The Navigators (~ Emekçiler) ' Filminin Konusu : Güney Yorkshire, 1995... İngiliz Demiryolları özelleştirilmiştir, demiryollarını ve istasyonları bir şirket devralır. Yıllardır yerel tren deposunda çalışan demiryolu işçilerine, becerilerini rekabete açık bir pazarda satmaları gerektiği söylenir. Yeni rejimde öncelik müşterilerde ve şirketin kar etmesindedir. Bu, demiryolcuların yaşamında büyük bir değişiklik demektir.
Ödüller :
Land and Freedom(1995)(7,6-9306)
Sweet Sixteen(2002)(7,5-11989)
My Name Is Joe(1999)(7,5-7909)
Ladybird Ladybird(1994)(7,5-2875)
Raining Stones(1993)(7,4-3706)
Looking for Eric(2009)(7,2-14805)
Ae Fond Kiss...(2004)(7,1-6351)
Riff-Raff(1991)(7,1-3653)
Bread and Roses(2000)(7,1-4995)
It's a Free World...(2007)(7,0-5268)
Carla's Song(1996)(6,8-2768)
Route Irish(2011)(6,4-3993)
Venedik Film Festivali : "Children and Cinema Award"
BAFTA : "BAFTA TV Award-Best New Writer"
odtü kamu yönetimi ile uluslararası ilişkiler bölümü öğrencilerine izletilip hakkında essay yazması istenen filmlerden bir diğeri. *(bkz: cia in iskence teknikleri)
(mate soul - 19 Mayıs 2008 21:59)
bu filmin senaristi rob dawber hakkında filmin yönetmeni ken loach: " rob, heyacanlı ya da duygusal bir tip değildi fakat filmin onun anlatmak istediği hikayenin hakkını vermesi onu da sevindirmişti. filmin piyasaya çıktığını görseydi; demiryollarının ve demiryolu işçilerinin özelleştirme cehenneminde çürümesine göz yuman işçi partilerinin kıçına bir tekme de o atmak isterdi." demiştir.
(handeyener - 26 Nisan 2011 12:20)
odtü'de verilen introduction to politics ii - adm1122 dersinin ödevlerinden birisine konu olmuş filmdir. bu ödevde öğrencilerin filmdeki neo-liberal özelleştirme politikasının işçileri nasıl etkilediğini yazmaları istenmişlerdir.film her ne kadar işçilerin perspektifinden değişimi iyi vermiş olup özelleştirmenin zarar verici etkilerini güzel gösterse de, bir filmden çok belgesel tadında bence. yani film modunda izleyince çok sıkıcı bir film haline dönüşüyor, belgesel olarak çekselerdi daha ilgi çekici olabilirdi. bu haliyle izlemek tek kelimeyle işkenceydi.dipnot: bu entrynin yazıldığı tarihte filmin internette türkçe altyazısı bulunmamaktadır.
(puppets - 22 Mayıs 2012 01:22)
navigators soulfunk tarzında müzik yapan nefis bir grup, wall of stone şarkısına rox 90.1 radyosunda denk geldim, meğer grup 2003 yılından bu yana varlığını sürdürüyormuş, şahane şarkılarıyla kulaklarıma yapıştılar. http://youtu.be/6_rhgwgypb4
(macrol500 - 27 Temmuz 2012 13:18)
bundan seneler sonrasında da, yaşanan ekonomik dönüşümün alt sınıfları nasıl etkilediğine bakmak için izlenebilecek bir film. sıkıcı olabilir, tekdüze gelebilir, ama bu maalesef doğru olmadığı anlamına gelmiyor. gerçi bu doğru olma durumu da, iyi film olmasına yetmiyor. işçilerin önceden kullandıkları ekipmanı parçalamaya zorlandığı bir sahne var örneğin. bu sahne bence toplumcu-gerçekçi sinemanın neden ekseriyetle sıkıcı olduğunun bir örneği. şu ıspanakların denize dökülüp, alenen serbest piyasa üzerine ders verildiği bir kemal sunal filmi var, onu çağrıştırdı. özelleştirme, taşeron, iş kazaları veya demir yollarına özel bir ilginiz varsa izleyin, yoksa bildiğiniz şeyleri anlatıyor.
(jack in the box - 5 Temmuz 2014 22:05)
ülkemizde iş cinayetlerinin maalesef rekor kırdığı şu dönemde izlenmesi elzem olan; ken loach'un özelleştirme, iş güvenliği ve işçiye verilen değeri demiryolu sinyalizasyon işçileri üzerinden anlattığı 2001 yapımı film. aslında tam olarak sağlam hikayesi olan, film gibi bir filmden ziyade anlatmak istediklerine odaklanan oldukça doğal bir eserle çıkmış karşımıza bu kez ken loach. özelleştirmeyi, iş sıkıntısının insanların özel hayatlarını nasıl etkilediğini, haftada bir el değiştiren işletmeleri, iş güvenliğinin nasıl hiçe sayıldığını, işiyle insanlığı arasında tercih yapmak zorunda kalanları anlatmış.--- spoiler ---özelleştirme sonrası teknik ekipman rakip firmaların eline geçmesin diye parçalatılması; öte yandan işçilerin sabahtan akşama kadar boş oturup da sırf mesai kartlarını okutabilmek için pazarları bile işe gitmeye zorlanması ve sürekli olarak bir rekabet ve verimlilik arayışına girilmesi; iş güvenliğini sorguladığı için hiçbir işveren tarafından çalıştırılmayan eleman ve özellikle finaliyle dikkat çekici.yine arkadaşlarına yaptıkları sardalya şakası ve koku yüzünden kafasını minibüsün camından çıkaran elemana ''sok şu kafanı camdan içeri! bizi at taşıyan kamyonlara çevirdin.'' tespiti komikti.bir de yıllarca üniversiteye trenle gelip giden biri olarak şu ''tren dururken tuvaleti kullanmayın!'' uyarısının ne anlama geldiğini öğrenmiş olduk bu film sayesinde. * --- spoiler ---bu arada life on mars ve ashes to ashes dizilerinden ray carling rolüyle tanıdığımız dean andrews da var kadrosunda.allah kimseyi işi ile vicdanı arasında tercih yapmak zorunda bırakmasın!
(godot yu hacklerken - 22 Kasım 2014 11:53)
daha çok işçi sınıfınca desteklenen bir takım olarak bildiğim sheffield wednesday'i ken loach'un bu filmde birkaç kez anması tesadüf gibi görünmüyor.
(puskinskaya - 20 Temmuz 2015 11:24)
ücretli çalışanların mutlaka izlemesi gereken, ders niteliğinde ken loach filmi. iş gücünün evrensel niteliğini hatırlatan şantiye geyikleri de cabası...--- spoiler ---şantiye şefi: -we are talking about new mission...işçiler:-mission ?-mission impossible ? (kahkahalar)-missionary position ? (kahkahalar)şantiye şefi:-hey... hey... listen... (kahkahalar)--- spoiler ---
(arnavut kaldirimi iyi hal indirimi - 25 Kasım 2015 13:35)
demiryolu işçilerinin, yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle inandıkları doğrulardan dahi ödün vermek zorunda kaldıklarını gösteren oldukça başarılı bir film.
(baytar - 15 Ekim 2004 04:25)
bu filmde "fazla mesai ister misin?" diye soran iş bulma kurumuna "istemem, arkadaşlarım işsizken fazla mesai çalışmayı ahlaklı bulmuyorum." şeklinde cevap veren bir işçi abimiz vardır ki izlerken vay be dedirtir. insanların şimdi fazla mesai almak için nasıl çırpındıklarını görünce bu lafın etkisi daha da artıyor.
(loveactually relax - 30 Mayıs 2018 03:42)
Yorum Kaynak Link : the navigators