Süre                : 1 Saat 32 dakika
Çıkış Tarihi     : 02 Aralık 1968 Pazartesi, Yapım Yılı : 1968
Türü                : Cinayet,Heyecanlı
Taglar             : Haydut,Brezilya,Sao paulo brazil,Seri katil
Ülke                : Brezilya
Yapımcı          :  Urano Filmes
Yönetmen       : Rogério Sganzerla (IMDB)
Senarist          : Rogério Sganzerla (IMDB)
Oyuncular      : Helena Ignez (IMDB), Paulo Villaça (IMDB), Pagano Sobrinho (IMDB), Luiz Linhares (IMDB), Hélio Aguiar (IMDB), Luís Alberto (IMDB), Armando Barreto (IMDB), Lenoir Bittencourt (IMDB), Sonia Braga (IMDB), Lola Brah (IMDB), Júlio Calasso (IMDB), Ozualdo Ribeiro Candeias (IMDB), Maurice Capovila (IMDB), Renato Consorte (IMDB), Neville de Almeida (IMDB), Carlos Farah (IMDB), Gaúcho (IMDB), Júlio Grimberg (IMDB), Sérgio Hingst (IMDB), Miroslav Jadrov (IMDB), Antônio Lima (IMDB), Roberto Luna (IMDB), Sérgio Mamberti (IMDB), José Marinho (IMDB), Miriam Mehler (IMDB), Ítala Nandi (IMDB), Ezequiel Neves (IMDB), Índio Palito (IMDB), Paula Ramos (IMDB), Carlos Reichenbach (IMDB), José Alberto Reis (IMDB), Lúcia Rocha (IMDB), Maurice Segall (IMDB), Renata Souza Dantas (IMDB), Maria Carolina Withaker (IMDB)

O Bandido da Luz Vermelha (~ El bandido de la luz roja) ' Filminin Konusu :
O Bandido da Luz Vermelha is a movie starring Helena Ignez, Paulo Villaça, and Pagano Sobrinho. The story of a famous Brazilian criminal, called The Red Light Bandit because he always used a red flashlight to break in the houses...


Oyuncular
  • "su siralar cehape'nin yeni bir tezgahina sahne olmakta. *"




Facebook Yorumları
  • comment image

    oturup kalkıp kahve içen insanların diyarı.

    ama dediler ki; "burdan kahve alma, bunlarin cekirdekleri gidiyor evropa'ya, orda kavruluyor, daha guzel oluyor, kahveni evropa'dan al...". hay dedim sizin global ekonominize! ben kahvemi hacibekir'den alirim, dedim... cektim geldim.

    gözlerim hep bir gisele bundchen aradı sokaklarda. lakin dediler ki; "kendisi tam brezilyalı sayılmaz. ailesi safkan alman göçmenidir, evinde bile almanca konuşulur. brezilya'dan gisele bundchen umacağına münih'e git". yeter lan, bi orjinal hadiseniz olsun dedim... çektim geldim.

    birşeyleri, daimi olarak birtakım vücut uzuvlarına sıkıştırıp giyiniyorlar ayrıca. bu sebepten, çatal arası külot - tanga - ve parmak arası terlik - şıpıdık - cenneti.


    (felixia - 17 Nisan 2008 18:37)

  • comment image

    * amerikalıların ve arjantinlilerin sevilmediği bir ülke.
    * bayanların futbol maçlarının bile tvde yayınlandığı ülke
    * para biriminin ytl ile birbirine yakın değerlerde olması nedeniyle fiyat karşılaştırmalarının yapılmasının kolay olduğu ülke
    * ırkçılık değil para nedeniyle insanların şiddete maruz kaldığı ülke. rolex vs takmanın cesaret ve dikkat istediği ülke.
    * bazı kasabalarının afrika köyleri gibi göründüğü ülke
    * etin çok başarılı pişirildiği ülke
    * sol markasaıyla çok başarılı bir biraya sahip ülke
    * benzinin litresinin 1 euro'dan ucuz olduğu ülke
    * portekizcenin portekizden daha güzel bir tınıyla konuşulduğu ülke. (bu konuda zaten portekizlililer brezilyalılar için "onlar konuşmuyor şarkı söylüyorlar" derler)
    * çok güzel bayanlar ile çok çirkin bayanların bir arada yaşadığı, gelir dağılımı gibi güzellik dağılımının da dengesiz olduğu ülke. (tamam onlar çirkin değil bakımsız)
    * türkiye ile 6 saat fark olan ülke.
    * ortalama gelir düzeyinin hiç de iyi olmadığı ülke.
    * bazı bölgelerinde iltalyanların, almanların ve japonların yaşadığı ülke.
    * sao paolo'da bir türk camisi barındıran ülke.
    * genelde ucuz, donanımsız ve küçük motorlu araçların kullanıldığı ülke.


    (bettencourt - 28 Nisan 2008 15:44)

  • comment image

    dünya üstünde medeniyetle henüz temasa geçmemiş 100 kadar kabile kaldığı zannediliyor, ve bunlardan yarısı brezilya'da, peru sınırında.

    adamlar pek dokunmuyorlardı bu yerlilere, ama amerikalı zengin turistler helikopter kiralayıp bu yerlileri izlemeye bakmaya filan geliyorlarmış. (bunlar eski hollywood filmlerindeki snob zenginlerin ete kemiğe bürünmüş halleri resmen)

    brezilya hükümeti de artık bu sektörden ne kadar çok ekmek çıkabileceğini fark mı etti nedir, kendileri bu yerlilerin fotoğraflarını çekip dünya basınına dağıttılar: http://www.msnbc.msn.com/…728/displaymode/1107/s/2/

    a be ibibikler... başının üstünden dakka başı helikopter geçen yerliler ne kadar modern dünyayla temasa geçmemiş sayılabilir allahasen? bırakın adamları kendi haline be. karnavalınız var zaten, turistik gelir olarak yetmiyor mu?

    delirtecekler yerlileri ha... sürekli kafamın üstünden anlam veremediğim dev bir demir kuş geçse ben de deliririm.


    (mortifera - 7 Aralık 2008 21:22)

  • comment image

    amazon ormanlarina ulasmak icin gidilmesi gereken, dogal guzellikleri soap opera'lari, kizlarinin popolari, teneke sehirleri, ihtisamli gece hayati, sokaklarda oldurulen uyusturucu kuryesi bebeleri ile de unlu olan somurgelikten ruhen siyrilamamis ulke..


    (still - 11 Mayıs 2000 14:50)

  • comment image

    anadilinin portekizce olması, 1494 yılının 7 haziran'ında portekiz ile ispanya arasında papa'nın ricasi ile imzalanmış olan tordesillas antlaşması nedeniyledir. keşifler çağında, kendisinden hiç beklenmeyen bir atılımla bahart yolunun izini sürüp deniz yolu ile hindistan'a ulaştıktan sonra dünyayı karış karış keşfeden portekiz ile ona her anlamda yetişmeye ve doğuya değil de batıya giderek hindistan'a ulaşmaya çalışan ispanya'nın papa nezdinde bundan böyle keşfedilen toprakların kime ait olacağına ilişkin olarak imzaladıkları bir antlaşmadır bu.
    söz edilen metin ile, yerküre bir elma gibi ikiye bölünmüş, verde burnu adalarının yüz legua (eski bir uzunluk ölçüsü) ötesinden başlayan bir ayrım çizgisinin varlığı ve bu çizginin batısındaki toprakların ispanya'ya, doğusundakilerin ise portekiz'e ait olacağı kabul edilmiştir.
    ayrım çizgisinin doğusunda kalan brezilya portekizlilerin olarak, güney amerikadaki tüm diğer ülkelerden farklı olarak, portekizce konuşulan bir ülke haline gelir.


    (mortimes - 25 Eylül 2002 17:12)

  • comment image

    buraya gideceklere birkaç tavsiyem olacak. öncelikle 90 güne kadar vize yok zaten bunu biliyosunuzdur. thy bileti 1500 liradan başlamakta. ne kadar erken alırsanız o kadar ucuza bulursunuz bilet. sao paulo'da pek görülecek bir şey olduğunu sanmıyorum. en fazla 1 bilemedin 2 gün geçirilmesi kafi. gelelim rio'ya. sao paulo'dan otobüsle 6 saatle gidilebilir. para pek sorun değilse ve ucuza uçak bileti bulunabilirse atlayın uçağa gidin. copacabana'nın hemen bir sokak arkasındaki hostelde kalınabilir. http://www.hihostels.com/…copa-hostel-009134.en.htm . paranız bolsa gidin otelde kalın. hostelde turlarla ilgili bilgiler bulunabilir. sugar loaf , christ the redeemer , maracana stadı ( maç varsa kesin gidin ) vs. gibi yerleri kesin görün. copacabana'da güneşlenip okyanusa giricem derseniz bilemem. yalnız kumsalda ayak voleybolu oynayan adamları biraz izlemenizi tavsiye ediyorum. inanılmazlar. rio'dan sonra zamanınız varsa salvador'a gitmenizi öneriyorum. yol uzun. sao paulo'dan uçakla 3-4 saat sürmüştü. tipik bir koloni şehri salvador. inanılmaz beğeneceksiniz benden söylemesi. fortaleza'ya gidecekler kesin olarak beach park'ı görmeliler. biraz genel bilgi vermek gerekirse yemeklerini beğendiğimi söyleyebilirim. et kültürü diye bir şey var burda. churrascaria tabelasını gördüğünüz yerler et lokantalarıdır , direk dalın. 1 türk lirası 1.2 civarı brezilya real'ine eşit. gitmek isteyenlere seve seve yardımcı olabileceğini söyleyen juninho de macedo saudade sundu..


    (juninho de macedo saudade - 12 Ocak 2010 17:35)

  • comment image

    brezilya'da:

    · kesme şeker üretilir ve kullanılır ama toz şekerden daha pahalı olduğundan sadece zenginler tarafından kullanılır.
    · sinemalarda kuyruk oluşmasının nedeni filmin iyi veya merak edilir olmasıdır ve bilet bulabilmektir (örnek: matrix).
    uçaktan inince otobüs ile servis yoktur çünkü tüm havaalanlarında olduğu gibi körüklerle doğrudan havaalanına girilir.
    · voleybol bildiğimiz voleyboldur. ayak-kafa-göğüs karışımı oyanan oyuna fut-voley denir ve plajlarda keyif olsun diye oynanır.
    · sinemada film izlerken arkadaslarinizla sohbet eder, yerinizden kalkıp gidip yiyecek-içecek alırsanız gerektiği şekilde azarlanırsınız terbiyesizliğiniz için.
    · şeker , taze meyve sularına sadece eğer meyve ekşi ise karıştırılır.
    · bu ülkede birilerine seslenirken ıslık kullanmanız bildiğimiz üzere kıroluk göstergesidir, bunu yaparsanız "köpek mi çağırıyorsun" diye üzerinize yürür ve döverler sizi.
    · en kuzeydeki kent ile en güneydeki kent arası 3.240 km'dir.
    · portekizce'nin dünyada en çok kullanılar dillerden biri haline gelmesinin nedeni portekizlilerin zamanında asya, güney amerika ve afrika kıtalarında bir çok yeri kolonileştirmeleri nedeniyle angola, cabo verde, brezilya, portekiz, çin ve hindistan'da bir çok yerde konuşulan dil olmasıdır.
    · coco denilen bitkinin türkçesi hindistan cevizidir ve sahil şehirleri dışında tüketilmez.
    · her türlü restoran mevcuttur. farklı iki tipte lokantalardan birinde yemekler kilo ile satılır. diğerinde ise sabit ücretle limitsiz yemek yiyebilirsiniz.
    sheraton otelinde bir fincan kahve için ödediğiniz para ile marketten 1 kilo taze çekilmiş kahve alabilirsiniz. normal yerlerde ise bir kahvenin fiyatı us$ 0,10 civarındadır.
    · kahvaltıda normal bildiğimiz kızartılmamış beyaz peynir tüketilir.
    · coca cola guarana'dan çok daha fazla satar.
    · coco=hindistan cevizi, laranja=portakal, uva=üzüm ... bunlar dışında bir çoğumuz tarafından bilinmeyen 100 ceşitten fazla meyve vardır.
    · 1994 yılına kadar mafyanın sokaklarda oynattığı lotarya devletin sayısal lotosundan daha fazla ilgi görürdü ve mafya bugune kadar tüm ikramiyeleri ödemiştir.
    · ilköğretim ve liseden 3 vardiya şeklinde eğitim alınır. yani gece okula giden ilkokul öğrencileri vardır ancak bunlar zamanında okuma yazma öğrenememiş yetişkinlerdir.
    · 1996 sayımına göre sao paulo şehrinin nüfusu: 9.839.066.
    · hatırı sayılır bir petrol rezervi ve üretimi olan brezilya'da 16 tane rafineri vardır.
    · çocukken "kızılmaske" okuyanların kolayca hatırlayacağı "eden'in bahçesi" afrika'dadır.
    · brezilya atlantik okyanusunun kıyısındadır, pasifik okyanusuyla hiç bir alakası yoktur.
    · rio karnavalı hazırlıklarına da 11 ay önceden başlanılır, gösteriye katılan yaklaşık 48.000 katılımcı için gösteride giyilmek üzere binbir renkte 48.000 değişik kostüm hazırlanır.
    · rio karnavalında gösteriler iki gün boyunca, her akşam saat 20:00'de başlayıp sabah saat 07:00' ye kadar sürer.
    · pizzacılardan birinin birkaç ay süren reklam kampanyasında evlere servis yaptıkları zaman 30 dakika içinde teslim edemedikleri zaman ücret alma haklarını kaybediyorlardı, birkaç sene önce bu uygulama bitti.
    · hap şeklinde olan diyet seker tabletleri yerine doğal ve kalorisi olmayan bir bitkinin suyu kullanılır dense de inanmayın, suda çözünmüş bildiğimiz sakarindir ve çaya kahveye damlatılır.
    · bankamatiklerden saat 22.00 den sonra güvenlik sebebiyle para çekmede limit yaklaşık 100 dolar karşılığı realdir.
    · banka çekleri yaygın olarak kullanılsa da 18 yaşından küçüklerin banka hesabı olmadığından çekleri de yoktur.
    · yukarıda bahsedilen çekler seyyar satıcılarda da kabul görür.
    · çay içme adeti olamdığından bildiğimiz demli çay bulunmasa da poşet çay her yerde bulunur.
    · türkiyedeki içli köftenin aynısı bütün lokantalarda kolayca bulunabilir. - bu doğru!
    · gece 12'den sonra kırmızı ışıkta duran arabalara ceza kesilir - böyle bir şey yok!
    · anayasada telefonla ilgili bir madde yoktur.

    brezilya hakkında ayrıntılı bilgi için: http://www.brezilya.com.br/


    (turquinho - 31 Ekim 2003 20:53)

  • comment image

    kendisiyle ilgili pek iyi olmayan düşüncelerimin yarım saat önce soyulmamla sıfıra indiği ülke. şöyle ki, pazartesi dönüyorum, burada tanıştığım, hostum falan veda partisi düzenlemiş. oradan dönüyoruz, apartmanın olduğu köşeye döndük, hostum koşmaya başladı. gerçi hep koşuyor, ben de yine aynı zamanlardan biri, şaka yapıyor sandım. bu düşünce ensemde beliren bir elle sona erdi. portekizce konuşuyor ibne, anlamıyorum ki. sonra bir başkası daha geldi, 10 saniye geçmemişken, boğuşuyoruz. ben ellerimle telefonumu ve cüzdanımı kavramışım, bu sırada ilk gelen eleman cüzdanımı buldu ve sert şekilde ceketimin cebinden çekmeye başladı. ilk yumruğumu orada salladım, canım gaspçım geriledi. tabi bu sırada cep telefonum boşta kaldı, diğer eleman telefonu kaptığı gibi çekti, telefonun yarısından ben tutuyorum, yarısından o tutuyor. 8-9 daha yumruk salladılar ve gitti telefon. gece saat 5, apartmana 50 metre kala yerde çökmüşüm, hostum çoktan apartmana girip daireye bile çıkmış. kendisi sanıyormuş ki ben hallederim, lan apartmanın kapısını açık tut, ya da izle bari, mal mısın arkadaş?

    neyse, bir burun kanaması ve yeni aldığım lumia 920'yle kurtuldum. ölmek de vardı, o olmadığı için sevineyim bari, ne yapayım amk?

    eve girip titreyerek polis dedim, bu çok umutsuzca bir yakarıştı. biliyorum ki brezilya polisi beceriksiz, bir o kadar da umursamaz. zaten gecenin bir yarısında telefonumu çalan 2 adamı nerden bulacak lan, pazartesi dönüyorum üstelik, kalmış 1.5 gün. neyse efendim, brezilya tehlikeli derlerdi de bu kadar olacağını sanmazdım. insan başına gelmeden anlayamıyormuş tabii, siz siz olun, bu ülkeye giderseniz ve gece dışarı çıkarsanız ya telefonunuzu evde bırakın, ya da ayakkabınıza falan saklayın, benden söylemesi.

    edit : şehir porto alegre. suç oranı en düşük olan şehirlerinden birisi. gerçekten de çok düşük yahu.

    edit 2 : polisle olan maceramı anlatayım. az önce polis istasyonundayım. adamların bana sordukları ilk soru akşamüstü 6'dan sonra portekizcem olmamasına rağmen neden sokakta olduğumdu. şaka gibi, suçlu benim sanki, beni soktukları durum kabul edilemez. ardından belgelerim olup olmadığını sordu, mülteci olup olmadığımı öğrenmeye çalıştı. polis beni soyulurken görmemiş, bu nedenle bir şey yapamazmış. işin en komik tarafı, benim polis merkezine giderken beni soyan adamları gördüm, bir televizyonu parçalamaya çalışıyorlardı. kavga mı etsem diye düşündüm ancak hostum yani evinde kaldığım kız polise söylersek gözaltına alınabileceklerini söyledi. güvenmez olaydım, polis adamları sorgulamayı bırak, beni yalancı konumuna soktu. beni 7 saat önce soyan adamlar oradaydı, ama kimse bir şey yapmıyordu. ingilizce olarak polisin görevinin güvenliği sağlamak olduğunu söylesem de umut yoktu, istasyonu terkettim. ardından büyükelçiliğe mail atarak durumu anlattım, şimdi onlardan gelecek cevabı bekliyorum, eğer cevap verirlerse tabii.

    edit 3 : izmir'e gideceğim gün havalimanına yerel bir gazeten geldiler, röportaj verdim. haber duyulunca brezilya polisi özür diledi, büyükelçilik olaydan haberdar olduğunu söyledi. hafif derecede de ünlü oldum lan galiba. bir sürü brezilyalı ekleyip olayı duyurduğum için teşekkür ediyor, turist olmasan haber değeri taşımazmış. haberin linkini de vereyim;

    http://zerohora.clicrbs.com.br/…uranca-4239714.html


    (themuder - 18 Ağustos 2013 11:31)

  • comment image

    garip ülke. ronaldinho'nun transferiyle ilgili haberleri okurken fark ettim de;

    alex konuyla ilgili olarak, “ronaldinho ile sadece brezilya’dan ve sambadan konuştuk” dedi.

    bu adamlar oturup sambadan ne konuşuyorlar acaba?

    "iyi kıvırdı ha, güzel kıvırdı, yalnız kabul edelim güzel kıvırdı..."


    (blackshankson - 8 Ocak 2014 09:04)

Yorum Kaynak Link : brezilya