konusu itibariyle ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim. yıl olmuş 2040... insanoğlu dünya benzeri bir gezegen keşfeder ve burada yeni bir hayat kurmaya çalışır. dizi, dünya'dan son gelen grup ile başlıyor ve insanların bu yeni gezegendeki maceralarını anlatıyor.

(lali berte - 11 Şubat 2011 18:25)

süper dizi. bilimkurgunun sadece civvv cuvvvlardan olmuşmadığını kanıtlayacak dizilerden bir tanesiyle daha karşı karşıyayız. yine güzel bir topluluk psikoloji irdelemesi, din algısının sorgulanması, neyin insan neyin insan olmadığına dair ironiler vs vs...

--- spoiler ---

--- spoiler ---

battlestar galacaticada cylonlar vardı, burada klonlar, veyahut da ne bileyim, lostta others vardı burada klonlar da diyebiliriz.

--- spoiler ---

--- spoiler ---

ha aman işte temposu düşük, aksiyon yok, güzel kız yok felan diye eleştirenler olacaktır tabi. battlestar'ı aksiyon için seven hiç sevmesin zaten. onlar outcasts'ı da sevmeyeceklerdir.

(beyteper canavari - 21 Şubat 2011 03:50)

ilk 4 bölümden sonra tarz olarak lost-battlestar galactica kırması bir dizi diyebiliriz -taklit değil ama- , o iki dizi zaten süper olduğundan sorun yok. bbc dizisi olduğundan "aman bu ne böyle hiç olay yok" diyen tipler yüzünden iptal olma ihtimali de düşük. (bkz: caprica) ben bilim kurgu severim diyen herkes çok sevecektir bunu, izleyin izlettirin.
edit: 8 bölüm olarak planlanmış bir mini diziymiş. boşuna heveslenmişim.

(nuka cola - 21 Şubat 2011 09:26)

birinci sezonun birinci bolumu soyle baslamaktadir; "tiger tiger burning bright in the forest of the night...". siirin devami:

tiger tiger. burning bright,
in the forests of the night;
what immortal hand or eye.
could frame thy fearful symmetry?

in what distant deeps or skies.
burnt the fire of thine eyes?
on what wings dare he aspire?
what the hand, dare seize the fire?

and what shoulder, & what art,
could twist the sinews of thy heart?
and when thy heart began to beat.
what dread hand? & what dread feet?

what the hammer? what the chain,
in what furnace was thy brain?
what the anvil? what dread grasp.
dare its deadly terrors clasp?

when the stars threw down their spears
and watered heaven with their tears:
did he smile his work to see?
did he who made the lamb make thee?

tiger tiger burning bright,
in the forests of the night:
what immortal hand or eye,
dare frame thy fearful symmetry?

the tiger
william blake

(ara - 27 Şubat 2011 20:40)

(bkz: advanced cultivars)

(jamtheripper - 7 Mart 2011 02:07)

efendim, bu amerikalılar oldum oldum olası, hep bu britanyaların filmlerdeki-dizilerdeki diyolaglarını gerçekçi bulmamışlardır. aksanları amerikalılara gerçekçi bir his vermiyormuş çünkü.

netekim imdb'deki yorumların çoğunda gezegendeki herkesin ada kökenli konuşmasından dem vuruluyor.

ama dizi amerikan yapımı olsa, ve karakterler amerikan'ın farklı coğrafyalarındaki farklı aksanlarla konuşsaydı bunu gerçekçi bulup bayılacaklardı aynı kişiler.

imdb'de diziyle ilgili tüm kötü eleştirilerin aksan ve kötü oyunculuğa indirgenmesi de tam olarak bundan. netekim kötü oyunculuk filan yok, sadece bu amerikalılar, ingiliz aksanıyla konuşan biri gördüklerinde onu gerçekçi bulmuyorlar, rol yapıyormuş hissiyatını algılıyorlar. bakmayın siz onlara, gerçekten çok çok çok güzel bir dizi.

(beyteper canavari - 8 Mart 2011 05:33)

gercekten de sadece 8 bolumden olusacak gibi gozukecek bir dizi. ancak 1-2 bolumde cok gereksiz olaylarda 1 saati dolduran bu dizinin, son bolumunde nasil daha genel sekilde hikayeyi sonuca ulastiracagini merak ediyorum.

--- spoiler ---

anlasilan bu son bolumde bir virus ussu/sehri vuracak ve diger taraftan tate'in baskanligina karsi harekete gecilecek. rahat 5-6 bolum daha malzeme cikacak bir hikayede niye boyle cabuk herseyi aceleyle bitirecekler anlamak zor.

--- spoiler ---

aksanlar amerikali olmayan bana bile garip geliyor, her ne kadar bbc dizilerine ayri bir deger versem de (coupling, yes prime minister, office). sanirim sebebi bilim kurguda amerikan agirligina alismis olmak (bir de dr. who gibi ne oldugunu bir turlu anlayamadim bir ingiliz yapimini da izlemeyince).

--- baska bir spoiler ---

dizinin sorunu, kanimca, cok az sayida karaktere yogunlasmasi. dolayisiyla us kurduklari gezegende, 70 bin oldugu soylenen bu kadar insan nufusunda, butun hikayenin
sadece 1 lider, 1 guvenlik sefi, 2 guvenlikci, 1 asker, 1 lider rakibi, 1 yapay insan lideri etrafinda gecmesi, geri kalanlarin ise diyalog bile olmadan geride durmasi cokca garip. her bolumde 1-2 yeni kisi oluyor ama onlar da hikayeyi pek ilerletmiyor. hele o ilk us kuran adamin anlatildigi bolumde adam niye oldu, ne yapti, hic belli olmadi.

--- baska bir spoiler ---

kisaca, klasik bir lost senaryosu sanki tekrar arz-i endam ediyor, hatta bir sari rotweiler bile var yine ozel bir oneme sahip olan! yine biz-onlar-bir baska onlar var! ha bir de niye hic araclari yok, hep o tepeleri cikip iniyorlar anlamadim. herhalde ingilizlerin trekking sevdasi, yoksa hollywood'ta kimse oyle senaryo yazmazdi, liderin bile devamli yola dustugu. lost'taki sartlari asmis, uzay teknolojili insanlara adaya dusmus arabasizlar yaklasimi pek olmamis.

simdilik 7/10, son bolum de pazara.

ekleme: son bolumden sonra da degisen bir sey olmadi, zaten belirtildigi uzere dizi devam etmeyecek. notu da o zaman 6/10'a iniyor benim gozumde.

(mondialisation - 8 Mart 2011 10:22)

süper bir dizi, ileride keşfedilince buralar hep entry olacak

gerçekten, lost'u tüm zamanların en beğenilen (en azından en merakla izlenen) dizisi sayan, battlestar galacticaya hak ettiği yeri veren sözlük bu diziyi de keşfetmeli.

(oric - 9 Mayıs 2011 21:25)

buddy carson, rickey wright, denny turner, jim carsten, jim ryan tarafından kurulmuş olan 1960'lı yıllarda san antonio'da epey bir tutulmuş ve sevilmiş rock and roll grubu.

http://www.angelfire.com/…eink/images/outcasts2jpeg

(take care dream on - 11 Haziran 2004 21:16)

ingiliz stili karmaşık bir bilim kurgu dizisiydi. amerikalılar (bütün ingiliz dizileri gibi) ağır kanlı bulduğundan ağır eleştirdiler ve bbc de ne yazık ki birinci sezonun sonunda olayı bitirdi.

ilk bölümde misafir sanatçı olarak battlestar galactica'nın apollo'su jamie bamber vardı. bezginliğe düşmüş bir karakteri canlandırıyordu. aslında kendisine dizide sürekli bir rol önerilmiş ama çekimler güney afrika'da yapıldığından bamber "ben aile babasıyım, çoluk çocuğu getiremem buraya" deyip sadece ilk bölüme konuk olmuş.

diğer baş rollerde spooks'tan hermione norris, ugly betty'den eric mabius ve ingiliz tarihi dizilerinin efsanesi, game of thrones'un sir davos'u liam cunningham vardı. klonların lideri rudy rolünde langley kirkwood bayağı göz dolduruyordu (kendisi ironman'miş, tipinden anlaşılıyor zaten). bir tek fleur karakterine hafifçe ifrit oluyordum, o kadar.

ne yazık ki dizi daha yeni açılırken kısa kesildi, ama bbc yayınladıkça ara ara izliyorum yeniden.

(gallifreyfallsnomore - 28 Mart 2015 14:40)