• ""elini tuttum sicacikti.. sanki yuregi elimdeymis gibi""
  • "türk sinemasında aşkın, emek vererek kazanılmış sevgiye yenildiği ilk filmdir."
  • "film üzerine kısa metrajlı bir yazı için şu adrese bakılabilir."
  • "ilyas:çekil başımdan nine,şimdi uğraşamam seninleasya:nine değilem benilyas:ya nesin pekive böyle başlar"




Facebook Yorumları
  • comment image

    her izlediimde sonunda beni zirilziril aglatmayi basarmis ender filmlerden biri. türk sinemasının basyapıtlarindan. "sevgi nedir? sevgi emektir?" der esas kiz ve asik olduu adamı, onu seven ve emek veren adam icin birakir. inanilmaz, siirsel bir anlatimi var, hem çekimler hem de replikler acisindan


    (heroine - 21 Şubat 2000 01:57)

  • comment image

    kadir inanır* gibi bir aktörü "ezik" halde görebileceğiniz nadir filmlerden biri...cengiz aytmatov'un sovyet döneminde geçen öyküsü takdir edilesi bir şekilde türkiye şartlarına uyarlanmış, roman ile film arasında bir kaç ufak ayrıntı dışında kopukluk oluşmamıştır*...


    (hayirsiz adam - 12 Mart 2002 16:42)

  • comment image

    bu film içinde bulunan herkesin performansı doruktadır, müziğinden oyuncusuna kadar.

    bir keresinde bir magazin programında zevzek bir muhabir türkan şoray'a kadir inanır'ın oyunculuğu ile ilgili bir soru sormuştu. dizilerde oynaya oynaya köreldiğine dair imalarda bulunmuştu. türkan şoray da kendisinden beklemediğim bir çabuklukla ve akıcılıkla hemen hemen şöyle dedi; "keşke sizi 1977 yılına, selvi boylum al yazmalım'ın çekimlerine götürebilseydim. kadir'in oyunculuğu hakkında atıp tutan kişiler keşke o sette olsalardı, onun karşısında, öylesine güçlü bir senaryo ve diyaloglar eşliğinde, gözlerinin içine bakarak sağlam durmak kolay değildir."

    doğru söze ne hacet... sözlükte bir anda bu başlıkla karşılaşınca tüylerin ürpermesini, gözlerin dolmasını sağladıkları o doğallık sayesinde bu film efsane olmuştur.


    (lamazigogo - 22 Şubat 2008 11:24)

  • comment image

    işte unutulmaz filmin unutulmaz son sahnesi;

    ilyas: beni hala seviyor. bakışlarında gördüm. samet gelirse o da gelir. oğlum, alyazmalım, ben..

    samet: hızlı sür ilyas amca, daha hızlı, daha hızlı
    (samet direksiyonu tutmuş kamyonu kullanıyormuş gibi yapmaktadır.)

    samet: şoför oldum ilyas amca
    ilyas : aslan şoför samet geliyor..
    (ilyas ve samet gülüşürlerken, samet cemşit i görür.)

    samet: babamı da alalım. baba!
    cemşir: samett!
    ilyas : samet oğlum!
    cemşit: dur.
    (cemşit kamyonun arkasından koşar)

    samet: babama gideceğim, durdur kamyonu!
    ilyas : bak oğlum!
    ( asya kamyona yetişmiştir, kamyon durur, samet ağlamaktadır)

    ilyas: ağlama samet, ağlama yavrum, geri götüreceğim seni. n'olur ağlama. sana söylemeden edemem. ben senin ..
    asya: samet!
    (asya yorgunluktan yere oturur samet ona doğru koşar)

    samet: anneciğim!
    (samet annesine sarılır,ikisi de ağlar. cemşit de yetişmiştir.asya ve samet ilyas'a doğru yürür. cemşit mazlum mazlum yere bakar. samet cemşit'e koşar.)

    samet: babacığım!
    (cemşit sevinir samet ona sarıldığı için)

    ilyas: asya'm, al yazmalım.
    asya: (içinden) samet,cemşite baba demişti. onu babalığa seçmişti.sevgi neydi? sevgi iyilikti, dostluktu. sevgi emekti.
    (asya , cemşit ve samet'e doğru yürür)

    ilyas: asya (ağlar)
    (samet, asya ve cemşit uzaklaşırlar. kareler donarlen, ilyas ve asya'nın geçmişlerinden diyaloglar aktarılır.

    asya: durursam bir daha kurtulamam.
    ilyas: ziyanı yok, gülüşü yeter bize.
    asya: yüreğim kaydıysa günah mi?
    ilyas: çamura saplansam yardıma gelir misin?
    asya: elini tuttum, sıcaktı. yüreği elimdeymiş gibi.
    ilyas: elinden tutuversem, benimle gelir mi?
    asya: seninim işte, alıp götürsene beni.
    ( kamyon uzaklaşır)

    ilyas: elveda asya'm. selvi boylum, al yazmalım, elveda.
    bitmemiş türküm benim.


    (sethplay - 17 Mart 2008 23:52)

  • comment image

    bir ask filminden cok ote bir sey bu.

    "ilk kocasi oldugunu bilsem getirir miydim buraya? getirirdim; yaraliydi." diyebilen bir adamin insanlik hikayesi.

    her daim, ilyas asya'yi bulmaktan umudunu kestiginde dahi ikinci kadin olmayi kabullenen, ama buna ragmen bile "o karin. cocugun var. ben de sevdim ama..." diyecek kadar temiz kalmayi basaran bir kadinin da hikayesi.

    yazilmis en guzel destan.

    kim mutlu bu filmde? asya mi? ilyas mi? cemsit mi? hatta dilek mi?

    ya da obur pencereden; asya mutsuz mu?

    "mutluluk bu muydu? mutluluk neydi ben bilmezdim."


    (m g - 12 Ekim 2008 00:05)

  • comment image

    bir rivayete göre film çekimleri sırasında türkan şoray senaryonun değiştirilmesini ve filmin sonunda ahmet mekin'in yerine kadir inanır'ı tecih etmesi gerektiğini söylemiştir. filmin yönetmeni atıf yılmaz ve asistanı ali özgentürk türkan şoray'a karşı çıkmışlardır. türkan şoray'ın aytmatov'un öyküsünün sonunu değiştirmek konusunda ısrarcı olmasının nedeni ise türk izleyicisinin onun sinemada kadir inanır ile beraber mükemmel çifti oluşturduğuna duyduğu inançmış. türkan şoray'ın önerisini yönetmen ve asistanı kabul etmeyince şoray filmi yarıda bırakmaya karar verir. bunun üzerine araya yavuklusu rüçhan adlı girer, ki ne kadar öngörülü ve akıllı bir adam olduğu açığa çıkar, şoray'la konuşup onu ahmet mekin'le kalacağı sona ikna eder ve böylece de türk sinemasının başyapıtlarından biri doğar. kadir inanır'a yaşlılığın hiç yaramadığı bu film izlenince bir kez daha gözlemlenir. sımsıcak gülüşlü bir adam yaşlanınca bu kadar mı bet olur? bir de ahmet mekin çok iyi oynamıştır, pek değeri bilinmemiş kıymetli bir, tip değil, karakter oyuncusudur.


    (in cold blood - 5 Kasım 2002 22:27)

  • comment image

    cemşit'in eski kocası oldugunu farkettikten sonra hiç birşey yapmaması,
    hiç kıskanmaması, iyiliğini eksik etmeyişi.
    sadece içten içe asya'nın gidişinden korkması.
    nasıl melek gibi bekledi cemşit son dakıkaya kadar.şimdi olsa böyle mi yasanır herşey...

    sevgi iyilikti,sevgi emekti.


    (symmy - 13 Şubat 2010 22:24)

  • comment image

    defalarca izledim.. izlemekten çok, dinledim bu filmi.. izleyen ve filmi seven hemen herkesin ortak görüşüdür sanırım, iç sesler, bu filmin olmazsa olmazıdır.. bu yüzden, filmin başrolünde türkan şoray, kadir inanır ve ahmet mekin'in yanı sıra üç isim daha sayılmalıdır..

    kadir inanır'ın deli dolu bakışlarıyla birleşen, pekcan koşar'ın sesi.. ilyas'ın asya'ya bakarken, "elinden tutuversem, benimle gelir mi?" deyişini duyan kim vermez ki elini?

    türkan sultan'a ses veren tijen par.. gerçek bir aşık gibi "seninim işte.. alıp götürsene beni.." der ki, insan sahiplenir hemen, alıp götürmek ister.. "sevgi neydi? sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti.." o'nun tonlaması ile kafama kazınmıştır sevginin tanımı..

    ve ahmet mekin'in o müşfik bakışlarına müthiş uyum sağlayan ses, kamran usluer.. o'nun için ne söylesem az sanırım.. "hâlâ o'nu bekliyordu, biliyordum.. her iş dönüşü beni beklesin istiyordum.." der ya hani cemşit, asya'nın ilyas yerine kendisini beklemesini isterken.. boğazıma bir düğüm oturur o zaman benim, cemşit'i benim bekleyesim gelir..

    defalarca izledim.. izlemekten çok, dinledim ben bu filmi.. ömrüm vefa ettikçe de, her izlediğimde, bu güzel sesleri duyabildiğim için şükredeceğim..


    (a little bird told me - 10 Nisan 2010 21:23)

  • comment image

    aşkın ihtiyaç mı yoksa ihtiras mı olduğu konusunda kapılar açan filmdir. hakkaten emeği geçen herkesten allah razı olsun.

    acizliğim ve fakirliğimle filmi tahlil etmeye çalıştım. beraberce görelim.

    filmin başında gitmek istemediği bir işe giden ilyas'ın hayatının 'aşk'ını görmesiyle başlıyor herşey. modern çağda hemen hemen her insanın başına gelen duygular. tarifi zor olduğundan en sağlamı sahneyi izlemektir.

    gariptir ki kimse ilyas'ın asya'yı gördüğünde yani 'aşık' oluşu esnasında dilek hanım tarafından sevildiğine dikkat etmez. yasak bir ilişki de olsa dilek hanım da insandır. hayalleri olan. ama gemileri yakmıştır ilyas çünkü 'aşık' olmuştur. şimdi buradaki 'aşk' masum mudur? ilyas'ın istediği ihtiyaç mıdır yoksa ihtiras mı?

    olaylar gelişir ve asya da ilyas'a aşık olur. ilyas kaçırır asya'yı. evlenirler. düğüne gelmez annesi ve babası. çünkü istediğini yapmayan asya artık onların kızı değildir. bu yaralayıcı tavır yaralamıştır asya'yı. ama olsun varsın ilyas vardır nasıl olsa...

    insan hiçbir zaman bu kadar sevme yeter artık sevmeyecem demez. zira ilyas ile asya'nın evliliği de böyledir. gün geçtikçe daha çok severler birbirlerini. hatta asya'nın şu sözü etkileyicidir: 'oğlan doğurcam ilyas'ıma. beni daha çok sevsin.' sonsuzu talep ettiği belliydi asya'nın.

    ilyas asya'nın doğuracağı gece yardım etmeyi seçti. ihtiyaç sahipleri vardı çünkü o gece. ilyas'a asya'dan daha çok ihtiyacı olanlar...

    yardım ettiği için kamyonunu aldılar ilyas'ın. ilyas kamyonsuz yapamazdı. işi bırakmayı düşündü. bırakamazdı. çünkü aşık olduğu asya ve biricik oğulları vardı. ama dilek hanım'ın sözleri kulağında çınlıyordu. onlar olmasaydı istediğini yapardın. onlar vardı. istediğini yapabilmesi için onların olmaması gerekiyordu.
    aşık olduğu kadın için kamyonundan feragat edemedi ilyas. göze alamadı bunu. buradaki aşk masum mudur? ihtiras değilse nedir?

    ilyas'ın hayatının kötüye gittiğini gören asya kontrolsüzce müdürden ricaya gitmişti. tek istediği aşık olduğu adamın iyiliğiydi. diğer ihtimali düşünmemişti. niyeti halis. fiili yanlıştı. nitekim usul yanlışlığının ceremesini çekti ve başarısız oldu. ona kontrolünü kaybettiren aşk değil de ne idi? aşk ise buradaki aşk masum mudur?

    torba olmadığı için büzülemeyen avam insan gavat dedi bu masum rica için ilyas'a. ilyas da herkesin içinde dövdü 'aşık' olduğu kadını. bu aşk ise buradaki aşk masum mudur?

    ayırmaya çalışırken hoca bırak beni ben istediğimi yaparım dedi hocaya. istediğini yaptı sonunda ilyas. istediği gibi yalnız kaldı. eve gelmez oldu. sığınacak tek yeri ona gönül kapısı her daim açık olan dilek hanımdı. bu esnada da aşık idi ilyas. bu aşk masum mudur?

    asya hep bekledi onu. dilek hanım'ın evinde olduğunu öğrenince gitti oraya dilek hanım gördü geldiğini. asya'nın gördüklerine inanamadı. insan zaten gördüğüne inanmaz asya. gördüğünü bilir. biliyordun artık. aşık olduğun adamı ve sana aşık olan adamı biliyordun. aşık olurken de böyleydi bu adam. aşkınız masum mudur?

    dilek hanım git demişti sana. dilek hanım'ı senden feragat ettiren ne idi? aşk değildi ilyas. o asya'nın sana ihtiyacı olduğunu gördü. gözlerinden belliydi asya'nın. dilek hanım şefkat duymuştu asya ve çocuğuna. şefkat masumdur.

    asya ürkmüştü gitmek istedi kendini güvende hissedeceği bir yere. neresi olursa. gemileri yakmıştı artık. cemşitle karşılaştı asya. cemşit şefkatle yaklaştı asya'ya. çocuğuna ve kendisine şefkatle yaklaştı. ihtiyacı olanı sundu asya'ya. şefkat masumdur.

    ilyas kaybettiklerini farkedince deliye döndü. arandı durdu. aradı. fakat bekleyemedi. aşık olduğu asya'yı bekleyemedi. cemşit'in 1 haftalık sabrını gösteremedi ona. bu aşk masum mudur?

    asya geri döndüğünde bulamadı ilyas'ı. gene bulamadı. bekledi sonra. hep bekledi. cemşit'in bulduğu iş ile hayatını idame ettirerek bekledi. cemşit'e bunu yaptıran şefkattir. şefkat masumdur. peki aşık olunan kişinin gelmemesi nedir? bu aşk masum mudur?

    ilyas bir salıncak yapmıştı. samet'in büyüyünce bineceği. samet babası bilmişti cemşit'i. samet'e baba dedirten cemşit'in şefkati idi. şefkat masumdur.

    asya kendisine kocalığa samet'e babalığa seçmişti cemşit'i. bu seçimi yaptıran şey. sevginin emek olduğunu düşünmesiydi. sevgi emekse ilyas da az emek vermemişti asya için. sevgi emek değildi asya. sevgi karşılıksız emekti. karşılıksız emekse ancak şefkat duygusuyla verilir. şefkat masumdur asya.

    günler geçiyor samet büyüyordu. salıncakta da sallanıyordu samet. bir akşam ilyas yaralı kontenjanından gelmişti asya ve cemşit'in evine. eski kocası olduğunu bilsem de evime alırdım onu diyordu cemşit. cemşit'e bunu dedirten şefkatti. şefkat masumdur.

    ağladığını duydu asya'nın. müdahale etmedi cemşit. müdahale etmemesini sağlayan şey şefkatti şefkat masumdur.

    cemşit ilyas'a hiç kötü davranmadı. o sadece ihtiyaç sahibi bir konuktu cemşit için. cemşit ona şefkat duyuyordu. şefkat masumdur.

    sanki cemşit ilyas için hiçbir şey yapmamış gibi tüm ihtirasıyla herşeyi bırakıp sana geldim diyebiliyordu ilyas. bu aşk ise aşk masum mudur?

    ilyas hırsına yenik düşecek asya karşılıksız emeği tercih edecekti. karşılık beklememek şefkat duymakla olur. şefkat masumdur ya aşk?


    (sinansazak - 14 Ekim 2012 00:19)

  • comment image

    ilyas:çekil başımdan nine,şimdi uğraşamam seninle
    asya:nine değilem ben
    ilyas:ya nesin peki
    ve böyle başlar


    (vorga - 23 Mayıs 2004 16:06)

  • comment image

    yeni bir versiyonunun çekileceğini az önce tv'den öğrenince sinirimin zıpladığı film. yapımda yer alacak herkese seslenmek isterim, allah çarpar adamı... ne o hikayeyi, ne o oyunculuğu, ne de o müziği yakalayabilirsiniz. tövbe deyin, nasıl bir cürettir bu???


    (fiandara - 9 Eylül 2004 20:20)

  • comment image

    hayatımın her dönemine farklı etki etmiş filmdir bu.
    ergenlik dönemlerimde, ilyas ve asya' nın birbirlerini ilk gördükleri anda ağlardım. hayatta hiçkimseye öyle güzel bakamayacağım, bakılmayacağım sanırdım.

    sonra istanbul jungle' ında yapayalnız kaldığımda, evde battaniyeye sarılmış, koca bir çöp poşedine burnumu sildiğim tuvalet kağıtlarını doldururken ve aklımdan sürekli " hastalandım ilaç hani, bir avuç su veren de yok" türküsünü başa sarıp sarıp dinlediğim günlerde izlediğimde cemsit' in samet' i kucağına aldığı, sobanın sıcaklığında üçünün "yaylalar" ı söylediği sahnede ağladım. hem ağlardım hem de onlarla bir söylerdim " bu tepe karlı tepe yaylalar...."
    yalnız yaşamak için yanıp tutuştuğum yılların ardından "evimi özledim" diye değil, ooo yaylalar diye ağlardım.

    sonra sevgili askere gitti. kafamda hep felaket senaryoları, kendi uydurduğuma inanıyorum, sonra frenlerim tutmuyor. o orada ben burada deliriyorum.
    işte o zaman da asya' nın ilyas' ı dilek' in evinde gördüğü sahneye ağladım.
    - ben kocamı hiç gögsünden öpmedim ki..
    zırıl zırıl ağlayıp isyan ederdim türk silahlı kuvvetlerine. daha yaşanacak çok şeyimiz var, ona birşey olursa ben sorarım size!

    birkaç sene sonra, asya' nın bebekleri olduğunu ilyasa söylediğinde utanıp yüzünü kapamaya çalıştığı sahneye ağlayacağım günleri bekliyorum.


    (terelelli temcik - 20 Ekim 2004 09:08)

  • comment image

    selvi boylum al yazmalımbir ülkedeki aile çatısında toplanmış geleneklerin hiçleştiği noktanın filmidir, gelenekler yavaş yavaş silinir:
    kadın ve adam birbirlerini severler ama adam kamyona al yazmalım der demez kadın mülk olur ve bir daha sevilen kadın olarak adı geçmez, ailenin bütünlüğü ferdinin anlamını yitirmesiyle bozulur, gün gelir adam kamyonunu karısından üstün tutar.
    filmin simgesi al yazma kadının güzelliğini simgelemekten cahilliğinin göstegesi olmaya kayar, araya şehirli kadınlar girer. sevgi silinir.
    kadının ilk evliliği devletçe sayılmadığından evlilik hayatına dair yaşamının adı anılmaz, çocuğu başka bir evliliğin çocuğu olur.
    sevginin yerini iyilik yapmış olana gönül borcu alır, nedir sevmek sorusunun cevabı değişir.
    bu kültüre ait insanların üzerine hayati atıflarda bulundukları bütün bağların anlamları filmde yavaş yavaş değişir ve sonrada yitip giderler.
    geriye bir çocuğun asla öğrenemeyeceği yitmiş bir yıkılan değerler tarihi kalır. kimse bunu çocuğa söylemeyecektir. o da annesi ve tanımadığı babası gibi sevginin esas ve baki olduğunu, en kutsal birliğin aile olduğunu, evliliklerin ebedi olduğunu öğrenerek büyüyecektir.
    sanacaktır ki beraber oturan her erkek ve kadın kutsal bir aşkla birbirlerine bağlanmışlardır, gözleri başkalarını görmez, aşkları için ödün vermeleri gerekmez.
    kimse ona gerçeği anlatamaz bu ülkede, kutsallığa küfür sayılır bu, mukaddes değerlerin çıkar ilişkisine dayandığını görecek gözün bu topraklarda açılmaya hakkı yoktur.


    (talassa - 28 Aralık 2004 14:05)

  • comment image

    bir daha böylesi yapılmaz dedirten türk sinemasında baş yapıt. "elini tuttum sıcacıktı, sanki yüreği elimde gibi." " gel desem gelir mi?" "seninim işte alıp götürsene beni" replikleriyle aşkın büyüklüğünü etkileyici iç sesle anlatan ama en sonunda sevgi için aşkın yetmeyeceğini, emeğin dostluğun gerektiğini halkın gözüne sokan. içinde fırtınalar eserken samet in baba seçimine saygı gösteren anne modeli ile türk sinemasının en başarılı mutsuz sonunu barındıran üstün film.


    (jisatsu - 1 Temmuz 2005 20:02)

  • comment image

    aski ve emegi karsi karsiya getiren film, ikisinden ancak birine kazandiran, birine kacinilmaz olarak kaybettiren. ama guzel film, hem de cok.

    bir kamyoncu ve koylu kizin aski. ne kadar ‘basit’ bir denklem. belki filmdeki karakterler boyle sade oldugu icin meselesini anlamak daha acik ve kolay, uzerine dusunmek boyle guzel. gazetelerdeki kisa film tanitimlarinda hep ozetlendigi uzere ‘kamyoncu ile koylu kizinin ask oykusu’…aslinda bu kadar basit. kisa.

    bu hikayenin oznesi aslinda asya. asik olan asya, masuk olan ilyas. ilyas da asik ama yeterince degil. ilyas neden terk eder gozgore gore asyayi, o kadar sevdigi kadini, kalbini kirar, tokat atar herkesin icinde. acmaz icini, paylasmaz derdini, tasasini, an gelir dengi olarak gormez asyayi. ona cok asik olusunu mu kendire yediremez? neden kacar asyadan? hissettigi seyle belki yuzlesebilmis, kendini ayni seviyeye cekebilmis, kendinden gecebilmis, vazgecebilmis degil, asik olma uzerinden kendini asyaya esitleyebilmis degil. ilyas’in once isi var, kamyonu var, hep elinin altinda ‘dilek hanim’i var.

    ve cemsit…cemsit ilk bakista emek vererek aski kazanmis gorunse de oyle degil. asik oldugu kadini, yani asya’yi kazaniyor, emek vererek, bekleyerek, sabrederek iyilik gosterek, ona ve cocuguna. asyayi kazaniyor, ama asyanin askini degil. ben cemsit’e cok isinamadim hic bir zaman. butun iyicilligine ragmen, hatta belki bu sebepten. iyiliginin karsilligini eninde sonunda bekledigi icin, asya'nin icinin gittigini bile bile cekip aldigi icin. samet'e kendine baba dedirtigi icin, ‘samet ona baba demisti, onu babaliga secmisti’ degil midir karar aninda asya'nin aklindan gecenler? evet, sevmistir emek vermistir ama sevdigi kadinin vicdanina oynayarak kazanmistir onu. nasil kaldirir asya'nin yuregi orada gozu arkada kalirken 'seninim, alip gotursene beni' derken icinden, cemsitin arkasindan gitmeyi? ne yapmistir cemsit asya'ya, boyle bir fedakarligi hakedebilmek icin? emek midir simdi bunun adi? emek dedigin ‘iyilik yap denize at’ olmali belki de, cok zor olsa da.

    ve dilek hanim. nedense onu pek dusunmuyoruz, filmin sevenleri olarak. kimbilir belki o da ilyas icin neler neler yapti, bilmiyoruz. film buna musaade etmiyor. ‘dilek hanim’ ustelik sarisin, sehirli. her seyiyle asya’nin ‘otekisi’. ilyas'a asik olsa da ‘ben de sevdim ama, o senin karin, ustelik cocugun da var’ diye vazgecebiliyor, sonra beraber gitseler de. mesela cemsit bunu yapmiyor, yuzlesmiyor. ‘dilek hanim’lar ne yapar ‘gercek hayat'ta acaba, mesela ilyas onu terk ettikten sonra? bence dilek hanim biraz cemsit gibi, ilyas icin. ama o kaybediyor, asik olsa da, herseyi vermeye razi olsa da kaybediyor, cemsit kazanirken. kadinlar daha kolay kaybeder boyle durumlarda, ondan midir acaba? neden dilek hanim kaybediyor, o da eliden geleni vermez miydi, vermemis midir ilyas icin?

    ve al yazmali, selvi boylu asya. mutfak camindan dilek hanim’i kocasini gogsunden operken gordugunde ‘ben kocami hic gogsunden opmedim’ diye uzulen, kiskanan asya. guvensiz, cekingen, korkak bir kizcagizin hisleri bunlar. kocasini gogsunden opemeyen asya sonra ‘coskun akan sular durulunca’, dinleyince kendini yillar yili, olgunlasinca geliyor hikayenin ikilemini asktan degil emekten yana tercih yaparak cozme noktasina. asya degisiyor. asyacik ne diyor, kendince cikmazindan cikmaya calisirken, ‘sevgi, iyilikti, dostluktu, insan emegiydi’, dogru diyor ama sevginin tanimini yapiyor, askin degil. ask ise yillar sonra yarali halde eve gelen ilyasi gorunce tir tir titreyen elleri. ne olur ‘gercek hayat'ta asyaya? sakin, huzurlu bir hayat surer cemsit ile asya. fena bir hayat sayilmaz ama..'ama'si var iste, hem de cok buyuk bir ama.


    (selviboylumalyazmalim - 23 Ekim 2005 09:56)

  • comment image

    bu filmin bir sahnesi vardır ki, ben çok uzun zaman önce sadece bir kere izleyebildim. ondan sonraki izleyişlerimin hepsinde bu sahne kesilmişti. "ben hep kanal7de rastgeldim diğer kanallar verse kesmezler" diye kendimi avutuyordum, bu öğlene dek. bugün star'da gördüm selvi boylum al yazmalım'ı oley diyerek oturdum televizyonun karşısına. reklam meklam kabulum, oh be sonunda doğru düzgün izlerim filmi kesilmemiş kırpılmamış haliyle diyordum. ama olmadı. ağzına sıçayım nesi terbiyesiz, nesi ahlaka aykırı, nesi zararlıysa aynı sahneyi yine kestiler bugün. bahsettiğim sahne şudur efendim: ilyas asya'nın tanımadığı biriyle nişanlandırıldığını öğrenir. ama asya sen adamı tanımıyosun, ya adam topalsa diyerek topallamaya başlar, ya adam körse diyerek ellerini öne uzatıp gözlerini kaparatak yürür. bu sırada ilyas'ın eli asya'nın göğsüne değer, asya utanır. ama efendim bu göğüse dokunma sahnesi makaslanıyor, bir bakıyoruz ilyas ellerini uzatmış gözleri kapalı yürüyor, bir bakıyoruz asya mahcup mahcup önüne bakıyor. ben çok uzun zaman önce sadece bir kere izleyebildiğim için hayal meyal hatırlıyorum, belki sadece parmağıyla değmiyordur da avucuyla dokunuyordur, lan belki avuçluyordur, evet. ama yani nedir ki kesiyorlar anlamıyorum, sanki asya kıyafetini yırtıp göğsünü ilyas'ın ağzına sokuyor. neye dayanarak bunu yapıyorlar, bu sahne mi toplumun ahlakını bozacak? kör taklidi yapmak veya körebe oynamak vesilesiyle kızların göğsüne dokunan insanların sayısında bir artış mı olacak? nedir ki bu sahne "aman insanlar görmesin" deniyor? bir adet kıyafet altında kabarıklık(göğüs) bir adet el. el gelip göğüse çarpıyor. ilyas bunu kazara yapıyor, asya da utanıyor. evet çok pornografik di mi, ha bunu göstermişsin tv'de ha denizin buz gibi sularından gelen şahin k'yı..


    (angie - 12 Ocak 2006 16:48)

Yorum Kaynak Link : selvi boylum al yazmalım