Çıkış Tarihi     : 20 Kasım 2012 Salı, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Aksiyon,Macera,Cinayet,Drama,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : Danimarka,İngiltere
Yapımcı          :  IO Interactive
Yönetmen       : Tore Blystad (IMDB), Peter Fleckenstein (IMDB)
Senarist          : Greg Nagan (IMDB)(ekşi),Tore Blystad (IMDB),Michael Vogt (IMDB),Lars Detlefsen (IMDB),Kjeld Vejrup (IMDB),Oliver Winding (IMDB),Hans Lucht (IMDB),William Stahl (IMDB),Simon Unger (IMDB),Tore Blystad (IMDB),Martin Brennan (IMDB),Michael B. Jackson (IMDB),Morten Brunbjerg (IMDB),Thomas Riley (IMDB),Evangelos-Athanassios Mylonas (IMDB),James D. Mortellaro (IMDB),Michael Vogt (IMDB),Morten Iversen (IMDB),Peter Gjellerup Koch (IMDB),Eskil Mohl (IMDB)
Oyuncular      : David Bateson (IMDB)(ekşi), Keith Carradine (IMDB)(ekşi), Powers Boothe (IMDB)(ekşi), Traci Lords (IMDB)(ekşi), Shane Stevens (IMDB), Larry Cedar (IMDB)(ekşi), Isaac C. Singleton Jr. (IMDB), Jon Gries (IMDB)(ekşi), Phoebe Dorin (IMDB), Isabelle Fuhrman (IMDB), Jonathan Adams (IMDB), Steven Bauer (IMDB), Marsha Thomason (IMDB), Vivica A. Fox (IMDB), Shannyn Sossamon (IMDB), Nora Wyman (IMDB), Colleen Foy (IMDB), Adrienne Barbeau (IMDB), Aimée Castle (IMDB), Andrew Pifko (IMDB), Anthony De Longis (IMDB)

Hitman: Absolution (~ Absolution) ' Oyununun Konusu :
Hitman: Absolution is a video game starring David Bateson, Keith Carradine, and Powers Boothe. After assassinating his former handler, Diana, Agent 47 goes on a mission on her request to track down a young girl named Victoria....


  • "diana'nın göte gel"
  • "hitman codename 47 harici hepsini oynamış ve halen oynayan biri olarak şunu söyleyebilirim; hitman absolution 2007'de çekilen hitman filminden kat ve kat daha iyi"
  • "biz de bilirdik blackwater park'ta paspas yapmayı, kamuflajı bozmamayı, lakin şapka düşünce kelimiz görünüyor idi, çektik silverballer'ı."
  • "1 dolara aldığımdır. yüklemedim, nasıl bir şey bilmiyorum ama 1 dolar amk."




Facebook Yorumları
  • comment image

    http://www.youtube.com/…ayer_embedded&v=hzthy3eiwvs

    şu son trailerda ingiliz - amerikan bebeleri aksiyon seviyor, patlamalı çatlamalı oyunlar milyonlar satıyor diye biten oyun serilerinden birini görüyoruz.

    ulan hitman serisinde nerede görülmüş baltayı şekilli tutup etrafa vahşice kan sıçratmak. kratos mu bu adam amına koyim. patlayan varillerin yanına adam çekip varile ateş edip patlatmak. ulan bu taa 8 sene önce half life 2'de vardı. fps oyunu öğeleri lan bunlar. hay anasını sikim ya. canım sikildi yemin ederim. termal göz muhabbeti zaten bambaşka. noldu lan bizim kel kafalı orjinal katile? nasıl oldu da adamların devriye yürüyüşlerine kadar görebiliyoruz.

    hitman asla saf aksiyon olmadı olum? hitman'ın ana teması asla ve asla aksiyon olmadı amına koyim. neydi hitman? önemli olan sessiz ilerlemekti. canın sıkılmıştır ya da sevgilinden ayrılmışsındır stres atmak için ramboculuk yaparak ortalığı kana bulardın. ama amaç her zaman sessiz olmaktı. yani bölümü sessiz bitirirdin. yapmaları gereken hitman blood money'deki çeşitliliği yeni grafikler, yeni dinamikler ile bize sunmalarıydı. ama hitman severleri değil, fps seven bebeleri düşündüler. oyun daha çok satsın diye bitirecekler güzelim seriyi.

    hitman blood money nasıldı? hatırlayın lan nasıldı? binbir çeşit yol vardı. arar arar en uygununu seçerdin. hitman 2 nasıldı? o doğu avrupadaki otel bölümü nasıldı? hitman 1 nasıldı. ilk bölümü bile zordu amına kodumunun oyununun? ah be oyun sektörü cebin fazla para görünce hepiniz değiştiniz. ananızı avradınızı sikeyim sizin.


    (eazy - 2 Mayıs 2012 16:16)

  • comment image

    şu son iki ay ne suikastçi yaptı arkadaş. önce corvo attano'nun dunwall sokaklarında intikamını arayışı ile dishonored, sonra yarı kızılderili yarı ingiliz suikastçimiz connor kenway'in başrolünü desmond miles ile paylaştığı assassin's creed 3, şimdi de bu saydıklarımın yanında profesör kalan ailemizin suikastçisi agent 47 ve ne yazık ki istediği kıvamda işini bitiremediği hedefi; hitman absolution.

    öncelikle sıkı bir hitman hayranıyım, bunu belirteyim. yani bilinçli bir şekilde, geçmiş oyunlarla kıyaslayıp eleştireceğim oyunu. bilhassa blood money ile kıyaslayacağım çünkü benim için serinin nirvana yaptığı oyun blood money'dir. ayrıca önceden , absolution'dan blood money'den aldığım keyiften daha fazlasını aldığımı söylemiştim ama feci yanılmışım. o keyif uzun süren hitman açlığımdan doğan bir şeymiş, muhtemelen hitman fanlarına da böyle olacak.

    oyunun açılış bölümü tipik hitman ilk görevi. nasılsa sağır sultan duydu zaten oyunun ilk dakkalarında siz de göreceksiniz, korkmayın spoiler'a girmez; ilk hedefimiz diana. diana agency'nin tüm kimliğini ifşa etmiş, her şeyi açığa çıkartıp kayıplara karışmıştır. agency de diana'nın yerini öğrenip, onu ortadan kaldırma görevini tabii ki bize, yani ailemizin biricik sukikastçisi 47'ye verir. 47 de, yine sorgulamadan, görev görevdir mantığıyla atlar bir dondurma kamyonetine gider diana'nın malikanesinin kapısının önüne. kamyonete bakmaya gelen özel güvenlik görevlisini de bir güzel indirir ve bu noktada 47 ile olan uzun birlikteliğimiz başlar. burada söylemek istediğim bir şey var, bu tutorial bölümünü diğer hiçbir oyun ile karıştırmayın. eğer zorluk seviyeniz, easy ve normal dışındaki hard, expert ve purist'ten biriyse hadi geçmiş olsun. bu bölümde bile azcık zorlanabilirsiniz her ne kadar serinin sıkı bir takipçisi olsanız bile. çünkü biz eski kafalılara oyunu zorlaştıran instinct mod anında oyuna giriyor. bu zıkkımı kullanmak neredeyse oyunda attığımız her adımda zorunlu hale gelmiş ve geçen sene yapımcıların "sadece aksiyon severler yoğun bir şekilde kullanacak, eski hitman fanları rahat olsun." tadındaki açıklamalarını da üstüne ekleyince bana bu instinct mod oldukça antipatik geldi. ha iyi bir yanı, bizlere böyle minik yalanları sadece ubisoft'un değil eidos'un da söylediğini tecrübe etmiş olduk.

    madem konusu açıldı ordan devam edelim. nedir bu instinct mod? efendim bu instinct olayı şudur; 47 abimiz mesela bahçıvan kılığna girdi. diğer bahçıvanların arasına karışınca öbür ese'ler bizden kıllanıyor, diyorlar ki, "hocu sen nesin böyle, hem kelsin hem beyaz tenlisin hem de latin değilsin.". hemen instinct modunu açıp bu elemanların arasından hızla uzaklaşıyoruz. bakın aralarında kalıyoruz demiyorum, uzaklaşıyoruz. zira bu instinct barı 10 saniyede boşalan oldukça sinir bozucu bi şey. birden instinct barınız bitmiş bir halde bahçıvanların arasında kalırsanız hemen güvenliğe yetiştiriyorlar sonra da av başlıyor. yani kılık değiştirdiyseniz sizinle aynı statüde olan adamların arasında fazla durmayın. ama başka statüdeki adamların yanında top patlatsanız umurlarında olmuyor. tamam bunlar güzel eyvallah ama arkadaş yani kılık değiştirdikten sonra bizle aynı statüdeki tiplerin yanında normal yürürken bile anında dikkat çekmek nedir yahu? blood money'de yoktu böyle bir şey, psikopat gibi defalarca oynayıp en zor seviyelerde oyunun resmen bokunu çıkartmıştım ama böyle kolayca dikkat çektiğimi görmemiştim. instinct kullanmaya itiyorlar işte oyuncuyu. pek hoşuma gitmedi. instinct'in diğer kullanım alanı ise amerikalı şişko gençlere yönelik, alın size aksiyon, tadında bir point shooting sistemi. mesela bir odada, çıkmanız gereken kapını önünde 4 polis var. etrafta gizlilik ile bunların dikkatini dağıtacağınız bir yöntem yok, e zaten kılık değiştirseniz bile aralarına karışamazsınız yoksa demin dediğim gibi anında çakarlar kılık değiştirdiğinizi. tek bir çözüm yolu var o da instinct modunu aktif hale getirip zamanın akışını bir hayli yavaşlatıp bu dört polisin vücutlarına çeşitli yerleri işaretleyip, zamanın normal akışına geçmesini beklemek ki bu da kısa bir sürede oluyor. daha sonra 47'nin işaretlediği yerlere sevgili mermilerimiz gidiyor ve hitman ruhuna oldukça aykırı bir toplu katliam yapıyoruz. sanırım 47'nin tek eksiği hafif uzun ve dalgalı sarı saç, sarı bıyık, sakal ve kot yelek!

    hitman serisinin en sevdiğim olayı, her bölüm kendi içersinde bir sandbox'tı. hedefi ortadan kaldırmak için türlü türlü planlar yapar, efendi gibi kılığımızı değiştirir, silahımızı belimizden çıkarmadan sadece bir fiber tel ve yeri geldiğinde şırıngamız ile hedefimize sessizce yaklaşır, işini bitirir gerekli yere saklar sonra çekip giderdik. bazen de yaratıcılığımızı konuşturur, hedefimizin başına "kazalar" gelmesini sağlardık. ve bunları yapmak için elimizin altında şahane tasarlanmış haritalar vardı. peki absolution'da yok mu? evet var ama blood money'nin o görkemlli haritalarından eser yok. biraz da oyunun konusu ile ilgili. spoiler vermek istemiyorum ama kendinizi av gibi düşünün tasarlanan haritaların bir kısmında. hep bir kaçış, bir telaş. yer yer bana manhunt oynuyormuşum gibi hissettirdi oyun. haritalar birbirine bağlı. mesela chinatown'dan, mal yükleme kısmı gibi bir ara sokağa çıkabilirsiniz. fakat iki mekan arasındaki geçişlerde nurtopu gibi bir yükleme ekranınız oluyor ve bir önceki mekanda yaptıklarınız yeni yere geçince sil baştan durumuna geliyor. iki katlı bir mekandasınız, üst katı temizlediniz aşağı inip checkpoint ışığını yaktınız diyelim. sonra öldünüz ve tekrar bu checkpoint ışığından devam ediyorsunuz ve taktik değiştirip, nasılsa üst katı halletmiştim, oraya çıkıp öbür taraftan ineyim diyorsunuz. hah işte, hadi bakalım eğlence başlasın. üst kata çıkınca temizlediğiniz adamların aynı script ile yeniden spawn olduklarını görmek inanılmaz sinir bozucu. bazen sırf bu saçmalık yüzünden oyunu oynamayı bırakmayı bile düşündüm! ha mesela bir hope haritası var ki of off. oyuna kendimce verdiğim puanların yarısından fazlasını bu harita sayesinde verdim. görsel olarak beni en tatmin eden bölümlerdi hope'da geçirdiğim vakitler. bir de haritalar içersindeki npc'lerin kendi aralarındaki diyaloglar da süper olmuş, hakkını verelim şimdi. durup her bir npc'nin diyalogunu dinlemek için bütün haritaların çeşitli noktalarını gezdim. pişman değilim!

    biraz senaryodan bahsetmek istiyorum ama spoiler endişesi de taşıdığımdan ötürü pek fazla üstünde durmayacağım. senaryo alıştığımız hitman senaryolarından farklı. evet yine güzel bir sunum, güzel seslendirmeler var ama her şey biraz bol koşturmalı gibi. senaryonun bu hali oyuna ve haritalarada yansıyor. senaryonun bir güzelliği de blake dexter adında klişe ama kendini "izlettiren" bir kötü adamı bizlere sunması. güney'li silah kaçakçısı birine göre bir hayli güçlü bu abimiz yüzünden ne badireler atlatacağız bir bilseniz! oyunun müzikleri ise her zaman olduğu gibi enfes. tansiyonun yükseldiği anda giren o müzikler insanı daha da geriyor. şikayetçi miyim? tabii ki hayır! grafikler ise öyle ağzımı düşürmese de gayet tatmin etti. zaten görsel olarak çok fazla beklentim yoktu, tek merak ettiğim ps2'de bile yüzlerce insanı aynı anda bir haritaya sıkıştıran ekip bakalım next gen'de ne yapacaktı? ve bence bu sınavı chinatown'da kutlanan yeni yıl ve tren istasyonunda geçirdiğimiz bölüm ile vermeyi başardılar.

    daha bahsetmediğim şeyler var oyunda, mesela bölüm boyunca yapmanız istene challenge olayları gibi. işte hedefini şöyle öldürürsen şu ödülü, böyle öldürürsen bu ödülü kazanırsın gibi. bu yaptığınız challenge'lara göre de 47 yeni yetenekler kazanıyor. bence gereksiz kompleks bir hale bürünmüş oyun. tabii sevenleri illa ki olur, bir şey diyemem. velhasıl, hitman fanıysanız alın oynayın ama bir blood money performansı beklemeyin, üzülürsünüz zira..


    (8th wonder - 18 Kasım 2012 02:24)

  • comment image

    mükemmel bir oyun. biz hitman severlerin en korktuğu konu serinin devam oyunlarının elde silahlarla max payne gibi önüne geleni indirip bölüm geçilebilecek türden olmasıydı. contracts'ta bu anlamda ipin ucu biraz kaçsa da blood money'de istenen seviyeye geri dönüldü. üstelik kaza süsü verme imkanı doğmuştu.

    yeni oyunda bir dolu kaza süsü yöntemi karşımıza çıkmakta. efenim zehir verme, kafasına avize düşürme, balkondan aşağı yuvarlama bilindik şeylerdi. absolution'da çok çeşitlenmiş. örneğin benzin istasyonunun yanında duran adamı öldürmek için pompayı çaktırmadan dışarı çıkartıp benzinin ayaklarına akmasını sağlıyoruz daha sonra uzaktan küçük bi mermi yardımıyla havaya uçurabiliyoruz. ya da ocağın gazını açıp kurbanımız gelince harlayabiliyoruz. tabi daha sessiz yöntemler de var. kurbanımızın işediği yere elektrik vermek gibi.

    grafikler çok başarılı. instinct olayıyla oynanabilirlik baya artmış. belli başlı yapay zeka hataları dışında çok sağlam bir oyun olmuş. tavsiyem mümkün olduğunca az kişi öldürerek oynamaya çalışmalı. böyle olunca alınan zevk de katlanıyor.

    hem hitman dediğin adam elinde boğma ipiyle dolaşıp önüne geleni paketlemez ya da silahları kuşanıp caddenin ortasından yürümez. kaza süsü verir, fark edilmez, kolay kolay mermi kullanmaz. ben kendimden biliyorum. *


    (hitman 7 - 9 Aralık 2012 18:15)

  • comment image

    oynanış, hikaye, grafik ve sinematikleri açısından gerçekten kaliteli bir oyun. oyun iki bölümden oluşuyor. absolution ve contracts. absolution'da 47 ve agency ile ilgili hikayemizi işliyoruz. henüz oynamadığım contracts bölümünde ise profesyonel işimiz olan suikastlar var sanıyorum.
    oyunun 5 zorluğu var. ilk ikisi oyunu ilk kez oynayacaklar için uygun, medium bile zorlarken diğer üçü kan alabilir. gelelim oynanışa

    oyunda gizlilik esas. ne kadar kan dökerseniz, farkedilirseniz, hedef dışı(silahlı düşmanlar dahi olsa) adam öldürürseniz o kadar puan kaybediyorsunuz. adam öldürecekseniz dahi kan dökmektense boğmayı filan tercih etmek gerekiyor, ve görülmemeyi tabi. counter strike veya call of duty gibi sıka sıka gideyim olayı bunda yok yani. zaten ölmek de kolay. açık alanda 1-2 saniye ateş altında kalırsanız ölüyorsunuz. o yüzden çatışmadayken dahi saklanmak, siper almak gerekiyor.

    tabi sıradan bir adam da değiliz. instinct denen özel yeteneğimizi kullanarak zamanı pause edip tag'lediğimiz hedefleri vurabiliyoruz. kılık değiştirdikten sonra fark edilmeden düşmanların yanından geçebiliyoruz. ipuçlarını ve duvarların arkasındaki adamların(hedeflerin) yerlerini görebiliyoruz. sınırlı tabi bu yetenek. kill aldıkça filan doluyor(oyun zorluğuna göre)

    ayrıca objeleri kullanarak görülmeden dikkat çekmek(distraction) mümkün. örneğin soldan geçmek istiyorsunuz ama orayı gözetleyen bir adam varsa arka tarafa veya sağ tarafa bir şişe atıp adamın dikkatini o yöne çekerek geçmek istediğiniz yerden geçebilirsiniz. kimi objeler doğrudan düşmana da fırlatılabiliyor: makas, bıçak, balta, şırınga, vs. bunlar doğrudan öldürüyor düşmanı(headshot)

    yeterli sayıda çeşitlilik var silah konusunda da. ama tabi bölüm başı seçmiyoruz bunları.(ya da ben bilmiyorum da hiç seçmedim?) bölüm başında bir çift silahla(şu meşhur susturuculu gümüş duel pistols ki bunu da ilerleyen bölümlerde elde ediyoruz) ve boğmak için kullandığı telle başlıyoruz oyuna. düşmanlarını öldürdükçe onların silahlarını alabiliyoruz yerden.

    ben henüz bitirmedim oyunu oynamaya devam ediyorum ama entry'mden de anlaşıldığı üzere epey sevdim. başarılı olmuş.


    (crinix - 19 Ocak 2013 03:10)

  • comment image

    bazı bazı cidden cinnet geçirtebiliyor oyun. sessiz kalalım üniforma ile koşalım kendi kendimize coşalım dedikçe ibne düşman ve yardakçıları adım attırmıyor. sabrınızın eşik değeri düşükse 3. tekrardan sonra kafayı çizip radarda görünen ne kadar canlı mahlukat varsa kurşuna diziyorsunuz. ha bazen de sırf geyiğine radarda görünen 25 adamı boğma teli ile tek tek indiriyorsunuz. oyunun canımı sıkan bir tek noktası ise siper alırken merdivenlerin bundan muaf tutulmuş olması. hayır yani ben belki strateji gereği oraya çömmek istiyorum. neyse. kral oyunmuş vesselam.


    (psykotherapy - 26 Ocak 2013 03:28)

  • comment image

    biz de bilirdik blackwater park'ta paspas yapmayı, kamuflajı bozmamayı, lakin şapka düşünce kelimiz görünüyor idi, çektik silverballer'ı.


    (archevil - 7 Mayıs 2013 11:53)

  • comment image

    hitman blood money'e sanat eseri demiştim ama bu oyuna ne diyeceğimi bilemiyorum.çıtayı çok acaip bir yere taşımış durumdalar.başka hiçbir oyunda kendimi oyunun içinde bu kadar hissetmemiştim.çok fazla bölüm çok fazla seçenek var.uzun bir süre meşgul edecek gibi duruyor.

    şu oyunu tasarlayanlar bugünden yıllar sonra bile büyük sanatçılar olarak hatırlanmalı.hayranlıkla oynuyorum.


    (tazafacan - 13 Mayıs 2013 01:53)

Yorum Kaynak Link : hitman absolution