Flightplan (~ Uçus plani) ' Filminin Konusu : Yakınlarını yeni kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan bir anne, yanında küçük kızıyla beraber Berlin'den Amerika'ya uçmaktadır. Yolculuğun bir noktasında küçük kız ortadan kaybolur. Anne telaşa düşerek çevresindekiler ve mürettebattan yardım ister. Ancak uçaktaki hiç kimse böyle bir kızın varlığını hatırlamaz gibi görünmektedir.
Phone Booth(2003)(7,1-233547)
Buried(2010)(7,0-137071)
Disturbia(2007)(6,9-205142)
Panic Room(2002)(6,8-236550)
The Brave One(2007)(6,8-55340)
The Call(2013)(6,7-102146)
Vantage Point(2008)(6,6-137648)
Eagle Eye(2008)(6,6-181473)
Red Eye(2005)(6,5-105118)
berlinde alexanderplatz metro istasyonunda başlayan film.film aslında bir mimarlık harikasıdır. şöyle ki, film için sıfırdan bir uçak inşa edilmiş. ama öyle bir inşa edilmiş ki gerçeğinden pek bir farkı yok. mutfakta kullanılan ekipmanlar bile gerçek. 50 bin dolar değerinderi fırın bir uçak firması tarafından built in advertisement * adı altında hediye edilmiş. koridorlardaki kovalamaca sahnelerinin rahat çekilebilmesi için koridor tepelerine raylar konulup kamera hareketi kolaylaştırılmış. uçağın yan tarafları da açılır kapanır şekilde yapılıp gerektiğinde uçağın yan tarafından çekim yapılmasına olanak sağlanmış. uçağın iniş kalkış sahneleri için de yapılan uçağın onda bir ölçeğinde bir de maketi yapılmış. bunun ağırlığı da bir volkswagen ağırlığına denkmiş. uçağın inişini vinç yardımıyla geçekleştirmişler ve sonrasında bilgisayarla vinç askılarını yok etmişler.bu kadar teknik özellik dışında filmde en çok dikkatimi çeken carsonla * julianın * benzerliğiydi. baba kız kadar benzeseler de öyle olmadıklarını öğrendim sonunda..filmde hakkaten eksik kalan bazı şeyler var. --- spoiler ---filmin başında julianın odasını gözetleyenler kim? film sonunda jodie foster neden çantasını getiren araptan özür dilemiyor? taksicinin dikiz aynasından dik dik bakmasının sebebi sadece gerilimi arttırmak için miydi? jodie foster elektrik kısmına ilk indiği seferde neden kızını bulamadı? --- spoiler ------ spoiler ---son olarak alfred hitchcockun 1938 yapımı the lady vanishes filminin benzeri diyebiliriz. hitchcock filminde de cama yazı yazma olayı sonrasında olaylar çözümleniyordu. --- spoiler ---
(rossgaller - 14 Ocak 2007 21:42)
son gunlerde kesinlikle tercih edilebilecek bir film oldugunu soyleyebilirim..tamam isin icinde judie foster olmasa belki de bu kadar zevkle izlemeyecektim.kadin harbiden en basit rolu ve konuyu bile icine doldurarak buyutmeyi ve izletmeyi biliyo.. konu itibariyle biraz balon oldugunu soyleyebilirim.yani illa oturayim mantik hatasi arayim diye izlersen pek bi zevk alamazsin ama film gerek oyunculuk, gerekse surukleyicilik olsun kendini izletiyor dogrusu.yani pisman degilim yine olsa yine izlerim..--- spoiler ---butun film boyunca kadinin kocasinin aslinda olu olmadigini ve butun bunlarin cocugu kacirmak icin yaptigi bi plan oldugunu dusundum..olmus adamin arkasindan konusmusum, gunahini almisim.merhumdan ozur dilerim..--- spoiler ---
(wolkymus - 24 Ekim 2005 03:46)
amerikan/gelişmiş ülkelerin toplumları açısından bakarak değerlendirilmesi gereken bir film.gelişmiş toplumlarda insanlar, türkiye'deki gibi gelişmekte olan ülkenin insanlarından farklıdır. hayatları izoledir. yalnızdırlar. aile bağları zayıftır. depolitize olmuşlardır. kimse kimsenin işine karışmaz.--- spoiler ---uçaktaki yolcuların büyük bir kısmının amerikan vatandaşı tipli olması, jodie foster'in çocuğunu kaçırdığından şüphelendiği arap uyruklu dışı 3-4 yolcu dışındaki bütün yolcuların ve uçak görevlilerinin halis amerikalı kılıklı seçilmesi, jodie ablamızın uçağa bindikten sonra hemen bütün yolculara (mesela önündeki aile, hemen yan sırada oturan kadın ve erkek) çocuğunu görüp görmediklerini sorduğunda hiçbirinin çocuğunu görmemesi, ilgi göstermemesi, ilgisiz kalması, kendisine yardımcı olmaya çalışan tek kişinin de terorist olması bunu göstermektedir.--- spoiler ---halbuki uçakta bizim gibi gelişmekte olan toplumdan insanlar olsaydı (mesela uçakta sadece türk yolcu bulunsaydı) herkesin ağzından bir laf çıkardı. "abla gördüm ama şuraya gitti", "abla bir saniye ben yardımcı olayım" gibi laflar duyardık. bin tale deli çıkar, en azından yorumunu söyleyip işe karışırdı. --- spoiler ---halbuki jodie foster'in önündeki çocuklu aile bile onunla ilgilenmedi.--- spoiler ------ spoiler ---uçaktaki insanların bu şekilde gösterdiği ilgisizlik, jodie'nin hiç binmediği düşünülen çocuğunu arama konusundaki panik ve stresli imajı, uçaktaki genelin kendisini dışlaması ve hiçbirinin yardımcı olmaması, uçağın kalktığı ülke olarak da gelişmiş bir ülke olan almanya'nın seçilmesi (kadının yaşadığı yer olarak, uçak berlin'den kalkıyordu)--- spoiler ---... farklı şekilde düşünemeyen mekanikleşmiş gelişmiş ülke insanlarına eleştiri açısından göndermelerdir. film jodie foster'i bu genelden farklı olarak göstermektedir. --- spoiler ---uçağa bindikten sonra yerine oturan arap uyruklu yolcuya "sen katilsin sen çocuğumu kaçırdın" şeklindeki paranoid düşünce dolu bakışları, uçaklar konusunda uzman mühendis gibi spesifik bir meslek seçilmesi bunu gösterir.--- spoiler ------ spoiler ---ilgisiz uçak yolcularının (yolcular duyarsız, ilgisiz, düşünmeyen, sorgulamayan toplumu temsil etmektedir) zaaflarından yararlanan terorist bir ekip birden ortaya çıkar. psikolog kılıklı kadın, çok yüksek miktarda paranın transferi edilmesi için gerekli banka hesaplarının uçağa binmeden önce ayarlanması, kendisine yardımcı olmaya çalışan sonra terorist çıkan ajan kılıklı adamın uçağa binmeden günler önce de jodie foster'i berlin'de izlemesi, kaybolan çocuğun uçak yolcu listesinden önceden silinmiş olması, tabuta uçağa binmeden önce yerleştirilmiş bombalar ve jodie foster'in çocuğunu ortadan kaldırarak uçaktaki terorist tehlikesini kadının üstüne yıkmak için yaratılan atmosfer--- spoiler ---... gibi unsurlar, son yıllarda gelişmiş ülkelerde de çıkmış olan organize terör örgütlerine göndermedir.ilgisiz gelişmiş ülke toplumu ve gelişmiş ülkelerdeki terör olaylarını i ele almış bir film gibi görünüyor.--- spoiler ---bu filmle, bu toplumlarda terorün insanlar üzerinde yarattığı etki (arap uyruklu yolculardan kıllanan jodie foster'dan başka bir de iri yarı bıyıklı bir herif var, arap uyrukluya yakın oturan, üstüne yürüyen herif) ele alınmış. ajan kılıklı herifin terorist çıkması da amerikan devletine bir gönderme olarak değerlendirilebilir.--- spoiler ---11 eylül 2001 saldırılarından sonra arap uyruklu insanlardan herkesin kıllanması --- spoiler ---(jodie foster ve demin bahsedilen iri yarı adamın arap kılıklı yolcudan tırsmaları),--- spoiler ---kurunun yanında yaş da yanar sözünü hatırlatır bize. her yabancıya suçlu gözüyle bakılmaması gerektiğini düşündürtür. --- spoiler ---uçak indikten sonra yolcuların beklediği salonda, jodie foster'in kızını kucağına alıp giderken kendisinden kıllandığı/kıllandıkları arap uyruklu yolcunun yere eğilip jodie foster'a çantasını veren kişi olarak seçilmesi --- spoiler ---... -biraz geyik gözükse de- bu olguya göndermedir.bu arada filmin görsel kısmıyla da epeyi uğraşılmış:--- spoiler ---filmin ilk giriş sahnesinde berlin'deki metro istasyonunu bomboş göstermesi, jodie foster'in uçağa ilk binen kişi olması, kendisinden sonra gelen ilk yolcuların (çocuklu aile) uçakta o kadar o kadar boş yer varken gelip hemen önüne oturması, uçağa ilk bindiklerinde uçağın içini, boş koltukları perspektif/derinlik açısından uzun bir süre göstermesi, berlin'deki evin ıssızlığı, uçağın berlin havaalanından kalkmadan önce pistte gövdesinin buzla kaplanması ve uçağın havadayken oluşan türbülans titremeleri ile yaratılan görsel gerilim gibi birçok sahne bunu göstermektedir.--- spoiler ---jodie foster gibi oldukça prestijli bir oyuncunun bu filmde oynamayı tercih etmesi bu açılardan değerlendirilebilir.
(shirazi - 12 Kasım 2005 13:06)
panic room ile orta noktalar barındıran film:1-pes etmeyen, akıllı bir jodie foster2-klostrofobik, kapalı bir ortam3-yine bir kız çocuğu için mücadele
(kumrengi - 13 Kasım 2005 00:34)
jodie foster'ın akıllı ve güçlü kadın imajını ne kadar güzel taşıdığını gösteren bir film daha. dingin, gergin ve izlemesi çok keyifli..
(joe nethunder - 13 Kasım 2005 00:50)
efendim jodie foster afedersiniz sıçsa gıkım çıkmadan saatlerce izleyebilecek, sadece çok nadiren belirmeye başladığı beyaz perdede(bu da gerçekten fena halde üzücü, renee zellweger karısı bile daha çok iş yapıyo) kendisini görmesi bile benim için müthiş bir mutluluk kaynağıyken, elbette bu filmi de çok sevdim. tamam bir başyapıt değildi ama kötü birşey de değildi, gayet mutlu mutlu izledim. yukarıda da belirttiğim üzere, hastası olduğum bir hikayeye (bkz: langoliers) benzemesinden dolayı da ayrıca bir sempatim olduğundan, sonuna doğru olaylar çözülüp işin gizem kısmının yerini aksiyon sahnelerine bıraktığı kısımlarının hakikaten biraz fazla can sıkıcı çözülmesinin yarattığı durumu bile önemsemedim. yine de bir dolu güzel ayrıntıyla dolu bir film, mesela o buğuya çizilen kalbi farketme sahnesi vs.jodie foster ablamızı göreve çağırıyorum buradan. kendisinin nicole kidman ablamızdan eksiği yok fazlası vardır, o da oynasın yılda 8 filmde, cadılı olsun aptal olsun ama yeter ki olsun, yeter be yahu!
(iwillshowyouwhatitmeans - 13 Kasım 2005 18:08)
--- spoiler ---asla kötü bir film değil... tamam senaryo para için kötülük yapma haline geçtiği an biraz üzüntü yaratsa da bir süre sonra hiç olmazsa gerçekçi olmuş diyip rahatladığınız... atmosfer olarak gerçekten bir uçağın içindeymiş gibi hissettiren... ki dünya üzerinde öyle bir uçak bile yok... yani bu derece başarılı.... ve zaten gerim gerim gerilirken bir de o ruh halinde uçağın sarsıntılarıyla iyice tedirgin olduğumuz seyri keyifli bir film... o kadını özellikle seçme nedenleriyle... kızı hiç mi kimse görmedi acaba yönleriyle ve arap göndermeleri ile biraz samimiyeti sarsıyor gibi yapsa da uçağın sarsılmasıyla gerildiğimiz için şükredip bunları görmezden geliyoruz...--- spoiler ---
(matrix - 13 Kasım 2005 21:35)
--- spoiler ------ spoiler ---bayik bakisli air marshall daha kendini gosterir gostermek "sapik lan bu" dedirtti biz izleyenlere. adam sucsuz ciksaydi cok sasiracaktim , neyse sapik mapik sirin bir seydi. onu gecersek sean bean in olayina gelelim. nerede benim orklarla savasan boromirim , cok pasifti kendisi , rolu kabul etmeseymis daha iyiymis.filmdeki sacmaliklara gelince , bir kere ucak zorunlu iniste cok gecikti , en bastan ucusu tehdit eden unsurlar var , indirilmeliydi o ucak bi yerlere. hadi tamam indi nereye indiyse o ucak , orasi da bir sacma , boyle bosluklar falan var , air mashall kaptandan once ucaktan inmeye yelteniyor , kimse killanmiyor , neyse efenim bu adam geri yukari cagiriyor(jodie foster cagirdi) kaptan ve kabin ekibi iniyor. bu ekipten kimse arkadaslarindan birinin aralarinda olmadigini gormuyor anlamiyor, sonra o arkadas bi ara yaptigina pisman olup ucagin kapisini acip disari cikiyor , apronda turluyor , ortalikta hic bir hareketlenme , aa ucaktan biri indi orada neler oluyor diyen yok. kargonun dondurucu sogugundan bahsetmeyecegim bu ucak hani su an olmayan bi ucak tipi falan ya , kargoya da yapmislar birseyler demekki(isitmislar ne bileyim)senaryo olarakkonu guzel ama fakat iste goze bariz batan sacmaliklar da mevcut , onlar olmayabilirmis. sozlerime sapik ve sirin hava polisimizin sozleriyle son veriyor baska holivud filmlerinde bulusmak uzere entry yi yolluyorum : eger seninle evli olsaydim ben de zaten biyerlerden atlardim--- spoiler ------ spoiler ---
(sirius black - 15 Kasım 2005 02:47)
--- spoiler ---bizlere herhangi bir acil durum anında first class da maskelerin inmediğini gösteren bir filmdir ayrıca.--- spoiler ---(bkz: film hataları)
(tofuk - 16 Kasım 2005 03:46)
aramaya inanmak hadisesinin ne kadar önemli oldugunu anlatan, ilk yarisi güzel, ikinci yarisi ise biraz doldurma film. son zamanlardaki en güzel jenerikli film olabilir. isbu jenerik yüzünden bile, izlemek lazimdir. ayrica oyunculuklar gayet iyidir, çekimler de iyidir, yönetmenin amerikali olmadigi da filmin her halinden bellidir. beklentiler yükseltilmeden gidilirse, zevkle izlenebilir. "çok sey bekliyorum, heyecandan ölmek istiyorum, deliriyorum, kendimden geçiyorum" tarzinda siirsel yaklasimlar içinde gidilirse, hayal kirikligi ugratabilir. sonuçta filmdir, her filmin bir (sey, birden fazla aslinda) kusuru vardir, hosgörüyle yaklasmak faydalidir.
(nelernelero - 16 Kasım 2005 12:05)
-- spoiler --izleyiciye zekadan yoksun bir şekilde suçluyu gösterdiklerinde ve olaylar geliştiğinde kendimi televizyonda ucuz b tipi bir aksiyon filmi izliyorum zannettim. filmin girişi güzel, ilk yarı sizi çekiyor, kaliteli bir film izlenimi veriyor ama filmden çıktığınızda reklam kampanyaları ile şişirilmiş bir balonun kıçınıza sokulmaya çalıştığını anlıyorsunuz. jodie foster'ın oyunculuğuna diyecek bir şeyim yok.-- spoiler --
(erotomaniac - 19 Kasım 2005 00:13)
film boyunca "olmayan bir uçağı" değil, airbus a380'i tanıyoruz ve en matrak olanı da hava mareşali adı altında bir meslek olduğunu öğreniyoruz. mareşal olmak bu kadar kolay mı yahu, çorabına tabanca - beline kelepçe dolamış adam, "ben mareşalim" diye dolanıp duruyor uçağın içinde tövbe tövbe...üç tane meydan savaşı kazanman lazım olum önce mareşal neyin olabilmek için... neymiş hava mareşaliymiş, yaw bırak allahaşkına peter sarsgaard... zaten tipinde de meymenet yok... külahımın mareşali...
(toshiba - 19 Kasım 2005 01:47)
her nedense bana wesley snipes'in passenger 57 filmini hatirlatan, oyunculuk ve goruntu yonetmenligi acisindan basarili ama senaryo ve olaylarin gelismesi bakimindan bir o kadar basarisiz film.--- spoiler ---ucaktaki araplarin goz gore gore ucaktaki kimi amerikalilarca aninda suclu ilan edilmesi, sanirsam amerikali izleyicileri memnun etmek icin degil tam tersi bir nevi gunah cikarmak, belki de 11 eylul olaylarindan sonra amerikan kamuoyunda olusan araplari terorist olarak gorme durumunu elestirmek icin senaryoya ilistirilmis. birakin 11 eylul olaylarini, cogu amerikan filminde gordugumuz (ornek: true lies, siege) fiks arap terorist protitipini de elestirmek istiyormus gibi geldi yonetmen.cok mu zorluyorum bilemedim ama bizim kotu elemanin filmin sonlarina dogru sarfettigi "nasil olsa kimse sana yardim etmeyecek, insanlar her zaman oldugu gibi otoriteye yani bana inaniyorlar" gibisinden cumlede de bir yerlere gonderme yapiliyormus gibi geldi.hadi sisirme bir sekilde bagladiniz hikayeyi ama havada kalan birkac nokta kaldi yine de:-kardesim berlindeki apartmanda jodie fosterin apartmanini gozleyenler araplar degilse kimlerdi?-kucuk julianin hic mi cisi gelmez yahu tum ucus boyunca?-cin gibi oldugu her halinden belli olan jodie ablanin kot pantalonunun cebinden nasil oldu da kucuk julia'nin boarding passini aldilar?-ucak havaya uctu da ana karakterlerin bavullari nasil oldu son sahnede hicbir sey olmamis gibi duruyordu ortalikta?--- spoiler ---efendim hakli olsa da elestrilere aldirmayiniz, gidiniz sinemada gerile gerile izleyiniz bu filmi, en azindan kafaniz dagilir.
(thalass - 19 Kasım 2005 22:59)
spoiler olabilir, demedi demeyin...siksen olmayacak tesaduflerin bir araya gelmesine dayanan bir ucak kaçırma planı ile ilgili olan ve malesef jodie foster ın bile kurtaramadığı film.
(turkppc - 26 Kasım 2005 02:10)
film çıkışı aklımda sadece şu cümle kalmıştır: "jenerikteki fontu nerden bulurum acep?"
(blues freak - 28 Kasım 2005 11:55)
ayrıca--- spoiler ---hadi kadın bomba olduğunu anladı, bombanın gücünü nasıl bildi? o kapının ardında güvende olacaklarını nereden biliyordu?uçaktan elinde baygın çocuğuyla inen kadın, o kadar ambulansın arasından geçer de, o çocuk bi sağlık kontrölüne alınmaz mı? ne ilaç verildiği belli olmayan bi çocuk neden annesinin kucağında baygın baygın hava alanını dolaşmaya devam ediyor?pencereden görünen adamların ve uçaktaki o adamlara benzeyen adamların vakit doldurmaktan başka ne katkısı var hikayeye?o gürültücü ailenin ne katkısı var?hadi uçakta terapist var, uzmanlık alanının da yakının kaybetmiş hastalar olması ne kadar bi ihtimal?yolcuların aa kadını yakalamışlar helal olsun diye şakşakçılık yaptıkları ve havaalanında kadının kucağında çocuğu görünce göt oldukları sahne daha ne kadar yapmacık çekilebilirdi? çekilmelerine gerek var mıydı?--- spoiler ---
(buyutec - 28 Kasım 2005 16:03)
--- spoiler ---beni pek germedi bu gerilim, ama anafikrinin "airbus a380 güzel uçaktır, koşmak için idealdir, kargo bölümü ferahtır, içinde patlama olsa bile her tarafı patlamaz" olduğunu gördüğümüz film...bir ikinci öğretisi de "bakınız tabutlar x-ray'den geçmiyor, sonra aklına esen içine bişiler koyabilir, problem olabilir... lütfen yetkili merciler bu konuya el atsın, bu kanayan toplumsal yarayı iyileştirsin..." olabilir.. en azından ben öyle anladım...yoksa jodie foster her ne kadar iyi oyuncu olsa da abuk subuk bir senaryoda yer aldığı gerçeğini değiştirmiyor...şimdi amaç nedir? uçak kaçırmak ve kendi yerleştirdiğimiz bomba patlamasın diye fidye istemek... peki uçak kaçırmak için kullanacağımız bombayı nereye yerleştiriyoruz? tabii ki tabut içine... peki kimin tabutu olacak bu? ha önce öldüreceğin adamı, kadını, çocuğu belirliyorsun koca berlin'de... sonra adamı evinin çatısına bir şekilde çıkartıp itmek suretiyle öldürüyorsun, kocası ölen kadının kocasını berlin'e gömüp hayatını orada sürdürmesi olasılığı söz konusu olsa amerika'ya tabut taşıyacak, taraflardan biri uçak mühendisi olan aile bulana kadar damdan dama adam ittire ittire devam edeceksin demek... çok süper plan yapan bir air marshallsın buradan takdir ediyorum seni...hadi yan koltuğu boşaltıp kadının aklına çocuğuyla ayrı uyuma fikrini de bir şekilde soktun diyelim... kadını uyuttun, uyuyan kadının kıç cebinden uçuş kartını bir şekilde aldın, çocuğu uyandırmadan servis arabasına nasıl tıktın, ayakları falan çıkmadı mı bir yerden? çocuğu tıkıştırırken yavrucak hiç gıkını çıkarmadı mı? tuvaletin tavanındaki kapaktan nasıl kargo bölümünde götürdün sonra? iple mi çektin arkadan mı ittin nedir? ve pardon tüm bu olanlar kalkıştan itibaren 3 saat içinde oluyor yani herkes daha yeni yemeklerini yemiş ve tuvaletlere akın etmiş durumda olmalı daha...bir de çok pardon uçuş listesinde isim silinmesi işini nasıl hallettiniz onu çok merak ediyorum, çünkü benim bildiğim amerika uçuşlarında daha check-in'e gelmeden kuyrukta soru soran adamlar olur, "bavulunuzu siz mi hazırladınız? kocanızı tabuta siz mi koydunuz, yanınızda yasak maddelerden neler taşıyorsunuz" gibisinden... bu adamlar güvenlikle ilgili ayrı liste tutarlar diye bilirim ben... yani taa oradan silinmesi lazım küçük kızın.. sonra check in yapan görevlinin bilgisayarından silinecek sonra gümrükten geçerken polisin kaydından silinecek, sonra gate geçişinde oradaki kayıttan silinecek... hayır topu topu 50 milyon dolar var elimizde... beslenecek bu kadar adam varken dokuz kurda bir hurda kalacak para ona yanıyorum... hadi koca pilotun, 2. pilotun kabin memuru sayısını bilmemelerine "nerede kaldı bu hostes mary?" (atıyorum kadının adını bildiğim falan yok..) dememelerini geçtim, kaptanın "hoop marshall nereye yolculuk? sen uçakta kalacaksın ya" dememesine şaşıyorum...caanım gıcır mercedes'le birlikte paramparça olan ve artık long island'a gömülmesi ihtimali kalmayan meftaya üzülmekle birlikte, arap yolculara yapılan davranışlar sonucunda en ufak bir özür dilenmemiş olması da gayet güzel yediriliyor bize bu arada..ayrıca jodie ve kızının indikleri new foundland'den kimbilir nereye bagajda ve ters yöne bakarak gittiklerini de eklemek isterim...--- spoiler ---
(yul - 5 Aralık 2005 10:31)
adı türkçe'ye "havada kalmış plan" olarak çevrilmesi gereken film.
(rainbyte - 5 Aralık 2005 10:36)
film izlerken zevk almak için kendini koyvermeyenlerin, dııdıının dııdıısı, burası neden böyle, şurası neden böyle değil şeklindeki entrilerine maruz kalmış film. daha üretilmemiş bir uçağın teknik bilgilerini vermeler, jaa, faa müfettişi gibi dökünmeler filmin önüne geçmeye çalışsa da gidin izleyin! ve eğer herhangi bir uzun uçuşa katıldıysanız, gördüğünüz bir eksiklik yüzünden filmi "yemeyin". mesela "uzun uçuşlarda uçağın içi bu kadar karanlık olmaz, bırakırım bu filmi" demek yerine, "vay anasını ışık yönetmeni iyi çalışmış, atmosfer yapmış" deyin, gözünüze batacak olan zaten gözünüze batar ama ne olur kasmayın batsın diye, inanın daha çok zevk alacaksınız.
(wormik - 26 Aralık 2005 23:09)
bir takım saçmalıklar barındırsa da özellikle ilk yarısı, kısmen ikinci yarısı da zevk ve heyecanla izlenebilen güzel bir seyirlik. çok iyi bir senaryo yazmak için fazlaca kasmaları ve belki fazla ileri gitmeleri bazı önemli hatalara sebebiyet vermiş,lakin birkaç klişe sahne ve bazı mantık hatalarına rağmen bunu bir film olarak görüp cıa ajanı titizliği ile izlemezseniz hoşunuza gider,kısacası 1.sınıf olmasada iyi bir film kesinlikle.
(efe2284 - 8 Nisan 2006 23:00)
Yorum Kaynak Link : flightplan