neyin gerçek, neyin kurgu olduğu konusunda insanın kafasında kocaman soru işaretleri bırakan film. adam da bizim gibi kurgulanmış bir film mi izliyor, yoksa yaşadıkları gerçek mi? yahut yaşadıklarının hangisi gerçek, hangisi kurgu? bunların yanıtı yok filmde. bu açıdan bakacak olursak sinemanın en temel özelliğini yansıtan bir film olduğunu söyleyebiliriz. zira baştan sona kurgu olduğunu bildiğimiz sinema, buna rağmen gerçeklik ve kurgu konularında zihnimizde muazzam karışıklıklar oluşturma gücüne sahip bir şey. (bkz: #16841665)

(hurman - 9 Eylül 2009 18:59)

aslinda filmin en super tarafi, arnie'nin gercekten ajan mi oldugu, yoksa tum hikayenin kafasina yuklenen mars tatili seruveni mi oldugunu asla tam bilemememizdir. dikkatli seyirciler, tatilini secerken tercih ettigi kadin tipini anlattiginda ekranda rachel ticotin'in gorundugunu farketmislerdir. ayrica ne derler tatili alirken, "maceralar yasiycan, gezegeni kurtarican, kizi goturucen, pek super olucak". satin aldigi ruyanin adi da 'blue skies over mars'tir. yaa..

(tramell - 16 Aralık 2002 01:10)

arnoldın gözlerinin pörtleme sahnesi komedi filmlerini andırsa da yapıldığı yıl 1990'a göre bayağı aşmış bir film denilebilir. pepsi ve hiltondan reklam vardır bolca. mars nüfusu yaratıcı şekilde oluşturulmuş, mutantlar, 3 göğüslü fahişe, adamın karnına yapışık bir lider filmden ilk hatırlanılanlardır.

(cool n blue - 12 Ocak 2003 15:40)

arnold'un (ve manitasının) gözlerinin pörtlemesi neyse de, asıl o pörtleyen gözlerin tekrar içeri girmesinin komedileştirdiği film. peki kötü film mi? hayır, süpersonik film. ayrıca arnold'un burnundan kocaman bir top çıkardığı sahneyi de unutmamak lazım...

(bindokuzyuzseksendort - 21 Ocak 2003 04:56)

arnoldun orta yaşlı kadın kılığına girmesi, fakat giydiği kılığın dellenmesi (nasıl oluyorsa) sonucu onu özel efeklerle çıkarttığı sahne de filmin en çok hatırlanan sahneleri arasındadır herhalde.

(yunus - 21 Ocak 2003 22:53)

gerek filmdekilerin, rüya ya da bir hafıza programından ibaret olduğu kurmacası, gerek kırmızı hap, gerek kahin, gerekse de arnold abimizin burnundan çıkardığı, onu izlemelerine yarayan kocaman top simgeleriyle matrix in esinlendiği filmlerden biri olmuştur.

belirli aralıklarda zevkle izlenen filmlerden biridir.

(sitki siyril - 9 Haziran 2003 12:42)

öncelikle söylemiş olayım "total recall mükemmel bir filmdi ama remake'i böyle bir efsaneye yakışmamış, bok gibi bir film olmuş" diyenler gayet yanlışlar.
ilk film averajdı, bu film de averaj.

ilk film dönemine göre ortalama bir filmdi. arka planda philip k. dick'in hikayesi olduğundan, değişik bir hikaye sunuyordu. ama asla bi blade runner, bi terminator olamadı.

şu anki filme bazı insanlar büyük haksızlık yapıyorlar. ilk film ne kadar keyifliyse bu da o kadar keyif verdi bana. ilk filmdeki bazı sahneleri tekrar gördük, ama senaryoyu marstan uzaklaştırıp dünyaya yakınlaştırmış olmaları daha taze bir kurgu yaratmış. birebir aynı olaylar olsa bu tadı veremeyebilirdi.

filmi eleştirebileceğim kısım belki çok fazla aksiyon sahnesi içermesi.
ama bilim kurgu fanıysanız, çok ilginç detaylar yerleştirmişler filme, onu farkediyorsunuz.
özellikle "ben kimim" olayı iyi işlenmiş, ama bir yan not olarak, "isyan" biraz daha iyi işlenebilirdi.

filmde geçen dünyayı blade runner, deus ex: human revolution, ghost in the shell dünyalarına çok benzettim, belki onlardan ilham almış bile olabilirler. film, blade runner kadar ağır akışa sahip olmadığından, şehrin tadını bir blade runner gibi hissedemiyorsunuz. yine de şehir içi koşturma sahnelerine bayıldığımı söylemem gerek.

her ne kadar "yaşıtım diye scarlett johansson'a her zaman torpilim var" desem de, bu filmdeki kadın karakterler avengers'daki black widow'dan kat kat zevkli olmuş. jessica biel'i zaten blade 3'te çok beğenmiştim, kate beckinsale ise bu filmde gayet leziz olmuş. film boyunca "kaç la kaç selene geliyor la kaç" dedirtiyor resmen. sanırım şimdiye kadar gördüğüm en iyi kötü kadın olmuş. bunlar filmi keyiflendiren unsurlar.

bazı kişilere sorsan her film bok gibi. tron legacy bok gibiydi, source code bok gibiydi, district 9 bok gibiydi, moon bok gibiydi, prometheus bok gibiydi, yeni total recall da bok gibi.
sanki her gün william gibson, isaac asimov, philip k. dick bizzat gelip film çekiyorlarmış gibi her filme burun kıvırıyorlar.
o yüzden bu kişilerin "bok gibi" demelerine aldırış etmeyin.
şahsen bir blade runner ve ghost in the shell fanı olarak bu filmi beğendim.

(bonecrusher - 29 Ağustos 2012 23:19)

2012 versiyonunu izlemekteyim, şunu söylemek için filmi duraklattım;

yatay çizgi ışık efektini keşfeden kişi allahından bulsun, işinden olsun, iktidarsız kalsın. görsel efekt sorumlusu kimse, elinden gelse "horizontal light" diye başlı başına film yapacakmış denyo.

(turkish tekila - 27 Ocak 2013 01:18)

esasen bilim kurgu firlamasi philip k. (cok afedersiniz) dick'in "we can remember it for you wholesale" hikayesinden esinlenerek yapilmis filmdir. (affiniza siginarak) dick, besyuz defa evlenmis, internet'te sozlugu
bulunan, kitaplarini yazarken ingilizcenin belini getirmis, ahlaksiz soyadina ragmen saygideger bi abimizdir.
en son ben turkiye'deyken altikirkbes yayinlari "mars'ta zaman kaymasi"ni yayinlamisti. oyle yani...

(biragobee - 20 Haziran 2001 17:17)

1990 yılında paul verhoeven tarafından çekilmiş, arnold schwarzenegger'in ve sharon stone'un rol aldığı, 2084 yılında geçen bi kurgu-bilim filmidir. ayrıca, türkiye'de "gerçeğe çağrı" ismiyle gösterildi.

arnold'un kafası, kendisine yüklenen sahte anılarla doludur ve arnold bundan habersiz yaşayıp gitmektedir. ta ki, marsa bir yolculuk yapmaya karar verir ve kafasındaki anıların gerçekliğinden şüphe etmeye, paranoyaklık ne demek bize öğretmeye başlar...

olayın büyük bölümü mars'ta geçmekte olup fimdeki cüce kadın'ın fedakârlığı aklımdan silinmemiştir bi türlü. ayrıca "3 göğüslü kadın" fikrini hayata geçiren, ve bu filmle oscar almış, alex funke’e ait bilgisayar efektleri, o zamanlar yeni yeni kullanılıyor olmalarına rağmen son derece sükse yapmış ve tatmin edici olmuştu. bir bilim-kurgu klasiği olduğunu söyleyebiliriz, soran olursa.

(cyrano - 14 Aralık 1999 22:52)