• "humphrey bogart'ı görmeye pek alışık olmadığımız bir rolde görüyoruz.böyle olunca da ne humphrey'liği kalmış ne bogart'lığı. (bkz: humphrey bogart'ın o kadar da humphrey olmaması)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    mükemmeliyetçi yönetmenlerden william wyler'ın ellerinden çıkan çok sağlam bir gerilim filmi. ne varsa eskilerde var diye bir söz vardır. bu film bu sözün haklılığını sonuna kadar kanıtlar. film tıpkı adı gibi bir ailenin çaresizce ilerleyen saatlerine odaklanır. üç suçlu hapishaneden firar ederler. sonunda iki çocuklu bir babanın evini girip ailesini ve kendisini rehin alırlar. adam ya da ailedeki herhangi birisi suçluların aleyhlerine bir şeyler yaparlarsa kan dökülecektir. film bir günden kısa bir sürede geçer. bu süre zarfında suçluların birbirleriyle ilişkilerine, ailenin çaresizliğine değinilir. wyler "the end" yazısı çıkana kadar gerilimi sürdürmeyi başarır. alfred hitchcock gibi gerilimin dozunu yavaş yavaş arttırıp finalde zirveye çıkarmaz. suçlular eve girip aileyi rehin aldıktan hemen sonra gerilim başlar. finale dek de devam eder. ve ortaya çok sağlam bir gerilim filmi çıkar.
    filmin başrolünü üstlenen humphrey bogart "keşke kariyerinde sürekli kötü adamı canlandırmış olsaydı" dedirtir. bu cümleyi the treasure of the sierra madre filmindeki rolü için de kurmuştum. bogart orada da kötü karaktere hayat vermişti. bu iki filmdeki performansları daha iyi bana göre. sürekli iyi rollerde izleyince az sayıdaki kötü karakterdeki performansları daha değerli hale geliyorlar.


    (sherlock holmes 90 - 7 Temmuz 2012 01:35)

  • comment image

    bunyesinde a lover spurned'u de barindiran enchanted albumde yer alan marc almond eseri. turkiye konserinde de calinmistir. surpriz golcu tadinda cok guzel bir sarkidir. ayrica alakasiz olarak (bkz: the dreadful hours)

    tonight’s the night it said in my stars
    that love would be round the next bend
    i felt for a while that my run of good luck
    would never come to an end
    this world was not made for me, no no no no no no no
    there was you, there was i, and the sea and the sky
    there was really no need to pretend, i saw

    eyes of a girl, lips of a girl
    could it be you or a call from my soul
    could it be somewhere that i dare not dream
    could it be you, be you

    skull faced moon and dull faced you
    grinning with mischief tonight
    the shimmer of stars
    the whisper of wind
    this minute, tonight is the night, i saw

    eyes of a girl, lips of a girl
    could it be you or a call from my soul
    could it be somewhere that i dare not dream
    could it be you, be you

    unlock the secret door to my vault
    open the gate that leads to my heart
    touch of a tempter, touch of a siren
    could it be you, be you

    the desperate hours
    the scent of the flowers
    you put in my room
    makes me think of you

    in my dream i see

    eyes of a girl, lips of a girl
    could it be you or a call from my soul
    could it be somewhere that i dare not dream
    could it be you, be you

    unlock the secret door to my vault
    open the gate that leads to my heart
    touch of a tempter, touch of a siren
    could it be you, be you

    eyes of a girl, lips of a girl
    could it be you or a call from my soul
    could it be somewhere that i dare not dream
    could it be you, be you


    (dementia - 23 Nisan 2004 02:04)

  • comment image

    humphrey bogart yıllar sonra the desperate hours’la ilk dönem rollerine bir geri dönüş yaptığında tam olarak ne düşündü, bilinmez ama söz konusu kanun kaçağı tiplemesi the petrified forest’taki katil kanun kaçağı tiplemesiyle hemen hemen aynı özelliklere sahiptir. 19 yıl aradan sonra onun şöyle düşünmüş olabileceğine inanmak istiyorum: 1930’larda büyük oranda yan rolde göründüğü sadistik gangster tiplemeleri, sert mafyatik roller, hapishane kaçaklarını canlandırdığı suçlu kimlikleri ona hollywood’da görece iyi bir şöhret kazandırmıştı. anılan filmlerin hemen tamamında edward g. robinson, james cagney, george raft gibi aktörlerin yanında boy gösterdi. arada başrollere çıktı. şimdi 19 yıl sonra, the petrified forest’ın iyi bir referans olacağı üzere, kariyerinin ilk dönemlerindeki rollerine geri dönüş yapması onun bir aktör olarak hangi sinemasal kaynaklardan geldiğinin, rolünün bileşenlerinin nelerden kurulduğunun, geçmişteki rollerinden memnun olduğunun, rahat oyunculuk stilinin kuvvetli bir göstergesidir. 40’lı, 50’li yıllarda, sözüm ona zirvede yer aldığı dönemlerde oynadığı filmlerdeki rollerin önemli bir kısmı 30’larda büründüğü karakterlerin uzağında olsa da 1955’te birdenbire eski gangster ve kanun kaçağı rollerine soyunması cesaret işidir. hollywood’da bir başka aktörün yıllar sonra aynı rollere bürünebileceğini varsaymak zordur. bogart konu bağlamında kategori dışı aktörlerdendir. rahatlıkla cagney’nin yanına konulabilir. ama iki oyuncu arasında detayda belirgin farklılıklar vardır: cagney rollerine her zaman bir miktar oyunsuluk katmayı seven, “kalıbının adamı” bir aktördü. canlandırdığı sadistik, asabi gangster tiplemelerine cuk diye otururdu. jestleri ilgiyi kendisinde toplamasını sağlıyordu. bogart, cagney’e göre travmatik bir karakteri oyunlaştırdı. onun cinsel anksiyetesi savaş dönemlerinin (2. dünya savaşı) yaralı, içe dönük erkek-öznesinin belirgin bir dışavurumudur. cagney’nin genellikle kadınlarla arası iyi olmuştur. sözün özü, iki aktörün ortak noktada buluştukları belirgin bir düzlem vardır: ilk rollerine dönebilme cesareti.


    (hanging rock - 10 Eylül 2014 22:11)

  • comment image

    yönetmen william wyler'in her sahneyi mükemmel hale getirene dek tekrar tekrar yazdirdigi bilinir; bu özen bogart'in basrolünü oynadigi the desperate hours'un her saniyesinde görülür. her sahne, görsel bir sekilde seyirciye aktarilan binbir nüans ile doludur. karakterler arasi iliskiler, kelimelere ve diyaloglara minimum basvurarak ve tüm derinligiyle sunulur izleyenlere.

    bogart, esasen kendi kalemi olmayan bir rolü, otorite kurmayi beceremeyen yasli suclu rolünü oynarken, daha evvelden oynadigi, her belanin icinden tereyagindan bal (bal ne yahu? kıl) ceker gibi kurtulur suclularin, ölüme kücümseyerek gülen seytana pabucunu ters giydirir adamlarin madalyondaki öbür yüzünü canlandirirmis gibi duruyor; ve acikcasi, müthis derinlikli, ayrintili bir performans gösteriyor, ezikligi, laf gecirememenin verdigi öfkeyi hissettiriyor insana tümüyle.


    (caponsever - 30 Haziran 2004 19:47)

  • comment image

    desperate hours (1990) filmi malum bir yeniden çevirimdir.. rourke un adeta moda kataloglarında fırlamışcasına bir giyimi sözkonusudur ve filmde parlar durur.. nedense rehine olan aile adamı dinlemeyip can sıkarlar kaçınılmaz olarak o oda en iyi bildiği işi yapar.. finali tam bir fiyaskodur sorumlu kadın polis ise baygınlık vericidir.
    hopkinsse filme çok nadir katılır zira kendinde değildir. ve son olarak filmin alınıp izlenme sebebi ise kişiye sonderece garip gelir michael cimino..


    (zzzzz - 23 Mart 2005 19:34)

Yorum Kaynak Link : the desperate hours