zannımca the chronicles of riddick'ten çok daha iyi olan bir film. çünkü ikinci film gibi über-sonik-bilimkurgu türünde değil. bazen gerilip, bazen güldüren, hoş ve klostrofobik^* bir filmdir. vin diesel'in de esprilerine yarılmamak elde değildir.

(angeleyes butterfly - 8 Ocak 2009 05:19)

--- spoiler ---

benim filmden çıkardığım mesajlar şunlar.
1. öyle ben başkası için ölürüm onlar benim canım ciğerim şeklinde humanist yaklaşımlara kapılırsan ölürsün. bakınız gemi kaptanı sarışın kadın yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiği halde aynı kuyrukla bizlere elveda demiştir. o yüzden herkes kendi götünü kurtarmalıdır.
2. şayet birgün bilinmedik bir gezegene düşersem erkek numarası yapcam zira bunu yapan kız çocukları mutlu sona ulaşır.
3. 3 çocuğun öldüğü halde dinden imandan çıkmayan adama da bir şey olmaz o yüzden 22 yılda bir güneş tutulması olan yere tam da o gün düşsen bile isyan etmeyeceksin. bir bildiği vardır diyip seccadeni sereceksin. hatta içki filan da içmicen. zira içki içen herkes ölmüştür (riddick hariç ama o da insan değil zaten).

--- spoiler ---

riddick karizması dışında izlenecek pek de bir şey yoktur bu filmde. bir daha olsa izlemem hani.

(luthien dark - 24 Mayıs 2009 20:48)

klasiğin dışında bir film. çünkü

--- spoiler ---
bir müslüman kurtulan 3 kişiden biri

ayrıca riddickin filmin sonlarında yaratıkla kafa kafaya bi sağa sola yapması güzel bir enstantane olmuş.
--- spoiler ---

(ossuruktan teyyare - 19 Ocak 2010 23:47)

"they say most of your brain shuts down in cryo-sleep. all but the primitive side, the animal side. no wonder i'm still awake. transporting me with civilians. sounded like 40, 40-plus. heard an arab voice. some hoodoo holy man, probably on his way to new mecca. but what route? what route? i smelt a woman. sweat, boots, tool belt, leather. prospector type. free settlers. and they only take the back roads. and here's my real problem. mr. johns... the blue-eyed devil. planning on taking me back to slam... only this time he picked a ghost lane. a long time between stops. a long time for something to go wrong..."

(kriyo-uyku sırasında beyninizin çoğu kapanır derler. ilkel kısmı hariç tamamı, hayvani kısım. hala uyanık olmama şaşmamalı. beni sivillerle naklediyorlar. 40, 40 artı gibi geliyordu kulağa. bir arap sesi duydum. bir şeyh-şıh adam, muhtemelen yeni mekke'ye gidiyor. ama hangi yoldan? hangi yol? bir kadın kokusu aldım. ter, botlar, alet kemeri, deri. maden arayıcısı tipi. göçmen yerleşimciler. ve sadece arka yolları kullanırlar. ve işte asıl problemim. bay johns... mavi gözlü şeytan. beni slam hapishanesine geri götürmeyi planlıyor... yalnız bu defa bir hayalet yol seçti. duraklar arası uzun zaman sürüyor. bir şeylerin kötü gitmesi için uzun zaman...)

film riddick'in bu düşünce-repliğiyle açılır. sonra hakikaten bir şeyler kötü gider. riddick'in, johns'un, ve masum yerleşimcilerin/hacıların hayatta kalma mücadelelerine tanık oluruz. riddick önce korkulası bir canavardır. sonra onu tanıdıkça, onun gerekmedikçe tehlikeli olmayan biri olduğuna, sadece hayatta kalmak için öldürdüğüne tanık oluruz.

bu filmin benim için özel bir yeri var. belki 10 kez izlemişimdir. dvd'sini tekrar bulabilirsem bir o kadar daha izlemek isterim.

"all you people are so scared of me. most days i'd take that as a compliment. but it ain't me you gotta worry about now."
(siz hepiniz benden öyle korkuyorsunuz ki. çoğu gün bunu iltifat sayardım. ama şimdi endişelenmeniz gereken ben değilim.)

....

"did not know who he was fuckin' with."

(tsan chan - 25 Ocak 2011 00:48)

karizmatik kotu adam ekolunun guzel orneklerinden karakter tahlillerinde beyaz ve siyah yerine griyi secerek basariya ulasmis ve herkesin mutlaka karanlik bir yonu vardir mesajini kafaniza vura vura veren, basarili sayilabilecek film.

(zaknafein - 22 Mart 2003 11:01)

son yillardaki (bi 10 yil falan) bilimkurgu filmlerinin (felsefe kasicaz diye ugrasmayanlar) dandikligine dikkat edilecek olursa, pitch black guzel de bi filmdir.. klise heryerde klise zaten ama solaris gibi farkli olup kafa utuleyecegine boyle klise olsun benim olsun.. goruntuleri zaten takdir etmek icin yeter.. ayrica starcraft ve zerg severlerin kesin izlemesi gereken bi film..

(preacher - 22 Mart 2003 11:23)

seveni çok, sevmeyeni az, izlenesi bir bilimkurgu filmi.

gösterime girmeden önce izzet altınmeşe gibi gırtlaktan ses vererek fragman seslendiren amca "en iyisi geliyor, bayılacaksınız, coming soon" şeklinde bir fragman okumadı, onlarca milyon dolar harcanan filmlerden biri de değildi. düşük bütçesiyle, sessiz sedasız geldi, vurdu, gitti. sonrasında da kulaktan kulağa yayıldı, daha çok sevildi. sevilmesinde de bu düşük beklentilerin payı büyüktü.

bu başarının ardından "çok beğenilince, devamı çekilmiş herhal" felsefesiyle hareket eden yapımcılar, vitesi yükseltmiş ve ikinci filmde 120 milyon dolar harcamıştı. fakat ilkinin aksine tanıtımla vizyona girmesi ve harcanan paranın gazıyla beklentilerin artmasıyla kamuoyu vicdanı yarak gibi bir film olduğuna kanaat getirmişti.

aslında sorun en başından beri bu beklentilerdi. yoksa şimdi söylenenlerin aksine, ne pitch black mükemmel ötesi bir filmdi, ne de the chronicles of riddick söylendiği kadar boktan bir filmdi.

bugün bakınca riddick karakteri de, bilimkurgu evreni de bulunmaz hint kumaşı değil ama bu film güzel film ve mutlaka izlenmesi gereken bilimkurgu filmlerinden biri. böyle de bir mantık hatası var. şimdi olsun, 5. kez izlerim.

(uhc - 3 Ekim 2011 15:47)

tabiri caizse adetin yerini bulduğu filmdir..

(that blood - 23 Ağustos 2012 11:48)

yaklaşık 5 senedir, yani cnbc-e ile tanıştığım günlerden beri, bu filme televizyonda 3-4 kez denk geldim. bunlarda ya film izleyecek havada değildim, ya da filmin sonlarına rast gelmiştim. birkaç kez de tanıtımını görmüştüm; alien-vari olarak addettiğim atmosferi beni hiç cezbetmemiş olacak ki, "aman aman kaçırmayayım" dediğimi de hatırlamıyorum.

derken, gerek post-apokaliptik film listelerinde, gerek en kasvetli filmlerin sıralandığı listelerde adını tekrar tekrar duyunca "eeh, yeter!" dedim: filmi buldum, boş vakit yarattım ve izledim.

hatta entri zamanıyla filmi izlememin üzerinden 3 gün geçti. öyle, bir film izledikten sonra hakkında fikir üretmek için 2-3 gün kuluçkaya yatanlardan da değilim gerçi fakat nedense, bu film hakkında düşünürken "ne yazılabilir ki sanki?" demeden edemedim. geriye dönüyorum, bakıyorum, hafızamı kurcalıyorum ve aklıma hepi topu üç nokta geliyor değinilecek. bunlardan birinin film ile doğrudan alakası yok.

--- spoiler ---

"kötü karakter" yaftasını film boyunca birilerine yapıştırıp söküyoruz. bunu öyle sık yapıyoruz ki, artık elimizdeki yaftanın bir yerlere yapışacak hali kalmıyor. ki, günün sonunda, kimsenin tepeden tırnağa kötü olmadığını anlıyoruz. ilk yarım saat için yafta taşıyıcısı riddick'ti, fakat bu yaftayı üzerinden atması -her ne kadar tam anlamıyla kurtulamasa da- uzun sürmedi. çünkü zeke öldürülmüştü ve onu öldüren riddick değildi. yani başka bir "kötü karakter" olmalıydı. çok geçmeden görüyorduk ki, söz konusu olan "kötü karakter" değil, "kötü karakterler"miş. ne var ki, bu yafta da pek tutmuyordu. yerin altında yıllarca güneşin batmasını bekleyen mavi kanlı canavarların ete susamışlığının sebebi, mantık alır cinstendi. onlar da canlıydı, beslenmeye ihtiyaçları vardı. çaresiz, yapışkanını yitirmek üzere olan yaftamızı geri alıp riddick'in öncülüğünde yola devam ettik. ne mutlu ki, johns, bizi çok fazla aratmadı. kötülüğünü olmasa da kötücüllüğünü açıkça kanıtladı fakat bu sefer de yaftamız üzerinde durmadı. derken, bol kötücüllü, hiç kotülü bir filmin kapanış müziğini duymaya başladık.

aslında, filmin aklımda silent hill kuşlarına benzeyen kanatlı canavarlarıyla kalacak olması, film adına hiç de hoş değil. gerçi, silent hill kuşları pitch black kuşları yanında solda sıfır kalıyor ama ne yapalım, benziyorlar işte.

şu üç güneşli gezegen mevzu da çok hoştu doğrusu. hatta sırf bunun için kitabı okumayı düşünebilirim. bir an "keşke canavar manavar katılmadan, üç güneşlilik üzerinden gidilseydi" diye düşündüm ama bu da uzun sürmedi. öylesi belgesel olurdu, film değil.

--- spoiler ---

(siyah giysili adam - 2 Şubat 2013 16:48)

yaratık olayıyla aliens, kamışla çölde su takviyesi ile dune, terkedilmiş sondaj istasyonu ile the thing, karanlık gezegen hikayesiyle nightfall, zerg shooting aksiyonuyla starcraft, bir noktadan diğerine yaratıkları oyalarak ulaşma muhabbetiyle tremors, hatta filmden sonra çıkmasına rağmen bilimkurgu janrına egzotik tatlar katmasıyla firefly referansı bulabileceğiniz; ancak bol "geek" referanslı atmosferine rağmen görüntü yönetmenliği, cgı ve senaryo departmanındaki gediklerden dolayı başyapıt olmayı kıl payı kaçırmış olan film. yoksa matrix de bolca referans taşıyordu ve doğru ellerde nasıl bir film haline geldiğini gördük.

ayrıca the thing demişken ilginç bir anektod olarak; keith david iki filmde de benzer bir rolle karşımıza çıkıyor.

(uggaexul - 8 Nisan 2013 09:38)

filmin sonundaki gezegen görüntüsü için bile izlenebilir.
aliens filmlerindeki canavarları birebir alıp kopyalamışlar ama üzerlerinde hiç oynamamışlar.

keşke gezegeni biraz daha tanıtsalardı, keşke o yaratıkları biraz daha yakından tanısaydık.
o, gezegen nasıl bir yerdi?
gezegende kimler yaşamıştı?
eskiden yaşayanlar nasıl tükenmişti?
o kemikleri kalan yaratıklar nasıl bir türdü?
o kuşlar, o yaratıklar nasıl yaşıyor?
nasıl besleniyor?
keşke bunlar daha detaylı işlenseydi...

(aziz vefa - 18 Haziran 2013 09:02)

2000 senesinde üç kez sinemada izlediğim film. şimdi bir filme üç kez gitmek mallık gibi görünse de, o sıralar film izleme, izleyebilme işi şimdiki gibi iki dakikada indirip gerçekleştirilemiyordu. sinemanın hala nimet olduğu zamanlardı.

(saladze - 14 Eylül 2013 11:32)

zamanında izlediğimde "eh işte fena değilmiş" diye geçiştirdiğim, pek etkilenmediğim ve özellikle görüntülerini pek sevmediğim bir filmdi... artık o zaman neremle izlemişsem, yaklaşmakta olan the chronicles of riddick şerefine bir kez daha izleyip bayıldığım, riddicke neden ekstra üçleme çekileceğini anlamamı sağlayan, görüntülerini de çok beğendiğim bir film oldu... anladım ki insanlar değişmez lafı her bakımdan doğru değilmiş...

(madcan - 13 Haziran 2004 18:20)

harika bir bilimkurgu klasiği...

--- spoiler ---

riddick'in karizması, gezegenin kaotik ve boğucu ortamı ve yaratıklar.. tabii unutmadan mal insanların öldüğünü gördüğünde duyulan rahatlama hissinin insanda uyandırdığı hafiften dehşet hissi.. manyak mıyım lan ben diye düşündür müyor değil hani. gözlüklü eleman ölünce sevindim bildiğin. harbiden ne uyuz bir karakterdi o.

--- spoiler ---

(seviyeli sairin kalemi - 29 Kasım 2014 21:05)

imam, müslümanlar, yeni mekke olayları gibi bir bilimkurguda fazla görünmeyen temaları da barındıran film. fazlası ile underrated.. bastır riddick!

(bkz: dark fury)

(hudd - 24 Temmuz 2004 23:21)

kimin yaptığı belli olmayan black...

(hmmm - 13 Temmuz 2001 01:09)

icinde $u arizayi barindirir:
"richard b. riddick. escaped convict. murderer."

(bkz: vin diesel)

(lord aragorn - 13 Temmuz 2001 01:43)

alien resurrection kulvarinda son derece keyifli bir film. filmle ilgili tek sorun johns karakteri icin yapilan oyuncu secim hatasidir. hic merc havasi yok. onun yerine dolph lundgren, hatta michael wincott oynasaydi nefis olurdu.

(ssg - 11 Mayıs 2005 20:50)

insanda inanılmaz tadlar bırakan en favori filmlerimden biridir. riddick gibi bir karakter bu filmle, oyunuyla, çizgi filmiyle vs tam bir efsane olacakken 2. filmle beraber maymun olmuştur.

"...
paris: paris p. olgilvie. antiquities dealer, entrepreneur.
riddick: richard b. riddick. escaped convict. murderer.
..."

(hot sauce - 6 Ekim 2005 18:43)

ülkemize boktan bir köpekbaliği - göl filmiyle ayni anda gelmiş olup da ayni muameleyi gören güzel bir film...

(portakal - 17 Aralık 2001 02:08)