japon yönetmen shinji aoyama'nın 217 dakika süren filmi. film o kadar uzundur ve yavaş akar ki, insana sonsuza dek sürecekmiş hissi verir.

(abendrot - 23 Şubat 2007 19:28)

potansiyelini kullanamayan hoş konseptli dizi. doldurmuşun bir kasabaya o kadar dehayı, vermişsin ellerine her türlü imkanı, ama düzgün bir senarist vermemişsin işte. insan bekliyor ki her bölümde, ilk bölümde olduğu gibi asıl hikayenin akışı etrafında cereyan eden küçük güzellikler olsun bilimsel ve kurgusal, ama yok. elinizde s.a.r.a.h. gibi muhteşem bir malzeme var, onu da kullanmıyorsun. hayır bilmiyorsan ne yapacağını, aç bir iki harry potter kitabı oku ne bilim geleceğe dönüşü falan seyret. bir de genel amerikalı kültür düzeyi düşük olduğundan olsa gerek muhabbetlerdeki bilim dozu az kalıyor, kesmiyor. halbuki bizde ilkokulda kuantum fiziği okutulduğu için, bekliyoruz ki konular daha bir bilimsel temalara dokunsun, biz de seyrederken anlayalım, "aa evet ben biliyorum bu hadiseyi, bilim teknik te okuduydum, bıdı bıdı" diye hava atalım, ukalalık yapalım falan ama o da olmuyor.
(bkz: kendi kendine ayar vermek)

(tequila - 19 Kasım 2007 14:27)

turistlerin unuttugu bir kuzey kaliforniya sehridir eureka. baya ufak olmasina ragmen san francisco'dan portland'a kadarki sahil bolgesindeki en buyuk yerlesim yeridir. bu da nasil genis bir county'deki insanlarin buyuk sehre ac oldugunu gosterir. gosterir de sonuc olarak ne demektir bu bilemiyorum. eureka'daki pearl lounge'daki barmen de bilemedi. burasi cok ozel bir sehirdir dedi, neden dedim. ayni yukarda yazan sebepleri siraladi. ee dedim sonuc? dedi bilmiyorum...
ama bu mahallemsi sehrin cok garip insanlari vardi sarhosluktan hatirladigimiz kadariyla. barda oturan iki tane cok tas hatun vardi, bana sorsan 27 yasindadirlar ama yanimdaki o.e.ye sorsan 23 yasindadirlar. kararinda topuklu ayakkabili, karakterli suratli kadinlar ki bu bile bana college student olmadiklarini gostermeye yetiyor. etekli olan topuklunun icinden cikardigi ayagini hafifce oyle bir bacagina surtuyor ki en ayak fetisizmi olmayan insan bile kipirdanir biraz. bir bucuk saat birbirleriyle konusup etrafi 1 sn goz ucuyla bile olsa kesmemelerinden eski dost olduklari ve gercekten birbirleriyle muhabbette geldiklerini anliyorum.
sonra birden lounge'a manyaklar gelmeye basliyor bir bir... 3 tane redneck^* geliyor ki bir tanesi kadinlara adeta aralarina kafasini uzatip 5 saniye o arada sabit durarak yiyecekmiscesine bakiyor. sonra 4 kisilik bir grup giriyor, biri super ibne, ikisi lezbiyen ki zaten opuserek giriyorlar bunlar. heteroseksuel olan sonuncu iriyari manyak ise grubun kalanina yuksek sesle orjinal sorular soruyor, yok gang bang'e var misiniz, erkeklerle de yapiyor musun, vs. tarzinda.
sonra ot kokan 3 tane erkek girdi. arkasindan donu gorunen slutty bir kadin girdi, yerdenbitme koca memeli bir kari girdi, vs... senlendikce senleniyor allahim. o loser redneck parmagindaki yuzuge bakmadan kendi sandalyesinden dusmek pahasina kadinlara dogru uzaniyor... uzaniyor ki ne uzaniyor... kadinlar sallamaya calisiyor ama pek bir yere gittigi yok herifin. biz birer uzo soluyoruz birer white russian ve birer biranin ustune. uzo'yu almak icin uzandigimda barda oturan koca memeli kiz kulagima "you're gonna get fucked up" diyor. "fucked up" kismini vurgu ile soyluyor. donup suratina bakmiyorum ama nasil, kim tarafindan diyorum. bisi demiyor ayni cumleyi tekrarliyor. sonra ermeni miyim diye soruyor... hayir turkum diyorum. "siktir" diyor turkce, guluyor. biz de guluyoruz. en yakin arkadasi ermeniymis o ogretmis, benden bile guneyde, pasadena'da yasiyormus. ne sikime burda surtuyon demiyoruz, masaya donuyoruz.
o sirada bardaki tas hatunlardan etekli olani sandalyesinde ganchomsu bisiler yapiyor fonda bir neuvo tango muzigi calarken. o.e. beni gazliyor, ben de sarki bitmeden kalkiyorum hadi dansa diye. kadin ama ben evliyim diyor. eee, dans edelim dedim bir kere ver demedim ki demek geliyor icimden, kibarlastiriyorum agzimdan cikmadan. neyse ki diger hatun imdadima yetisiyor ve "evliler dans edemez diye bi kural mi var, hadi hadi" diye gaz veriyor. kadin kicini kaldirana kadar sarki bitiyor, alakasiz bir sarkiyla bisiler yapmak zorunda kaliyoruz ama olsun amac muhabbet zaten. sonra da baya bir muhabbet yolu aciliyor bu sayede. eteksiz kadinin gogusleri cok guzelmis, farkediyorum. ama ikisi de evli imis, yuzukler tek tas olmasa da ellesmiyoruz. bardaki diger tayfa ayni fikirde degil herhalde ki 5 dakikada bir yeni bir yazan geliyor, bi dakka bos birakmaya gelmiyor hemen kanatlardan ataklar basliyor.
ucer bira daha icip cikiyoruz mekandan cunku kapanma vakti geliyor ve kadinlardan birinin kocasini arayip "bizi gelip alir misin 10 dakika sonra" dedigini farkediyorum. geceleri disarisi kadikoy sokaklari gibi bombos ama icerisi komik yani bu sehrin. yolunuz gecerse pearl lounge'a bi ugrayin...

(lucifer s smile - 25 Kasım 2007 10:55)

ingiltere'de the times gazetesinin yayınladıgı ucretsiz aylık bilim dergisi. turkiyedeki cumhuriyet bilim eki benzeri bir yapıya sahiptir.
(bkz: http://www.timesonline.co.uk/…/news/science/eureka/)

(yorgundmkrt - 8 Şubat 2010 23:13)

dördüncü sezon muhteşem başlamış.

--- spoiler ---

zaman yolculuğunu seviyorum.
--- spoiler ---

(gri gandi - 17 Temmuz 2010 17:55)

dördüncü sezonun ilk bölümündeki previously kısmında previously olmayan birşeyler var sanki. 3.18den sonra sanki başka bölüm de yayınlanmış havası bıraktı bende..

(hytloday - 13 Ağustos 2010 00:01)

bünyemde feci şekilde bağımlılık yaratmış dizidir. görünce resmen dünyam aydınlanıyor, o derece yani. star trek'ten beri bu duyguyu hissetmemiştim, nedir sırrı çözemedim ama sevinçle takip etmekteyim.

(gri balikcil - 20 Ekim 2010 19:48)

nasıl özlemişim bu diziyi anlatamam. jenerik müziği başladığında -her ne kadar ilk versiyonundan kısa olsa da- içimi tarifsiz bir huzur kapladı. askerden döndükten sonra belki de ilk defa kendimi evimde hissettim.

allah aşkına şurada huzur bulmamak mümkün mü!?

(gri gandi - 1 Ağustos 2011 01:32)

5. -ve haberlere göre üzülerek bildiriyorum ki son sezonu- 2012 yılında başlayacak olan dizi. geçtiğimiz günlerde lezizi bir yılbaşı özel bölümü yayınladılar. çizgi film tadındaydı ama pek bir hoştu.

--- spoiler ---

özellikle south park karakterlerine bittim ben.

--- spoiler ---

(sozlukte kullanmayi cok istedigim nick - 8 Aralık 2011 21:46)

şu tv dizileriyle yarattığım alternatif evrende nedense bütün süper yan karakterler ya gönderiliyor, ya öldürülüyor, olmadı zamana sıkıştırılıyor. hadi cuddy'siz house'a alıştık da yani bir nathan stark ve jack carter diyaloğu kolay mı yetişiyor ki, sen bu gül yüzlü adamı resmen duman ediyorsun, ey senarist. an itibarı ile bilime olan inancımı yok etmiş dizidir. zaten tag ile jo 'yu da ayırdılar. kendi evrenime döneceğim ben.

(misantrophe - 12 Aralık 2011 22:46)

la. "buldum"
(bkz: arshimed)

(trenchkot - 22 Ocak 2001 23:41)

tefal'in "en kolay kullanımlı" olduğunu iddia ettiği tava seti.

tava lan bu? ne kadar zor olabiliyo ki zaten?

(trenchkot - 22 Ocak 2001 23:57)

kafada ampül yanma efekti...

(stinkfist - 24 Ocak 2001 02:32)

8bit zamanlarinda bbc, c64, zx spectrum icin cikmi$ ve ilk cozene 1 milyon sterlin odul verilen text adventure.. oyun tutulmadi ve firma batti..

edit: 1984'te cikan bu oyunun odulu 25000 sterlinmi$ ve piyasaya cikaran firma domark'mi$.

(ssg - 24 Ocak 2001 02:34)

kuzey california'da bir sehir.

(guru - 24 Ocak 2001 08:44)

kardeş payı adlı dizinin jeneriği de bu sözle başlar.

eeuureeeka.

(silgi kafa - 18 Nisan 2014 18:17)

normal görünen, ancak aslında çok gizli devlet araştırmaları için bir araya getirilmiş süper zakalı insanların yaşadığı bir kasabayı anlatan yeni sci fi channel dizisi.. bir adam boyunu geçmeyen küre gibi bişiden ev kuruluyo, deniz motoruna mekanik ayaklar takılmış suda yürüyo, basketbol sahası değişip kaykay sahası halini alıyo, uzaktan kumandalı bulutla çocuklar eğleniyo , böyle garip garip şeylerin olduğu bir kasaba eureka.. kasabada yeni göreve başlayan şerifin etrafında gelişiyor olaylar anlaşıldığı kadarıyla..

18 temmuz'da başlıyormuş...

http://www.scifi.com/eureka/

edit: bir de bu var.. enteresan yani..

http://www.scifi.com/…ureka/madeineureka/index.html

(auroriel - 14 Temmuz 2006 10:08)

yunanca "su cok sicak!", "yandim anam!" gibi anlamlara gelmektedir.

ayrica sci fi'da bu sezon gosterime girecek ilginc konulu dizi.

(airbug - 28 Haziran 2006 21:14)

ben komedi miyim, yoksa acaba polisiye miyim, yoksa macera miyim neyim ben diye etrafta dolasan bir sci-fi orijinal yapimi. ortama tabiri caizse yavsak bir hava hakim dizide, ortam yavsak olunca insan konu da yavsak olur diye bekliyor ama degil, komplolar falan ceviriyor bazilari. cok izleyen var diye lost'ta ornek vereyim mesela. biliyorsunuz lan noluyor diye izliyoruz lost'u, bu neden boyle, bunun arkasinda ne var vesaire. simdi ortam yavsak bir ortam olsa (ne bilim mesela o adada salak ile avanak'in oldugunu dusunun), yer mi seyirci salak ile avanagin bu gizemleri cozme pesinde oldugunu. ben soyliyim hemen yemez. insanlar da biraz ciddi olacak ki, birkac insan olecek ki, biz de inanalim ha bunlar bu adaya dustuler ama dustukleriyle kalmayacaklar, arastirip isin icinden cikmaya calisacaklar. neyse cok uzattim, iste geyik tipler, geyik ortam olunca (eureka'dan bahsediyorum), bu geyik tipler bir seyleri cozmeye calisinca komik oluyor. komik olsa iyi guleriz en azindan. biraz zorlama oluyor. bir de son olarak, hani 24 olur, ilk gun iki bolum birden yayinlarsin gozumuzu kirpmadan izleriz. ama kardesim tek bolumune zor katlanilan bir dizinin ust uste iki bolumunu vermek nasil bir mantiktir. sinir krizi gecirecektim ekran basinda hepsini izleyecegim diye. nerde o eski sci-fi dizileri..

(quiescent pandemonium - 5 Ağustos 2006 00:16)

latince yahut antik grekçe buldum anlamına gelen kelime.
türkçe'ye evreka! olarak geçmiş.

ve ayrıca poenun muhteşem bir hikayesinin ve de kuruçeşme'de bir tekel bayiisinin adı.

(elf - 25 Temmuz 2001 04:20)