Süre                : 52 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Kasım 2016 Cuma, Yapım Yılı : 2016
Türü                : Drama,Tarih
Taglar             : Kraliçe,Kadın kahramanı,Kraliyet ailesi,Netflix üretimi
Ülke                : İngiltere,ABD
Yapımcı          :  Left Bank Pictures , Sony Pictures Television Production UK
Yönetmen       : Philip Martin (IMDB)(ekşi), Ben Caron (IMDB), Stephen Daldry (IMDB)(ekşi), Julian Jarrold (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Peter Morgan (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Claire Foy (IMDB)(ekşi), Matt Smith (IMDB)(ekşi), Vanessa Kirby (IMDB)(ekşi), John Lithgow (IMDB)(ekşi), Jeremy Northam (IMDB), James Hillier (IMDB)(ekşi), Nicholas Rowe (IMDB), Victoria Hamilton (IMDB)(ekşi), Pip Torrens (IMDB), Ben Miles (IMDB), Jared Harris (IMDB), Harriet Walter (IMDB), Daniel Betts (IMDB), Andy Sanderson (IMDB), Clive Francis (IMDB), Harry Hadden-Paton (IMDB), Eileen Atkins (IMDB), Patrick Drury (IMDB), Will Keen (IMDB), Lizzy McInnerny (IMDB), Nick Owenford (IMDB), Thomas Padden (IMDB), Linda Peters (IMDB), Greg Wise (IMDB), Alex Jennings (IMDB), Martin Bishop (IMDB), Simon Chandler (IMDB), Michael Culkin (IMDB), Stefan Kopiecki (IMDB), Verity Russell (IMDB), Lia Williams (IMDB), Nigel Cooke (IMDB), Karl Farrer (IMDB), Beau Gadsdon (IMDB), Billy Jenkins (IMDB), James Laurenson (IMDB), Jorge Leon Martinez (IMDB), Rita McDonald Damper (IMDB), Jonathan Newth (IMDB), Kate Phillips (IMDB) >>devamı>>

The Crown (~ Kruna) ' Dizisinin Konusu :
The Crown is a TV series starring Claire Foy, Matt Smith, and Victoria Hamilton. Follows the political rivalries and romance of Queen Elizabeth II's reign and the events that shaped the second half of the 20th century.

Ödüller      :

BAFTA:BAFTA TV Award-Best Costume Design, BAFTA TV Award-Best Special, Visual and Graphic Effects, Best Supporting Actress
Golden Globes:Golden Globe-Best Performance by an Actress in a Television Series - Drama, Golden Globe-Best Television Series - Drama, Best Performance by an Actress in a Television Series - Drama
Primetime Emmy Ödülleri:Outstanding Casting for a Drama Series, Outstanding Cinematography for a Single-Camera Series (One Hour), Outstanding Directing for a Drama Series, Outstanding Period Costumes, Outstanding Period/Fantasy Costumes for a Series, Limited Series or Movie, Outstanding Production Design for a Narrative Period Program (One Hour or More), Outstanding Supporting Actor in a Drama Series, Outstanding Lead Actress in a Drama Series


2018 Emmy Ödülleri / 15
  • "dizinin kalitesi bir yana, sigarayı bıraktırır o kesin.edit: bıraktım :d 1 yıl oldu."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kralice izlerken neler hissediyor diye dusunduren dizi. gecmisi izlemek , bunca olayi tekrar yasamak bir garip hissettirir herhalde.
    her yonuyle basarili buldum diziyi.dekorlar , kostumler cok basarili.


    (tototo - 6 Kasım 2016 00:42)

  • comment image

    ilk iki bölümü biraz sıkılarak seyrettim ama üçüncü bölümde elizabeth fırtınası esti. sosyal arka planın pek görünmediği, daha çok saray hayatına, gelenekler ile bireylerin duyguları arasındaki gerilime odaklanan bir seyri var hikâyenin.

    elizabethi oynayan claire foy rolün hakkını fazlasıyla veriyor, kraliçe olmak, geleneği ve kurumu temsil etmek ile kadın ve eş olmak, aileyi sürdürmek arasındaki bütün o çatışmalı geçişleri mimikleriyle, hiçbir kelimeye ihtiyaç duymadan anlatıyor, seyirciye aktarıyor.

    tabii churchill rolünü üstlenen john lithgowu da hemen zikretmek lazım: gerçek churchill nasıl bir insandı, hakikaten öyle mi konuşur davranırdı bilmiyorum ama ben lithgow'un bana oynadığı churchill'i olduğu gibi kabul etmekte hiçbir beis görmem, öylesine güçlü bir beden diliyle anlatılıyor ki.

    dönem dizilerini severim ama dönemi anlatması şartıyla. mesela bir downton abbey, benim ikili ilişkilerden ziyade ingiliz toplumunun yirminci yüzyılın ilk yarısındaki hızlı değişiminin bir malikâne hayatını da nasıl etkisi altına aldığını gösterdiği için beğendiğim bir dizidir. yine aynı dönemde geçen bir başka hikâye de mr selfridge olmuştu: geleneksel ingiliz burjuvazisinin tahakkümü altındaki ticaret hayatında rus kökenli bir müteşebbisin sıfırdan zirveye tırmanışını ve bir şehrin ahalisinin tüketim davranışının değişimini anlatıyordu. andığım bu her iki dizi de aslında ikili ilişkileriyle benim için sıkıcı ama döneme dair anlattıklarıyla ve gösterdikleriyle çok ilgi çekiciydi.

    bu açıdan baktığımda the crown beklentilerimi karşılamayan ama bilhassa elizabeth ve churchill karakterlerinin işlenişindeki derinlik, onları canlandıran isimlerin güçlü oyunculuklarıyla beden diline, hikâyedeki dramatik gerilimlerin ise usta bir yönetmenlik becerisiyle sinema diline aktarımı, dönemin tarihsel dokusunun yine usta bir sanat yönetmenliği ile dekor ve kostüme dönüşümü, bütün bunlar sayesinde nihayet üçüncü bölümde kendine bağlamayı başaran bir dizi oldu.

    böyle devam edeceğini umuyorum, hayırlısı artık.


    (signifier - 7 Kasım 2016 19:37)

  • comment image

    krallar, kraliçeler, saraylar, çay partileri, iskoçya manzaraları, taht oyunları, uşaklar ve at pornosu içeren şahane bir ingiliz dizisi.

    --- spoiler ---

    normal bir eğitim alamamış kraliçenin, annesinin yanına gidip "beni nasıl yüz üstü bıraktın" diye serzenişte bulunması bir harikaydı. annesinin de "senden bir şey olmaz dediler, herkes her şeyi yapamaz, kabullenmek en iyisi" diye kraliçe kızına gerizekalı demesi daha bir fenaydı.

    ayrıca ana kraliçenin iki kız kardeşi birbirine ömür boyu düşman bırakma ihtimaline karşı sırf gündem yaratmasın diye oyunlar çevirmesi ve prenses margaret' in hayatını karartması da fena fecir bir olay.

    bir nevi baş uşak olan (asker olduklarının farkındayım) danışmanların kraliçeden daha sözü geçen insanlar olması ise en fecisi.

    kraliçenin her şeye rağmen amcasından akıl alması da güzel bir nüans. şimdiye kadar hep filmlerde, belgesellerde ve dizilerde edward' ın ne kadar basiretsiz bir adam olduğu gösterilmişti çünkü. ha burada da çok iyi gösterilmemiş ama yine de kraliçenin ona hala saygı duyuyor olması da bir şey.

    hayatının elinden alınıp gittiğini gören philip mountbatten' ın oğlu charles' a olan sert tavrını bile koymuşlar diziye. ilerideki sezonlarda gizli aşklarını da koyarlar muhtemelen.

    ---
    spoiler ---

    son bir ayrıntı da her bölümün kendi içerisinde ayrı bir konusu olması. her bir bölüm yeni bir film gibi geliyor, o yüzden daha bir muhteşem. sırf bu diziyi çıktığı anda izlemek için netflix üyeliğimi yeniledim şahsen ben.


    (rhys - 10 Kasım 2016 04:14)

  • comment image

    tommy lascelles karakterinin hastası olduğum dizi. o donuk bakan gözler, ruhsuz yüz ifadesi, kraldan çok kralcı duruşu ve karizması ile beni ekran karşısında resmen eziyor. çok karanlık işler çeviriyor gibi gözüken, tam bir görev adamı, devlet ve özellikle monarşi için yapmayacağı şey yok.

    karakteri pip torrens canlandırıyormuş. o karizmayı görmek için pip torrens'in resimlerine bakınca tam bir hayal kırıklığına uğradım. kendisine naçizane tavsiyem tommy lascelles makyajını özellikle takma saç ve bıyığını hayatından hiç çıkarmasın.


    (nomisma - 12 Kasım 2016 20:17)

  • comment image

    prodüksiyonuna harcanan her kuruşunun helal olduğu netflix şahanesi. oyunculuk atmosfer, detaylar, hikaye anlatımı hepsi çok iyi. 2016'nın en iyi dizilerinden. emmy'lerde rakiplerini her türlü dövebilecek kalite ve iyilikte dizi.

    özellikle taç giyme töreninin olduğu 5nci bölümü bölümler içerisinde sıyrılır.


    (toisfalan - 22 Aralık 2016 21:49)

  • comment image

    "there are two elements of the constitution:" wrote walter bagehot in 1867.
    "the efficient and the dignified."
    which is the monarch? your royal highness?

    - the dignified?

    - very good.
    the efficient has the power to make and execute policy and is answerable to the electorate.
    what touches all should be approved by all.
    the dignified gives significance and legitimacy to the efficient and is answerable only?

    - to god.

    kraliçe elizabeth'in çocuk yaşta üniversite dekanından aldığı derslerden birinde geçen bu diyalog, ingiliz kraliyet sisteminin özeti gibidir. sırf asil kandan olduğu için sadece tanrıya hesap verecek olan "the dignified"'ın, fen bilimleri, politika, savaş stratejileri vb. herhangi bir konuda bilgi sahibi olmasına gerek yoktur. onun eğitimini alması gereken yegane konular anayasal hukuk ve saray kurallarıdır. takip etmesi ve hakkında karar vermesi gereken tek kişi de başbakan (ve doğal olarak hükümeti)'dır.

    bu gerçekliği kapak gibi yüzümüze vuran bu bölüm (sanıyorum 6. bölümdü), hepsi birbirinden muhteşem yazılmış - çekilmiş - oynanmış 10 bölüm arasında beni en çok etkileyen bölüm oldu. bir kaç defa izledim aynı bölümü. saray mekanizmasının ve monarşinin ne anlama geldiğini tam olarak anladım bu bölüm sayesinde.

    yüzyıllardır gelen alışkanlıkların saray'a aslında nasıl da korkunç tecrübeler sonucunda yerleştiğini dehşetle fark ediyorsunuz dizi boyunca. "ben genç ve kadın bir hükümdarım, teknoloji falan da ilerliyor, bundan sonra bazı şeyleri değiştireceğim" yaklaşımı, elizabeth'e verdiği gibi izleyiciye de heyecan veriyor. siz de aslında "evet abi artık onu da değiştirsinler bi zahmet" diyorsunuz.. ancak olaylar öyle bir gelişiyor ki, "bi dakka bi dakka, bu böyle olmamalı, bunun sonu şöyle kötü olabilir" kararına kendi kendinize varır oluyorsunuz, kendinize bile şaşırarak.

    izleyin efendim bu diziyi, aldığı ödülleri sonuna kadar hak ediyor. hatta winston churchill karakterini canlandıran john lithgow'un da ödülü hak ettiğine inanıyorum.


    (is that altinmese - 9 Ocak 2017 14:29)

  • comment image

    donem dizisi severim, drama severim, ingilizli seyleri severim, bir the queen olsun bir the king speech olsun bunlari hep severim, iyi oyunculuk beni zaten mest eder ve bir yapimi sirf bunun icin bile izlerim, dekor kostum mekan kurgusu gibi gorsel seylerin satafatlisini damardan verseler "daha yok mu" derim, arada kalmis kisisel hallerin efendilikle ustesinden gelinmesi hikayelerinin hastasiyim.

    simdi bu diziyi benim icin yapmamislar da kimin icin yapmislar allaskina ya.

    allahim nolur yeterince uzun yasayayim ve diana'li kate'li dizileri de goreyim nolur.

    ayrica, dizide anlatilan "hayati gecirme sekli" hakkinda cok konusulur da gerek yok, fakat sunu soylemem lazim,

    diziyi izleyince, elizabeth'in diana'yi istememesinin temelinde yatan travmalari goruyor ve anliyorsunuz. kocasi olacak adam az kompleks yapmamis; hayir adam kralice olacak bir prensesle degil de mahallesindeki overlokcuyla evlendigini falan mi sandi acaba ya. neymis golgede kaliyormus. yapma yauv???

    bir de, margaret su an 23 24 yaslarinda ve tammm olarak o yasin insani gibi davraniyor. o yaslardayken ben de adeta bir margaret'tim ve hayatindaki elizabeth de annemdi. ha elizabeth'in ablam oldugu da oldu tabii, zira basarili bir hayati herkes ablamdan beklerken benden bir cacik olacagini pek kimse dusunmemisti. (olmadim da zaten shdhahdhaf)

    yani diyorum ki god save the queen.

    hele vefatinda sonra tahta charles denen kifayetsiz gececekse god epey ciddi save the queen. rica ediyorum. tesekkurler.


    (dagny taggart - 20 Ocak 2017 02:30)

  • comment image

    2. sezon 6. bölümü efsane olan dizi. nasıl da kendi tarihleriyle barışıklar hayret ediyorum.

    ayrıca (elizabeth'in amcasını kastediyorum) zaten cok iyi bir oyuncu bulmuşsunuz, oynamıyor resmen o kişi olmuş, asilzade olduğu ilk bakışta anlaşılıyor yani o kadar iyi oyuncu, bir de gerçeğiyle aynısını bulmuşsunuz bre allahsızlar! sonda fotolar çıkınca sok oldum.karısı bile aynı ya. işte bu yüzden bu adamlar film,dizi sektöründe baska yerdeler.

    ilk sezon yer yer iyiydi, ama bu sezon resmen dizi döktürüyor. claire foy'un oyunculuğu da bu sezon çok iyi mi oturdu, yoksa zaten karakter yıllar içinde ancak mı geliştiğinden böyle mi oynamayı tercih etti, bu sezon o da çok iyi. o yuruyusu, ellerini önde bağlayışı, sesi, konuşması bence muazzam olmuş. tipi de az çok benziyor..tam alışmışken diğer sezon baskası niye oynuyor anlamadım, yaslandırsaydınız makyajla ey crown ekibi..

    yalnız nasıl da duzgun bir devlet sistemleri var. ne olursa olsun herkes saygılı, kültürlü, diplomatik uslup herzaman önde. karsı çıkmıyorlar mı çıkıyorlar, tersleşiyorlar, kendi fikirlerini söylüyorlar ama hep zekice ve sakince. örneğin yeni basbakanla kraliçenin laf sokuşturmaları. veya sarayın yeni fikirlere açık olması, gazeteciden fikirsel olarak yararlanmaları, biz de olsa o gazeteci hapiste olurdu herhalde. çok medeniler ya..ben bu diziyi izledikçe ingiltere'de yasama isteğiyle dolup taşıyorum arkadaş..


    (lizzy bennet - 12 Aralık 2017 02:12)

  • comment image

    dizide asagi yukari soyle bir laf geciyor.

    " sen yasadigin hayattan mutsuz oldugunu dusunursun, sonra oyle bir sey olur ki o ana kadar aslinda hic de mutsuz olmadiginin farkina varirsin."

    basit gibi gorunse de oldukca carpti beni bu laf duyunca.. burda dursun. guzel dizi.. simdi bekleyelim bakalim 3. sezonu.


    (witchcraft83 - 13 Aralık 2017 00:51)

Yorum Kaynak Link : the crown