Süre                : 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Ağustos 2010 Pazartesi, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Komedi,Drama
Taglar             : kanser,Irklararası aşk ilişkisi
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Perkins Street Productions , Farm Kid , Original Film
Yönetmen       : Michael Engler (IMDB)(ekşi), Craig Zisk (IMDB)(ekşi), Jennifer Getzinger (IMDB), Jann Turner (IMDB), Tricia Brock (IMDB)(ekşi), Michael Lehmann (IMDB), Alan Poul (IMDB), Miguel Arteta (IMDB), Anna Boden (IMDB), Ryan Fleck (IMDB), Adam Bernstein (IMDB), Bill Condon (IMDB), Richard Heus (IMDB)
Senarist          : Darlene Hunt (IMDB)(ekşi),Hilly Hicks Jr. (IMDB),Cusi Cram (IMDB),Jenny Bicks (IMDB)(ekşi),Cara DiPaolo (IMDB),Mark J. Kunerth (IMDB),Melanie Marnich (IMDB),Toni Kalem (IMDB),Dennis Kinski (IMDB)
Oyuncular      : Laura Linney (IMDB)(ekşi), Oliver Platt (IMDB)(ekşi), Gabriel Basso (IMDB)(ekşi), John Benjamin Hickey (IMDB), Gabourey Sidibe (IMDB)(ekşi), Phyllis Somerville (IMDB)(ekşi), Cynthia Nixon (IMDB)(ekşi), Reid Scott (IMDB), Hugh Dancy (IMDB), Alexandra Socha (IMDB), Alan Alda (IMDB), Susan Sarandon (IMDB), Boyd Holbrook (IMDB), Kailie Torres (IMDB), Lee Tergesen (IMDB), Idris Elba (IMDB), Hamish Linklater (IMDB), Nadia Dajani (IMDB), Kathy Najimy (IMDB), Connie Ray (IMDB), Michael Chernus (IMDB), Michael Ray Escamilla (IMDB), Roslyn Ruff (IMDB), Parker Posey (IMDB), Isaac Mizrahi (IMDB), Emily Kinney (IMDB), Brian d'Arcy James (IMDB), Mamie Gummer (IMDB), Tammy Blanchard (IMDB), Fredi Walker-Browne (IMDB), Bianca Amato (IMDB), Nick Blaemire (IMDB), Andrew Pifko (IMDB), Liz Twining (IMDB), Phill Lewis (IMDB), Nathan Eswine (IMDB), Andrew Friedman (IMDB), Samantha Futerman (IMDB), Liz Holtan (IMDB), Marcia DeBonis (IMDB) >>devamı>>

The Big C (~ Amb C majúscula) ' Dizisinin Konusu :
The Big C is a TV series starring Laura Linney, Oliver Platt, and Gabriel Basso. A suburban mother faces her cancer diagnosis while trying to find humor and happiness as well.


  • "official theme songu leftover cutiesden game called lifemış."
  • "7. bölümde kardeşine yaptığı açıklamayı şaka yaptım ayağına getireceğini tahmin edemeden izleyen biri olarak hazırlıksız ve peçetesiz yakalandım."
  • "öyle böyle değil. ağlatıyor, ama konuyu istismar etmiyor."
  • "birer saatlik dort bolum iceren dorduncu sezon ile sona erecegi aciklandi... en azindan hak ettigi sekilde veda edebilecek ekranlara..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    2. bölüm itibariyle ''olmuş'' dediğim dizidir. bir kadının kanser olduğunu öğrendikten sonra bu bilgiyle kendi başına başetme şekli ve cathy'nin yan karakterlerle olan ilişkileri, ''kanser'' ve ''ölüm''le ilgili görünürde sevimsiz başlıkları unutturup, hayata, farkındalığa doğru bir anlayışa götürüyor sanki. ve bunu eğlendirerek yapıyor.
    laura linney mükemmel. ve oliver platt ve john benjamin hickey..
    precious'la oscar'a aday olan gabourey sidibe nin de precious'dan sonraki ilk işi.
    cathy'nin kendi seçimiyle evsiz ve tüketimden uzak yaşayan kardeşi sean'ın hemen hemen her lafının altını ciddi ciddi çizmek lazım.

    cathy sean'a bir pantalon verir, sean sokağın ortasında giyer pantalonu.

    -oh my god! i saw my brother's penis, somebody shoot me in the eye!
    -god! nobody notice, nobody cares!
    -they could have! there's like a 100 people here..
    -people don't care that much about other people in general. if they did, they wouldn't be destroying the world we all live in...


    (cortona - 24 Ağustos 2010 19:00)

  • comment image

    her bölümünde içime işleyen bir şey barındıran şahane dizi. ilk bölüm sonrası bu başlığı açtığımda laura linney'e övgüler düzmüş ancak ikincil karakterleri yetersiz bulduğumu söylemiştim. 5. bölüm itibariyle tüm kalbimle artık onların da kıvama geldiğini ve bu dizinin mutlaka izlenmesi gerektiğini söyleyebilirim. çok başarısız bir sezon geçiriyor amerikan televizyonu. geçen senenin aksine yeni başlayan dizilerin hemen hepsi çok kötü, iyi olan 1-2 tanesi de berbat rating aldılar. the big c ise 2. sezonu şimdiden sipariş edilmiş inci gibi bir dizi. aman kaçırılmasın.

    dizi cathy'nin ölümünün etrafından kaç sezon dolanabilir bilmiyorum ama kaçınılmaz gerçekleştiğinde sanırım hayatım boyunca ekran karşısında döktüğüm göz yaşlarının toplamından daha fazla göz yaşı dökeceğim. çok fena olacağa benziyor. çünkü her bölüm cathy'e daha çok aşık oluyorum. oğluyla porno izlemesinden, çiçek tohumu yerine çok daha pahalı olan çiçekleri satın almasına kadar; doktoruyla ilişkisinden ölüme depresif bakmamasına kadar. olağanüstü bir kadın. 5. bölümde deli komşunun cathy'nin deli kardeşine sarılarak ölçüsünü alması da ayrı bir hoştu. evet, bu dizide çok hoş şeyler dönüyor. ben askere gitmeden sezonu kapayacağı için çok mutluyum. her hafta yeni bölümü iple çekiyorum zira.


    (under rug swept - 25 Eylül 2010 23:00)

  • comment image

    --- spoiler ---

    7. bölümde kardeşine yaptığı açıklamayı şaka yaptım ayağına getireceğini tahmin edemeden izleyen biri olarak hazırlıksız ve peçetesiz yakalandım.
    ---
    spoiler ---


    (rockinside - 6 Ekim 2010 13:30)

  • comment image

    2010 yapımlı, başrollerini laura linney, oliver platt, gabourey sidibe paylaşmaktadır.,

    showtime tarafından çekilen drama dizisi olan the big c, konusu tipik türk filmlerine benzemektedir. cathy jamison evli ve bir çocuk sahidir. bir gün kanser olduğunu ve tedavinin olmadığını öğnenir. türk filmlerideki fedakar ana, yaralı kadın imajından sıyrılıp son kez yaşamaya çalışır hayatı. oğluna yüzme öğretmek ister, kocasından ayrılır, hiç konuşmadığı karşı komşusu ile iletişime geçer. kısaca hayattan son kez anlam çıkartmaya çalışır. sevdiklerini ölüme, ondan sonraki hayata hazırlamaya çalışır. hem çaresizlik hem korku hemde yalnızlığı tattırır ilk iki bölümü.

    --- spoiler ---

    cathy, kişisel olarak farklı bir bireydir. çok güzel yüze ve vucuda sahip olan hanım kızımız yavaş yavaş uyanmaya başlar hayata karşı. 7. bölümde öğrendiğimiz kadarıyla sevimsiz bir babası vardır. annesi öldükten sonra babası başka kadınla evlenir. kardeşi evsizdir. evsizden kastım dışarıda yatan, çöplerden beslenen ve çevreci kişiliktir. kocası biraz tipsiz ve hayli kilolu olup, bu kadının kendisiyle nasıl evlendiğini bilememektedir.

    gelelim hayata giriş 1o1 dersine...

    bugüne kadar türk sinemasından yeşilçamda gösterilen filmleri hatırlayalım. kanser olduğunu öğrenip, genelde hemen ağlar yakar, hayatları zindan ederler kendilerine. burda yurtdışı ve yurtiçi ayrımına iyi bakmak lazım. yurtdışındaki kadın rahatça çalışıp, geçinebilmekte. bizim türk kadınını biz çalışmamaya zorlamaktayızdır. sakın çalıştırmayın, isyancı olurlar valla...
    dizi posteri, kum saati içinde cathy görüyoruz. zamanının tükenmesini kumların akışı olarak göstermektedirler.
    hayatın biraz monotonluğundan çıkarak sizlere soruyorum, 10 dk sonra öleceğini bilsen neleri değiştirmek isterdin? kimleri aramak ve/veya neler yapmak, neler yaşamak, kim ile yaşamak gibi yüzlerce soru arka arkaya geliyor dimi. babam ve oğlum'daki gibi bir diyalog kulaklarımızda çınlansın; "sevdiğin kitaplar çıkacak sen okuyamıcaksın, sevdiğin şarkıyı bir daha dinleyemiceksin. o büyürken yanında olamıcaksın, ilk kız arkadaşını tanıyamıcaksın."

    kelimeler bitmez ölüm ve yaşam hakkında yazmaktan. kısaca ölüyoruz, yaşamı tatmadan. sevdiğinize istekli bir kez dokunmadan, oğlunuza veya kızınıza içten bir sarılmadan, ilk öpüçüğü yaşamadan, dostunuzun varlığını hissetmeden... paslı bir yaşam sürüyoruz bunlar dahilinde. ne kadar şanslısınız, kısa sürede kesin ölüp/ölmeyeçiğinizi bilmiyorsunuz. biraz daha sarılın hayata.

    ---
    spoiler ---


    (jetmanyagi - 7 Ekim 2010 15:39)

  • comment image

    seven adamın sevdiği için nasıl fedakarlıklarda bulunabileceğini göstermiştir..
    ama aynı öküzün bu fedakarlıkları yapması için de, illa kötü bir şey olması gerektiğini de göstermiştir..

    öyle böyle müthiş bir dizi.. yaz okulunda hissettim kendimi..


    (schaker - 20 Kasım 2010 19:55)

  • comment image

    --- spoiler ---

    sezon finalinde çok ama çok uzun süredir ağlamadığım kadar ağladığım dizidir. hüngür hüngür ağladım, içim çıktı lan resmen!

    depodaki her doğum günü ve özel gün için hazırlanmış hediyeler... o hediyeleri zamanı geldiğinde teker teker açıp, her seferinde bırakanın yokluğunu en acı şekilde hissedecek olmak... onları bırakanın henüz ölmediğini ama yakında öleceğini, elinden hiçbir şey gelmeyeceğini bilmek, bir kez daha kahrolmak... o duvardaki resim, o her biri rengarenk paket edilmiş hediyeler... çocuğu mutlu etmek, neşelendirmek, kendisini sanki annesi hâlâ yanındaymış gibi hissettirmek için bırakılmalarına rağmen, her birinin açılma zamanının gelmesiyle canından can gidecek olması...

    düşüncedeki, hediyelerin paketlenişindeki, duvardaki resimdeki o iyimserlik; o mutlu etme çabası, üzülmesin, eksiklenmesin, kendisini yalnız hissetmesin isteği... hiçbir şey bırakmasa, öylece çekip gitse bu kadar koymaz belki insana.

    ama the big c, sen beni mahvettin ya gece gece... sen beni alıp duvara çarptın ya...

    anneler ölmesin lan!

    ---
    spoiler ---


    (ucurtmabayramlari - 27 Kasım 2010 23:13)

  • comment image

    birer saatlik dort bolum iceren dorduncu sezon ile sona erecegi aciklandi... en azindan hak ettigi sekilde veda edebilecek ekranlara...


    (aimagine - 31 Temmuz 2012 02:34)

  • comment image

    ilk defa sadece sezon finaline değil; her bir bölümüne ayrı ayrı, ayrı sebeplerden ama aynı hüzünle ağladım bu son dörtlüde. yaklaşan sonu hafif yararlarla atlatmamın tek çıkar yolu buydu sanırım. ve evet o yüzden şu anda kabullenmiş durumdayım.

    --- spoiler ---
    fazla bir şey söylemeye gerek yok aslında. bu dizi niye güzel biliyor musunuz? çünkü babası cathy'e onun doğup eve geldiği günü anlattığında hepimiz bir an için cathy oldu. o yatakta yattık ve ölmekte olan biri olarak, doğduğumuz ilk günü, capcanlı bir şekilde resmettik. bu zıtlığa isyan etmedik ama şaşırdık. hepimizin gözleri doldu cathy gibi. hepimiz o an ölebilirmişiz gibi, bu her zamankinden daha fazla mümkünmüş gibi hissettik.

    bu dizi niye güzel biliyor musunuz? ben beklenmedik kötü bir haber aldığım zaman bir refkleksle hemen elimi ağzıma götürürüm, işaret parmağımla kendime şişşş yapar gibi bir pozisyon alırım. niye bilmiyorum, sanki bir şey söylecekmişim de beynim buna izin vermiyormuş gibi, dediğim gibi tamamen refleks. kocası o güzel çiçeklerle eve geldiğinde, cathy onu karşıladığında -yani biz öyle sandığımızda- ama sonra onun çoktan gittiğini öğrendiğimizde; bunca zamandır onun ölümünü bekliyor olmama rağmen elim ağzıma gitti. bir şey söylemek istedim, söyleyemedim.

    ---
    spoiler ---

    bu dizi niye güzel biliyor musunuz? çünkü bu, bir dizi değil...


    (eh iste bilemiyorum - 22 Mayıs 2013 23:21)

Yorum Kaynak Link : the big c