tim burton'un yine "ben ona aitim daı" diye höyküren filmi, başrollerde winona'dan başka, ruh herif rolünde alec baldwin, ruhkarı rolünde geena davis ve beetlejuice rolünde de michael keaton wardır. tam bir ziyafettir, arşivliktir. [ali hakan sandım kendimi]!

(cyrano - 15 Şubat 2000 23:23)

-koc biz o ucak kazasindan kurtulamadik galiba??
-nerden bildin..

(cressida - 15 Şubat 2000 23:32)

denilir ki bu filmde winona ryder, tüm dünyadaki gothic hatunların atası, ilk doğanıymış. nesil ilerledikçe kudret azalıyor tabii.

ayrıca sigara içmekten kararan abiye(o zaman sigara öldürür uyarıları yoktu ya), ofisteki yassı memura, tüm amerikan futbolu takımına ("koç, sanırım biz öldük"), tim burton'a (küçükken tim burton mı bilirdik?) ve beetlejuice rolüyle michael keaton'a şapka çıkarıyorum.

(losgardil - 3 Aralık 2007 22:58)

henüz ilkokul yıllarımda korkularımın üstüne gitmem gerektigini ögreten ve fakat korkularımla yüzleşmeyi ögretemeyen muhteşem tim burton filmi.3. beetlejuice u bir türlü diyemedim diyemem.

beetlejuice beetlejuice ... ^*

(magarisa - 7 Nisan 2008 23:26)

tim burton'a batman'in yönetmenliği için kapıları açan film. sonradan kendi alametifarikası olacak masalsı ortam yaratma ve efektleri kullanma yeteneklerini bu filmde ortaya koyan tim burton, yapımcıların dikkatini çekmiş ve bir sonraki çalışmasında batman'e yakışır bir gotham city ortamıyla seyircilerine selam etmiştir. batman'i bir kenara koyup beetle juice'a bakarsak, hiç izlememiş olsam bu filmi 10 kere seyretmişimdir. ilkokul yıllarımdan başlayarak bugüne gelene kadar hep televizyonda izledikten sonra sonunda orijinal haliyle izlemek nasip oldu. itiraf edeyim yıllarca mehmet ali erbil'den sesini dinlediğim beetlejuice'in yani michael keaton'un sesini yadırgadım. erbil hayatının en güzel işini bu filmin dublajında yapmıştır bence. sese bok attım ama michael keaton'un deli, fırıldak ve uçuk karakterine kattıkları takdire şayan. on numara oyunculuk çıkarmış. alec baldwin ve geena davis ise şapşal ve masum çift rollerinde oldukça başarılılar. bir de winona ryder hadisesi var tabii ki. tim burton'un nerden bulup getirdiğini bilmiyorum ama 17 yaşında gotikliğinin doruklarında bir winona ryder leziz mi leziz. o zamandan beri de hayallerimizin gotik ablası olarak yer etti beynimize. öyle bir film ki bu neresinden baksam hayranım, hangi sahnesi aklıma gelse gülümserim. yıkmak dökmek yerine korkutmaya çalışan ama beceremeyen, zarar vermekten kaçınan hayaletler, tim burton'un hep anlattığı dışlanan, ötekileştirilen saf karakterlerinin ilk örnekleri. uçak kazası geçiren futbol takımı ise 3-4 dakikada tüm filmin kahramanı konumuna geçivermişlerdir bile. hepsine selam ederim.

(crowley - 23 Nisan 2008 22:28)

filmde hastası olduğum mimiklerden birkaçını yazmak isterim.

1. lydia'nın "i myself am... strange and unusual" repliğini sarfederken yaptığı kafayı döndürme hareketi...

2. delia'nın olgun bir kadın ses tonuyla tane tane başlayıp gittikçe psikopatlaşarak çığlıkla bitirdiği o enfes "charles, i will not stop living and breathing art just because you need to relax.. i'll live with you in this hellhole but i must express myself.. if you dont let me gut out this house and make it my own i'll go insane and i'll take you with me!!!!!!!!" tiradının sonundaki o cin bakışları.. şöyle ki..
http://img522.imageshack.us/my.php?image=01vl5.jpg

3. adam'la barbara beetlejuice'u ilk kez görmeye gittiklerinde (maket mezarlıkta) adam bizimkinin tacizlerinden kurtulup my wife and i have some questions diyende, michael keaton'ın sure go ahead shoot dedikten sonra başını hafif yana çevirip, gözlerini kısıp, dilinin ucunu da dudak yalar gibi çıkararak yaptığı çok pis ciddiyetle dinliyorum hareketi...
http://img404.imageshack.us/my.php?image=06cp6.jpg

(3141592653 - 6 Aralık 2008 01:15)

hayaletli ev ortaminda geçen filmler arasindan, o evde yaşayan insanlarin problemlerini ve korkularini değil de, hayaletlerin sorunlarini(!) yansitan mükemmel bir film. ender çekilir cinsten. buna diğer bir örnek olarak the others^* verilebilir belki^*

(wolverine - 1 Ağustos 2002 21:25)

super music super $arki super harry belafonte

day-o, day-ay-ay-o
daylight come and he wan' go home
day, he say day, he say day, he say day, he say day, he say day-ay-ay-o
daylight come and he wan' go home

work all night on a drink a'rum
(daylight come and he wan' go home)
stack banana till thee morning come
(daylight come and he wan' go home)

come, mr. tally mon, tally me banana
(daylight come and he wan' go home)
come, mr. tally mon, tally me banana
(daylight come and he wan' go home)

it's six foot, seven foot, eight foot, bunch!
(daylight come and he wan' go home)
six foot, seven foot, eight foot, bunch!
(daylight come and he wan' go home)

(loop - 16 Mayıs 2000 03:41)

michael keaton'un bence şimdiye kadarki en iyi performansını sergilediği film. ikinci sırada da kenneth branagh'ın yönettiği shakespeare'nin "much ado about nothing" deki polis tiplemesi var.

(clown - 16 Mayıs 2000 14:47)

bekleme odasındaki küçük kafalı herife hastayım; hele bir de kafasının neden küçüldüğünü anlayınca...

(bkz: beetlejuice aslında beni anlatıyor)

(kwisatz haderach - 4 Temmuz 2009 13:47)

the joker feci şekilde beetlejuice' a benzemektedir. sinema tarihinde beetlejuice önce gelir ama çizgi romanlarda yaklaşık 50 sene yaşlıdır joker. aslında zannımca tamamen şans eseridir bu benzerlik ama çok sevdiğim bu iki kurgu karakterin benzerliği çocukluğumdan beri beni şaşırtmaktadır.

http://www.cslacker.com/…tlejuice_and_the_joker.jpg

ayrıca beetlejuice daha iyi bir entry haketmektedir. bu yüzden ne diyoruz?

bu entry ileride kendini geliştirecektir

(mubuto87 - 8 Ocak 2010 04:24)

kücücük kafası olan adamı görünce yine sandalyeden düşeceğim film.

(ashvalanor - 17 Şubat 2010 21:36)

küçük kafalı adamdan başkasını tanımam. tekrar tekrar izlemek istediğim, izlemeye doyamadığım kült film.

(rosebush - 30 Haziran 2010 01:53)

yaşları imkan verseydi evli çiftimizin, johanny depp ile helena bonham carter tarafından canlandırılacağına 100 papele bahse girerdim adamım!

(darth maul - 30 Haziran 2010 02:10)

winona ryder o filmde lydia'yi oynuomu$. 1988'den bu yana baya degi$mi$ be?

(kusmuk - 5 Eylül 1999 00:00)

şu anda izlerken bir sahnesiyle dikkatimi çeken film. filmin sonlarına doğru otto'nun adam ve barbara'ı tekrar canlandırma ayini ve beter böcek'in ortaya çıkmasından sonraki gelişen olaylarda, otto gizlice sıvışmaya çalışırken bunu farkeden beter böcek ona ateş eder gibi yapıp üzerindeki takım elbiseyi soyarak tamamen mavi bir renge dönüştürüyor. bunu gören otto ise sanki çırılçıplak kalmış gibi büyük bir tepki göstererek kaçıyor. küçükken seyrettiğimde ve daha sonra büyüdükten sonra tekrar izlediğimde bu sahnenin ne anlama geldiğini anlamamıştım. ancak otto karakterini ve onu canlandıran aktörün hayatını inceleyince sanırım işin özünü doğru bir şekilde çözdüm. fimdeki otto karakteri efemine tavırları, dekorasyon ile ilgilenmesi ve giyim şekliyle insanda eşcinsel bir karakter izlenimi veriyor. nitekim otto karakterini oynayan merhum aktör glenn shadix'de gerçek hayatında eşcinseldi. hatta kendisiyle ilgili bir reportajda ergenlik çağında heteroseksüel olmak için terapi gördüğünü ama hiçbir işe yaramadığını açıklamıştır. muhtemelen o sahnede mavi rengin erkeklere ait bir renk olmasına ve otto 'nun bu yüzden tepki verdiğine üstü kapalı bir gönderme yapılmıştır. imdb dahil hiçbir kaynakta böyle bir açıklama yok. ancak birçok filmde böyle üstü kapalı göndermeler vardır ve bu sahnenin başka bir açıklaması yok gibi gözüküyor.

(medsarpent - 21 Kasım 2012 19:16)

izlemekten bıkmayacağınız şahane bir film. beter böcek filmde çok fazla gözükmese de, gözüktüğü her sahnede resmen yardırmış micheal keaton. bu film, ayrıntılarıyla da o kadar şahane ki, tim burton bundan daha iyisini çekemedi şu ana kadar. teknoloji gelişse de, hiçbir tim burton filmi beterböcek'in üstüne çıkamadı.

--- spoiler ---
öncelikle filmde postmodernist sanat yerden vuruluyor. zira evin yeni sahibesi postmodernist eserleriyle bilinen bir sanatçı ve evi kendi zevkine göre dekore ediyor. dekorasyon konusunda yardım aldığı şahıs ise eşcinsel bir dekoratör ve aynı zamanda doğaüstü konulara da ilgisi var. koca ise pısırık, kadının sözünden çıkmıyor. tim burton burda, neo burjuva sanat anlayışını yerden yere vuruyor zira aslında bu kitlenin sanatı değil, sanat üstünden prim yapmayı amaç edindiğini gösteriyor.

bunun dışında ahiret inancı, ölümden sonraki yaşam konusunda da inanılmaz hicivci bir şekilde dalga geçilmiş. beterböcek'in televizyondaki reklamı, ölüm sonrası verdiği danışmanlık hizmeti de inanılmaz bir kapitalizm eleştirisi. kapitalizm, elini uzatsa; ölümden sonrası için bile hizmet üretip kar yapmaya çalışacak deniliyor.

ve tabi beter böcek, şahane espriler, avuca sığmayan hali, anarşist tavırları; cinselliğe aşırı düşkün oluşu ve patavatsızlığı. her yönüyle, sinema tarihindeki en marjinal ve sıradışı karakterlerden biri. buram buram anarşizm kokuyor. kadınları gördüğünde dokunmadan edemiyor, reşit olmayan kızla evlenmek istiyor ve korkutmaktan zevk alıyor. her bakımdan, beterböcek içimizdeki vahşi tutkuların ve zekamızın anarşist ve sıradışı yönlerini sembolize ediyor.

bunun dışında, bu şahane film için konuşulacak o kadar çok şey var ki, öbür dünyada bile bürokrasi olması mesela.

--- spoiler ---

(desperate houseman - 24 Kasım 2012 00:56)

slyvia sidney tarafından canlandırılan juno karakteriyle friends'in sigara bağımlısı huysuz menajeri estelle'e ilham kaynağı da olduğunu düşündüğüm filmdir.

(imubihs - 10 Mart 2013 16:18)

fantastik deişik bir film. müzikleri de aşmış.

(elmyra - 16 Eylül 1999 00:00)

winona nın diil orda canlandirdii karakterin hastasiyimdir

(whitecrow - 16 Eylül 1999 00:00)