Süre                : 2 Saat 7 dakika
Çıkış Tarihi     : 23 Haziran 2006 Cuma, Yapım Yılı : 2006
Türü                : Drama,Savaş
Ülke                : İrlanda,İngiltere,Almanya,İtalya,İspanya,Fransa,Belçika,İsviçre
Yapımcı          :  Sixteen Films , Matador Pictures , Regent Capital
Yönetmen       : Ken Loach (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Paul Laverty (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Cillian Murphy (IMDB)(ekşi), Padraic Delaney (IMDB)(ekşi), Liam Cunningham (IMDB)(ekşi), Orla Fitzgerald (IMDB)(ekşi), Mary Murphy (IMDB)(ekşi), Frank O'Sullivan (IMDB)(ekşi), Roger Allam (IMDB)(ekşi), William Ruane (IMDB)(ekşi), Sean McGinley (IMDB), Mark Wakeling (IMDB), Anthony Mark Streeter (IMDB), Bill Hurst (IMDB), Jamie Lomas (IMDB)

The Wind that Shakes the Barley (~ Özgürlük rüzgari) ' Filminin Konusu :
1920'li yıllarda geçen bu filmde, bağımsız İrlanda Cumhuriyeti'nin ve Kuzey İrlanda'nın ortaya çıkışıyla sonuçlanan olaylar konu alınıyor. İngiliz askerlerinin zulmüne tanık olan Damien, zulme karşı direnen İrlandalı Cumhuriyetçilere katılır. Damien'ın ağabeyi Teddy de bu direniş grubunun liderliğini yapmaktadır. İki kardeş birlik ve beraberlik içerisinde direnişi sürdürmeye devam eder. Fakat barış anlaşmasının imzalanması ile iki kardeş ayrı saflarda yer almaya başlar.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Palme d'Or


  • "- çok geç değil.- senin için mi? benim için mi?neye karşı savaştığını bilmek kolaydır. ne için savaştığını bilmek zordur."
  • "yaşlı kadının ne denirse densin "ben tavuk kümesini düzenleyeyim" diye defalarca cevap verdiği sahnede, gördüğüm çaresizlik ve kabulleniş karşısında ağlamamak için kendimi çok zor tuttuğum film."
  • "uzaktan bakınca bile "bunu ken yapmıştır" dedirten bir başka loach filmi."
  • "damien*'in okuduğu hapishane duvarına kazınmış dizeler william blake'in the garden of love şiirinden alınmıştır. (bkz: the garden of love/#16817862)"
  • "ezilenlerin iktidara geldiğinde nasıl ezene dönüştüğünü (de) anlatır. ezilenlerin mücadelesiyle karşılaştırılırken, bu yönü ısrarla görmezden gelinir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bildigimiz bam efektinin sinematografik karsiligi.
    neymis: ne sebeple olursa olsun, savasin bir parcasi olmussan, paramparca oldugunun da resmiymis. kazanan ya da kaybeden olmak onemsizmis, o parcalar artik butune tekabul etmeyecekmis.


    (gumush - 5 Ekim 2006 23:45)

  • comment image

    bazilarinin yaptigi gibi, oyuncuların guzelligi ya da yakisikliliklari, reklamlari, harcanan paralar, kullanilan son model ucan, kacan, orumcek gibi tirmanan kameralar ya da teknolojinin son boyutlarda kullanildigi platolari ile konusulacak bir film yapmamis ken loach. adina yakisir bir sekilde bagimsizlik mucadelesinin, direncin, sadakatin, birlikteligin filmini yapmis. iyi de yapmis.


    (ahududu - 6 Ekim 2006 21:18)

  • comment image

    savaşın insana neler yaptırabileceğini, bir kişi bir kere düşman bellendi mi ne dostluğun ne kardeşliğin beş para etmediğini duygu sömürüsü veya propaganda yapmadan anlatmayı başaran ken loach filmi. belgesel anlamda da sağlam bir film. bu ira nerden çıktı diyenlerin meraklarını bir nebze de olsa gideriyor.


    (empas kumpas - 19 Ekim 2006 15:29)

  • comment image

    başı, sonu ve her yönüyle yüze vurulan tokatların sadece, kendi içeriği ile sınırlı kalmadığı film. hikayesi anlatılan dönemin, hikayeyi anlattığı dönemde yarattığı etkinin ötesinde; anlatılmasının ne kadar münasip olduğu da tokat gibi sarsan film. ama anlayana.

    bir bayram günü taksim'de, hem de alkazar sineması'nda, iklimler gibi, ve gene cannes üzerinden gelen ve salonu dolduran yapıt. salonda, en şıkından, en "entelektüel"ine; gevezesinden, pür dikkatine tam bayramlık bir seyir. filmin künyesi ekrandan akmaya başladığı ilk andan itibaren neredeyse tamamı dolu salondan bir iki kişi hariç herkes kaçarcasına ayrılıyor. kimse, film boyunca sineye çektiklerini akan yazıyla bile bütünlemeye yaraşmayacak. "güzelmiş" ler, gülüşmeler, "alacağımı zaten aldım" snoblukları da değil kaçanlarınki; ya da yazıların akmasını beklemeliyim güdüsü ile de hareket etmiyor kalanlar. bu seyircinin almak istediği bu. 1.5 saatimiz ve birkaç ytl'lerimizi tükettik, evimize gidelim. sokağa çıkacağız, istiklal caddesi'nin keşmekeşinde; bayram sebebiyle bağcılar'dan avcılar'a kadar istanbul'un her türlü varoşu ve varlıklı semtinden akan insanların arasına karışacağız. sinema perdesinden iliklerimizin içine kadar inen o kutsal görüntüler çoktan yerlerini, sokağın ortasına sereserpe yatmış dilenci; ve az önce yanından geçen bayana laf attığı yetmiyormuş gibi üzerine bir de "öyle götü sikeyim" diyen herifin salyalarına bırakacak. bunların hiçbiri, kardeşin kardeşi öldürebileceği raddeye gelecek kadar bölün(dürül)müş ve kafası karıştırılmış bir hareketin bile yerini dolduramayacağı kadar içi boşlaştırılmış ve özenle manasından arındırılmış zihinleri şaşırtmayacak, etkilemeyecek.

    kaçan, kaçtığı ile kurtulacak. babam ve oğluma (kendince) bilgili ve entelektüel bir çevreden "çok ağlatıyor ama" diye tepki göstermiş bir seyirci bu. sadece kendi nostaljisine tahammül edebilen, onu bile içine sindiremeyen bir grup belki de. "korkuyorum damien" diye ağlayan çocuğu; etinden zorla ayrılan tırnakları, kesilmeyen silah gürültülerini ve uğruna savaşacaklar için aşk ideallerini geride bırakanları hiçe sayacaklar (hayır, burada, filmde emeği geçenlerin isimlerinin akmasını bekleyerek onlara gösterilecek saygının hiçe sayılmasından bahsetmiyorum. o, bizi sarmalayan sinemanın büyüleyici ışığının, ve beynimizi salamura eden o gerçekliğin (kurgusal da olsa) hakkını vermemekten bahsediyorum.) belki de bunları yaşadıkları, yüzleşemedikleri için. belki, yaşamamaları gerekip yollarına devam etmeleri öğütlendiği için. postmodernitenin, anlamları daralttığı, idealleri manasızlaştırdığı, kafaları allak bullak ederek sinema salonundan insanları kaçırdığı o kaotik ve kabullenilemez kaçış bu. damien'ın, uğruna öz kardeşinden ve aşkından bile vazgeçebildiği; beni yanında sinemaya götüren ve yıllarca bakan, büyüten babamla çatışmak durumunda kalacağımız gibi.

    manaları (sorgulasın, sorgulamasın) algılamayarak ucuzca kaçanlara inat, hisleri körü körüne tetikleyen film.


    (hergele - 25 Ekim 2006 21:58)

  • comment image

    michael collins ile başlayan tartışmayı farklı bir boyuta taşımış filmdir. hadi bakalım çık işin içinden çıkabilirsen. michael collins bir vatan haini miydi yoksa bir vatansever mi? her ne koşulda olursa olsun kardeşin kardeşe silah sıkması haklı olabilir mi?

    sinemadan çıktığınızda kafanızda onlarca soruya ve kesinlikle düşmüş bir yüze sahip oluyorsunuz... sinemadan çıkıp aklına underground'u getirmeyen bir bünye var mıdır acaba...

    bazen olayları yargılamaya tarih bile yetmiyor. sanırım nihai kararı insanların vicdanı veriyor... ve herkesin vicdanı farklı olduğu için tarihi olaylarda doğru, kişilere göre o kadar çok değişiklik gösteriyor ki...

    okkalı bir tokat yiyerek çıktık sinemadan ve o acı halen geçmedi... kesinlikle ajite edici bir film değildi... ingilizlere karşı bir nefret duyuyorsunuz filmin başında ama sonrasında birbirlerine yaptıklarının daha acımasız olduğunu görüyorsunuz... kimseye kızamadan, içinde derin bir boşluk duygusuyla öylece kalakalıyorsunuz...


    (kopruden once son cikis - 26 Ekim 2006 11:41)

  • comment image

    insanı merkeze alıp, otorite-direnç ve kardeşlik üçgeni üzerine kuralı son yıllarda izlediğim en gerçekçi film, tokat gibi vuruyor vallahi. hele ki bir dava uğruna beraber mücadele edenlerin iktidar bir tutam da olsa ellerine geçince nasıl değiştiklerini çok sert bir üslupla işleyen film, insanı öyle bir biçimde içine çekiyor ki filmin sonunda sanki bir parçanız orada kalmış gibi hissediyorsunuz.


    (chewy - 11 Kasım 2006 01:35)

  • comment image

    --- spoiler ---

    - çok geç değil.
    - senin için mi? benim için mi?

    neye karşı savaştığını bilmek kolaydır. ne için savaştığını bilmek zordur.

    ---
    spoiler ---


    (axellennox - 4 Mart 2007 21:57)

  • comment image

    donem olarak kurtulus savasi'nin tam ortasinda yer almasi, irlanda'lilarin da lloyd george, winston churchill ve ahalisinden en az bizim kadar tiksinmesiyle de bir nevi bizlere uzak cografyalardaki yakin akrabalarimizi hatirlatmis bir ulke olmustur irlanda...

    ictenlikle orulmus... kucuk duygu parlamalari yasatan bir film...

    --- spoiler ---

    damien'in idami sirasinda mangaya komuta eden aslinda bagimsizlik savasinda yoldaslik etmis ted'in ates emriyle yikildigi, yiktigi, vurdugu hungur hungur aglattigi; ingilizlere, emperyalistlere, kapitalistlere birbirine dusurdugunuz her kardesin ahi uzerinizde olsun diyerek kufur sallaya sallaya aglmaniza devam ettiginiz film...

    sinead'in saclari resmen dogranirken insanin ici kaldirmiyor belki ama asil ev yakildiktan sonra annesinin kumese yerlesiriz demesiyle
    "zaten orada yasamamizi istiyorlar, bunu yaparsak bunu* neden cekiyoruz" diyerek bagimsizlik savasinin her zaman silahla degil inancla kazanildigini hatirlatan film olmus...
    ---
    spoiler ---


    (zack - 15 Mart 2007 03:50)

  • comment image

    çok yakın bir süre önce sessiz sedasız cnbc-e'de yayınlanan ve ken loach'ın fazla gerçekçi tarzından genellikle rahatsız olmama rağmen çok etkilendiğim film. etkileyici olmasını sağlayan iki başlıca neden var; mekan algısı, tarihi filmlerde çok zor başarılan bir düzeyde diyalektik bir şekilde kurulmuş, bir de karakterler ve öykü tarihi olguları bireysel gerçekliğe indirgemek konusunda didaktiklikten çok uzak, adeta psikanalitik yaklaşmış.

    --- spoiler ---
    mekanların en ilgi çekici olanı sinead'ın evi; ilk cinayet, büyükanne, işkence sahnesi ve final sahnesi hep aynı eve başka türlü bakmanızı sağlıyor ve ev de bütün bu süreçte çok ciddi bir dönüşüm geçiriyor. ev, adeta filme konu olan iralıların iç dünyasında çöküşün sembolü haline gelmiş bir mekan. evdeki bu dönüşüm, bir süreç olarak, gerek damien'da, gerek sinead'da, gerek dan'de görülebiliyor. bu evin dönüşümü adeta bir frp oyunu oynarken hissettiğiniz mekan algısına yaklaşmış ve ken loach'ın sinemasında artık ne denli ustalaştığını çok iyi anlatıyor kanımca. sinead karakteri filmin başından beri saçlarıyla ilgili bir soru işareti yaratıyordu. (bkz: sinead o connor) ne zaman kazıtacak diye beklerken ingiliz askerlerinin kazıması orada uygulanan şiddeti daha bir iyi anlattı.

    hegemonya'nın ne kadar rezalet bir hal alabildiğini anlatırken, beni rahatsız eden olgu ise savaşların, çatışmaların gayet yumuşak geçmesi oldu. filmde insaniyet düzeyini yukarıda tutmak adına bulunmuş bir çözüm olarak düşündüğüm, çatışma düzeyinin ve askeri gücün yumuşatılması durumu, yan etki olarak ingiliz otoritesinin küçümsenmesi sonucunu doğurmuş ki bu o zaman mücadele veren insanların nasıl zorluklar yaşadığını ve bunu aşmakla nasıl bir iş başardıklarını anlatmayı zorlaştırmış.

    dan karakterinin entelektüel düzeyi ise işçi sınıfı aydını kavramına çok sağlam bir gönderme olmuş. çok tanıdım böyle adamlardan buralarda ve hepsini çok sevdim, aynen onu sevdiğim gibi.
    ---
    spoiler ---


    (el fikir - 27 Mart 2007 16:06)

  • comment image

    ihanet kavramını müthiş derecede sert sorgulayan bir film. kendisi de sıkı bir sosyalist olan ken loach sosyalistlerin "mücadele" anlayışını da aynı sertlikle sorguluyor ve ortaya muhteşem irlanda görüntüleriyle birlikte bir başyapıt sunuyor.
    ayrıca (bkz: lad)


    (sakarkral - 6 Kasım 2007 21:26)

  • comment image

    --- spoiler ---
    filmin bir yerinde şu cümle geçiyor. irlandalı bir yazar tarafından söylenmiş sanırım;
    "irlanda tamamiyle özgür olsa bile, sosyalist bir yönetim şekli benimsemediği sürece ekonomik yaptırımlar sayesinde yine ingiliz yönetimi altında olacaktır." şimdi bakınca,bu lafı söyleyenin ne kadar haklı olduğunu görebiliyoruz.
    ---
    spoiler ---

    ve ken loach diyorum,kesinlikle türkiye'den böyle bir yönetmen çıkabilecek mi acaba diye hayıflanma sebebi.
    benim gözümde kendisi,çağdaş bir tarih yazıcısıdır.ve her filminde tarih yazmaya devam etmektedir.mümkünse sonsuza kadar film çeksindir.


    (gioberg - 12 Şubat 2008 03:06)

  • comment image

    --- spoiler ---

    yaşlı kadının ne denirse densin "ben tavuk kümesini düzenleyeyim" diye defalarca cevap verdiği sahnede, gördüğüm çaresizlik ve kabulleniş karşısında ağlamamak için kendimi çok zor tuttuğum film.

    ---
    spoiler ---


    (magnuss - 30 Nisan 2009 11:15)

  • comment image

    ezilenlerin iktidara geldiğinde nasıl ezene dönüştüğünü (de) anlatır. ezilenlerin mücadelesiyle karşılaştırılırken, bu yönü ısrarla görmezden gelinir.


    (writer - 20 Aralık 2010 14:03)

  • comment image

    ingiltere yanlısı irlandalıların ingiliz kralına sadakati salık veren anlaşmayı irlanda meclisinde kabul etmesi sonrası sosyalist bir irlandalı der ki:
    - mecliste kabul edilmiş olabilir ama burada onaylanmadı ( eliyle kalbini işaret ediyor)
    bana kalan bu sahneydi.

    bir de (bkz: içimizdeki irlandalılar)


    (recluse - 2 Ocak 2011 17:42)

  • comment image

    --- spoiler ---

    ken loach karakterlerine bu misyonu yükledi mi bilemem ama damien'la teddy arasındaki ayrışma bana lenin'le kautsky arasındaki pasifizm polemiğini anımsattı. film, dünyayı yeniden paylaşmak isteyen köle sahipleri arasındaki it dalaşını izleyen yıllarda geçiyor. avrupa kapitalizmi, bu dönemde ulus devletler temelinde, yalnızca gelişmekle kalmayıp emperyalist kapitalizme dönüşerek ömrünü uzatmıştır. ingiltere'deki tekelci kapitalist birleşmeler çok büyük miktarlarda sermaye fazlası yaratmıştır. sermaye fazlası teknik ilerlemelere rağmen eritilemez ve ülke içinde açlığı, yoksulluğu çözemez bu yüzden dışarıya gider. amaç irlanda gibi ülkelerin yoksullarının yaşam seviyesini yükseltmek değil, aksine bu sermaye ihracı sayesinde kârları artırmaktır. çünkü bu ülkelerde sermaye az, toprak fiyatı düşük, emek ve hammadde ucuz olduğundan kâr çok yüksektir.

    epmeryalist kapitalistlerin elde ettikleri yüksek kârlar, sömürdükleri ülkenin işçilerinin belli kesimlerini satın almalarını ekonomik olarak olanaklı kılar ve bir süre için, işçilerin bir bölümünü diğer işçilere karşı ulusun burjuvazisinin saflarına kazandırırlar. böylece emperyalizm ile oportünizm arasında bir çıkar ilişkisi kurulur. bu ilişki filmde, ateşkesten sonra yapılan barış anlaşmasıyla gösterilir. bu anlaşmadan çok bir zorlamadır. kral ateşkes önermektedir ancak bir şartı vardır: tüm irlandalılar kendisine bağlılık yemini edecektir. 700 yıldır zincirlere vurulan, savaşlara yollanan, vergilere bağlanan, şiirini yazamayan ve türküsünü söyleyemeyen bir halktan istenen budur. aksi halde "hemen başlayacak korkunç bir savaş"la tehdit edilirler.

    böyle kahpe barış ölüme gülerek koşan genç savaşçılar için ancak "yeni bir savaştan önceki soluklanma dönemi" olabilir. çünkü sadece savaşı üreten emperyalizme karşı devrimci bir sınıf mücadelesiyle, gerçek bir barış sağlanabilir. pasifizmin uyuşturucu yanılsamalarına karşı mücadeleyi savunan bu görüş, lenin’in kautsky'ye karşı yürüttüğü kavgadaki en önemli dayanağıdır. lenin, kautsky'nin kapitalizm altında safça bir teslimiyet olan "silahsızlanma" talebini, özel bir kinle cehenneme yollar.

    gerçekte olduğu gibi filmde de ingiliz emperyalist burjuvazisinin sömürgelerden elde ettiği süper kârların ağız sulandırıcı kırıntıları, işçi aristokrasisinin payına düşmüştür. bu nedenle, teddy ve çevresini barışçıl yurtseverliğe iten şey doğrudan doğruya emperyalizmin politikalarındaki kişisel çıkarlarıdır. emperyalizm, proletaryanın üst katmanının satın alınmasını ekonomik olarak olanaklı hale getirir ve bu suretle oportünizmi besler, onu biçimlendirir ve güçlendirir. bunlar da burjuvazinin işçi sınıfı hareketi içindeki gerçek işbirlikçileri, kapitalist sınıfın işçi teğmenleri, reformizm ve şovenizmin gerçek araçları olurlar. (bkz: irish free state)

    bu işçiden dönme burjuva-işçi katmanı, sürdürdüğü yaşam ve dünya görüşüyle ikinci enternasyonal'in de bel kemiğidir.

    neyse chris'in infaz sahnesi mahvetti beni. asıl söylemek istediğim şudur:

    tüm emekçi ve kahraman
    halkların sönmeyen güneşi
    kanlı toprağınızda ışıldasın
    parlayarak içinize dolsun
    carrauntoohil'in üzerinden

    ---
    spoiler ---


    (kumesizsoyutidealist - 11 Temmuz 2014 00:05)

  • comment image

    --- spoiler ---

    1920 irlanda: köy ve şehirlerden işçiler, irlanda'nın bağımsızlık mücadelesini bastırmak için ingiltere'den yollanan acımasız black and tan grubuna karşı gönüllü gerilla orduları oluşturmak için bir araya gelirler. damien vatan sevgisi ve görev bilinciyle doktor olarak yeni başladığı kariyerini bırakıp kardeşi teddy'yi de çok tehlikeli ve şiddet dolu bir özgürlük savaşına sokar. özgürlük savaşçılarının kararlı taktikleri ingiliz ordusunu yenilme noktasına getirince iki taraf arasında bir anlaşma yapılır. ama bu açık zafere rağmen iç savaş patlak verir ve yan yana savaşan aileler kendilerini birbirlerine karşı savaşan düşmanlar olarak buluverirler, bu savaş bağlılıklarını sınadıkları bir sınav halini alacaktır.

    ---
    spoiler ---


    (evin - 30 Mayıs 2006 18:47)

  • comment image

    gercekten guzel film, bazi sahneleri insanin icini yakiyor. sinema salonunda 1920lerde olanlari izlerken sinemanin disindaki dunyada 1920 lerden cok daha geriye iyice barbar bir topluma donustugumuzu hissediyorsunuz. hicbirsey degismedi, degismiyor. ken loach keske gunumuzdeki savaslari anlatsa ve bu kadar cok seyirci cekebilse salonlar biraz daha aklimizi basimiza gelse demek geliyor insan izlerken... problem; 1920deki de dinden 2006 daki de ve bu gidisle 2020 deki de..... niye kimse dusunmuyor bu "din" denilenin sacmalik oldugunu.


    (elephant man - 26 Ağustos 2006 17:44)

  • comment image

    michael collins filmine bir nevi "kucuk insanlar"in cevabi olarak da okunabilir.

    1920 anlasmasindan sonra sosyalist irlandalilar ile milliyetci-merkezci irlandalilar arasindaki gerginlik/catisma, 20.yy'in bir cok bagimsizlik/somurgecilik-karsiti mucadelesi hakkinda da cok saglam hikayeler anlatiyor. ozellikle ira'nin cumhuriyetci mahkemesi'ndeki sahne, politik sinemanin en carpici sahnelerinden biri olmaya adaydir. yoksul irlandali bir kadinla harekete destek veren zengin irlandali tuccar arasindaki borc anlasmazligi mahkemeye getirilir. tuccar yuzde 500 gibi hayvani bir faiz kakalamaktadir zavalli kadina. milliyetci klik tuccari yabancilastirmak istemez, silah alimi icin para destegi vermektedir hazret, o yuzden mahkemenin yoksul kadindan yana cikmasina bozulur. sosyalist klikten demiryolu iscisi dan (ki meshur james connolly'nin yurttas ordusu'nda gorev yapmistir) milliyetcilere guzel bir "ozgur irlanda neden iscinin, yoksulun, koylunun irlandasi olmalidir" dersi verir.

    bu politik diyaloglar land and freedom'daki toprak reformu tartismalarini hatirlatiyor ayni zamanda.


    (babaerenler - 3 Eylül 2006 22:05)

Yorum Kaynak Link : the wind that shakes the barley