fanlardan gelebilecek şikayetleri önlemek maksadıyla 47'nin suratı vin diesel'e benzetilmediyse de eski atletik yapısı yerine gayet öküz bir gövde hazırlanmış. kafam kadar pazuları var resmen.

oyunun grafikleri oldukça tatmin edici. 512mb ram, 128 mb nvidia 6600gt li makinede bütün özellikler sınıra dayandırıldığında dahi fps yönünden sorun çıkmıyor. heleki seçim propagandası yapan bir senatörü koruma görevinde sokaklarda dolanan binlerce (harbiden binlerce hatta belki daha da fazla) npc bile fps'de sorun yaratmıyor, sanki ps2'de oynarmışçasına rahatlık sağlıyor. buradan oyun motorunun uğraşıldı mı nasıl da başarılı kodlanabileceği de ortaya çıkıyor. hitman 2 silent assasin döneminin en meşakkatli donanımlarını bile kasıyordu.

ikinci olarak oyunun zorluğunu ele alalım. şahsen benim götüm yemediği için zor seviyede oynamıyorum. nedeni de bazen tek bir bölümün -silent assasin olarak bitirmeye kastığınızda- 40 50 dakika sürebilmesi ve zor seviyede save seçeneğinin olmaması. bu da oyunu kanser edecek düzeyde zorlaştırıyor.

hitman 2'de sneak modda yürüyüş aşırı yavaştı. hitman 3'te normal adımlarla yürüyen bir adama yetişilebiliyordu. bu oyunda sonunda dengeli bir hıza ulaşmış. ayrıca anestezik iğne ile bayılttığınız adamlar 10 dakikada uyanıveriyordu. sanırım hitman 4'te eğer herhangi biri gelip de uyandırmazsa oyun sonuna kadar öylece yatıyorlar.

gelelim sona ulaşmadaki çeşitliliğe.
hitman serisine asla aksiyon shooter gözüyle bakmamak gerek. yani hacım ben alırım pompalı tüfengi önüme gelenin böğrüne doldururum saçmaları demek oyuna tuz baharat atmadan yemek anlamına geliyor. ki zaten yeni eklenen notoriti midir ne şeyse herhangi bir bölümde kameralara sırıta sırıta ilerleyip geride bir ton şahit bırakmanız guardların ya da polislerin bir sonraki bölümde sizi daha kolay tanımalarını sağlıyor. nototor şeysimizi bölüm sonunda açılan pencerede tanıklara veya polis memurlarına rüşvet vererek düşürebiliyoruz.

hitman 3 ile ilgili kimle sohbet etsem silent assasin olarak bitirdiği bölümlerde her haritada ayrı yollardan gittiğimizi farketmiştik. hitman 4'de bu çeşitlilik daha da fazla. hele operalı bölümde öyle güzel yöntemler var ki oyun yapımcılarının yaratıcılıkları insanı hayran bırakıyor. spoilerlı şööleki:

--- spoiler ---

prova yapan opera sanatçısını öldürmek için yanında sahneye çıkan diğer sanatçının kurusıkı tabancasını odasına girip gerçek tabancayla değiştirdiğinizde hiçbir şeye dokunmadan adamı öldürüyorsunuz. sonra diğer öldürmemiz gereken ortağı koşa koşa cesedin yanına geldiğinde kafasına prjektör düşüveriyor. sonunda da silent assasin ibareli 650bin gayme banka hesabına yatıyor.

edit: değiştireceğiniz silahı operanın vestiyerinden alıyorsunuz.

--- spoiler ---

hedefinizi ister uçurumdan aşağı itin, ister içkisine zehir koyun, ister tenha bi yerde iple boğun, ister susturuculu tabancayla odasına girip işini bitirin, ister manzaralı bir kuleye çıkıp alnının ortasına snipe edin, ister kafasına avize düşürün, ister zehir dolu iğnenizi dolaşım sistemine enjekte edin ya da alın tüfeğinizi çatır çatır önünüze çıkanı vurarak ilerleyin. pek şugar.

kısaca hitman serisinin en ileri halidir bu oyun.

(symptom x - 18 Ekim 2006 19:22)

curtains down adlı bölümünde çoğu insanın(ki bunlar çoğunlukla ses kartından kaynaklanan hata yaşayan insanlar) windows hatası alarak oyuna devam edemedikleri oyundur.. sanırım hardware acceleration'ı disabled'dan bir parça ileride kullanarak geçilebiliyormuş. ama sound hardware acceleration nerede allah bilir..

edit: start -> control panel -> sound effect & sound devices -> (speaker settings)advanced yoluyla sound hardware acceleration'a ulaşılabiliyormuş..

(mestre - 7 Ocak 2007 02:56)

sokakta yürürken çeşitli mekanlara göz gezdirip,içeriye nasıl sızıp,en temiz şekilde adamları nasıl temizlerim diye düşünüyorsanız eğer:hitman ın bu son oyununu da bitirmişsiniz demektir.

(cursedsw - 20 Şubat 2008 15:26)

az once bitirdiğim hitman serisinin son oyunu.gercekten senaryosu cok iyi, silahlari upgrade etme ozelligide harika olan oyun.paraya kıyıp susturucuyu ozel tabancamıza taktıktan sonra oyunun kolaylastiginida belirmeden gecmeyeyim^* ayrica oldurme sekilleri konusunda sınırların bizim hayal gucumuze bırakılması daha bir guzel diyebilirim;

--- spoiler ---
casinonun ortasında seyhi uzaktan kumandalı mayınla havaya ucurmaktan tutun baskan yardımcısını beyaz sarayda oval ofisin onunde dove dove oldurmeye kadar.^***

ayrıca,
son bolum ne oyle be kardesim olmedigimizi anladık da nasıl canlanıcamız bulana kadar canımız cıktı, yetmedi tanık kalmayacak diye oldurmedik adam bırakmadık cenazede.rahiple o gazeteciye yazık oldu ama oldururken zevk almadık desek yalan olur.^*
--- spoiler ---

(annebenasosyaloldum - 24 Şubat 2008 01:18)

(bkz: bunlari biliyor muydunuz)

--- spoiler ---

•paris deki opera binasındaki görevde bodrumdaki üç fareyi öldürürseniz yan taraftaki masaların üzerinde rat club kartı beliriyor. bu kartı aldıktan sonra üst kata çıkıp opera binasının arka tarafına geçip kartı kapıda kullanın. içeride boks yapan ve poker oynayan fareler göreceksiniz.` :valla`

•delgado görevi sonrasında karşınıza çıkacak olan şili gazetesinin alt kısmında "no tengo ninguna pista que estoy escribiendo" yazıyor. bunun da anlamı "ne yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok"...

•"death of the mississipi" görevinden sonra gelen gazetenin tarihinde mart yerine smarch yazıyor. simpsons ın bir bölümünde marge a göre yanlış basılan bu kelimeyi homer gerçek sanmış ve mart yerine smarch havasına lanet okumuştu. ayrıca başka bir gazetede de simpsons ın sevimli polis şefi wiggum da gerçek bir polis şefi olarak yer buluyor.

•oyunun ana menusunde gördüğümüz bütün adamlar aslında 47 nin hedefi. oyun ilerledikçe ve adamları indirdikçe gördüğümüz insan sayısı azalıyor.

•eğer dikkatli bakarsanız 47 kuşun boynunu kırdıktan sonra göz yaşı döküyor. bu da 47 nin gittikçe insanlaştığını gösteriyor. ` :mu acaba`

•hala bilmeyen varsa burada bir de ben söyleyeyim. en son bölümde yani 47 nin cenazesinde w-a-s-d tuşlarına basaraktan 47 mizi diriltiyoruz. 47 nin öyle kolay öleceğini düşünmediniz umarım

--- spoiler ---

(yedlebi - 30 Ağustos 2008 18:54)

müzikleri diğer hitman oyunlarında da olduğu gibi jasper kyd tarafından bestelenmiş, budapeşte senfoni orkestrası ve macaristan radyo korosu ortaklığıyla seslendirilmiştir.

(s1r - 3 Mayıs 2009 14:02)

grafikleri,müzikleri, kurgusu ile harika bir oyundur. kontrolün bize geçtiği yerde etrafa bakılırsa oyunun güzelliği hemen anlaşılır.
bölümlerde hedefleri öldürme tekniği ile insanın nevrini döndürür kim yazdıysa bu teknikleri ellerinden öpmek lazım.
örnek: bir bölümde hedef 2 kişidir. birinci hedef havuz başında mangal yapmaktadır. ikinci hedef odasında bilgisayar başındadır.
odasında takılan herif arada bi yerinden ayrılır odaya sızarız ve bekleriz hedef girer bir şırınga,bitti. bu muydu lan kurgu dersiniz şimdi.

mangal yapan hatunun yanına usulca yanaşırız, daha önceden ödünç aldığımız bir maddeyi mangala dökeriz, hatun mangalı ateşe verince pufffffff kül olur.

örnek2: playboy partisindeyizdir, hedefimiz yerinden hiç kımıldamayan bir heriftir, kızlarla eğlenir.
garson kıyafeti giyeriz, içkisine azdırı madde dökeriz, herif bunu içer, kızlardan birisini alırır odasına doğru ilerler.
adam işini bitirene kadar bekleriz. işi bittikten sonra sigara içmek için balkona çıkar. huppppp aşağı atarız...

örnek3: bir eve girmemiz gerek ama ev ajanlar tarafından izleniyor, bu ajanlara donut getiriliyor bu donutlara bayıltıcı şırınga enjekte ediyor ve ajanlara götürüyoruz bunları afiyetle yiyen ajanlar bayılıyor. içeriye sorunsuz şekilde giriyoruz.

daha fazlası için:
angry video game fag

(eazy - 21 Ocak 2010 18:45)

hitman'in serisinin yalnızca birincisini oynamış olarak tavsiyeler üzerine 2 ve 3'ü atlayıp oynadığım oyun. dolayısıyla haksız bir şekilde serinin o ilk efsane oyunuyla karşılaştırmam gerekiyor:

hitman'in ilk oyunu hem bölümler olarak, hem de save opsiyonu olmadığından oynanabilirlik olarak çok zor bir oyundu. ama bölümleri geçerken orantılı olarak daha çok zevk aldığınızı hissediyordunuz. görevleri yapma yöntemleri kısıtlıydı. shoot'em up tadında oynayınca ortamdaki herkesi öldürerek, inceliklerini çözdüğünüzde ise bazen yürüyerek bitirebiliyordunuz, ancak her iki şekilde de bu nispeten bayağı zor oluyordu. hele son bölüm için çok uzun süre uğraştığımı hatırlıyorum.

blood money ise bu açılardan çok daha farklı. save özelliğini çok mantıklı bir şekilde seçime bırakmışlar. oyunu bitirmenin pek çok yöntemi var. bu, oyunu genelde daha eğlenceli hale getirse de aslında oyunu çokça da kolaylaştıran bir etken olmuş. hatta bir iki bölümde sırf nerde ne varmış diye dalıp gittiğimde nerdeyse oyun alanının büyük kısmını görmeden bölümü bitirebildiğimi görmek beni tatmin etmedi. ancak bu sefer bitirmek için ilk hitman'deki kadar uğraşabilir miydim, emin değilim. belki de benim iki oyunu da oynayış zamanlamam iyi oldu. yine de son bölümlerden biri en azından biraz daha kompleks olsa daha çok mutlu olurdum gibi geliyor.

oyunun adventure tarafını, -belirtmeden olmaz- müziklerin ve -asansörün tepesinden boğma teliyle başta olmak üzere- yeni öldürme şekillerini beğendim. bilgisayar başında uzunca süreler kaldığım zamanlarda bazen oyundaki gibi temkinli davrandığımı görmek beni şaşırtmıştı bir de, bu da oyunun oldukça gerçekçi ve etkileyici olduğunu gösteriyor başlı başına. ancak blood money'de benim en çok sevdiğim şey oyunun sonu oldu. oynamamış olanları da düşünerek spoiler odamıza alayım sizleri:

--- spoiler ---

oyunun sonunda hitman tabutta ve mezara veriyorlar. siz de bu süreci bir yandan yukarıdan aşağıya yazılar akarken uzun uzun izliyorsunuz, ve bitiyor. bu fikir beni çok etkiledi, eğer hitman'in ölebileceğini kabulleniyorsanız oyun bitiyor, ama hitman ölüyor ve aslında oyunu gerçek anlamda bitirmiş olmuyorsunuz, çünkü hitman ölmüş oluyor.

oysa yön tuşlarına bastığınızda sol taraftaki göstergelerin kımıldadığını ve bir süre daha basınca hitman'in dirildiğini görünüyorsunuz. bunu yapıp etraftaki insanları da temizleyince oyunun son videosunu da izleyebilmiş oluyorsunuz.

--- spoiler ---

(ceseth - 18 Şubat 2010 15:27)

bitirdigim bolumler hakkinda orda burda yazilar okudugumda vay arkadas ben nasil dusunemedim bunu dedigim oyun. normal zorlukta bile sadece 7 save hakki olmasi beni inanilmaz geriyor. daha azini dusunemiyorum. word, excel kullanirken her 5-10 saniyede ctrl+s yapacak kadar paranoyak bir yapiya sahip oldugumdan, ara ara elim save game menusune gitse de, dusunup vazgeciyorum.

gorevi hallettikten sonra bile o kadar gergin oluyorum ki, henuz 7-8 bolum bitirdigim oyunda bir kere bile kendi takim elbisemi giyip de bitirmedim turu. bu da bana bolum basina 5000 dolara mal oluyor.

ayrica cok fazla oyun kulturune sahip olmasam da, kullaniciya verdigi esneklik, stratejik dusunme, sabir vb. acilardan commandos'a benzetiyorum hitman serisini.

(dyteka - 27 Eylül 2012 22:08)

serinin codename 47'den sonraki en güzel oyunu. çıktıktan bir kaç sene sonra real'de 10 liraya satıyorlardı da hemen almıştım. 12 süper ve bir alıştırma bölümünden oluşur. notoriety ve bribery gibi özellikler bu oyunda gelmiştir.

**death of a showman**
baltimore'daki bir lunapark. oyun dinamiklerinin gösterildiği training safhası.

**the vintage year**
şili'de bir baba-oğul ortaklığı.

**curtains down**
paris'teki meşhur opera bölümü

**flatline**
fbi ajanı'nın ölüp ölüp dirilmesi

**the new life**
tanık koruma programı

**the murder of crows**
mekaniği en güzel bölüm. kuşlar peşinde geçen bir hayat

**you better watch out**
rocky dağları, bir siyasi ve pornocu

**death on mississippi**
gemici çetesi

**till death do us part**
mississippi'de kır düğünü

**house of cards**
"elinde tek bir zarı olan nereye gidebilir ki"

**dance with devil**
çılgın bir parti, ve torture chamber

**amendment xxv**
amerikan anayasası'nda başkanın ölümüne ve göreve dair kuralları belirten madde. "başkan öldüğü vakit göreve yardımcısı geçer"

**requiem**
(bkz: ave maria)

(karsi istikametten gelen arac - 23 Mayıs 2013 20:01)