• "ilk kez dinlerken bile çok eski anıların çok özel bir parçasıymış gibi hissettiren, tuhaf bir güzelliğe sahip television şarkısı."
  • "1966 yapımı bir alfred hitchcock filmi.başrolde paul newman ve julie andrews var.kişisel bir yorum olarak, en beğenmediğim hitchcock filmi diyebilirim."
  • "yine iki saati aşan bir hitchcock filmi. bu ay digiturk'te yayınlanacak...şahsi kanaatimce altı, yedi saatten önce çevrilmez :)"
  • "hitchcock'cuğumun otel lobisinde çocuk pışpışlama cameo'su dışında bir sevimlilik göremediğim film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    alfred hitchcock'un kötü filmlerinden birisi,belki de en kötüsüdür.ne gerilim,ne gizem, ne de hitchcock filmlerine kıyısından köşesinden bulaşan amma velakin bir hoş duran romantizm...hiçbiri bu filmde mevcut değildir.2 saat bu filmle geçirileceğine yönetmenin unutulmazları the birds,rear window veya strangers on a train açılıp tekrar tekrar izlenebilir.


    (heide - 12 Şubat 2010 04:25)

  • comment image

    hitchcock külliyatının en zayıf, en kötü sahnelerinden bazılarını barındırır bu film. ve malesef bu sahnelerin kahramanı da paul newman'dır. halbuki o paul newman, bir metot oyuncusu olarak çekimler öncesi senaryo ve karakteri ile ilgili içine sinmeyenleri 14 maddede toplayarak bir mektup yazmıştır hiçkok'a. ama kibarca "işime karışma" cevabını almıştır.

    nedir o berbat sahneler? bale gösterisi sırasında "yangın var!" diye bağırır newman ve ortalık birden karışır. ne bir duman, ne bir yangın olduğu halde millet birbirini ezer dakikalarca. çok kaçamak geldi bu sahne bana. ya da bilemiyorum, galiba ben çok rahat bir insanım. biri yangın var diye bağırsa sallana sallana çıkarım ortamdan. ayrıca muşmula suratlı balerinin her seferinde kahramanlarımızı fark edip, bağırış çağırış ihbar etmesi de hiç olmamış. politik açıdan da tarafını bariz belli ediyor film. lifeboat'tan beri almanlar hiç değişmemiş... sonuçta günahıyla, sevabıyla insanın içine sinmeyen bir hitchcock yapıtı.


    (axellennox - 13 Ekim 2010 00:56)

  • comment image

    ilk kez dinlerken bile çok eski anıların çok özel bir parçasıymış gibi hissettiren, tuhaf bir güzelliğe sahip television şarkısı.


    (hats - 30 Ekim 2012 05:45)

  • comment image

    alfred hitchcock'un son filmlerinden. ne yazık ki aynı zamanda en kötü filmlerinden bir tanesi. epey yaşlanmış olmasına rağmen son döneminde "marnie" gibi sağlam bir film ortaya koymayı başarmıştı. gerçi hitch'in diğer son dört-beş filmi gibi "marnie"yi de başarılı bulmayanlar mevcut. hitch 40'larda ve 50'lerde de kötü filmler çekti (ama sayıları çok az, bir kaç taneyi geçmezler). ama en olumsuz eleştirileri son dönem filmleriyle topladı. "marnie" acımasızca eleştirilmeyi hak eden bir iş değildi kesinlikle. lakin "torn curtain"e ne kadar vursak azdır, zira harbiden kötü bir film. bu başlıkta bir ekşi sözlük yazarı filmin başrolü olan paul newman (rest in peace hacı, büyük bir aktördün, ne 90'larda ne de 2000'lerde senin gibisi gelebildi bu sektöre), hitch'e filmin sorunlarını liste halinde sunmuş. daha doğrusu karakterin sorunlarını, ama zaten karakterde sorun varsa filmde de var. ne derece doğru, bilmiyorum, hitch newman'a "işime karışma" demiş. doğru bir hikaye mi, bilmiyorum ama hitch'ten beklenebilecek bir davranış. tipi hadren ile the birds'te bir hayli sorunlu bir ilişkisi vardı. keza "marnie"de de kavga etmişler. özellikle son döneminde hitch'in iyice huysuzlaştığı söyleniyor. o yüzden newman'a böyle bir şey demişse şaşırmam.

    film hakikaten kötü. geçenlerde q.tarantino "yakın zamanda sinemayı bırakacağım. yaşlanana kadar film çekmek istemiyorum. bir kaç film daha çektikten sonra sinemayı bırakacağım. ancak çok sağlam bir senaryoyla karşılaşırsam dönerim sinemaya. yaşlı yönetmenlerin filmografilerine baktığınızda en kötü filmlerini hep yaşlandıklarında, ölmeden önce çektiklerini görürsünüz. kesinlikle böyle birisi olmaya niyetli değilim" demişti. evet, kendisi çok haklı. tabi ki istisnalar var, yaşlanmış olmasına rağmen hala sağlam filmler çekenler var. ama genel için böyle bir cümle kurulabilir. hitch yaşlandığı için mi bu filmi bu denli kötü oldu, bilmiyorum. ama "marnie"yi düşünürsek hitch'in son dört-beş filminin hepsinin kötü olduğunu söyleyemeyiz.

    bu filmin çok eksikleri var. gizemden çok iyi anlayan hitch bu filmde bunu başaramamış. film pek gizemli değildi. gizli bir örgüt, bu örgütün talimatıyla hitler almanyasına giden bir profesör, prof.'un gerçek kimliğinin açığa çıkması vs buradaki bütün gizemler sözde/senaryoda kalmış. görüntülere taşınamamış bu gizemli olaylar, karakterler. ayrıca senaryo üzerinde gizemli olan olaylar aslında senaryo üzerinde dahi pek de gizemli durmuyorlar. gerilimi de epey koftu. ki hitch'ten, gerilimin babasından bahsediyoruz. ama neticede büyük bir yönetmen olsa da o da bir insan. her yönetmen gibi onun da kötü film çekme hakkı var. gizem becerilmemiş, gerilim de pek becerilmemiş. asıl sorun hikayede. pek de sağlam temellere dayanmayan hikayeleri, karakterleri ve kötü kahramanlarının sıradanlıkları ve olmamışlıkları (gel de newman'a hak verme! adam karakteri için dediklerinde sonuna dek haklı. hakikaten de karakter epey yüzeysel çizilmiş), 90 dakikaya rahatça sığdırılabilecek bu hikayenin 120 dakika boyunca işlenmesi filmin eksileri. sözün özü kötü bir film, hem de çok kötü.


    (sherlock holmes 90 - 29 Aralık 2012 12:34)

  • comment image

    hitler almanyası'nda değil, soğuk savaş dönemindeki doğu almanya'da geçmektedir konusu. o dönem seri üretime bağlanmış şablon filmlerden birisi ki bu seri üretime bağlanmış filmler o vakit bile demodeydi. değişmekte olan sinemanın dışında bir yerde, seksen ortalarında tekrardan sektörleşecek bir amerikan sinemasının yavanlığının içerisinde yer almaktaydılar. torn curtain de asıl bu yüzden zayıf bir filmdir. hitchcock bir tazeliği olan bir yönetmendi. altmışlarla beraber değişen bir sinemada ellilerin filmini çekince de pek bir işe yaramadı. paul newman'ın bunca eğreti kaçmasının bir sebebi de bu. bu filmden bir sene sonra cold hand luke'da göreceğimiz, üç sene öncesinde hud'da gördüğümüz newman, otuz sene öncesinden fırlamış gibi gözüken bir filmde fazlasıyla uyumsuz kaçıyor.


    (alaskardan - 5 Şubat 2014 18:01)

  • comment image

    yine iki saati aşan bir hitchcock filmi. bu ay digiturk'te yayınlanacak...

    şahsi kanaatimce altı, yedi saatten önce çevrilmez :)


    (sleepless - 30 Nisan 2004 01:29)

  • comment image

    television'ın debut albümü marquee moon'un punk'a "çağ atlatıp" avant-garde'lığın, art punk'lığın kapısını aralayan şarkısı olarak "marquee moon" görülür/bilinir ama sonlarda gizli kalmış, okyanusun dibinde midyeye saklanmış inci misali bekleyen ve ağız burun dağıtan "torn curtain"ı kimse hesaba katmaz. şarkının sona koyulması bir tesadüf değil, tam tersine ağız yüz dağıtacak adamın "bari en bunu en sona saklayayım" diyerek anlayışlı davranmasıdır.
    uzun bi' aradan sonra yine sardım ve saatlerdir dinliyorum. buyrun.
    https://www.youtube.com/watch?v=tnl292lad0w


    (crepuscule with nellie - 1 Ekim 2014 23:22)

  • comment image

    television ın marquee moon albümünden...

    torn curtain reveals another play.
    torn curtain, such an expose!
    i'm uncertain when beauty meets abuse.
    torn curtain loves all ridicule.

    tears... tears rolling back the years
    years... flowing by like tears.
    tears holding back the years.
    years. the tears i never shed.
    the years i've seen before

    torn curtain giving me the glance.
    torn curtain bringing on the trance.
    i'm not hurting: holding to the thread.
    torn curtain lifts me on the tread.

    torn curtain feels more like a rake.
    torn curtain - how much does it take?
    burn it down
    tears, tears. years, years.


    (iyikemik - 17 Eylül 2004 21:41)

  • comment image

    soguk savas donemi dogu almanyasinda gecen bir hitchcock filmi. nedense tenten'in "turnosol olayi" adli macerasini animsatiyor.
    casusluk filmlerinden hoslananlara tavsiye edilir ama filmin biraz yavas isledigi de bir gercek.


    (thalass - 20 Eylül 2004 07:56)

Yorum Kaynak Link : torn curtain