Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 02 Eylül 1964 Çarşamba, Yapım Yılı : 1964
Türü                : Macera,Komedi,Cinayet,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Filmways Pictures
Yönetmen       : Jules Dassin (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Monja Danischewsky (IMDB)(ekşi),Eric Ambler (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Melina Mercouri (IMDB)(ekşi), Peter Ustinov (IMDB)(ekşi), Maximilian Schell (IMDB)(ekşi), Robert Morley (IMDB)(ekşi), Akim Tamiroff (IMDB)(ekşi), Jules Dassin (IMDB)(ekşi)

Topkapi ' Filminin Konusu :
Küçük bir üçkâğıtçı olan Arthur Simpson (Peter Ustinov) biraz para kazanabilmek için, uluslararası çapta mücevher hırsızlığı yapan bir çetenin işini almak zorunda kalır; Görevi çeteye ait bir otomobili Yunanistan'dan Türkiye'ye geçirmektir. Çete İstanbul'daki Topkapı Sarayı'nda bulunan çok değerli bir hançeri çalmayı planlamaktadır. Başlarda soygundan haberi olmayan Simpson, istemeden de olsa çete ile işbirliğine mecbur kalır. Türk İstihbaratı ise ülkeye silah sokulduğundan ve sonuçta ülkeyi kargaşaya sürükleyebilecek bir suikast yapılacağından kuşkulanarak çeteyi takibe alır, bir yandan da Simpson'ı işbirliğine zorlayarak çetenin içinden bilgi sağlamaya çalışır

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu


  • "topkapı sarayı'nın boğaza bakan tarafındayım. yanımda finli bir kız var, uzun dal gibi. sarışın. haliç'i gösterip, ne bu dedi? gözleri maviydi. heyecandan golden horse dedim."
  • "ilberian peninsula."
  • "5 km uzunluğundaki bir surla kuşatılmış olan sarayın yüzölçümü vatikan devletinden büyük, monako'nun yarısı kadardır."
  • "405 yil araliksiz kuran okunan saraydir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bugun günde binlerce kisinin gezdigi topkapi sarayi'nin girisinde cok degil bundan 90 sene evvel su yazi var imiş "sarayi humayuna duhul için bilhassa iradei hazreti padisahi serefsadir olmalidir.. bu mahali temasa etmek ruhsati sahaneyi ihraz eylemis zevat ile resmen istihsali ruhsat edilen kibar ecanibe hastir" yani avam'in anlayabilecegi kivama getirirsek " oyle her elini kolunu sallayan giremez.. padisahin yazili izni lazimdir. bununla birlikte ecnebi olsaniz bile kibar olmak esastir"

    sarayin en cafcafli doneminde ,ki 4. murat zamanina denk gelir, sarayda yaklasik 8000 kisi sadece padisahin ve esrafinin ihtiyaclarini karsilamak icin vardir.. yani her işe bir adam atanmistir.. sarayin kadrosu dolmus da dolmustur.. yani mesela padisah sigara mi icecek "sigaracibasi","atescibasi","kultablacibasi","cubukcubasi" olmak üzere 4 tane adami yanina cagirir oyle icermis.. teferruat kelimesi sanirim bu noktada bulunmus olmali.. insan bir sey yapacaksa da bezer arkadas..

    senede bir kez merhum padisah efendimizin ruhu içun helva dokulurmus mesela helvahane ocaginda.. bu helva once padisah efendimize ikram edilir sonrasinda sirasi ile darussaade agasina, silahtarbasina, cuhadar agaya, rikaptarbasina,tulbentbasina,anahtarbasina,peskir agalarina, hazine ve kilerve seferli kethudalara, mabeyncilere, muezzinbasina, hakveci basina, sarikci basina, tufekcibasina,berberbasina (yoruldum) bas lalaya,baltacibasina, okcu basina, cicekci basina, kuscubasina, hekim basina, mutfak eminine, muneccim basina, sehreminiye, kapi agasina, haznedar agaya, hazine vekiline, bas kapi gulamina, valde sultan bas agasina (ki asistani oluyor olmali) valde sultanbaş kapi gulamina, has oda basina, saray agasina, haznedar basina ve en son kilerci basina...

    hayir bir de helva yemeyenler, merhum padisaha yakinlik derecesi olmayanlar da var.. tuvalete gidecek mesela padisah bu ugurda 10 kisi tahsis edilmis kendisine.. ibrikcibasindan, sabuncubasina kadar.. bunu ogrendikten sonra bas ustunde bas birakmamakdegimi daha bir anlam kazaniyor..

    sarayin boyle lakayit olduguna bakmayin memleketin idaresinde cok onemli işler direk sarayda yapilmistir.. misal veriyorum kuscu ocagi, sadece padisahin muhabbet, bulbul kuslarini yetistirmekle kalmamis, binlerce kuguyu da yetistirmistir.. bu kugularin tüylerinden yeniceri ocagina tüy verilmis, yeniceriler de bu tüyler ile ok yapmislardir..

    saray'in mevkii ile ilgili cok ama cok sevdigim bir anektod vardir.. yil 1770'i gosterirken ruslar gelip cesmede donanmamizi yakmislar.. bu haberi tez alan ücüncü selim "bre deyyuz padisaha palavra atmaya utanmiyor musun? tüm gün na burada otururum da bir tane urus gemisi gormemisim bogazdan gecmis" demistir.. bu hikaye ile sarayin bogaza ne kadar hakim oldugundan bahsetmek istemistim ama padisahlarin cografi yetersizliklerine degindim.. allah günah yazmasin gari..


    (azuth - 15 Nisan 2008 17:33)

  • comment image

    bunyesinde calisanlari ic egitim olarak "enderun" da yetistiren bir saraydir ayrica.. dünyanin baska saraylarinda boyle bir opsiyon var mi bilmiyorum ama 5-6 yasinda enderun'a girecek cocuklar tamamen esittirler.. yani 6 yasinda yanyana yatakta yatan cocuklardan biri 40 yasinda sadrazam olabilirken digeri baltacibasi olarak saraya odun getirebilecek ayardadir.. oyle bir hak esitligi anlayacaginiz..

    misal veriyorum, bu haremde arap, hadimagalarindan sorumlu olan akagalarvarmis zamaninda.. enderunda akagalar ve enderunlu oglanlar yemek yerken, sinideki son kalan kofteye ak agadan evvel elini uzatan bir oglan, akaga tarafindan eline tahta kasik ile vurulmak sureti ile cezalandirilmis..

    kader o dur ki o eline tahta kasik ile vurulan cocuk sonralari corlulu ali pasa olacak ve sadrazam olacak bu akagalarin da agzina sicacaktir..

    enderun'a genelde ailesi, annesi babasi olmayan köle cocuklar alinirdi fakat.. enderunda 14 yil egitimden sonra cikanlarin sadrazam olabildiklerini goren aileler ogullarini opup koklayip "köledir bu" deyu enderun'a yazdirdiklari tarihte çok olmustur.. işte cocugum kurtulsun edasi teeee o zamanlardan bu zamana kadar gelmis.."


    (azuth - 15 Nisan 2008 17:48)

  • comment image

    avrupali es degerlerine nazaran insanlarin asla asagilayici, kücük düsürücü işlerde calismadiklari bir saraydir.. yani misal veriyorum, ingiliz sarayinda ingiltere padisahi atina binmek istediginde, onune kölelerinden biri diz cöker, padisah o köle'nin sirtina basip da ata biner idi.. oysa osmanlida, bu tarz kücük düsürücü işler icin sarayin muhtelif yerlerine "taşlar" ihsan edilmisti.. misal veriyorum, iç avlunun cesitli yerlerinde binek tasi adi verilen taslar var idi.. pasalar, padisah, atlarini bu taslarin yanina cektirir o taşa basarak atlarina binerlerdi..

    ha bir de padisahi eglendirmek icin hic bir zaman soytaribaşi gibi bir "baş" tahsis edilmemistir.. osmanli padisahlari kendilerini bir sekilde eglendirmislerdir (koca harem var anasini satiim daha ne soytarisi)

    bu taşlarin en korkuncu, orta kapinin yani topkapi sarayi'nin en meshur kapisinin yaninda bulunan, seng-i ibret, yani ibret tasiydi.. kafasi ucurulan sahislarin, bilhassa saraylilarin kelleleri bu taş üzerinde 3 gün 3 gece teshir edilirdi..

    yeri gelmisken belirmekte yarar var ki, simdi gülhane parki'ni boydan boya yürüyünce ulasacagimiz sahane cay bahcesi eskiden padisah'in saray burnunda yapilacak "denize atma" torenlerini izleme yeriydi.. tören diyorum ama aslen idamdir bunlar.. rivayet odur ki eger istanbul bogazinda akinti olmasa, ayaklarina tas baglanmis ve denize atilmis bunca ahaliden kadiköye yol olurmus..


    (azuth - 15 Nisan 2008 17:59)

  • comment image

    dünyanın en kötü müzecilik anlayışının hüküm sürdüğü tarihi yapı.

    has odalardan bir tanesinde camdan öyle yağmur geliyordu ki, pervaza yakın çinilerin desenleri solmuş, küçük çaplı bi gölcük oluşmuştu.
    bu durumun fotoğrafını çeken japon turistlerden bile utandım. zira onlar da küçük gözlerini belerterek ve gördüklerine inanamayarak kızgın kızgın bişeyler söylüyorlardı.

    harem'de ise 15 tl alınması ayıptır, günahtır.
    hadi alıyosun diyelim;
    sadece koridoru gezdirme be adam. %90'ına giriş yasakken 15 tl afırmak ayıp değil midir??

    haremdeki avludan aşağıya bakıldığında; dizilmiş ve kaderine terkedilmiş onlarca tarihi eserin yağmur altında, çamur içine gömülmesine değinmiyorum bile..

    not: uğur dündar' ın teftiş zamanı gelmiş de geçiyor bile.


    (venusteki limon agaci - 14 Aralık 2010 13:13)

  • comment image

    avrupa'daki buckingham sarayı ve madrid kraliyet sarayı gibi bazı büyük devletlerin saraylarından farklı olarak yüksek ve heybetli bir görüntüye sahip değildir. bu özelliğiyle ilk avlusuna adım atan bir kısım turist bünyede küçük çapta bir hayal kırıklığı meydana getirebilmektedir. temel bir plan anlayışından çok eklemeli odalar, köşkler, kısımlar şeklinde inşa edilen bu yapı, aslında osmanlı yerleşim sistemine örnek teşkil etmektedir. bu heybetsiz görüntünün temel sebebi; islam'da dolayısıyla osmanlı'da en yüksek yapıların her zaman tapınaklar yani camiler olması geleneğindendir.


    (hitman 7 - 7 Mart 2011 18:32)

  • comment image

    toptan satışa sunulsa ya da birileri içine yerleşse de hepimiz rahatlasak dediğim canım saray. hayır anlamadığım şey bu senin geçmişin arkadaş, hiç mi saygın yok. ben bu sarayda gezerken tarihin içinde gezmiştim resmen, taşlarına falan dokunup vay be kimler kimler geldi geçti buralardan demiştim. elin adamı çıkıyor sonra, benim dokunurken heyecanlandığım ama yerinde beğendiğim şeyleri alıyor ve götünün rahatı için kendi lojmanına yerleştiriyor.
    yine elin kadını geliyor, bunu bunu beğendim hadi eve getir diyor. satışa açık sergi mi orası arkadaşım, binlerce turist sırf bu büyülü ortamı görmek için istanbul'a geliyor senin yaptığına bak.
    mesela gözde cariyeler katı, ahşap olduğu için halka açılırsa çökme tehlikesi var. dolayısıyla ziyaretlere kapalı ve ben merakımdan çatlamış olsam da bunun yapılmış olmasını çok güzel bulmuştum. şimdi hangi akıllı böyle bir şey söyledi merak ediyorum. demek duyarlı birkaç insan varmış oralarda.
    zaten bizim bazı değerlere saygımız olsa, biraz da aklımız olsa louvre müzesine gittiğimizde türkiye'ye ait para için kaçırılmış yüzlerce tarihi parça görmezdik. umarım ileride götünün rahatı için ülkeyi satanları da görmeyiz. kısım kısım o da oluyor ya neyse, buna inanmak bile istemiyorum.


    (tamarapril - 3 Haziran 2011 12:04)

  • comment image

    topkapı sarayı'nın boğaza bakan tarafındayım. yanımda finli bir kız var, uzun dal gibi. sarışın. haliç'i gösterip, ne bu dedi? gözleri maviydi. heyecandan golden horse dedim.


    (kutup cizgisinde ask - 9 Aralık 2011 05:24)

  • comment image

    nefis istanbul manzarasına sahip saray. saraya girerken müzekartımızla girdik. dedik ki hareme de girelim o da ne müzekart geçmez yazmasını beklemiyordum çünkü harem de sarayın bir parçasıydı benim için ayrıca bir ücret mi gerekirdi? ama gerekliymiş ve üstelik müzekart geçmiyormuş. hadi tamam dedi girelim broşür sorduk nerede ne var ona göre gezelim saray krokisi daha doğrusu, yok dediler. o da ücretliymiş . tamam dedik alalım ne kadar olabilir ki? beş lira dediler dumur olduk. yani adım attığımız her yerden para almaya odaklanmışlar. ha bide sarayı gezerken kulağımıza ilber ortaylı'nın sesi geldi birden kafamızı bir kaldırdık adam saray içinde geziniyor, teftişe çıkmış. kalabalığın arasına kaybolup gidiyor ardından.


    (kesisen kume - 17 Haziran 2012 19:45)

  • comment image

    5 km uzunluğundaki bir surla kuşatılmış olan sarayın yüzölçümü vatikan devletinden büyük, monako'nun yarısı kadardır.


    (vera - 10 Haziran 2003 17:36)

  • comment image

    orada bulunma halinin, orada bulunmaktan daha önemli hale geldiğinin ispatı gibi. günümüzde topkapı sarayı'na gitmiş olmak, topkapı sarayı'nı görmekten daha önemli hale gelmiş. insanlar buraya sadece fotoğraf çekmek için geliyorlar. zannedersem bol bol fotoğraf çekip, evlerinde sakin kafayla tekrar tekrar topkapı sarayını geziyorlar. ama topkapı sarayını görmüyorlar bile. etrafa lcd ekranların arkasından bakıyorlar. kafalarını kaldırıp anı yaşamıyorlar. çok klişe şeyler söylediğim ama, iş bence fena halde çığırından çıkmış durumda. dün kafamı kaldırdım ve çevreye baktım. gördüğüm manzara şuydu. daha fotoğraflanacak bir sürü yere gidecek olan bir dünya insan acele şekilde bir o yanın bir bu yanın fotoğrafını çekiyordu. bir kişi bile sakin bir şekilde durup etrafı seyretmiyordu. önce birileri, birilerinin fotoğrafını çekiyor, sonra çekilenler kamerayı alıp diğerlerinin fotoğrafını çekiyor. fotoğrafı çekilmedik en küçük bir nokta kalmaması için deli gibi uğraşıyorlardı.

    dün topkapı sarayına gittim ve içini gezemeden çıktım. çünkü odaların önünde uzun kuyruklar vardı. turistler hiç şikayet etmeden saatlerce o kuyruklarda bekliyorlardı. ben bari balkona çıkayım bir manzaraya bakıp döneyim dedim, pişman oldum. insanlar boğaz manzarasını arka fon yaparak fotoğraf çektiriyorlar, biri işini bitirince anında öteki gelip yerini kapıyor ve aynı fotoğrafı bu sefer kendisi çektiriyor. aynı noktadan ayrı yerin milyonlarca fotoğrafı çekilmiştir belki. lan oradaki tarihi eserlerin fotoğraflarını çeken insanlar gördüm. az ışıkta kötü kalitede zaten milyonlarcası çekilmiş, internette bile bulunabilen eserleri incelemek yerine bir kez de kendisi fotoğraflamaya uğraşıyordu.

    ben en son kuytu bir yer bulup çevreyi izlemeye başladım. 2sn sonra bir turist omzumu dürterek kenara çekilmemi rica etti. arka fonunu kapatıyorum ya amk, ondan rahatsız olmuş. orada, "yeter lan bir durun 2 dakika etrafı izleyin ne bu telaş" diye bağırasım geldi. ben oraya çevreyi izlemeye gitmişim, hanımefendi fotoğraf çekemiyor diye bana çemkiriyor. sinirlendim ve en yakın çıkıştan kendimi dışarı attım.


    (fuck google ask me - 3 Kasım 2012 15:07)

  • comment image

    cafeler haricinde hiçbir bölüm için yönlendirme tabelasının bulunmadığı mekan. armut gibi nereye gittiğinizi bilmeden dolaşıyorsunuz. birçok bölümü lan şu tarafta ne vardır acaba diyip rastgele buluyorsunuz. yazıktır.


    (succession - 23 Aralık 2012 14:51)

  • comment image

    resmen osmanli. baktiginda sudur diyemiyorsun. bi binanin bi binayi tutmasini gectim, bi mermer sutunu bi mermer sutununu tutmuyor. burayi gezip de ahanda osmanli sudur demek guc. cok sark, bati da var, nerden bulursa toplamis getirmis, cadir gibi yamali yamali sanki, cok turk


    (c non - 26 Ocak 2013 19:19)

  • comment image

    21 kasım 2012-20 şubat 2013 arasında çin hazineleri isminde bir sergiye ev sahipliği yapmaktadır. bu sergide terracotta savaşçılarından 4 adet asker ve 1 adet at heykeli ve pekin'deki yasak şehir ve şanghay müzesi'nin de eserler bulunuyor.

    fikir ve amaç çok güzel, ancak ne yazık ki aceleye getirilmiş ve çok amatörce yapılmış bir sergi.

    1) öncelikle sergi tarihleri ile ilgili bilgi öncelikle topkapı sarayı müzesi internet sitesi olmak üzere hiç bir yerde bulunmuyor. yukarıya yazdığım tarihleri sergi ziyaretinde çektiğim resimlerdeki afişlerden gördüm de buraya yazdım.

    2) terracotta savaşçıları hakkında bilginiz varsa, "ne güzel orjinallerini görürüz, yeni bir şeyler öğreniriz" diye heveslenip gitmeyin. çünkü heykelleri sadece "görmekle" kalıyorsunuz. herhangi bir bilgilenme yok. koskoca çin'den terracotta savaşçılarını toplayıp getirmişler ama bizim çok zeki sergi hazırlayıcılarımız heykellerle ilgili bilgi vermeyi gerek görmemişler.

    sözlüğe yazmayı düşündüğüm için iyice inceledim, ancak terracotta askerleri hangi tarihte, kim için, kimin tarafından, nasıl yapılmıştır, çin'in neresinde bulunurlar, terracotta ne demektir, terracotta heykelin özellikleri nelerdir vs vs vs gibi bilgiler katiyen yok. ne var peki? 4 tane heykelin birisinin general, birisinin okçu vs olduğu yazıyor, generalin elbisesi süslüymüş, saçında süs varmış, yüzünde şöyle böyle bir ifade varmış, mışta mış. 1974'te bir kazı yapıldığından bahsediyor ama bu ne kazısı, kim yapmış, nerde yapılmış en ufak bir bilgi yok.

    3) sergide fotoğraf çekilemiyor. bunun alınan izinlerle ilgili olduğunu düşünüp çok kızamasanız da ynie de garip geliyor. çünkü bir salonda resimlerin orginalinin kağıda çıkartılmış kopyaları panolara yapıştırılmış.

    4) serginin orta yerlerinde bir yerlere laf olsun torba dolsun, osmanlılarla da bir bağlantı yapalım, aman ecdadımıza atıf yapmazsak ayıp olur mantığı ile nerden geldiği belli olmayan, gereksiz, alakasız şekilde katip çelebi, piri reis ve ibn i batuta çinle ilgili neler söylemiş gibi bilgiler var. serginin kendisi ile hiçbir ilgisi yok. öylesine iğreti ve gereksiz ki anlatmaya gerek yok.

    5) asıl hayal kırıklığını ise müze mağazasında yaşadık. sergi ile ilgili en ufak bir resim, kartpostal, kitapçık, broşür, kitap, katalog , afiş hiç bir şey yoktu. sadece ve sadece çin'deki müzelerin mağazalarından getirildiği belli olan sergideki eserlerle alakası olmayan bir kaç uyduruk hediyelik eşya vardı.

    sonuç olarak terracotta savaşçılarını sadece "görmüş" olarak sergiden çıktık. gidiş geliş için yolda geçen zaman, yol parası, müzeye giriş parası, acıktığımız için yediğimiz tostların parasının cebimizden çıkması ile kaldık.

    bu yazdıklarımın üstüne daha fazla yazıp zaman harcamak istemiyorum. olayı şu haberdeki kopyaladığım cümle gayet güzel bir şekilde açıklıyor sanırım:

    "bu tür sergilerin hazırlık aşamasının normalde 2-3 yıl aldığı belirtilirken, türk ve çin makamları, sergiyi 1 yıl içinde hazırladı."

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25398240/

    2-3 senede hazırlanan-hazırlanabilen sergi işbitirici bürokratlar tarafından alelacele 1 yılda hazırlanmış. o kadar.


    (mea maxima culpa - 8 Şubat 2013 20:07)

  • comment image

    bugün gidip gördüm. çıkarken de "ahir ömrümde bir saray helasında defi hacet edeyim" dedim ve tuvaletine girdim.
    tuvaletin bir yarısı 16. yüzyıl diğeri 21. yüzyıl.
    bir tarafta eskiden kalan arapça bir yazı var diğer tarafta sensorlu tuvalet. bir tarafta camilerdeki abdest alma yeri benzeri lavabolar diğer tarafta yine sensorlu, elini değdirmeden kullanabileceğin lavabo.
    gidenler mutlaka buraya da bir göz atsın.


    (tatli cocuk - 21 Mart 2004 20:35)

  • comment image

    yapiminin basladigi 1458’den, resmi saray olarak neoklasik usluptaki dolmabahce sarayi’na tasinilan 1853’e kadar gecen yaklasik 400 yillik surecte surekli olarak yeni bina, ekleme ve onarimlarin yapilmasiyla asla tamamlanamamis olan saray kompleksi. osmanli imparatorlugu’nun gizli tarihine taniklik etmis olan topkapi sarayi avrupa saraylarinda * * alisageldigimiz tipte degildir. bir universite kampusu gibi, cesitli ihtiyaclara hizmet eden binalar butununden olusur. adini, sarayburnu’ndaki, deniz surlarinin uzerinde bulunan ama gunumuze ulasamamis olan topkapi’dan alir. muazzam buyuklukte (yaklasik 600.000 metrekare) bir alanin icinde kuruludur. avlular, koskler, odalar, kutuphaneler, resmi binalar, koguslar, bahceler, havuzlar, “saray icinde saray” diyebilecegimiz meshur harem bu alanda yer alan ogelerdir. hala tezlere ve arastirmalara konu olan, neresi eselenirse yeni bir bulguya rastlanabilen engin bir kaynaktir. ayrica hayatimin bundan sonrasini gecirmek istedigim ve buyuk ihtimalle de epeyce bir kismini gecirecegim yerdir.


    (little red riding hood - 14 Şubat 2005 00:08)

  • comment image

    dis kapida (en dis bahce kapisi) nobet tutan askerin, aksam kapanis saati olan 18:00'den sonra gelen pos biyik bir amcanin iceri girmek isterken "kapandi" demesi uzerine amcanin "ne var ki icerde" demesi ve bu asker evladinin da "yaf sen bakma kapinin böyle olduguna yok icerde bisey, ben gordum" dedigi mekan..
    bu asker arkadas bu baslıga bir entry girme sansina sahip olsaydi: kapisi pek fiyakali ama gerisi bos mekan derdi heralde..


    (charlottesometimes - 24 Ocak 2002 14:47)

  • comment image

    tek kelimeyle içine edilen saraydır efendim bu. saray odaların çoğu idare bürosu yapılmıştır. girişte t.c vatandaşlarına indirimli olması gereken biletler indirimli olmayıp 10 ytl kadar bir fiyat sunmaktadır. aynı saray içerisindeki harem odası girişi de gayet 10 ytl olup burada da hiç bir indirim yapılmamaktadır yurdum vatandaşlarına. ama ben bilet parasında filan değilim. saray denildiği zaman içeriye dört duvar görmek için gitmezsiniz. perdeler, halılar, yatak örtüleri, tahtlar hepsi sunulmalıdır. nitekim dünyanın diğer büyük ülkelerindeki saraylar da kullanıldığı şekilde muhafaza edilmektedir. lakin topkapı sarayına girince ne görmektesiniz? misal sarık odasını ele alalım. odaya girmeden önce açıklama var bilmemkimin sarıklarını bulundurduğu oda vs vs. ancak içeride ne var, klasik çinilerden oluşturulmuş saray duvarları ve divanlar. sarıklar nerde? yok. tahtlar nerde? yok. halı perde zaten hak getire. aynı şekilde bağdat odasına giriyorsunuz bağdattan getirilen eşyaların bulunması gereken oda. eşyalar ne kadar ilginç ki ayaklanıp yürümüşler. sarık odasıyla aynı görünümde boş bir oda. ve orada ki turistlerin çektikleri tek fotoğraf manzara fotoğrafı. camlara çıkıp ya da açık alanlara görünen boğaz manzarasının fotoğrafları çekilmekte. işe yarar tek odalar hazine odaları işte kaşıkçı elması filan görmek isterseniz ya da işte hz. muhammed'in ayak izinin olduğu odalar filan. kapatın kardeşim bir şeyler koyamayacaksınız o odalara da elin adamlarına rezil olmayalım bari.

    zaten oradaki konyalı restorantmıdır ne haltsa hiç bahsetmemek lazım. o sıcakta buram buram et kokuları, yenebilecek başka bir şey yok, arnavut kaldırımının üzerine konulmuş her kımıldadığınızda bir taşa takılıp dingil dingil hareket eden adi plastik sandalyeler ve masalar, ve işin en iğrenç yanı şu ki asla temizlenmiyorlar. masadan 10 kişi kalkıyor, 30 kişi oturuyor masanın üstü şip şip el değmiyor sadece pislik. işletme sahibiyle konuştuğumuzda anıtlar kurumu ve topkapı yönetimi hiçbir şeye izin vermiyor bik bik diye zırvaladı lakin adama anıtlar kurumu saray duvarlarını kapatan sarı ve beyaz renkli tentelere nasıl izin verdi diye sorunca da tık yok. evet bir de tepenizde berbat tenteler var. insanlarda zorla burada yemek yemek zorunda kalıyor. çünkü sunulan bir alternatif yok.

    yönetimin el değiştirmesi lazım acilen. saray değil dört duvar sunulmakta insanlara. büyük hayal kırıklığı yaşadım evet.


    (maniaxx - 24 Ağustos 2006 11:53)

Yorum Kaynak Link : topkapı sarayı