaşadığı iç hesaplaşma daha iyi anlatılmazdı.
(neccar zade zigzag efendi hazretleri - 22 Temmuz 2012 12:58)
cinayet odaklı bir filmden çok karakter odaklı bir film. hitch amca gene döktürüyor. hitch bu kez kimin, nasıl öldürüleceği ile ilgilenmiyor. filmin başında kimin öldürüldüğünü ve bu kişiyi öldürenin kim olduğunu gösteriyor. böylelikle cinayet arka plana alınıyor ve filmin esas mevzusu önplana geçiyor. cinayet önemli tabi ki ama asıl önemli olan papazın durumu. kilisede çalışan ve para için adam öldüren otto bu cinayeti gider kendisine sürekli yardım eden papaza anlatır ama günah çıkarırken anlatır. hıristiyan inancına göre papaz kişilerin günahlarını açıklayamaz, bu konuda yukarıdan kesin bir emir var. açıklamayacaksın! gençliğinde kiliseye giden ve epey dindar (hatta fazlasıyla dindar) olan hitch de bunu bir filmle sorgulamak istemiş besbelli. bir süre sonra papaz, otto'yu açığa çıkaramayacağı için ihalenin ona kalacağını fark ederiz, olaylar gelişir. hitch diğer filmlerinde de masum olmasına rağmen suçlu durumuna düşen karakterleri anlatmıştı. bu filmin farkı ise masum karakterin kendisini aklayamayacak bir durumda olması. bu açıdan farklı bir noktada duruyor bu film hitch'in filmografisi içerisinde. bir diğer fark ise dini ve hz.isa'yı bu denli yoğun kullanıp diğer filmlerinin çoğunda bulunan (en dramatik filminde dahi) mizaha hiç yer vermemesi. mizah hiç yok, ki şaşırtıcı, zira dediğim gibi hitch mizahı sürekli kullanan birisi. mizah yok, masum karakter kendisini aklayamıyor, din ve hz. isa önplanda. papazı hz. isa'ya benzetmemek gerçekten mümkün değil. önünde onca kötülük olmasına rağmen sesini çıkarmayan, bir tokat yedikten sonra öbür yanağını çeviren birisi papaz. doğal olarak akla hemen isa geliyor, isa gibi adamsın papaz. gibisi fazla aslında. belli ki hitchcock isa'yı anlatmak istemiş. başarılı bir film, etkileyici de. ama şahsen ben de mizahı bol olan filmlerini daha çok seviyorum. o yüzden bu film mi north by northwest mi diye sorulursa ikinciyi seçerim.
(sherlock holmes 90 - 30 Kasım 2012 01:52)
1953 tarihli hitchcock filmi. insanı whodunit kasılmalarına sokmadan ilkin katilin açıklanmasıyla ilginç şekilde başlayan öykü, kuvvetli kamera kullanımıyla, geriye dönüşlerle ilerler fakat biçimi anlamlı kılacak kadar iyi bir senaryosu olmadığından hitchcock'un klas filmlerine pek yaklaşamaz. zira suç etrafında oluşturulmuş bir gerilim yerine yine suç etrafında ahlaki bir mesele tartışılır ki north by northwest'e alışmış bünye sıkılır. alt bi janr açmak gerekirse dini noir denebilir.
(grapes of butcher - 6 Haziran 2004 12:35)
ing. itiraf ediyorum (hani "günah çikarmak" için de kullanilir)paul anthelme'nin oyunundan sinemaya uyarlanmis 1953 yapimi hitchcock filmi.montgomery clift ve anne baxter'in basrollerini paylastigi film, kendisine günah çikarmaya gelen katilin itirafini sir olarak saklamak ve açiklamak arasinda kalan bir rahibin, "toplumsal kurallar" aginda çirpinisini anlatir.sürükleyici bir yönü vardir üstelik bu sürükleyicilik katilin kim oldugunun bilinmesine ragmen korunmus, ustaca kotarilmis bir kurgu sayesinde bir handikap olmaktan çikarilmistir.film, ahlak-hukuk-din kavramlarinin karsi karsiya gelmesini anlatan en iyi filmlerden. bu yönüyle, twelve angry men'i animsatir...
(defacto - 17 Nisan 2005 16:50)
Yorum Kaynak Link : i confess