sonunda kendi kendini sadece birkaç cümleyle özetlemeyi başarabilen güzel bir oyun...

--- spoiler ---

kadın: dur bi dakika... sence aşk nedir?
erkek: bence?
kadın: yazara soruyorum aslında...
erkek: yazar, kendi kendine soruyor aslında...
kadın: elma şekeri gibiymiş ya aşk, elinde sopayla kalana kadar yiyorsun işte...
erkek: aşkla ilgili, pek çok şey gibi, onu tarif etmeye çalışmak da haybeden gerçeküstü bir çabadır...
kadın: tarif edilemez mi yani?
erkek: içine etmek daha kolaydır...

--- spoiler ---

(forrestgump - 23 Aralık 2007 22:43)

son sahnesinde demet akbağ'ın ayrılıklarının nedenini açıklarken, "sen bende güzel değilsen artık, ben sende güzel değilsem...bitmiştir," dediği gösteri.

hemen akabinde konusma şöyle devam eder:
- düzelmez mi bir daha?
- düzelir... ama sonra yine bozulur...sonra, yine düzelir belki, ama bir kere bozuldu ya, sonunda illa ki hep bozulur...

(cerik - 13 Ocak 2009 10:45)

su sahne cok huzunlendirmistir

--- spoiler ---
ama bir kere bozuldu ya, sonunda illa ki hep bozulur.
--- spoiler ---

etme o lafi iste yaa...

(freudiye - 20 Mart 2009 07:53)

başı ve sonuyla haybeden ya da değil, karşılıklı ve doğal seyri içinde bir aşkın içine edilişinin hikayesi. eşinden ayrılmış ve orta yaşa yalnız girme korkusu içinde bir adamın bir partide gördüğü orta halli bir kadına yaklaşma çabası içindeki hallerinden sonra kadını ayartma, uzun telefon konuşmaları, avuca alma, beraber yaşama, biraz da zoraki evlilik bağıyla bağlanma, evlilik, rutine sarma, aile içi ota boka kavga serisi başlatma, karşılıklı kıskançlık seremonileri, sülaleye kulp takma evresi, "samimiyetle geçirme" becerisi edinme, yiten duygular...

tüm bunlara yılmaz erdoğan esprileri karışınca -ki gerçekten gerçek hayatta bu kadar histerik bir kadına bunca esprili tepkiler veren erkekler varsa onlarla yaşayan kadınlar da yer yer demet akbağ'ın yaptığı gibi gülmekten cevap vermekte zorlanır- bazı etkili sahneler sayesinde izlenebilir bir hikâye.
mesela demet akbağ 'ın evlilik teklifi beklentisi için girdiği histeri krizi, yılmaz erdoğan 'ın yaptığı evlilik teklifi ve balayında fransa 'daki tur rehberi taklidi çok iyi. bunlar sayesinde gülebildiğim, özellikle girişteki esprilerin genel yapısının harf oyunlu bayıcı çeşitlerden çaşıt olması sebebiyle hızla unutarak izlemeye devam ettiğim, aslında aşk gibi, hayat gibi, başı sonu belli oyun.
ayrıca oyunun gerçeklikle bağlantısını da gerçeküstü buldum ben de. evliliklerin hatta aşkın da artık çok çok fazla sosyal bir harala gürele içinde yaşanıp gittiğini düşündüğüm için belki.

(alef - 7 Nisan 2009 21:29)

"bazen oyle inanarak bos konusuyorsun ki etkilenmemek mumkun degil"

(ciddi - 14 Ekim 2012 20:42)

bütün aşkların kaderi gibi miadı dolacak bir aşk hikayesinin başından sonuna tüm evreleriyle ele almış tiyatro oyunudur:

-çiftimiz önce bi yerde bi şekilde tanışır. kur yaparlar birbirlerine. telefon numaraları verilir.
-çift telefonlaşmaya başlar. saatler süren -içeriği aslında saçma sapan olan- telefon konuşmaları yapılır. doyum olmaz o konuşmalara. aşkın heyecanlı evresidir.
-çift yatak olayına girmiştir. ilişki derinleşir.
-birlikte yaşamaya başlarlar.
-aynı evi paylaşmanın sıkıntıları baş gösterir. kavgalar başlar. ilişki ve taraflar yıpranmaya başlar.
-aynı evi paylaşan ilişkiler alışkanlığa dönüştüğü için bu yıpranmaya rağmen ilişki evliliğe gider.
-artık ailelerde işin içindedir ve sorunlar büyüyerek artar. her kadının evlilikte kaçınılmaz olarak yaşadığı ilgisiz erkek sendromları başlar.
-kadın kıskanır, erkek aldatır.
-ve beklenen son gelir: ayrılık.

oyunun sonunda güzel bir diyalog geçer çift arasında, ayrılığın gerekliliğini açıklayan:

kadın: sen bende güzel değilsen artık, ben sende güzel değilsem.. bitmiştir.
erkek: düzelmez mi bir daha?
kadın: düzelir.. ama sonra yine bozulur.. sonra yine düzelir belki ama, bir kere bozuldu ya, sonunda illa ki hep bozulur.

(lady in red - 29 Eylül 2013 14:58)

"aşkı tarif etmeye çalışmak haybeden gerçeküstü bir çabadır. içine etmek daha kolaydır!"

(lacking - 12 Aralık 2004 22:34)

(bkz: biraz daha brokoli)

(deepblue - 27 Aralık 2004 12:00)

demet akbağ bir ilişkiyi başından sonuna kadar götüren kadın, yılmaz erdoğan da haybeden akışına bırakmış, ortalarında boynuzlama olaylarına girmiş bir erkek, sergilenen aşk pek cazip değil, gerçeküstü kelimesi de varolamayan bir aşkı betimlemek için kullanıldığından şairin amacına ulaştığı, seyrederken güldüren çıkışında kafada soru işaretleri bırakmayan light oyun.

(babel fish - 23 Ocak 2005 21:00)

kelime oyunları ile bezeli ,daha iyisi çıkabilirdi yılmaz erdoğan'ın kaleminden diye düşündüğüm, demet akbağ'ın soprano çıldırma sahnesinde çok güldüğüm oyun.bir de artık tatlım kelimesinden nefret ediyorum sayelerinde..

(altionbes - 4 Mart 2005 14:30)