Top Gear (~ Aukšciausia pavara) ' Dizisinin Konusu : Top Gear is a TV series starring Jeremy Clarkson, Richard Hammond, and James May. The hosts talk about everything car-related. From new cars to how they're fueled, this show has it all.
Ödüller :
The Simpsons(1989)(8,7-331438)
The Grand Tour(2016)(8,7-53583)
Top Gear(1978)(8,3-24751)
Top Gear: The Perfect Road Trip 2(2014)(7,9-1501)
Top Gear: The Perfect Road Trip(2013)(7,8-2940)
BAFTA : "BAFTA TV Award-Best Features"
üniversite üçüncü sınıftaydım. son vizemden bir gün önce şu an hatırlamadığım bir nedenden ötürü, bir arkadaşla birlikte çankaya civarında dolanmaktaydım. ziyaürrahman caddesinden nene hatuna doğru yürüyerek inerken, yunan elçiliğinin önünde çekim yapan bir ekibin yanından geçtik. ben hoş giyimli muhabir bayan ne anlatıyor acaba diye kameraya doğru seyirtmişken arkadaş ertesi günkü sınav ile ilgili "olum bunlar kesin çıkar" tüyoları veriyordu. kamera görmenin verdiği anlık yavşaklıkla arkadaşı pek sallamadım ve "anladın di mi buralardan kesin çıkacakmış" cümlesinin akabinde başımı salladım. fakat eve gittiğimde arkadaşın söylediği hiçbir şeyi -doğal olarak- hatırlamamaktaydım. adamı sallamayıp trip yaptıktan sonra da aramak olmaz dedim, ve netice olarak sınavda imzamı atıp çıktım.birkaç gün sonra, bir pazar akşamı, hem cm oynamakta (sınavlarımın da bitmiş olmasından dolayı köklü kadro değişikliğine gitmiştim hatta, gençlere yönelmiştim) hem de düzenli seyrettiğim birkaç programdan birisi olan top gear’ın başlamasını beklemekteydim. o sırada bbc’de bir siyaset-tartışma programı vardı. konu türk-yunan ilişkilerine geçti, tanıdık genç bir bayan "...relations between turkey and greece…" diye cümleler kurmaya başladı. ulan ben bu kızı nereden tanıyorum derken, arkadaşımla birlikte kadraja girdik ve "olum bak sınavda bilmemne modelinden kesin soru var" cümlesi yankılandı kulaklarımda. birkaç saniye de olsa kendimi bbc’de görmenin heyecanı ile zıpladım odada (bu arada konsantrasyon eksiğimden faydalanan arsenal 2 tane taktı, fa cup’tan elendim). hemen arkadaşı aradım, anlattım. üstüne de keyifle top gear’ı seyredip huzura erdim.neyse, kısacası eğer bir gün, bbc’ye çıkmış sözlük yazarları diye bir anket yapılırsa sözlükte, şöyle bir arkama yaslanıp "bir götlük yer açın lan" diyebilmemi daha doğrusu bunu diyebilmek için kendimi bbc’de görmemi sağlamış programdır top gear. heyhat, şimdi yerel kanallar bile sallamaz oldu beni. depresyondayım.
(realsanto - 16 Nisan 2007 21:37)
the beatles'dan beri ingilterede birkaç adamın bir araya gelince bu kadar iyi bir iş yaptığı görülmedi.
(daughtear - 25 Mayıs 2009 00:38)
13. sezonun ilk bölümünden anladığım kadarıyla; bu sezonun herhangi bir yerinde karşımıza ken block'ı çıkaracaklar. heyecanlı olacak diye düşünüyorum. ayrıca vosvos şirokko'yu da bekliyoruz.hatırlatmadan geçemeyeceğim; bu program sadece son model hız tutkunlarına hitap etmez. -tercihen, ama zorunluluk olmadan- tekerlekleri olan her şey bu programın "konusu" olabilir. traktör de tanıtırlar, 70'lerin rus üretimi araçlarını da. 78 model mini'ye kayakla atlama da yaptırırlar, paraşütçü ile porsche cayenne yarıştırmak da iştir onlar için. öyle işkembeden sallamamak lazım "son model hız tutkunlarına göredir" diye. ve bu program otomobil "tanıtmaz". toyota pick-up'ı gökdelenin tepesine bağlayıp gökdeleni dinamitler, alfa romeo'dan yelkenli tekne yapar, double decker adı altında üstüste konmuş iki araca altlı üstlü sürücü yerleştirip üst kattakine pedalları, alt kattakine direksiyonu teslim eder, körüklü otobüslerle pist yarışı, alışveriş merkezi koridorlarında kalkış yarışı yaptırır. öyle "hız tutkunlarına bik bik" demek kolaydır. sanırım oturup tüm sezonlarını izlemek, ondan sonra sallamak lazım işkembe-i kübra'dan.top gear; dünyadaki tüm otomobil programlarının eline -itinayla- verir.düzeltme: pedallar aşağıda, direksiyon yukarıda.
(spinapubica - 23 Haziran 2009 19:37)
devrim arabalarının kaderine üzülenlerin, top gear 15. sezon finalindeki eski ingiliz spor otomobil kültürüne yakılan ağıt karşısında hıçkırıklara boğulmaları gerekir. burada bahsettiğimiz kültür, tadına varabilenler için stonehenge veya hasankeyf kadar önemli bir insanlık mirası. ben zor tuttum kendimi. ağlamaktan çekindiğimden değil de bir otomobil programı seyrederken neden ağladığımı eşime açıklamakta çok güçlük çekeceğimden. ardından o bölüm bitip de stüdyoya dönüldüğünde clarkson'ın da gözlerinin dolu olduğunu gördüm. hah işte orada artık böğürmek filan da değil, uluya uluya ağlayacaktım resmen.ya başlatmasın bbc tasarrufundan. 6 bölümlük top gear sezonu mu olur? şu kısa hayata daha fazla top gear bölümü sığdırmak gerekiyor.
(ventolin - 4 Ağustos 2010 23:04)
s16xe1'de (middle east special) türkiye'den "alamadıkları" destek silopi'de gümrük kapısında richard hammond'ın ırak'tan aldığı mermi şeklindeki çakmağa gümrükteki güvenlik görevlisinin bu ne diye sorup hafif arıza yapması ve jeremy clarkson'ın kapı döşemelerini söküp içine kum doldurduğu arabasından indirilerek arabanın köpeklere koklatılmasıdır.türkiye - kuzey ırak "ilişkilerini" çalıştıkları şirket (bbc) nedeniyle herkesten iyi bilen -veya bilmesi gereken diyelim- adamların silopi'den girerken bu kadar provokatif şeyler yapmaları pek iyi niyetli bi davranış gibi gelmedi bana. kuzey ırak'tan türkiye'ye en fazla giren şey terör ve uyuşturucuyken adamlar resmen gümrükte problem çıksın diye uğraşmışlar. nihayetinde james may'in arabasına hiçbi kıllık çıkarmayan türk gümrüğü nedense(!) clarkson ve hammond'ın arabalarına kafayı takıvermiş. benzer bişeyi ingiltere'nin başı ira'yla dertteyken ingiltere gümrüğünde yapsak başımıza ne gelirdi acaba? veya onu geçtim, bugün başıma poşu bağlayıp çantama da o çakmağı koyup londra heathrow'a uçsam benim başıma ne gelir çok merak ediyorum. türk gümrüğünde kendi deyimleriyle "3 wise men"in maruz kaldığı muameleden daha iyi bi muameleyle mi karşılaşırım? hiç sanmıyorum zira gayet normal bi şekilde gittiğimizde bile köpek muamelesi görüyoruz avrupalılardan.bi taraftan göt korkusuyla çift pasaport gezip ırak - suriye girişli pasaportu israil gümrüğüne veremeyen adamların pasaportlarını kabul etmeyen israil'e bişey demiyoken bu kadar "sınırdan sokulmamak için" uğraşmalarına rağmen biraz arıza görüp rahatça girebildiği türkiye'ye bu kadar giydirmeleri çok çirkin.kaldı ki kuzey ırak'ta ilerlerken "burası kürdistan, burda kürtler yaşıyo ve hepsi harika insanlar" diyen clarkson'a birilerinin o çok korktuğu güneydoğu anadolu'da yaşayan insanların çoğunluğunun da kürt olduğunu hatırlatması gerek bence.bunun haricinde yaklaşık 3.000 kişinin öldüğü 11 eylül saldırılarını bahane edip afganistan'ı işgal eden abd'nin baş yardımcısı olup abd'den sonra afganistan'a en fazla asker gönderen ülke olan (haksız nedenlerle işgal ettikleri ırak'ı saymıyorum bile) ingiltere'nin etnik kökeni ne olursa olsun 30.000 kişinin kurban gittiği pkk terörü hakkında "kürtlerin bağımsızlık savaşı" diye bahsetmesi de -en hafif tabirle- şık olmamış. benim bildiğim "savaş" öğretmen, polis, memur öldürmek değil zira.ha bağımsızlık savaşı diyolarsa kurtuluş savaşı'na, amerikan bağımsızlık savaşı'na, gandhi'nin anti-şiddetle kazandığı bağımsızlığa, mandela'nın ingiltere'nin gizli veya açıp tüm engelleme girişimlerine karşı apartheid'i sonlandırmasına bakabilirler kendi tarihlerinde, netice de o da bi bağımsızlık savaşı sayılır.bugüne kadar takip ettiğim kadarıyla bağımsız, kim olursa olsun lafını esirgemeyen adamların politika uğruna düştükleri durumu görmek çok acı açıkçası.yukarıdaki tüm büyük örnekleri geçtim, iki şerit gidiş, iki şerit geliş bölünmüş yolda -belli ki karşı şerit bi nedenden kapatılmış- karşı yönden gelen sayısız kamyonu ters yöne girmiş gibi anlatmak bile niyeti belli ediyor. hadi 1 kamyon, 2 kamyon ters yöne girmiş diyelim, be birader karşı yönden konvoy geliyo, hepsi mi ters şeride girmiş bunların? tamam, yollarımız ve sürücülerimizin ezici çoğunluğu rezalet ama yol kalitesine laf söylemek ayrı, gerçeği istediğin gibi büküp yansıtmak ayrı.edit büdüt: yazım yanlışı, bikaç ekleme, ne ararsan var.
(kalifiye balta sapi - 27 Aralık 2010 18:42)
simdi bilemiyorum programin araba programindan baska ne amaca hizmet ettigini ancak bu adamlarin genel olarak gittikleri yerleri duruma gore yerin dibine (hakli olduklari yerler de vardir) soktuklari bir gercektir. provoke ederler, tepeden bakarlar, onlar aristokrasinin gobeginden gelmislerdir, digerleri uzaylidir, vs vs... bu birlesik devletlerin herhangi bir eyaleti de olabilir, vietnam'in bir koyu de... sonucta bu herifler ingiliz elitist kesiminin adamlari ve tribunlere oynamayi seven agzi iyi laf eden muhazakar kesim insanlari azicik...bu programi izleyip (ortadoguda irak'da baslayip kudus'de son bulan, arada turkiye ile ilgili bir parcanin bulundugu bolumden bahsediyorum), kendilerinden nefret etmeye baslayanlar icin soyleyeyim ki bu onlarin turkiye ile ilgili yaptiklari tek sey degil. programin demirbaslarindan jeremy clarkson yaklasik bir iki ay once turkiye' de idi. ancak bizim muthis resortlarimizdan, turkuaz mavisi koylarimizdan ziyade, ulkemizin dogu kesimini ziyaret etmeyi secmis. sanirim programin cekimlerinin o taraflarda olmasindan dolayi olacak. herneyse, oradaki anilarindan mutevvelit, abimiz sunday times' da yazdigi kose yazisi ile turkiye'nin ab'ye girisine olan karsi cikisini dile getirdi. yer yer abartili tabirlerin yani sira maalesef dogru bir kac tespitin de oldugu makale, bugun kibrisli rumlarin forum sitelerinde zevkle paylasiliyor. sunu soyleyebilirim ki bu makaleden sonra top gear programi biraz "light" kaliyor.ancak kizmaya hakkimiz var mi? bence yok... gerizekali bazi abartmalari bir kenara birakacak olursak, su bir gercek ki ulkemin, canim ulkemin dogusu savastan cikmiscasina dokuluyor. kimse kimseyi kandirmasin. bunun icin ne teroru bahane etmekte fayda var, ne dis mihraklari ne de geri zekali jeremy clarkson'u suclamakta fayda var. savas baltalarini cikarmadan once herkes birazcik igneyi kendisine batirmali. buyrun makalenin kopyalanip yapistirilmis hali. yer yer eksik olabilir cunku yaziyi bir forumdan arakladim. bir gun yaziyi cevirecek vaktim olur insallah (edit:nitekim vaktim oldu; ceviri en asagida) :"back in the summer, mr cameron made an impassioned plea for turkey to be allowed to join the european union...i'm sure up & down britain people called nigel & annabel nodded sagely at these kind words. many middle-class couples take boating holidays off turkey's idyllic coast and come home with ornate birdcages and lovely rugs. apart from the boatman who slept with their daughter, they like johny turk very much. how, they wonder, can the eu possibly turn its back on turkey, with its lovely "for you my friend special price" traders and excellent restaurants, while granting membership to the revolting bulgarians? and the romanians, with their silly porkpie hats and donkeys? it's ridiculous. in the past, turkey's applications were denied because they liked to cut off peoples heads, and such a move . ...would have infuriated the greeks. today those excuses no longer hold water. turkey has abolished capital punishment, and infuriating the greeks is now seen, especially by the germans, as a good thing.turkey has even managed to sort out its prison system. in the past, you were beaten on the soles of your feet for no particular reason and male rape was encouraged. we know this because we've seen midnight express. now torture is discouraged and the homosexuality is apparently quite tender. it all sounds fine, then. but i've just spent a bit of time in turkey and i don't think it's fine at all. and not just because the barmaid at my hotel had only one word of english, which was "no". this made ordering a beer extremely complicated. first of all, i didn't go to istanbul or one of those turquoise coves you see in the brochures, because that would be like judging britain on a brief trip to london and padstow in cornwall. no, i went to the eastern part. the region the foreign office warns us to avoid. turkey's lancashire. and i'm sorry, but the only thing i want less in the eu is rabies. it was absolutely awful.in my view, a country must have certain standards before it can become a member of the eu, and my no 1 line in the sand is dead dogs at the side of the road. of course, you occasionally see a rotting mongrel in portugal and it's very sad. but in turkey they lie there like the forest of single shoes we see by the a1. thousands of them. maybe they are used as handy direction pointers when one is having friends over for dinner. "left at the labrador. right by the dalmatians' head, and if you see the sausage dog, you've gone too far." the eu is supposed to be a group of civilised countries working as one. and i'm sorry again, but accepting a country that can't be bothered to clear up its dead dogs would be like boodle's private members' club accepting a man who thinks acceptable to masturbate in public.sadly, though, there are other issues that must be addressed. petrol, for example. i realise, of course, that if you water it down a bit, you can increase your profits dramatically. furthermore, when your customer breaks down with a ruined engine, he will be many miles away, with no means of coming back to your place of business with a pick axe handle. but it's not on. even the spanish have cottoned on to this.it's the same story with plumbing. the idea is that when you pull the chain on a lavatory, the contents of the bowl are taken far away from your nose; not fanned directly into the air-conditioning system, which itself is made from decaying dogs. this sort of thing may be acceptable in mexico, but not in what should be seen as the world's boutique.we must also address the violence. yes, we have road rage in britain and it's not particularly edifying, but in turkey it seems that if someone carves you up in traffic, you are legally entitled to leap from your car and beat him to death. and then there is the transport infrastructure. a road is a complicated piece of engineering. foundations must be dug. many different types of stone and gravel must be laid and compressed and hardened before a top coat of asphalt is laid. filling a crop dusting aircraft with grey paint and flying over the desert may be cheap, but you end up with something so bumpy that your eyes stop working properly and you fail to see the next military checkpoint.and there's the thing. mr cameron says it's not reasonable to expect someone to guard the camp and then not be allowed inside the tent. but that's not true, is it? my local policeman guards my house from vagabonds and thieves but that doesn't mean i want him to come and sit by the fire every night."************************************************************************************************************************edit: uc asagi bes yukari cevirisi su sekildedir. duzeltmelere acigim, daha iyisi sudur diyenler mesaj atsin duzelteyim:"gectigimiz yaz, bay cameron* turkiye'nin ab'ye kabul edilmesi icin heyecan verici bir demecte bulundu.eminim, asagi yukari britanyanin tum nigellari ve annabelleri, bu nacizane demec karsisinda kendilerinden emin, kafalarini olumlu bir sekilde salladilar. bugun bircok orta sinif aile, turkiye'nin cennet gibi kiyilarina gidip, beraberlerinde sahane halilar ve islenmis kus kafesleri getiriyorlar. kizlari ile yatan tekneci haricinde genel olarak johny turk'u severler. merak edip dururlar, tiksinc bulgarlari uyelige kabul etmisken, sahane restoranlari ve "sana su kadara olur arkadasim" saticilari ile dolu olan bu ulkeye, ab neden sirtini donuyor diye... hele hele salak fötr şapkalari ve esekleri ile romanyalilari kabul etmisken... delilik bu!gecmiste turkiye'nin ab'ye basvurusu reddedildi cunku insanlarin kafalarini kesmeyi seviyorlardi, nitekim.... yunanlari cileden cikararirlardi mesela... bugun bu tip bahaneler gecerli degil artik. turkiye bugun ölüm cezasini kaldirdi. gunumuzde yunanlilari cileden cikarmak, ozellikle almanlar icin, iyi bir sey olarak gorulmeye bile baslandi.turkiye kendi hapishane sistemini bile duzeltmeyi becerdi. eskiden, hapishanelerde hicbir sebep yokken insanlar falakaya yatirilir, erkeklere tecavuz tesvik edilirdi. tum bunlari midnight express'ten biliyoruz tabii. bugun artik iskence desteklenmiyor ve homoseksuellik daha cok hosgoruluyor.tum bunlar kulaga hos geliyor degil mi? ancak ben turkiye'de biraz zaman gecirdim ve hic de hos degildi. bunun tek nedeni, kaldigim oteldeki, ingilizce olarak sadece "no" kelimesini bilen ve bira siparisi vermeyi acaip karmasik bir hale getiren garson degildi elbette...oncelikle, istanbul'a ya da brosurlerde gormus oldugunuz turkuaz mavisi koylara gitmedigimi belirteyim. cunku bu, ingiltere'yi, sadece londra' ya ve cornwall'daki padstow' a yaptiginiz kisa bir gezi ile degerlendirmek gibi olurdu. hayir, ben dogu kismina gittim. disisleri bakanliginin bizleri gitmememiz icin uyardigi bolgeye... turkiye'nin lancashire' ine... ozur dilerim ama ab'de gormek istedigim en az sey kuduzdur. kesinlikle berbatti.bana gore, ab uyesi olmak isteyen bir ulkenin once belli standartlara haiz olmasi gerekmektedir. bu konuda benim liste basim, yol kenarindaki ölü kopeklerdir.suphesiz, zaman zaman yol kenarinda curumus sokak kopeklerini portekiz yollarinda gormeye alisigiz ve maalesef bu cok uzucu. ancak turkiye'de yol kenarindaki ölü kopekler, bizim a1( turkiye'deki e-5'e muadil) otobaninda gordugumuz, yol kenarinda teki dusmus pabuclardan olusan orman gibi... binlercesi... bilemiyorum belki de arkadasini yemege davet edenler bunlari isaret levhasi olarak kullaniliyorlardir: "labrador'dan sola don, dalmacyali kafasini gorunce saga gir, eger sosis kopegi* gorursen cok gitmissin demektir."ab'nin, bir butun olarak calisan, medeni ulkelerden olusan bir grup olmasi gerekmektedir. ve tekrar ozur dilerim ama kopeklerinin ölüsünü yol kenarindan kaldirmaya hacet bu ulkeyi ab'ye kabul etmek demek, rusvetcilerin ozel uyeli dernegine, toplum icinde masturbasyon yapmayi kabul edilebilir goren bir adami uye yapmak gibidir.uzucu tabii ama baska sorunlara da deginmek gerek. benzin mesela... sunu farkettim ki bunun icine biraz su katinca kariniz carpici bir bicimde artiyor. ustune ustluk musteriniz, arabasi kilometrelerce uzakta hayati kaymis bir sekilde bozulunca, hic bir sekilde is yerinize elinde kazma sapi ile donmeyecek. ama dogru bir sey degil bu. ispanyollar bile bu gercegi kavradi.ayni hikaye tesisat meselesi icin de gecerli... teori sudur ki klozetin zincirini cektiginiz zaman, mevcut olan icerigin burnunuzun dibinden cok uzaklara gitmesi lazimdir; yoksa kopek lesinden yapildigini dusundugum havalandirmaya üfürülmesi degil. bu tip seyler belki meksika'da kabul edilebilir. ancak dunyanin butigi olarak gorulmesi gereken bir yerde degil.siddete de deginmemiz gerekiyor. evet, biz de britanya'da yollarda galeyana gelebiliyoruz ve pek de ornek oldugumuzu soyleyemeyecegim. ancak turkiye'de gorunen su ki eger birisi onunuze gecerse, arabanizdan firlayip, diger soforu oldurunceye kadar dovmeniz tamamen yasal...bir de ulasim altyapi sorunu var. yol, karmasik bir muhendislik urunudur. zemin kazilmali, en uste asfalt dokulmeden once, altta bir cok degisik tipte tas ve cakil dokulmeli, ezilerek sertlestirilmelidir. belki bir ilaclama ucagini gri boya ile doldurup, col uzerinde ucmak (*) ucuza gelebilir ancak oylesine buyuk bir tumsege giydirdiginizde gozleriniz eskisi gibi goremeyebilir ve bir sonraki askeri kontrol noktasini kacirabilirsiniz.ve su var... bay cameron, "birisinden kampi korumasini beklerken, onu cadira davet etmemek kabul edilebilir bir sey degil" diyor. ancak pek gercekci degil, degil mi? semtimizdeki polis evimi serserilerden veya hirsizlardan koruyor ama bu demek degildir ki her aksam onunla sominenin karsisinda oturmak isteyeyim."(bkz: öeehh)(*): yollari ilaclama ucagindan puskurtulen gri boya ile yapmaya getiriyor sanirim amcam. bu noktada cevirinin didiklenmesinde katkilarindan dolayi buturkcheilenereye ustadimiza tesekkurler...
(bosch kalfa - 28 Aralık 2010 19:27)
arabalarla fazla bir ilgim olmasa da kendisini izlememi sağlayan esprileri barındıran bbc yapımı program.--- spoiler ---jeremy:bir kore arabasından fazla güvenilir olmasını bekleyemezsin.bazı şeylerden bazı şeyleri beklemek yanlış olur james'ten porno filmi yönetmenliği yapması gibi meselajames:bir dakika,bence oldukça güzel yapabilirimjeremy:tabi,senin yönettiğin filmde adam eve gelir "merhaba kaloriferlerinizi tamir etmeye geldim" der,tamir eder ve evden ayrılırdı.--- spoiler ---
(alakota - 7 Kasım 2011 19:31)
james bond'un 1962'de yapılmış ilk filminden bu yana aradan tam 50 yıl geçmiş olmasının anısına sadece richard hammond'ın sunduğu "50 years of bond cars" bölümü cidden izlenesidir. özellikle bölümün son 10 dk.'sı istanbul'da çekilen skyfall'un çekimlerinden ve hammond'ın istanbul'a bizzat gelip çekimleri gözlemlemesi ve röportajlarından oluşmakta.--- spoiler ---ayrıca bölüme güzellik katan vanish transit ve submarine lotus harika. adamlar 1 saatlik bir program içinde 3-5 dk.lık görüntü için haftalarını harcamışlar. bizde olsa 3 yıl anlatırlardı, tabi yapabilselerdi*casino royale'de film ekibinin aston martin dbs'i takla attıramamış olmaları ve takla atmasına yardımcı olmak için aracın altına açılır bir sistem yapmaları, hatta 7 takla ile dünya takla rekoru kırmaları ve takla atan canımmm aston'lar...ayrıca ayrıca skyfall'un çekimlerinde tam 15 tane audi a5'i haşat etmiş olduklarını öğrenmek, çekimlerde kaza yapmış audileri birbirine benzetmek için çekiçlerle sıfır araçları parçalamaları, eski stig ben collins'in tavanından kullandığı araçlar, istanbul'un tarihi dokusuna bizden daha çok saygı gösterip bazı mekanları maket olarak inşa etmiş olmaları... gerçekten iyi bir bölümdü.--- spoiler ---bu arada istanbul'a hammond gelmiş, stig gelmiş haberimiz olmamış ona üzüldüm.
(stig - 6 Kasım 2012 00:01)
s19e06 tamamı ile orta afrika'da geçen bir bölüm olmuştur.*--- spoiler ---bmw 5 serisi, volvo 70 serisi ve subaru impreza'nın touring modelleri ile sağlam çamurlu bir yoldan geçmeye çalışırlarken, bmw'nin ve volvo'nun çamura saplanması, subaru'nun bırakınız kendini geçirmeyi, bir de halatla diğer iki aracı çekmesi bölüme damga vurmuştur.--- spoiler ---
(scholastic oscillator - 11 Mart 2013 09:34)
http://s00.yaplakal.com/…_preview/5/9/1/2542195.jpg
(sagliginiz icin - 16 Aralık 2013 15:17)
araba programı değildir.arabaları sevmeyen biri olarak gayet keyifle izliyorum. neden bu kadar ünlü olduğuna şaşırmamak gerek.
(yenidengelseydimhayata - 6 Ağustos 2014 18:33)
aslında bir otomobil tanıtım programından çok daha fazlasıdır. çünkü bu adamlar her şeyi sürüyorlar. supercar dediğimiz fantastik araçları, 80 lerin hatchbacklerini, kamyonları, atv leri, jet skileri, botları, uçakları, bisikletleri her şeyi yani. ve bunu yaparken de acayip keyif alıyorlar. ve o geyikler yok mu allahım bu bir program bu kadar eğlenceli hale gelebilir. sırf bu program ve two greedy italians için bbc'ye bir teşekküre gitmeyi bile istiyorum. bir tepsi baklavayı alıp gidicem abi merkezlerine, herkesi alnından öpücem şap şap diye, ağızlarına bir dilim baklava tıkıştırıcam ardından. sevgi dağıtıcam bildiğin ya. havada küçük küçük kalpler görünecek böyle.
(221b - 27 Eylül 2014 16:00)
arabanın iç hacminin darlığını anlatırkenjeremy: bir jinekolog bu araca bindiğinde, "aman tanrım işe geldim" diyebilir.
(hepimizin kafasi karisik - 1 Ekim 2014 02:10)
zorbaya tapanlardan gelecek reytingi sikeyim, size bişi olmasın.bbc, bugünkü clarkson'u kovma haberinin arkasında durur ve geri adım atmazsa gözümde çok yüce bir yere oturacaktır. reyting diye ekranı iğrençliklerle sıçıp sıvayan diğer medya kuruluşlarına göstereceğimiz mis gibi bir örnek olur elimizde.
(yuki - 25 Mart 2015 18:32)
bbc "karakterli davranıp" kovmuşmuş. karakterli dediğiniz bbc 30 sene boyunca tacizci, tecavüzcü bi adamı korudu. olayların üstünü örttü "aman ağzımızın tadı bozulmasın" diye. bugün iskoçya bir gazeteydi sanırım, şöyle bir tweet attı, dakikasında milyon kişi favladı, retweet etti:"zavallı clarkson, yapımcıyı yumruklayacağına çocukları falan taciz etseydi. bbc 30 yıl olayın üstünü ört bas ederdi".clarkson'a tapıyor falan değiliz. götünüzle okumayın entryleri. adamın öküzün teki olduğunu, ama sonuçta top gear'ı top gear yapan adam olduğunu söylüyoruz. bide şu denilmiş: yok tipi yok bilmem kim daha iyi şoförmüş de bilmem ne. bu arkadaş belliki top geardan pek fazla haberdar değil. bildiği tek şey arabayla falan ilgili olduğu. yoksa böyle cahilce bir laf etmezdi. milyonlarca fanı top gear'ı sadece araba programı olarak görmüyor. 15 sene önceydi o. senin asıl demek istediğin fifth gear falan. top gear'ı ne tam olarak tanımlayabiliriz. ne de karşısına bir rakip konumlandırabiliriz. bunu da bu üçlü becerdi.
(arnatuile - 26 Mart 2015 22:20)
öncelikle şunu söyleyelim, top gear bir otomobil programı değil, şov programıdır. genel olarak halkın %99'unun alabileceği araçlar (golf gti ve benzeri "hot hatch'ler hariç) bu programda ancak birkaç dakikalık kenar süsü olabilir. onun yerine mclaren, ferrari ve audi r8'i krizden dolayı terk edilmiş bir ispanyol şehrinin boş sokaklarında yarıştırır, inşaat araçlarıyla askeri araçları bina yıkma yarışına sokar, kutupta mahsur kalmış hammond'ı amerikan pickup'larıyla kurtarır ve bunun gibi kimsenin işine yaramayacak ama izlenmesi inanılmaz keyifli işler yapar.bunu söylemişken, zaten bugüne kadar farklı sebeplerle (ırkçılıktan cinsiyetçiliğe, en son falkland olayına kadar) defalarca bbc yönetimiyle karşı karşıya gelmiş ve bu sezonun başında kendisi de kredisini tükettiğinin farkında olan clarkson'ın sırf çekimler sırasında sıcak yemek verilmedi diye ekipten birini yumruklaması, bbc'nin dediğine göre yumruklama olayı öncesi ve sonrası "dakikalarca" küfür etmesi pek akıllıca bir hareket değil. bu açıdan bakıldığında bbc de haklı.ha hammond ve may'in clarkson olmadan programa devam edeceğini kimse düşünmüyor zaten, eminim ki bu kadar iyi kazanan bir konsept ve kadro başka kanallar tarafından kapış kapış gider ancak bilgim kısıtlı olduğu için şunu söyleyebilirim ki ingiltere'de bbc haricinde bu programın bütçesini kaldırabilecek bir tv kanalı var mı bilmiyorum.sonuç: bugüne kadar clarkson'ın yapıp bbc'yle karşı karşıya geldiği her türlü ırkçılık, vs. olayında program konsepti gereği clarkson tarafındaydım (zaten bbc'nin doctor who'yla beraber uluslararası pazara en çok satılan ve izlenen programına en "kötü" olayda bile en fazla 300-500 şikayet gelmesi izleyicilerin ezici çoğunluğunun benimle aynı düşüncede olduğunu gösteriyor) ama bu son olay tamamen clarkson'ın ayılığı. yaptığı ilk vukuat olsa belki bi şekilde affedilirdi ama zaten topun ucundaydı kendisi, bu da son damla oldu. yine de ben bildiğimiz top gear'ın önümüzdeki sene başka bir adla başka bir adreste devam edeceğini düşünüyorum.son olarak, şöyle bi montaj yapmışlar, "top gear'ın son bölümü" diye, komik olmuş.
(kalifiye balta sapi - 27 Mart 2015 00:18)
bbc knowledge'de hergün takip ettiğim, bir aralar formatını türkiye'ye uyarlamaya çalıştığım ama yüksek maliyet ve reyting uğruna vazgeçtiğim, sadece araç tanıtım kısmında baz aldığım televizyon izlencesi. yaşanan o talihsizlikleri jeremy'e yakıştıramadığımdan dolayı ölü taklidi yaptım ama program eğer bir şekilde bu ekip ile devam etmezse jeremy clarkson'ı affetmeyeceğim. sana çok pis kelimeler hazırladım jeremy. dikkat edersen sayın demedim. senin gibi kaba olmayı aklıma getirdim ama yapamayacağım. sana değil ama eşine çok büyük saygım vardır. hayırsever bir kadındır, dindar bir insandır.
(dumurzade - 27 Mart 2015 09:38)
yeni meganın hatchbackinden bahsederken (kamera ön kısımdan girer, arkaya doğru yavaşça ilerler) "bu arabayı yılın arabası seçenler bu arabanın arkasını görmemiş olmalılar" diyebilen program.
(pervane - 29 Temmuz 2004 17:38)
otomobil pornosu.
(quasm - 8 Aralık 2005 17:34)
"bakın bu otomofil 300 beygir 5 vites çok süper" gibi sadece içi boş kuru bilgiler vermeyen, temposuyla ekrana bağlayan, fantastik tespitler yapan otomobil programı. dün akşam bbc prime'da yayınlanan bölümünde izlanda'lıların maceraseverliği ve ilginçliği için richard* şöyle bir cümle sarfetti:- this is iceland, they think "bjork is normal" here.
(realsanto - 19 Haziran 2006 12:34)
Yorum Kaynak Link : top gear