• "birbirine guzelce gecmis yesilleri, narcicegi, kostumleri ve konusuyla masal sevenleri mutlu edecek film. filmin ben de hayal kirikligi yarattigi tek nokta james mcavoy'un hayatimda olmamasidir."
  • "sonuna doğru sigur rós un hoppipolla isimli parçasıyla eşlik ettiği elma şekeri kıvamında bir film."
  • "20 yıl canlı olup olmadığını bile bilmediği eşini bekleyen hayal mahsulü kadın. şimdikiler telefonunuz 1 saat kapalı olduğunda bile öldüğünüzü farzedip hayatlarını şekillendirebiliyorlar."




Facebook Yorumları
  • comment image

    birbirine guzelce gecmis yesilleri, narcicegi, kostumleri ve konusuyla masal sevenleri mutlu edecek film. filmin ben de hayal kirikligi yarattigi tek nokta james mcavoy'un hayatimda olmamasidir.


    (contexere - 3 Mart 2008 05:13)

  • comment image

    dunya tatlisi, cici bici bir film. oyle bir ortam yaratilmis ki ,bazen peter parker in calistigi daily bugle nin ofisindesin , bazen paris sokaklarinda amelie ile beraber geziyorsun , bazen de filmi izlerken tim burton la ekran basinda kahveni yudumluyorsun hissi veriyor.
    neden hasilat yapmadi bilmiyorum ama benim kucuk gizli filmim olarak kalmasi dhaa hosuma gitti.


    (sirius black - 18 Nisan 2008 00:32)

  • comment image

    eğlenerek izleebilecek, fantastik, masalsı bir film.
    --- spoiler ---
    reese witherspoon prodüktörlüğünü yaptığı filmde küçük de bir rol almış ama karakteri çok renkli bir kişilik bence. * christina ricci'yi de domuz burunlu görmeye o kadar alıştım ki, sonunda normal hali bana daha çirkin göründü neredeyse.
    ---
    spoiler ---


    (bewhy - 23 Haziran 2008 23:38)

  • comment image

    --- spoiler ---

    sonunda büyüyü esas oğlan bozdu klişesi olmadığı için bile sevilesi, renkleri, kostümeri, christina ricci'nin süper burnu ve birden ortaya çıkan reese witherspoon faktörüyle çok çok mutlu eden film. james mcavoy'u da kimlere havale etsem bilemedim, utanır insan böyle süper olunur mu.

    ---
    spoiler ---


    (pinkhead - 29 Haziran 2008 12:23)

  • comment image

    aynı hafta içerisinde, hem dokuzuncu senemde diploma projesinden kaldıgım (rakamla; 9), hem part-time işimden kovuldugum, hem de sevgilimden tekme yediğim temmuz sonundan beri, depresyon hırkam üstümde*, avuçlarımın arasında tuttugum kırmızı nescafe kupam **, geçtim bilgisayarın karşısına, her güne bir film sıgdırdım. unutmak istediği eski sevgilisiyle taaaa hawai'de bi otelde tesadüfen karşılaşan bi adamın gönül hezeyanlarından, büyülü bi ormanın dibine kuruluverilmiş yatılı okulda geçen doğaüstü olaylara kadar, geniş bir skalada kendimi eglendirmeye çalıştım.
    hiçbiri, tek tarafına ayna süsü verilmiş bi camın iki ayrı tarafında satranç oynayan iki aşık kadar gülümsetmedi beni. saçma oldugundan falan değil. hani bazen herşey üstüne üstüne gelir insanın. sen geri adım attıkça üstüne yıkılanlar büyür, kaçamazsın da hani bi duvar dibine sıkışır kalırsın. bi an dışarıdan bakarsın kendine, komik gelir olan biten. umut hep vardır, ama bi durup dışarıdan bakmak gerekir görebilmek için. işte tam o zaman gülümsersin ya. hah. o işte.
    bazen sırf başaramama korkusundan pencerenin ters tarafına hapsediyoruz kendimizi. sırf dayatılmış olana uyum sagyalayamadıgımız için. ve eğer -belki de- bizi korumak için elimizi bırakanlar olmasa, hiç çıkamayacagız kendimize kurduğumuz masalsı odalardan.
    böyle, anlatmaya çalışınca içine sunay akın kaçmış gibi oluyor insanın. ama izlerken öyle değil. durdurup, biraz geri sarıp, gülümseyip, sonra tekrar izleyip, aynı sahneye gene gülümseyip, james mcavoy kadraja girince gene durdurup, damlayan salyaları silip, gene baştan izleyip... derken nası bittiğini anlamıyor insan.

    hollywood'da dandik sıfatını dibine kadar hakeden zibilyon tane film varken, penelope'nin onlarla aynı kefeye konulması haksızlıktır. eger filmi seyredip te vaktini boşa harcadıgına inanlar varsa, en son ne zaman kendinize dışarıdan bakıp "evet yaaa buyum ben, böyle seviyorum kendimi, çizilmiş yollardan gitmeyip patikalara saptıgım için" diyerek gülümsediğinizi düşünün. belki üzerinizdeki lanet şıp diye ortadan kalkmaz, ama en azından rengarenk bir atkıyla sokaklarda istediğiniz gibi dolaşma cesaretini verir.


    (poisonblue - 26 Aralık 2008 02:36)

  • comment image

    en güzel kadın isimlerinden biri. anlamsız da olsaydı fonetik olarak bile güzellikler çağrıştıracak bir kelime.
    peki, yunancada ağaç perisi anlamına geldiğine göre ve kocasını sabırla senelerce bekleyen bir mitolojik kahraman olduğu rivayet edildiğine göre "beklemekten ağaç oldum" kalıbının ilham kaynağıdır diyebilir miyiz sayın kırca?


    (aton karimca - 15 Nisan 2009 10:07)

  • comment image

    suratında, vücudunda insanalrın yadırgadığı bir kusuru olan insanlara empati yaptırtan film. en azından bana yaptırdı. ve en güzel insanın kendini olduğu gibi seven insan olduğunun da üstüne bastı. ayrıca çok iyi vakit geçirdim. güldüm, üzüldüm, yakışıklı gördüm gözüm gönlüm açıldı. ayrıca penelope demek çok zevkli ya bu arada. penelopiii penelopiii.


    (narsistinsan - 31 Ocak 2010 15:28)

  • comment image

    "biri diyecek, nasıl da icabına baktı zamanın. dünya, azımsandığı yerdir.
    biri daha diyecek, değilim, penelopen değilim, adam ol.
    ariadne, antigone ve medea'yla okeye oturmuş olacak, ritsos'u soracaklar, "benden birşey anlamadı," diyecek penelope, gülecekler."


    (chlo - 3 Kasım 2005 14:03)

  • comment image

    20 yıl canlı olup olmadığını bile bilmediği eşini bekleyen hayal mahsulü kadın.
    şimdikiler telefonunuz 1 saat kapalı olduğunda bile öldüğünüzü farzedip hayatlarını şekillendirebiliyorlar.


    (taurus - 4 Ocak 2002 13:04)

Yorum Kaynak Link : penelope