james cameron amca bu filmi çekmeden önce, filmde oynayan her bir aktör, aktris ve figüranın profesyonel dalgıçlık lisansı almasını şart koşmuş bu arada.. sadece "breeh." stargate'in mısır medeniyetine yaklaşım tarzının aynısını atlantis'e gösteren film oldukça sıradışı bence.. ve güzel.

(lepidodendron - 5 Kasım 2006 21:04)

1989 yilinda james cameron tarafindan yazilip yonetilen ve 1990da en iyi gorsel efekt oscarini almis olan asmis film.

--- spoiler ---

filmdeki sivi solumasi olayi gercektir, ve cekimlerde gercekten fare sivi solumustur, ancak sistem henuz derin dalislarda kullanilmamaktadir.

--- spoiler ---

(o d - 14 Kasım 2007 14:03)

--- spoiler ---

okyanusun dibindeki yaratıklar uzaylı mıydı, yoksa geçmişten bu yana orada varolmuş ve insanoğluna nazaran kat kat fazla gelişmiş ama dünyaya ait bir medeniyet miydi sorusunun yanıtına açık kapı bırakmasını çok akıllıca bulduğum film.

--- spoiler ---

bud abi çok hoştu,zenci abla nefisti de lindsy abla da pek iş yoktu be. ama ablanın hakkını yememek lazım, filmde gıcık bi karakteri oynuyordu, hakkaten gıcık kaptım.
okyanus dibinde medeniyet ben dahil çok fazla insanı cezbetmiş bir konudur muhtemelen, bu açıdan iyi yakalanmış ve başarılı bir yönetmenlikle de konu hiç harcanmamış. ama aşk/sevgi temasından emin olamadım çünkü ben zaten filmlerdeki sevgilerin hepsini gerçek sanıp iyi/kötü/çirkin ayırmadan ağlayabiliyorum malesef.

(carsamba catlagi - 23 Ocak 2008 21:03)

filmin dagitimci firmalari neredeyse 20 dakikalik bir bölümü orijinalirnden cikarmislardir. böylelikle filmin sonu geyik bir ask hikayesi ile baglanmistir. ancak james amcamin director's cut versiyonunda film özellikle amerikalilara ulu orta, catur cutur geciren bir politik mesajla bitmektedir. bi de seyrettiim en iyi filmlerden biridir (director's cut olani tabe).

(dikakana bey - 13 Mayıs 2002 00:31)

director's cut ile bir butun olarak izlendi mi tadinda yenmez. obur turlusunu seyretmedim ama gecmis entrylerde yazildigine gore herifler film'in guzel bolumu kesmisler. ha mesaj kaygısı gutmustur o bolumde de fakat hakkidir vermek lazim.
tabi savaslari baslatan devletlerin ust kesimleri almaz bu mesajlari ama biz gene de alalim .

--- spoiler ---
coffey karakteri klasik amerikan filmlerindeki siyirmis asker tipidir. pek bir heyacan vermez cunku yolunun bok yolu oldugu bastan bellidir.
filmdeki diger bir klise de baslarda bir sekilde bilincini yitiren baygin arkadasin, filmin bas karakteri tehlikede oldugu anda pat diye cikip gunu kurtarmasi. hatta bu olay filmde iki yerde karsimiza cikar.
oyuncu secimleri de guzel olmustur hani kalkip da budd karakteri bruce willis verilebilirdi. o zaman bruce abi deniz altindaki varliklari gorunce dudaklarini burustururdu pek guzel gorunmezdi.
--- spoiler ---

(kisisel bir ileti yaz - 13 Ağustos 2008 15:29)

mükemmel su altı çekimleriyle bütün sinemacılara ilham vermiş, bir bilimkurgu/macera klasiği. türe ilgi duyan herkes acilen director's cut versiyonunu edinip izlemelidir.

(sparks - 29 Ağustos 2008 15:20)

filmin çekimleri nasa'nın astronotlara basınçlı ortam eğitimi verdiği, devasa bir varile benzeyen havuzun içinde gerçekleşmiştir. çekimler sırasında sürekli suyun içinde olan oyunculardan ed harris bir röporatjında "eğer prodüksiyon biraz daha uzasaydı hepimizin parmak aralarında perdeler ve sırtımızda yüzgeçler çıkacaktı" demiştir.

(arsonist - 14 Ağustos 2002 22:59)

okyanusun altındaki kapalı ve boğucu ortamı gerçekten iyi yansıtan, special edition'ındaki mükemmel sahneleriyle çok doğru noktalara değinen, özel efekt konusunda değerli ilerlemeler kaydeden james cameron filmi.

uzaylı-insan ilişkilerine getirdiği farklı bakış açısı ile birçok bilimkurgu filminden ayrı bir tat verir. sinema tarihinde nadir görülen bir şekilde, "non-terrestrial intelligence" adı verilen canlıları tüm uzaylı klişelerinden uzak bir ortamda gösterir. gökten inen uzay aracını ve insanları öldürüp, dünya hakimiyetini sağlamak isteyen kötü uzaylıları görmeyiz.

--- spoiler ---

aksine, medeni dünya dışı varlıkların insan hayatına nasıl acıyan gözlerle baktığını anlarız. special edition'da görüldüğü üzere, bir tarafta en ufak anlaşmazlıkta suçu birbirine atıp gerginlik başlatan insanlar^***; diğer tarafta ise bizim yıkımdan, acıdan, zarardan başka bir şey yaratamamamıza hayretle bakan uzaylılar vardır.

uzaylıların böyle düşünmesi elbette onların dar görüşlülüğünün ya da önyargısının ürünü değildir. zira onlar, gördüklerinin sadece kötülükten oluşmasından sonra bu karara varmışlardır. koca insanlığın tek ürününün savaş ve üzüntü olması, bizleri etmese de elin uzaylısını bile rahatsız eder. ed harris'in canlandırdığı bud karakteri insanlığın bu düşüklüğünü uzaylıların karşısında kaygıyla izlerken, uzaylılar da bud'ın diğer insanların iyiliği uğruna kendini feda ederek böyle zor bir işe girişmesini adeta bir teminat gibi görürler. eğer insanlardan biri bile hala kendini feda edecek kadar düşünceli olabiliyorsa, bütün insanlığın da aynı iyi niyeti ve erdemi gösterebilme ihtimali vardır. işte uzaylılar buna güvenerek gönderdikleri devasa dalgaları kimseye zarar vermeden geri çekerler.

--- spoiler ---

tıpkı yıllar sonra gelen avatar^* gibi insani öğelere de değindiği için değerini bir kat daha arttıran eserdir.

(amaru71 - 22 Kasım 2010 12:22)

special edition'ı okyanusun derinlikleri gibi git git gitmiyor, maşallahı var. bir o kadar da güzel, izlenesi.

(estetica - 20 Şubat 2011 22:25)

2011 yılında izlediğime pişman olduğum film.
çıktığı yıl olan 1989'da izleseydim ağzım açık kalırdı sanırım. aynen 1989'da izlediğim ilk batman filmi gibi.
en geç 1999'da filan izlesem olurmuş. her ne kadar bu zamanda bile böyle bir film çekmenin zorluklarını görsem de 2011 için biraz yavan kalıyor konusu, işlenişi, senaryosu.
james cameron aynı avatar'da olduğu gibi bu film için de özel kameralar icat etti diye duymuş idim.
benim izlediğim special edition 171 dakikadır (yazıyla iki saat elli bir dakika), sinema versiyonu ise 138 dakikaymış (yazıyla iki saat onsekiz dakika).

(aagrid - 12 Kasım 2011 03:18)

yaklasik 15 sene evvel, maltepe'de, istasyonun hemen yanindaki bir acik hava sinemasinda, 5 dakikada bir gecen banliyo trenlerinin gurultusu altinda seyrettigim icin bana bir sessiz sinema ornegi gibi gelen film. hala film boyunca insanlarin neler konustugunu merak eder dururum. (garip olan su ki, cekirdek citirtilari ve tren felaketine ragmen ben de dahil sinemadaki herkes halinden cok memnun gorunuyordu.)

(cekirge - 18 Haziran 2003 03:02)

gisede umdugunu bulamamis sahane film.

holywood'da iki kural vardir:
1. cok begenilen filmlerin devami cekilir.
2. suda/suyun altinda gecen filmler is yapmaz.

(bkz: waterworld)
(bkz: sphere)
(bkz: sanctum)

ama bu elbette dvd koleksiyonumuzda en ust siralarda yer almasina mani degildir.

(made in siberia - 6 Kasım 2013 12:05)

...when you look long into an abyss
the abyss also looks into you

friedrich nietzsche

1989'da "criminal law" adlı bir filmde de nietzsche'nin bu sözü kullanıldığı için james cameron filmin başında bunu kullanmaktan vazgeçmiş ama yıllar sonra special edition olarak filmi montajlarken yeniden eklemiştir.

(arsonist - 15 Mayıs 2001 22:47)

avatar denen siktir boktan filmin yönetmenden, hayret uyandırıcı bir film. yirmi sene önce bunu çek, sonra kalk avatar denen gariban eğlencesini sür piyasaya, milyarları kaldır. akıl havsala almıyor hakikaten.

(gremolata - 7 Ocak 2014 01:46)

70 milyon dolar bütçeli bu film, gişede dünya çapında 90 milyon dolar toplamıştır. cameron'dan beklenen elbette daha fazlasıdır fakat gişede sıçmamıştır film. stüdyo beklentisini karşılayamamıştır.

the abyss'in yönetmeni james cameron emzik alışkanlığından yeni kurtulmuş arkadaşlar için "avatar'ın yönetmeni" olabilir ancak adam bilimkurgu türünde hatta sinema tarihinde kültleşmiş, bilimkurgu kategorisi için her anlamda çığır açan (yapay zeka, makinelerle savaş ve kıyamet, zaman yolculuğu, insansı robotlar vs.) terminatör'ü yaratmış, aliens gibi enfes bir devam filmini çekmiştir. hii karadelik gördük sevginin gücüüüüüüüü <3<3<3<3 şapşalı nolan varken tabi cameron "avatar'ın yönetmeni".

ayıbolyor.

(dopermen - 19 Kasım 2014 22:16)

bir nükleer denizaltı avuçlamak üzeredir, bu da binlerce ölüm, milyarlarca gözyaşı demektir ki o sırada, denizaltına yakın bir yerden geçmekte olan bir petrol arama gemisi, bu denizaltıyı kurtarmak üzere görevlendirilir... bu filmle de tekrardan anlarız ki petrol arama işinde çalışan insanlar her zaman dünyayı kurtarma potansiyeli olan kişilerdir ama her ne hikmetse, hayatlarını petrol arayarak ve "allahtan reva mı lan bu" diyerek geçirirler.

petrol ekibi denizaltıyla münasebete başladığında ekip içinde kopmalar tersoluklar yaşanmaya başlar elbette ki.

aslında film sürekli "sürpriz"lerle dolu olduğundan bu filmi anlatmak da yersiz olur. ekibimiz okyanusun dibinde yaşayan yaratıklarla karşılaşacak ve teknolojinin sırrına ermiş bu yaratıklarla insanlığa dostluk dersi vereceklerdir.

(cyrano - 1 Temmuz 2001 02:41)

film okyanusun derinlerindeki ambiansı gerçekten çok iyi yansıtmıştır kanımca hatta klostrofobisi olanları etkileyebilir, sarsabilir. ışık kullanımı şahanedir.

aşırı klorlu sudan dolayı oyuncuların saçları önce yeşil daha sonra beyaza dönmüş, derinlere dalan set ekibi, çekimlerin ardından basınç odalarında saatler geçirmişler. zor şartlar yüzünden yerli yersiz ağlayan, duvarları yumruklayan, efendim, hırçınlaşan oyuncular olmuş.

89 yılında adam suya bu görüntüleri nasıl vermiş, bu hareketleri nasıl yaptırmış anlamak mümkün değil. zaman zaman şaşalı, ara sıra masalsı, bazen hayran bırakan, "duygu seli" yaratan görüntüler mevcut.

(cyrano - 1 Temmuz 2001 02:51)

"the abyss special edition" olarak filmin çıkarılan sahnelerinin ve sonunun bulunduğu versiyonu filmi izleyen ve önemseyen herkes tarafından mutlaka izlenmelidir...

özel efektin doruğa çıktığı bu sahnelerde; hikaye daha bir güzelleşir, detaylanır; hatta binlerce dolara malolmuş filmin en kalabalık sahneleridir bunlar... okyanustaki dalgalar hürriyet heykeli boyunda yükselir ve öylece kalırlar, bunu görmek kaçırılmamalıdır.

bu sahnelerde yaratıkların niye kendilerini açığa çıkarmadıkları, neden saklandıkları da "dünyadan görüntüler" eşliğinde anlatılmaktadır, oysa bu çok değerli görüntüler stüdyo tarafından "film politik olur" nedeniyle acımadan çıkartılmışlardır.

(cyrano - 1 Temmuz 2001 03:00)

aslanlar gibi olan special edition hikayesini sırf film uzun diye keserek büyük şeyler kaybetmiş film. cameron ufak tefek sahneleri keseceğine "tüm bir yan hikayeyi keserim daha iyi" demiş ama gitmiş en güzel hikayeyi kesmiş (kaynak: yapım belgeseli) ..oysa ne güzel uzaylılar bize ayar veriyordu tam zigecekken kıyıları bud^* abimiz dünyayı kurtarıyordu (bkz: dünyayı kurtaran adam)..belkide tırsmışlardır (bkz: #497824)

ayrıca çekimlerden bıkmış bir kişinin yaptığı "the abuse" posteri de kopartır.. zira inatçı cameron filmin tüm sualtı çekimlerini stüdyoya yaptırdığı tamamlanmamış bir nükleer santralden bozma iki tankta dublör kullanmadan gerçekleştirmiş, böylece ekibin kafayı sıyırmasına sebep olmuş, hatta ilerleyen zamandaki bir çekimde film bitince mary elisabeth mostrantonio rest çekip gitmiştir...

(hudd - 2 Ağustos 2004 21:06)

daima denize sahilde yatıp tepetaklak bakmayı seven, yakamozlar yıldızlarmış gibi algılamaya başlayıp tersine yani gerçeğe dönemeyen yanılsamaya aşık biri olarak "the abyss" gökyüzünün en derin yeridir..hayatımda sık sık andığım, doğa ile -aslında doğa denilen evren sonsuzluğundaki hafiflikte- yalnız kaldığımda contact ile beraber aklıma gelen iki ayrıksı filmden -film deyip de 2 saatinizi ayırdığınız kayıttan dirençle ayrı tutarak- iki büyük fikirden biri.

(kakule - 7 Ağustos 2005 22:51)