Ilha das Flores (~ A bevándorlók szigete) ' Filminin Konusu : Ilha das Flores is a short starring Paulo José, Ciça Reckziegel, and Douglas Trainini. The ironic, heartbreaking and acid "saga" of a spoiled tomato: from the plantation of a "Nisei" (Brazilian with Japanese origins); to a...
Ödüller :
Jogo de Cena(2007)(8,5-867)
Cabra Marcado Para Morrer(1984)(8,4-826)
Edifício Master(2002)(8,4-1003)
Eles Não Usam Black-Tie(1981)(8,2-871)
Bicho de Sete Cabeças(2001)(7,7-4047)
Lavoura Arcaica(2001)(7,7-1505)
O Homem Que Copiava(2003)(7,7-8363)
O Bandido da Luz Vermelha(1968)(7,5-991)
Casa de Areia(2005)(7,4-2920)
Saneamento Básico, O Filme(2007)(7,3-1880)
Houve uma Vez Dois Verões(2003)(7,2-656)
Meu Tio Matou um Cara(2004)(6,6-2266)
Berlin Film Festivali : "Silver Berlin Bear-Best Short Film"
orijinal, akici ve carpici bir sinema dili olan jorge furtado'nun bir kisa filmi. turkce altyazili izlemek icin: (bkz: http://touch.dailymotion.com/…flowers-c_shortfilms)
(nick the chopper - 25 Kasım 2006 19:52)
bu yapıt hakkında izlemeden önce herhangi bir malumatım yoktu. ilk iki uyarı cümlesinin ardından "tanrı yoktur" yazısı ile başladı film. arkasından da dönen dünya grafiği, ve hemen ardından peşi sıra gelen bir sürü tanım... tamam dedim, şimdi filmin sonuna dek müstehzi bir ses tonuyla tanımlar yapılacak ve akabinde bir şekilde "gördüğünüz gibi tanrı yoktur" denilecek. inanç sahibi bir kimse olarak rahatsız edici bir deneyim bekliyordum. film tanımlarla başladı ve üslubunu hiç bozmadan devam etti. yer yer ilginçleşiyordu. sonunda ne diyecekler diye merak ediyordum. ve çok geçmeden filmin meramının anlaşıldığı çiçekler adası sahneleri geldi...ve şimdi dumurlardayım. arkadaşım böyle bir konuyu bu kadar sukunetle nasıl ele alabildin, nasıl oldu da böylesi bir öfkeyi dillere destan sarkastik bir üslupla yazıya dökebildin, böylesi sert bir mesajı nasıl böyle dingin cümlelerle verebildin. normal bir belgeselde görülünce artık aldırış bile edilmeyen bir konuyu, nasıl böyle taze anlatabildin.şapka çıkartıyorum sana jorge furtado. ters köşeye yatırdın beni. daha izlemeden "rahatsız edici bir deneyim" filan diyordum, bin kat rahatsız oldum.
(charles h duell - 23 Mart 2008 03:41)
insanın domuzdan daha değersiz bir varlık olduğunu kusursuz bir mantık silsilesi ile 13 dakikada kanıtlayan/anlatan belgesel. kapitalizme giydiriyormuş, sistemi deşiyormuş falan önemli değil, hayvanlar gibi utanıyorsunuz bunu izleyince, çok net.
(ecnebi - 22 Kasım 2008 13:20)
"gelişmiş beyin ve kavrayıcı başparmaklara sahip" insanoğlunun yarattığı utanç verici eseri çarpıcı bir biçimde ortaya koyan, kapitalizmin özgürlük anlayışına ayarın hasını veren belgesel.
(dali dili havali korna - 2 Aralık 2008 21:58)
para-kapital ve insan üzerine yapılmış olan en kısa, en öz ve manidar yapıt. iki kavrayıcı parmağı ve düşünme yeteneğine sahip her canlının insan olma sorumluluğunu yüzüne tokat misali çarpan faideli bir belgesel. özellikle ikinci dünya savaşındaki, iki kavrayıcı parmağı olan yahudilere ait çarpıcı sahneler malum düzende herkesin aynı koşullara sürüklenebileceği mesajını çok iyi vermektedir.
(arph - 11 Aralık 2008 21:59)
""free" is the state of those who enjoy freedom. "freedom" is a word that feeds the dream of humanity: that no one can explain, but everyone understands." diyerek biten sarsıcı yapıt. domuzların bile yemediği şeyleri yiyerek yaşamaya çalışan "özgür" insanların hikayesi.http://www.dailymotion.com/…-das-floressub-eng_news
(vicdani redci padawan - 18 Ocak 2009 16:11)
troll olsaydım "tamam kabul, domuzlar çiçek adasındaki insanlardan yiyecek bulma konusunda daha şanslı olabilirler ancaaaak; hiç bi insanı da ağzında elma götünde fiyonk kuyrukla servis etmiyolar" diye düşünebilirdim. neyse ki troll değilim.
(yerebakan - 5 Haziran 2011 04:21)
http://www.youtube.com/watch?v=cs6fbifffkw
(kolunu bukerim ama - 24 Temmuz 2011 01:37)
"özgürlük, insanların düşlerini canlı tutan bir sözcüktür, ne ifade ettiğini kimse açıklayamaz ama herkes anlar"
(birnickimbileyok - 15 Mayıs 2014 23:19)
debelerle reklamı yapılan, kendi de ateizm propagandası olan bir filmdir. çok müthiş bir zeka ürünü olarak yorumlanması da yorumcuların kendi çaplarında yaptığı reklamdır.bu kısa filmi özet geçmek gerekirse: (özetin özetinden okunmaya başlansa da olur)-40-50 adet kesin bilimsel bilgi (domates bir sebzedir, domuz bir memelidir ve dört ayaklıdır, bir gün; dünyanın kendi çevr.... gibi)-3-5 tane hak vereceğimiz (adam ateist ama haklı beyler diyeceğimiz) bilgi var (insanın diğerlerinden ayıran en önemli fiziksel özelliğinin gelişmiş beyni ve başparmağı olması gibi)-hikaye akışına göre birike birike uzatılan, tekrar tekrar usanmadan söylenen cümleler var. ("bay suzuki tarafından ekilen, süpermarkette para karşılığı takas edilen, çiçeklerden elde edilen parfümler karşılığında bayan anete'nin takas ettiği parayla alınan domuz etinin sosuna kabul edilmeyerek çöpe atılan domates" gibi)-bir tane de azcık düşünülünce saçma gelen bir tesbiti var; "buradaki gelir düzeyi düşük insanlar domuzun bile yemediği şeyler için sıraya giriyor" diyor. "bunlar da insan; suzuki de, domatesi çöpe atan anete de insan olduğuna göre çok da özel olmayabiliriz, belki de bir hayvandan farkımız o kadar da fazla değil" demeye getiriyor ama atladığı şey şu:bu insanlara bu muameleyi yapan domuzlar değil, güç sahibi başka bir insan(domuz çiftliği sahibi), işte bunu görmezden geliyor; domuzların bu üstünlüğü kendi kendine elde ettiklerini, hani domuzdan çok da üstün olmadığımızı düşünmemizi istiyor.------------------özetin özeti: adam sonra ardarda 50 tane kesin bilgi veriyor, biz tam bunun her dediğine inanırken, "domuz insandan üstün olabilir" deyip - kabul etmemizi istiyor, tabi bir de videonun en başında yalnızca 2 kelime ile yaptığı ateizm propagandası var.son: ilkokulda şöyle salak saçma bir şey vardı, 20 kere hızlı hızlı "süt-süt-süt-süt-..." dedirttiğimiz arkadaşımıza hemen ardından "inek ne içer" diye sorardık. cevap genelde "süt" olurdu, gülerdik işte o yaşımızdaki zekamızla..bahis konumuz olan, debelerde reklamları dönen bu filmde de aynen bu yapılmaya çalışıyor. bu sefer dilimizin değil de beynimiz sürçmesini istiyorlar.. ateizm propagandasını yapmak isteyenler, filmde bunun için mantık çerçevesinde tek bir söz bile söyleyemiyor.acınası bir ucuzluğa sahipfakat bu ucuzluğa rağmen aklınca milletin aklıyla oynamaya çalıştığı için zararlı bir filmdir.diğer propaganda filmleri gibi bu filmin de hiç yapılmamış olması gerekirdi
(parke zemin - 24 Ekim 2014 04:01)
bazı kamiller tarafından 'domuzun insandan daha üstün gösterilmeye çalışıldığı' bir film olduğu söyleniyor. ha evet tabi.tanım: mükemmel ötesi bir belgeseldir.
(hatamlasevbeni - 26 Ekim 2014 23:22)
filmde, insanı domuzdan daha değersiz yapan sistemin eleştirisi var. çokca yapılan tanımlarla ironi güçlendirilmiş. “çiçek adası” yönetmenin yerlisi olduğu port o alegre’de ve bu ada bir çöplüğe hizmet ediyor. arazinin sahibi bir de adam var. o adamla da insanlar girmesin, domuzlar da çıkmasın diye arazinin etrafını çitlerle çevirmiş. çitler yalnızca beş dakikalığına açılıyor ve insanlar içeri gruplar halinde içeri alınıyor. yerli halk içeri girdiğindeyse domuzun dahi yemediği çöplere ulaşma fırsatı buluyorlar. onları kontrol edense arazi sahibinin tuttuğu adamlar. bir de domuz eti yemeği için domateslerini sosuna uygun görmeyen kadın var. kadın da parfüm alıp satıyor. kazandığı parayla da domates ve domuz eti alıyor. domatesleri ise bay suzuki yetiştiriyor. o da domatesleri yetiştirip satıyor, onları yemiyor. kısacası öyle tuhaf öyle basit bir zincir var ki, herkes paranın izinden gidiyor. adadaki fakirler hariç. fakir, arapçadaki fukr kelimesinden gelir. yemeğe ulaşamayan ve sağlıksız yaşayan insanların zamanla omurgaları yamulmuş. mezkur omurga da arapçadaki karşılığı “fukr” imiş. fakir yani yemek bulamayacak kadar aç kimse. telefon alamayacak kimse değil. o halde hikayemizdeki tek fakir grup yerel halk ve yine o halde paranın peişnden koşmayan yine aynı kimseler.“seçme şansı olmayan insanlar hiç bir zaman hür değildir, hayalleri onları ayakta tutar” diyesi geliyor insanın filmi izleyince. filmin sonundaki bir cümle ise kafaları karıştırı cinsten: “hürriyet, özgürlük şansına erişenlerin mevkisidir.” 12 dakikalık kısa filmde canlandırılan her karakter- adadaki yerlileri tenzih ediyorum- bir sistemin parçası gibi hareket ediyor. domatesler yetiştiriliyor ama yenmeden satılıyor, parfüm alınıyor ama kullanmadan satılıyor… domuz bakıcılığı yapılıyor ve onlarda başkalarına satılıyor. hiç alakası olmadığı halde sırf para kazanmak için bir başka insanın domuzlarına bekçilik de yapılıyor. bu zincirin halkasını oluşturan herkes, arzulardan ve hayallerden bir hayli yoksun yaşıyormuş gibi geldi bana. kendilerine has hayalleri olmayan, kurallarını başkalarının yazdığı oyunu oynayan kimseler… yalnızca yerli halk hayallere sahip gibi. onların da sahip oldukları tek şey.. arzularından kopuk yaşayan modern dünya insanı ne kadar özgür?
(nehmeto - 26 Kasım 2014 01:23)
jorge furtado'nun 1989 yapımı 12 dakikalık kısa filmi. film tamamen tanımlardan oluşmuştur. fazladan tek kelime etmez, brazilyanın porto alegresindeki çiçekler adasından bahsederken. önce domatesin sonra insanın sonra, parfümün sonra çiceğin sonra domuzun sonra çöpün sonra süper marketin sonra çocukların ne olduğunu öğreniriz. "bu film bir kurgu değildir.çiçekler adası gerçekten vardır.tanrı yoktur. "
(karanliktaparlayancakiltasi - 14 Kasım 2005 11:24)
(bkz: island of flowers)
Yorum Kaynak Link : ilha das flores