Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Ocak 1957 Pazartesi, Yapım Yılı : 1957
Türü                : Drama
Taglar             : Masumiyet,Deneme,New York City,yanlış kimlik tespiti,Gerçek hikayeye dayalı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Warner Bros.
Yönetmen       : Alfred Hitchcock (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Maxwell Anderson (IMDB)(ekşi),Angus MacPhail (IMDB)(ekşi),Maxwell Anderson (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Henry Fonda (IMDB), Vera Miles (IMDB)(ekşi), Anthony Quayle (IMDB)(ekşi), Harold J. Stone (IMDB)(ekşi), Nehemiah Persoff (IMDB), Paul Carr (IMDB)(ekşi), Bonnie Franklin (IMDB)(ekşi), Alfred Hitchcock (IMDB)(ekşi), David Kelly (IMDB), Werner Klemperer (IMDB), Barney Martin (IMDB), Harry Dean Stanton (IMDB), Tuesday Weld (IMDB)

The Wrong Man (~ Lekeli adam) ' Filminin Konusu :
class="text-collapsed" style="overflow: hidden;" yaşanmış bir olaydan yola çıkarak çekilmiş ender Hitchcock filmlerinden biridir. Öykü gerilim dolu, görüntüler muhteşem ve dahice olduğu kadar korku dolu… Gerilimin efendisi kendisine benzeyen bir soyguncu tarafından işlenen suçlar için yargılanan masum bir adamın hikayesini anlatıyor. Henry Fonda, haksız tutuklanmasına karşı görülebilir ama dile getirilmeyen bir öfke besleyen müzisyen Manny Balestrero'yu canlandırıyor.  Vera Miles ise onun bu beklenmedik durum karşısında şaşkına dönmüş ve aynı zamanda deliliğe sürüklenen eşini canlandırıyor. Hitchcock, bu film ile New York şehrini filmin yıldızı haline getirdi ve gerçek Balestrero davası görgü tanıklarına da küçük roller verdi. Çekimlerin bazıları gerçek yerlerde gerçekleştirildi. Stork Club, Manny’nin hücresi ve Rose’un sanotoryumu.


  • "henry fonda denilen allahın komünistinin oynamasından da anlaşılmalıdır ki, hitchcock'un en, belki de tek, politik filmidir."
  • "four roomsun ikinci hikayesinin adı."
  • "alfred hitchcock'un bir filmi."
  • "(bkz: bay yanlis)"
  • "(bkz: the boy done wrong again)(bkz: the wrong girl)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    1956 yapımı alfred hitchcock filmi. ustanın alıştığımız filmlerine nazaran biraz farklı bir filme karşı karşıyayız. filmin başında kendi sesiyle bizlere hitap eden usta gerçek bir hikayeyi anlattığını söylüyor. zaten ortadaki de çok olağanüstü bir hikaye değil. hepimizin başına gelebilecek bir durum. düzgün bir aile hayatı olan, ancak maddi olarak sıkıntılı manny'nin şüpheli bir suçluya olan benzerliğinden dolayı yaşadıklarının anlatıldığı film zaten adıyla gerçeği açıklıyor. ortada bizi bekleyen bir sürpriz yok. sadece olayların nasıl akacağını bekliyoruz. henry fonda yıllar öncesinden the man who wasn't there'deki billy bob thornton'a ilham veren mimiksiz cool oyunculuk örneğini bu filmde vermiş. filmde dikkatimi çeken bir sahne ise şöyleydi: evine gelen manny'i kamera arkasından takip eder. manny kapıyı açar ve yüzünü kameraya dönerek kapıyı elini aşağı uzatarak kapatır. normalde geride kalan kameradan kapının kapanmasını görmemiz gerekirken hiç bir şey olmaz ve biz sadece kapının kapanma sesini duyarız. anlatınca anlaşıldı mı bilemedim :)


    (crowley - 11 Temmuz 2009 23:41)

  • comment image

    kadının toplumsal rolünün dişikuştan ''tüketici''ye kaydığı, kapitalizmin, tüketememekten kaynaklanan mutsuzluğu üretmek marifetiyle vahşi önekini almaya başladığı zamanlarda geçer the wrong man. görünürde herzamankinden bir orada olmaması gereken adam hikayesidir: zibilyon tane hiçkok erkegi gibi yanlış zamanda yanlış yerdedir henry fonda. o baş belaya girecektir ve çıkacaktır. lakin mevzu hiçkok reyiz'in filmin başında da belirttiği diğer filmlerinden bi miktar farklıdır zira gerçek bir hikayeyi anlatır: evli, kadın odaklı tüketimin dişileri arasında ezilen doğru adamın para bulma maceraları. babam oynasa oskarı alırdı.


    (dwight - 22 Temmuz 2011 22:49)

  • comment image

    hitchcock, bu "aklama" meselesine bayağı takıktı. yani bir yönetmenin bir temaya bu denli takık olmasına çok sık rastlanmıyor. kariyerine bakıldığında çektiği 50'den fazla filmin çoğunun kendilerini temize çıkarmaya çalışan karakterlere odaklandığını görüyoruz. hitch defalarca kez kanıtladığı gibi artık bu temanın ustası olmuştu. the wrong man de onun bu temayı kullandığı enfes filmlerinden. gerilim yok denmiş bu filme. ama bence var. manny'nin tutuklandığı sahneler karakterin masum olduğunu bildiğimizden bence gerilimliydi. öte yandan eşinin ruh sağlığının bozulduğu o sahne de gerilimliydi. ama tabii ki bir hitchcock gerilimi olarak bakarsak diğerlerinden farklı. daha az gerilim içermekte ve genelde gerilimi yavaşça artırıp finale doğru zirveye çıkardıktan sonra filmini bitiren hitch, burada bu kuralına riayet etmemiştir. bazı sahneler gerilimli olsa da, mahkeme sahnesi de heyecanlı olsa da diğer filmlerindeki gerilimlerden farklıdır. tabii mizah da yoktur burada. dramatik bir öykü anlatılır zira. senaryosu kaliteli. oyunculuklar da iyiydi. fonda devleşiyor filmde. çok fazla konuşmadan karakterin ne hissettiğini başarıyla ifade ediyor mimikleriyle. eşini canlandıran rol arkadaşı da başarılıydı. öte yandan hitch'in manny'nin karakolda hapsedildiği o sahnede kamerayı hareket ettirme şekli baş döndürücü olduğu kadar çarpıcıydı da. özetle her şeyiyle kaliteli bir film. belki finali daha farklı olabilirdi, olmalıydı.

    spoiler

    mahkemede istediğini elde edemeyen manny, annesinin "git, dua et" çağrılarına kulağını tıkamaz ve isa'nın önüne geçip dua eder. dua ederken isa, manny'i duyar ve asıl hırsızı bir dükkana sokar hırsızlık için. nitekim paçayı kaptırır hırsız ve manny aklanmış olur. dua ederseniz her şey hallolur, sonucu açıkçası üzücüydü. ben daha farklı bir finalin tercih edilmesini isterdim. bu açıdan film, epey dindar olan hitch'in en dini filmiydi. daha önce de duayı, dini filmlerine dahil etmişti. özellikle i confess'de bir rahibi ve dini merkeze koymuştu. bunları da belirtmek gerek. özetle dua eder etmez hırsızın yakalanması kötü bir finaldi bence. tabii son 10 saniyede akan "kadın 2 sene sonra iyileşti," metni de gereksizdi. illa mutlu sonla bitireceksiniz filmi.

    spoiler


    (sherlock holmes 90 - 3 Kasım 2014 02:44)

  • comment image

    yazı -spoiler- içerir.

    hitchcock' un izlediğim 21. filmi oldu "the wrong man". kendi adıma söylemek gerekirse filmi gene keyifle izledim. hitchcock sineması açısından pek alışık olmadığımız şekilde filmin gerçek bir öyküden uyarlandığını da filmin hemen başında üstat bizzat belirtiyor. bu sebeple de senaryoda çok da özgür olmadığını söylemiş...

    filmi iki bölüm olarak incelemek gerekiyor. ilk bölümün başarısının yanında filmin ikinci bölümü bence bazı parlayan anlar haricinde sönük kalıyor. bu durumun filme zarar verdiğini de söylemek gerek.

    ilk bölümde henry fonda' nın mükemmel bir şekilde canlandırdığı mr. balestrero karakterinin ılımlı ve edilgen bir yapıya sahip kendi halinde bir adam olarak, işlediği iddia edilen suçtan dolayı yavaş yavaş kimliksizleşmesi ve suçlular dünyası içerisinde -ki bu dünyada herkes aynıdır ve değerler yoktur- yok oluşunu izliyoruz. ruhani çöküş kamera hareketleriyle o kadar güzel aktarılmış ve öyle yoğun bir görüntü kullanımı var ki olay artık sadece bir yanlış kimlik tespiti vakası olmaktan çıkıyor.

    filmin ikinci yarısında ise tamamen zıt yönde gelişen olaylar vesilesiyle vera miles' ın canlandırdığı mrs. balestrero' nun delirişini izliyoruz. aslında beklenen kocanın delirmesi iken burada kadının delirişi seyircinin ilgi odağını kadına taşımak için yapılan bir hareket fakat o ilk yarıdaki yoğunluktan eser yok. burada da kadının delirişiyle aile kurumu içerisinde tek kalan babanın her şeyi göğüslemesi ve henüz fark etmediği "içindeki gücü" dinde buluşunu izliyoruz. mr. balestrero' nun karakter gelişimi de böylelikle tamamlanmış oluyor ve asıl ilgi odağımıza geri dönmüş oluyoruz. yani eşin delirişi manasızlığını yitiriyor ve adamın yeniden doğuşuna yardımcı bir olay olarak filmde yer ediniyor. mr balestrero' nun gerçek hırsız ile karşılaştığı sahne ise hitchcock' un parladığı anlardan biri; birbirine benzer iki karakter arasındaki gerilim muazzam.

    sonuç olarak hitchcock' un en dinsel filmi diyebileceğim bir film çünkü final tamamen bu oluşum üzerine kurulu. filmin asıl üzerinde durduğu da bu temadan bağımsız olarak; kendi kendimize kurduğumuz o küçük düzenlerin, istikrarsız ve bir o kadar da kırılgan olduğu gerçeği.


    (xcays - 2 Şubat 2016 20:52)

  • comment image

    basrollerinde henry fonda ve vera miles in oynadigi 1956 yapimi hitchcockfilmi. filmin basinda hitchcock amcam uzaktan bir yerden bu hikaye kelimesi kelimesine gercek bi hikayedir diyor, zannedersem hitchcock un nadir gercek oykuye dayanan filmlerinden birisi, belkide tekdir. filmimizin konusu ise, kendi halinde esi ve 2 cocuguyla yasamakta olan kontrbas sanatcisi manny balestrero polis tarafindan soygunculuk sucuyla aranan bi adam ile karistirilir ve mahkeme onune cikartilir. hikaye amcamin sucsuz oldugunu ispatlamaya calismasi.

    --- spoiler ---

    film 100 dakka civarinda gayet guzel ilerliyo, gene hitchcock izleyiciye ulan noolcak bu adamin hali dedirtmeyi basariyo ama maalesef oykunun sonu soyle geliyor: amcamin tum umitleri tukenirken 90 yasindaki annesi olm dua et duat et diye telkinde bulunuyor, amcam duasini ederken gercek suclu bir soygun sirasinda yakalaniyor ve mutlu son. yaw izle izle izle, tum olay amcamin dua etmesiyle cozuluyo, baya bir hayal kirikligi, yaziklar olsun diyosun icinden

    ---
    spoiler ---


    (partizan turks - 28 Eylül 2005 16:03)

Yorum Kaynak Link : the wrong man