Dönüs (~ Intoarcerea) ' Filminin Konusu : Dönüs is a movie starring Türkan Soray, Kadir Inanir, and Bilal Inci. Story of a wife and her son waiting for her husband to come back from Germany, where he immigrated for paying his family's debts in Turkey.
Selvi Boylum Al Yazmalim(2004)(8,7-13314)
Tatar Ramazan(1992)(8,1-2590)
Tatar Ramazan Sürgünde(1992)(8,1-1434)
Vesikali Yarim(1968)(8,0-1781)
Maden(1978)(7,8-799)
Turist Ömer(1964)(7,6-1553)
Dilâ Hanim(1978)(7,6-1161)
Devlerin Aski(1976)(7,6-892)
Yilanlarin Öcü(1985)(7,5-1009)
Kara gözlüm(1970)(7,3-659)
Bodrum hakimi(1976)(7,0-386)
nihat behram'ın çocuklarından biridir.."tuzunusolurcasınakoynunda dalgaların,yağmurdan emdim seni;çırpınıp ince incetutuştu iki ten bir sevinçte;şimdi yağmur daha derin denizden...şimdi yağmur daha derin denizden;nice geçmez gecelernice buznice sızı işleyip,sonumu beklercesinesabrımla didişirken,hiçe sayıpnice derdi çileyisüzüldü birden benimen kırıken kırgın ıslağımatünediusulca yuvası kılıpsesindeki güvercinişte yine ufuktamercan nakışlı şafak,işte yine tutuşupdağlara vuran ışık;ipekten kanatlarınaşahin hızıyla rüzgartoplayıp kırların kokusunuçiğdemlerin çiğdeki baygın ışıltısıylaişte yine bu sabahdoldurdu ruhumdaki boşluğu;sarındım uyanışını yanarcasına anıp,hem uysal hem haşarıgülüşün gibi güneşin doğuşunuokşadım doyasıya;çoktandır, çaresiz, içimde güvelenennice küfrünnice hüzünlü zehrinigünün kızaran taze aydınlığındakar kabuk soyunaraknardan aleviyle tutkununen haylazen uçarı düşlerdenbakışının en delisiçırçıplakbir şarkı damıttım sana:hem acar hem utangaç,hem saklı hem apaçık;şimdi yağmur daha derin denizden...dönüş yok: yazsa yaz, güzse güz,ha bir günü, ha bir ömür;sana bıçkınsana külhan yanımlasana sırsız sınırsıztadım tadım yürüdüm;kekikten sağışı gibi bal özünü arınınruhumu kanatırcasınaöpüp aldım ağzındaki damlayı;bak, nasıl kamçılıyor artıknabzımıteninde kokladığım ıslaklık:hem ehli hem acemihem ürkek hem gözü pek;şimdi yağmur daha derin denizden...şimdi yağmur daha derin denizden...sende bir bende binbir,sende gönül, bende hicran yarası;bırak, çılgınsa çılgın, üzgünse üzgün,tütsün kınsız yüreğimde kendi rüzgarım;ne çağlayan köpüksüz çağlıyor çünküne de aşk ayrılıksız."*
(amethyst - 24 Şubat 2007 11:53)
(bkz: irreversible)
(eskici - 23 Kasım 2002 12:58)
gerekliliğinin gereksizliği ağzınızda bir ninni olmuş uyutmaya dair. ve tüm nefes alış verişlerimiz beş para etmezlerin gürültüsüyle dolmuş. böylece ben de yarattığınız düzenin düzüleni olarak aşktan bahsediyorum. farkettim ki bize iyi diye öğretilen tüm kavramlar, içi boş ve önümüze çekilen bir perde misali, düşünmeyi yok ediyor ki, işlerine geldiği gibi birey olamamışlar sürüsü önlerinde başlarını eğebilsinler diye. memnun olanlar ve memnuniyetsizler diye ikiye bölünmüş hem kendimizi hem birbirimizi yiyip bitiriyoruz. bu, insanlığın bir gereğiymişçesine hürmet görüyor. vasat... vasatı aşamadıkça aynı yalan dolan içerisinde, olduğu gibi sürdüreceğimizden eminim. böyle yaşam, yaşam oldukça adı, tükenmeye ve tüketmeye işliyor. işliyor da, sesimiz neden kısık onu bilemiyorum. susmak için aldığımız avanslar arasında çocuklarımıza bırakacağımız bir yazlık evi bir araba mı var? kesinlikle... kesinlikle ve olasılıksızca çaresizlik, bir türlü değişmeyenin güzel yarınlarına olan inanç... evet, inançsız kaldığımız anda tanrıya edilen küfür miktarınca ben varım diye haykırabilmek.. boğazımı temizledim fakat her bir ses, evrenin sonsuz boşluğunda önemsiz bir titreşim...çocukken, mutluluğun tarifi yoktu ki mutluyduk, şimdi ise mutluluğun bir bir tanımı var ve hepimiz ona varabilmenin derdindeyiz. çocuk kal diye dua eden annemin, tüm dilekler arasında en masumane olanını seçmesine bir ömür hayran kalacağımı biliyorum. benim için en güzelini seçmesine duyduğum imrenme, nedeni-nasılı anladığında çok daha anlamlı oluyor. şimdi ise yalnızca düşlerimde, bir oraya bir buraya koşturan ufaklığın hatıratını yaşayabiliyorum. en hazin gerçek ise gözlerimi dünyaya açar açmaz karşımda canavarcasına beliriyor. kan kırmızısı gözleriyle yüzüme gülüyor: “dönüş yok, dönüş yok”dönüşlerimin imkansızlığındaki çaresizlik ise, tüm bu yaygaranın bünyesine zerk ettiği zehir ile daimi yaşanmışa karşı, tüm acısına rağmen bir sempati geliştiriyor. bazen tüm bu kaosun menzilinde tekrar ve tekrar denenmişliklerin kirli sularına giriyoruz arınmaya. pisliğin içine nasıl olur da temizliğe koşar beşer? ahh, beş para etmez aynı masalları duymaya ve kendini yoketmeye, tümden yiyip bitirmeye, bazen de ruhunun katiline bir yakınsama değil mi bu? ben böyle yaşadım. sen farklısına aşina isen, kolay gelsin fakat olup biten tam olarak bu. eko dolu seslerin verdiği ilahiyatla, kelime kelime seçiyorum nefreti ve anarşiyi. oturduğum sandelyenin yıllara göre kırılabilirliği kadar ahşaptan bir kalbe kendimi teslim etmiş halde olduğuma duyumsadım. ve benim için dönülemeyecek nokta, tam bu andan sonra yok olmasını dilediğim tüm çirkinlerin örümcek ağına acizce yakalanmamak için. bugün, aldığım nefesin hakkını verebilmek için, ciğerlerime oturan tonlarca yükün saf acısını arkamda bırakmadan, ya da tam tersi arkamda bırakrak bir vazgeçmişlik hikayesi anlatmak amacım. ne geçmişini unut, ne de geçmişinden türeyebilecek bir gelecek yaratmaya meyillen. anın tüm şartları, olduğu haliyle mutluluktan ve hayal kırıkığının her bir şeklinden arınmış halde karşımızda. bir dönüş yolu arayarak silinmek de,bir çıkış yolu bularak devam edebilmek de ellerimizde. nasır tutmuş, o, eski sevgilinin ellerini tutarkenki heyecanından geriye tirtir titreyen eller ve hastalığından dokunamaz olmuş parmaklar kalmış çirkinlikle yaşamaya devam etmek zorunda kalmışlığımızla...
(unknown89 - 22 Nisan 2013 02:42)
odanda oturup bes parasız kaldıgın , halen bira icebildigin, bazı seylerin kararını verdigin ve arkasında durabildigin bir durumdur.
(chiron - 6 Eylül 2004 20:06)
aslıhan yayla kitabı. giriş kısmı biraz amatörce geldi ama güzel bir romana benziyor. bittikten sonra bu entry kendini editleyecek.
(1000 atli akinlarda sen olmayan cocuk - 9 Mart 2017 12:58)
"...beni seni daha terketmemistim...terketmek üzereydim..geri dönüsün olmadigini, geriye dönülemeyecegini henüzbilmiyordumkarsidan karsiya geçiyorduk.ben tam o an karar verdim.yerlesiklik o an yitirildi.gerisi sürekli bir git-gel artik...dönmeye ve kaçmaya çalisarak hep.oysa sana dönemiyordum iste,bütün dönüs biletlerimi sakliyordum,biliyordun ama kabul etmiyordun.dönüs yoktu, olamazdi, tipki gidisin olmadigi gibi...."*
(suyunrengi - 27 Nisan 2005 00:04)
zıkkım adlı turk rock grubunun sahane otesi bir sarkisi. arada kaynayip yok olmayacak kadar güzel. ana temasi; donusu olmayan yollara girilmesinin verdigi buhrani anlatmaktadir. kisaca grup bize diyorki ; "hayat kısa, ölüm yakın; kendini kendinden sakın!"
(wrath - 7 Haziran 2006 17:41)
Yorum Kaynak Link : dönüş yok