Süre                : 1 Saat 47 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Ekim 2017 Çarşamba, Yapım Yılı : 2017
Türü                : Drama
Ülke                : Fransa,Avusturya,Almanya
Yapımcı          :  Les Films du Losange , X-Filme Creative Pool , Wega Film
Yönetmen       : Michael Haneke (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Michael Haneke (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Isabelle Huppert (IMDB)(ekşi), Jean-Louis Trintignant (IMDB), Mathieu Kassovitz (IMDB)(ekşi), Fantine Harduin (IMDB), Franz Rogowski (IMDB), Laura Verlinden (IMDB), Aurélia Petit (IMDB), Toby Jones (IMDB)(ekşi), Hille Perl (IMDB), Hassam Ghancy (IMDB), Nabiha Akkari (IMDB), Joud Geistlich (IMDB), Philippe du Janerand (IMDB), Dominique Besnehard (IMDB), Bruno Tuchszer (IMDB), Alexandre Carrière (IMDB), Nathalie Richard (IMDB), David Yelland (IMDB), Waël Sersoub (IMDB), Marie-Pierre Feringue (IMDB), Maryline Even (IMDB), Maëlle Bellec (IMDB), David El Hakim (IMDB), Frédéric Lampire (IMDB), Timothé 'Tim' Buquen (IMDB), Sophie Bourdon (IMDB), Jack Claudany (IMDB), Jackee Toto (IMDB)

Happy End (~ Mutlu Son) ' Filminin Konusu :
Fransa'nın kuzeyinde, İngiltere'ye en yakın noktasında yer alan Calais'de yaşayan varlıklı Laurent ailesi, dışarıdan bakıldığında çok rahat ve mutlu hayatlar süren bireylerden oluşmaktadır. Beklenmedik olaylar neticesinde yaşamlarına dahil olan Eve, diplerde saklanmış bütün sırların ve sorunların su yüzüne çıkmasına neden olacak olaylar zincirini başlatacaktır. Michael Haneke'nin Mutlu Son filminde, Avrupa'nın son birkaç yılında iyice ayyuka çıkan mülteci sorunu da arka planda işlenecek.


  • "parov stelar'ın mükemmel şarkısı. gerçekten bu kadar sade bir mutlu son çağrışımı yapan bir şarkı dinlememiştim, o kadar güzel ki. mutlu sonumun şarkısı bu olsun isterim."
  • "almanya'da bir tuvalet kagidi markasi. süpermarkette gülmekten yerlere düsürür, süründürür insani, ilk görüldügünde."
  • "isabelle huppert, jean-louis trintignant ve mathieu kossovitz'li, fransa'da ekim'in ilk haftası vizyona gireceği açıklanan bir michael haneke filmi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    parov stelar shine albumunun sessiz sedasiz gelen kapanis parcasi (bonus track’e inanmiyoruz)

    bir trompet buyusu
    mutlu son oldugu icin kisa ve sade..huzur az biraz da huzun..
    uykuya dalmadan dinlenebilir...ruya gorulur..gune guzel baslanir


    (alyoop - 14 Ekim 2007 20:55)

  • comment image

    parov stelar'ın mükemmel şarkısı. gerçekten bu kadar sade bir mutlu son çağrışımı yapan bir şarkı dinlememiştim, o kadar güzel ki. mutlu sonumun şarkısı bu olsun isterim.


    (ladypemberley - 20 Mayıs 2010 00:05)

  • comment image

    almanya'da bir tuvalet kagidi markasi. süpermarkette gülmekten yerlere düsürür, süründürür insani, ilk görüldügünde.


    (caponsever - 5 Aralık 2003 23:21)

  • comment image

    her filminde burjuvaziyi yerin dibine sokan ve medeni değerlerin ardındaki ikiyüzlülüğü ve çıkmazları işleyen michael haneke'nin yeni filmi. bu sefer de son dönemde avrupalıların iyice psikolojisini bozan mülteci krizini gündemine alan haneke, bakalım be defa hangi burjuva ailesinin buhranına tanık edecek bizleri. yine çok hassas bir konu üzerinden giderek, her zamanki gibi seyircisine rahatsızlık vadeden usta sinemacı, gediklisi olduğu cannes film festivalinde üçüncü defa altın palmiyeyi alacak mı, doğrusu bu da ayrı bir merak konusu.


    (midnightcowboy - 17 Mayıs 2017 22:53)

  • comment image

    isabelle huppert, jean-louis trintignant ve mathieu kossovitz'li, fransa'da ekim'in ilk haftası vizyona gireceği açıklanan bir michael haneke filmi.


    (esoteric - 13 Ağustos 2017 01:10)

  • comment image

    filmekiminde ilk seansi ile turk bekleyenlerine dun aksam kavusmustur.

    filmi ikinci, hatta ucuncu kez izledikten sonra dogru yorum yapilabilir. ancak on gozlemleri aktarmadan olmayacak.

    film hakkinda goze carpan ilk sey haneke’nin tum bilgi, tecrube ve ustaligindan sonra artik daha teknik calistigi. yani kolaya kacip da seyirci ile birebir butunlesen filmler yapmiyor. zira filmografisinin tamamini izlemis biri olarak, seyirciye bu acidan en uzak ve muglak filmi olmus diyebiliriz. teknik konusunu basitce acmak gerekirse;

    -kamera acilari: bu konuda zirveye ulasmis diyebiliriz. haneke’nin bu konudaki sozlerini hatirlayalim: sahnenin her aninda kamerayi yakin plan tutup her seyi gostermektense, gerektigi yerlerde (ozellikle siddet sahnelerinde) uzakta kalip orada konusulanlari ve yasananlarin yorumunu seyirciye birakmak, her zaman seyirci uzerinde daha kuvvetli bir etki birakir. hatta yonetmenin yakin kamera ile cekebilecegi en sert sahneden daha vurucudur kesinlikle. filmde bunla ilgili bircok sahne var, ozellikle dayak sahnesi, kumsal, vs. diger yandan icine dahil olmamizi istedigi ya da uzaktan izlememiz gereken tum sahnelere basariyla karar vermis.

    muzik: yine haneke’nin bakis acisina gore seyirciye yansitmak istediginiz duygulari muzik ile dayatmak her zaman kolaya kacmaktir. ve yeterince iyi olmayan sahnelerin yamasidir adeta muzik. tabii ki dogru kullanilmadiginda diye ekler. ozellikle arka planinda her daim muzik olan filmlerden bahsediyor burada. filminde de yanlis hatirlamiyorsam sadece 1 sahne var muzikle. jenerikte de muzik yok.

    filmin konusu ile ilgili de simdilik kisaca deginelim; fransa’daki gocmenlere dokunuyor, kapitalizme, teknolojiye dokunuyor, insan iliskilerine ve aile icindeki rollere dokunuyor, tabii ki de haneke, insan psikolojisine de dokunuyor.

    ps: jean louis trintignantve isabelle huppertile amoura yaptigi gonderme cok tatli olmus. *

    dun salonun tamamen dolu olmasina ve uzun kuyruga ragmen, filmin 10. ve 40. dakikasinda cikanlar oldu. yani; seyirlik bir film, dinlenirim, filmekimine katilmis olurum beklentileri ile gidenler uzulebilirler. cok kolay izlenmiyor, akici degil diye sikayet edilmemeli. en basit tabiri ile bir sanat filmi, festival filmi bu. hanekenin ustaligini filmin her karesinde tatmak isteyenlere daha cok hitap ediyor kisacasi. iyi seyirler.


    (anneke von trier - 30 Eylül 2017 11:20)

  • comment image

    "(...) toplum kendi düzeni devam etsin diye, düzenin rasyonalitesi üzerine söz söyleyenleri, tıpkı van gogh'a yaptığı gibi deli olarak ilan edip, söylenenleri boşa çıkarmanın rasyonel yollarını da bulur. yine de bağırmaya devam eden, "çürümüş" düzenin işleyişi hakkında söz söyleyenler hep vardır. andrey tarkovski'nin "nostaljisi'ni" (1983) hatırlatmak gerekir. kendini yakmaya hazır bir adam, bu eylemden hemen önce seyirciye, bizlere, dünyaya döner ve "siz sağlıklı olanlar! sağlığınız ne anlama gelir? insanoğlunun bütün gözleri, içine daldığımız çukura bakıyor... dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler, sözüm ona sağlıklı olanlardır... deli bir adam size utanmanızı söylüyorsa ne biçim bir dünyadır burası" diye bitirdiği uzun bir nutuk çeker. bütün bunlar bir anlamda aydınlanmanın ve baş tacı ettiği rasyonalitenin yol açtığı hayal kırıklıkları üzerine söylenen sözlerdir ve yeni de değildir (...)"

    michel haneke'nin filmleri, barış kılınç; 2014.

    edit: sanatsal bağlamda, insanı, dünyadan umudu kesmek noktasına, friedrich dürrenmatt da getirebilir (tuhaf bir ifade oldu ama olsun):
    (bkz: friedrich dürrenmatt/@invulnerable).

    edit2: "(...) eğer dünya yaşanılamayacak kadar tiksindiriciyse, bu dünyada yaşamak ve zevk alabilmek insana taşınması zor bir yük gibi gelebilir. haneke filmografisi yaşamları trajik olmasına rağmen trajedilerini eski yunan mitlerindeki kahramanlar gibi yaşayamayan sıradan hem de fazlasıyla sıradan insanların hikayesini anlatmak ister; tüketici kapitalizmin dayattığı "keyfine bak" buyruğuna karşı geldiklerinde bu sıradan insanlar, taşıyamadıkları yaşam yükü altında ezilirler: yedinci kıta, tesadüfi bir kronolojinin 71 parçası, kurdun günü, bilinmeyen kod, aşk. ya da hiçbir yük ve sorumluluk kabul etmediklerinde, evrenin şeytanları olarak davranmaya başlarlar: benny'nin videosu, ölümcül oyunlar, saklı, beyaz bant, piyano öğretmeni. (...)"

    haneke'den hakikat çığlıkları, nilgün tutal cheviron; haneke huzursuz seyirler diler adlı kitaptan; 2014.

    happy end, her iki gruba da girebilecek kahramanlarla dolu.


    (invulnerable - 14 Ekim 2017 23:56)

  • comment image

    film, ailenin en küçük bireyi olan eve'nin kamerasıyla çektiği sekans ile başlayıp gene kamerasından çektiği bir sekansla bitiyor.

    evet filmin ana konusu dünyadaki mülteci sorunu değil gibi görünebilir. arka planda da kalmış denilebilir. ancak filmde mülteci sorununa birçok gönderme var.

    --- spoiler ---

    eve'nin annesinin intiharıyla birlikte evinden ayrılıp, zengin, varlıklı ama bir o kadar da ikiyüzlü olan babasının yanına gelmesi ve bu süreçte yaşadığı zorluklar aslında mültecilerin yurtlarını terkederek zengin ve refah durumu iyi avrupa ülkelere gelmelerini resmediyor.

    piere, georges'in yaş gününde faslı hizmetçilerini herkese nasıl kölemiz diyerek alkışlatmaya çalışıyorsa, eve'de benzer bir şekilde filmde aile üyelerine takdim ediliyor ve alkışlatılıyor. hatta georges "bizimle mi kalacaksın?" gibi bir takım soruları tekrar tekrar sorarak eve'yi tıpkı mültecilere yöneltilen sorularla baskı altına alıyor.

    diğer bir nüansta canına kıymak isteyen ve kimseden yardım bulamayan georges'in bunun için yolda gördüğü "siyahi" insanlardan yardım istemesidir. siyahi insanlar her zaman öteki olarak görülmüştür ve ne ironiktir ki o sırada yoldan geçen başka bir beyaz insan onu sözüm ona "kurtarıyor."

    ---
    spoiler ---

    filmdeki diğer bir güzel şeyde tabiki filmde kullanılan çekim açıları. piere'in dayak yediği ya da georges'in siyahi insanlarla konuştuğu gibi birçok sekansta haneke yakın çekim yerine uzak, geniş açıyı tercih ediyor ve bu sekanslarda konuşmaları izleyicinin kendi hayal dünyasına bırakıyor.

    evet bu filminde haneke'nin birçok farklı konuyu bir arada işlediği söylenebilir ki öyle. ancak mülteci sorununu da bu şekilde ince nüanslarla aktarabilecek sayılı yönetmenlerden biridir haneke. çekim tekniği ile, oyunculuklarıyla, diyaloglarıyla filmin beklentilerimi fazlasıyla karşıaldığını söyleyebilirim.


    (marx harikulade - 15 Ekim 2017 00:01)

Yorum Kaynak Link : happy end