Süre                : 1 Saat 33 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Haziran 2008 Cuma, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Ülke                : Kanada,ABD
Yapımcı          :  Fries Film Group , Insight Film Studios , Paul Schiff Productions
Yönetmen       : Harris Goldberg (IMDB)
Senarist          : Harris Goldberg (IMDB)
Oyuncular      : Matthew Perry (IMDB)(ekşi), Lynn Collins (IMDB), Kevin Pollak (IMDB)(ekşi), Bob Gunton (IMDB)(ekşi), Helen Shaver (IMDB), William B. Davis (IMDB)(ekşi), Mary Steenburgen (IMDB)(ekşi), Benjamin Ratner (IMDB)(ekşi), Noah Danby (IMDB), Monique Ganderton (IMDB), Mark Acheson (IMDB), Patricia Harras (IMDB), Brad Ganes (IMDB), Ingrid Torrance (IMDB), Brian George (IMDB), Graham Kosakoski (IMDB), Jovanna Huguet (IMDB), Burkely Duffield (IMDB), Suzanne Serwatuk (IMDB), Angela Besharah (IMDB), Jerry Rector (IMDB), Benjamin Ayres (IMDB), Donny James Lucas (IMDB), Barry W. Levy (IMDB), Rachel Hayward (IMDB), Reg Tupper (IMDB), Melanie Yeats (IMDB), Keegan Connor Tracy (IMDB), Tony Alcantar (IMDB), Peter Hall (IMDB), Lyle St. Goddard (IMDB), Linden Banks (IMDB), Brett Delaney (IMDB), Caroline Heisler (IMDB), Mark Gash (IMDB), Julia Benson (IMDB), Beverley Breuer (IMDB), Holly Eglington (IMDB), Michael Adamthwaite (IMDB), Darcy Michael (IMDB) >>devamı>>

Numb (~ Fapofa) ' Filminin Konusu :
Hudson Milbank başarılı bir senaryo yazarıdır. İlginç bir şekilde aniden hiç bir duygu hissetmediğini fark eder. Doktorlara ve psikiyatristlere gider fakat kimse ona yardımcı olamaz. Golf kanalı, lezbiyenler için egzersiz sınıfları ve her çeşit ilaçla günü kurtarmayı başarır fakat tam anlamıyla sorununu çözülmez. Beraber senaryo yazdığı ortağı da ona yardımcı olmaya çalışır fakat halen bir sonuç alamamıştır. Bir gün Sara ile tanışır ve sonunda tekrar hissedebilmek için ihtiyacı olan motivasyona kavuşur.


  • "just a little pinprick sözünden sonra rick wright'ın o iğnenin batışının sesini çıkarması var ya, hah o pink floyd işte"
  • "bir last.fm kullanıcısından geliyor heaven is the place where comfortably numb's second solo never ends."
  • "insanlara zaman kavramını yitirtecek kadar aşmış şarkı, beyler sene daha 2011."
  • "hiç kimsenin david gilmour gibi anlamlandıramadığı şarkıdır. çalarken de, söylerken de."
  • "gelecekte, cocuklarimizin "muzik nedir?" sorusu karsisinda, dinleterek verecegimiz cevaptir."
  • "... tuyleri saygi durusuna geciren ve kelimeleri dugumleyen sahane pink floyd sarkisi"
  • "başlığını görmemin tüylerimi diken diken etmeye yettiği pink floyd şaheseri."
  • "duydugum en iyi gitar sololarindan birine sahip olan eskimeyen sarki."
  • "delilik sınırındaki durgunluğu anlatan şarkıi can't explain, you would not understand.this is not how i am.i have become comfortably numb.ellerde uyuşukluğa neden olur."
  • "pulse'daki solosu hayatımnda dinlediğim en güzel gitar solosu"




Facebook Yorumları
  • comment image

    david baba solo ya başlarken ilk pinch i koyar sen gözlerini kapar dişlerini sıkarsın..şarkının esas sözleri burda başlar bence,gitar kısa ve öz olarak anlatır şarkıda anlatılmak isteneni..feci şekilde can yakan bir parça,yaşama isteğini kaybettirebilir..


    (broken - 16 Mayıs 2002 00:24)

  • comment image

    "when i was a child, i had a fever,
    my hands felt just like two balloons.
    now i got that feeling once again.
    i can't explain, you would not understand."

    ...

    "çok hasta olduğum zaman, ateşim kırka yaklaştığı zaman, ellerim büyür. dev gibi ellerim olur. çoğunca çocukluğumda olurdu.

    - ellerim büyüyor, derdim.

    büyükanam yahut anam ellerimi soğumuş elleri içine alırlardı. 'yok bir şey, yavrum yok bir şey! bak benim elimde ellerin' derlerdi. sakinlerdim bir iki dakika, yine büyürdü ellerim.
    ellerim büyürdü ellerim. ellerim ne kadar büyürdü aman yarabbi! sokağa çıktığım zaman soğuktan ellerim küçülüverirdi. caddelerde idim. binlere karşı birdim. onbinlere karşı birdim."

    ---büyüyen eller/sait faik abasıyanık


    (lylaa - 17 Ağustos 2009 18:36)

  • comment image

    hani john petrucci'ye de saygımız büyüktür, ama bu şarkının solosu olması gerektiğinden farklı atıldığında ben cidden rahatsız oluyorum. elimde değil.

    --- alıntı ---

    "petrucci needs 8 million notes to say what gilmour can say with just one."

    (gilmour'ın tek bir nota ile söylediğini anlatabilmek için petrucci'nin 8 milyon taneye ihtiyacı var)

    özet geç diyenler için: pink floyd soloları david gilmour'ın attığı gibi atılır, yorumlama gerektirmez, bunun ötesi şirk koşmaktır.

    --- alıntı ---

    tamamı için: (bkz: david gilmour/#20956490)


    (akincibeyi - 11 Haziran 2011 08:10)

  • comment image

    çoğu kişinin uyuşturucuyla alakalı çıkarımlarına rağmen, hikayesi basit ve yaşanmışlıklar üzerine kurulmuş bir başyapıt. müzikal altyapısı bu basitlikle ters orantıda güzeldir.

    grubun gitaristi syd barrett, bir kuzey amerika turnesi sırasında lsd yüzünden kötü durumdadır. gitarını otel odalarında unutur ve onu geri almak amacıyla aynı gün tekrar önceki şehre uçmak zorunda kalır. ayrıca, grubun geri kalanından gün geçtikçe daha fazla kopuyor, tabii dünyadan da. bir akşam, olaylar patlama noktasına geliyor ve bu durum, david gilmour'un gruba katılmasıyla ve roger waters ile birlikte bu şarkıyı yazmasıyla sonlanıyor.

    chicago'daki bir konser sırasında, grup sahne almak üzeredir ve syd ortadan kaybolmuştur. odasına bakarlar ve syd oradadır, cenin pozisyonunda yatmaktadır ve uçmuş vaziyettedir. onu kendine getirme çabaları sorunsuz kalır. en sonunda kendi kendine konuşmaya başlar; fakat gruptakiler ne dediğini anlayamamaktadır. en sonunda, onu ayağa kaldırmayı başarırlar ve grubun sahne alması gerektiğinden dolayı, onu yürütüp gitarını boynuna asarlar. birinci kıta bu bölümü anlatıyor.

    anlatılanlara göre, konserin geri kalan kısmı boyunca onu götürdükleri yerde durmuştur syd ve kısa riff'ler kullanmıştır çalarken; bu yüzden grup onun bu halden kurtulacağını ummuştur. sonunda, konsere ara verildiğinde grup bir doktor çağırır ve doktor syd'e halisünasyonlarının yok olmasını sağlayan bir enjeksiyon yapar; bunu konserin ikinci yarısında syd'in tamamen normal davranmasından anlıyoruz. ikinci kıtada bu bölüm anlatılmakta.

    bu noktadan sonra, david gilmour gruba eşlik etmesi için çağrılır ve en sonunda, syd'in yerini alır. stüdyo kayıtları sırasında, syd ile çalışmak neredeyse imkansız hale gelmiştir zira bazen riff'leri tersinden bile yazdığı olmuştur.

    nakaratlar, syd'in bakış açısıyla söylenmekte. arkadaki rüya hissi veren altyapı bunu kanıtlıyor. şarkının sonlarına doğru, uyuşturucu yüzünden hayatının tamamen değiştiğini farkediyor anlatıcı; fakat bu konuda yapabileceği hiçbir şey yok, çünkü o artık huzurla hissizleşmiş. *

    disclaimer: bu çeviriler, kafiye amacı güdülerek, birebir çeviri yapmak amacıyla yapılmış çeviriler değil; tamamen şarkının derinindeki anlamları yakalayabilmek adına, düz yazı amaçlanarak yapılmış çevirilerdir. bazı şarkılarda, şarkının yapısıyla paralel bir şekilde kafiyeler görülebilir. katkıda bulunmak, yanlış olabilecek bir yeri işaret edecek yazarların eleştirileri, daha doğrusu iyi/kötü tüm eleştiriler kabuldür.

    ***

    merhaba?
    orada kimse var mı?
    beni duyuyorsan, başını salla.
    sesim geliyor mu sana?

    haydi, ses versene.
    duyduğuma göre, keyifsizmişsin.
    eh, ben acını azaltabilirim;
    seni tekrar ayağa kaldırabilirim.

    rahatla.
    önce, biraz bilgi gerek bana.
    basit olandan başlayalım:
    göstersene, neresi acıyor?

    acı yok artık, geri çekiliyorsun,
    uzaklaşan bir geminin ufuktaki dumanı misali.
    yavaş yavaş kendine geliyorsun.
    dudakların kımıldıyor, ama duyamıyorum söylediğini.
    çocukken, bir seferinde ateşim çıkmıştı,
    ellerim sanki iki balondan ibaret gibiydi.
    şimdi o duyguyu tekrar hissediyorum;
    bunu ben anlatamam, anlamazdın sen de.
    öyle biri değilim ben;
    huzurla hissizleştim ben, zaman geçtikçe.

    pekala.
    küçük bir batma hissedeceksin.
    daha fazla acı hissetmeyecek-- aaaaaahhhhh!
    fakat biraz miden bulanabilir.

    ayağa kalkabiliyor musun?
    sanırım işe yarıyor. güzel.
    bu idare eder konser sırasında seni,
    haydi kalk, gitme zamanı geldi.

    acı yok artık, geri çekiliyorsun,
    uzaklaşan bir geminin ufuktaki dumanı misali.
    yavaş yavaş kendine geliyorsun.
    dudakların kımıldıyor ama, duyamıyorum söylediğini.
    çocukken, bir seferinde anlık bir bakış yakalamıştım,
    gözümün ucuyla.
    bakmak için döndüm; fakat yoktu orada.
    şu anda net bir anı değil bu kafamda;
    çocuk büyüdü, sona erdi rüya.
    huzurla hissizleştim ben, geçen zamanda.

    ***

    tüm şarkı çevirileri/analizleri için:

    (bkz: suffocated/#27443415)


    (suffocated - 17 Şubat 2012 12:39)

  • comment image

    dinlerken aglanan sarkılardan biri

    hello.
    is there anybody in there?
    just nod if you can hear me.
    is there anyone home?

    come on, now.
    i hear you're feeling down.
    well i can ease your pain,
    get you on your feet again.

    relax.
    i need some information first.
    just the basic facts:
    can you show me where it hurts?

    there is no pain, you are receding.
    a distant ship's smoke on the horizon.
    you are only coming through in waves.
    your lips move but i can't hear what you're sayin'.
    when i was a child i had a fever.
    my hands felt just like two balloons.
    now i got that feeling once again.
    i can't explain, you would not understand.
    this is not how i am.
    i have become comfortably numb.

    ok.
    just a little pinprick.
    there'll be no more --aaaaaahhhhh!
    but you may feel a little sick.

    can you stand up?
    i do believe it's working. good.
    that'll keep you going for the show.
    come on it's time to go.

    there is no pain, you are receding.
    a distant ship's smoke on the horizon.
    you are only coming through in waves.
    your lips move but i can't hear what you're sayin'.
    when i was a child i caught a fleeting glimpse,
    out of the corner of my eye.
    i turned to look but it was gone.
    i cannot put my finger on it now.
    the child is grown, the dream is gone.
    i have become comfortably numb.


    (ultraviolent - 21 Mart 2001 23:23)

  • comment image

    gelecekte, cocuklarimizin "muzik nedir?" sorusu karsisinda, dinleterek verecegimiz cevaptir.


    (kraker - 25 Ocak 2004 04:18)

  • comment image

    ben geldim!
    var mı içerde biri?
    duyuyorsan beni başını salla sadece...
    acaba var mı biri evde?

    hadi... yapma ama böyle!
    duydum ki keyfin değilmiş yerinde...
    acını hafifletebilirim istersen,
    ayaklarını bastırabilirim tekrar yere...

    sakinleşsene!
    biraz bilgiye ihtiyacım var öncelikle,
    sadece basit gerçeklere:
    acıyan neresi göstersene...

    aslında acımıyor hiçbir yerim...
    ama sen kaçırıyorsun dumanını ufukta kaybolan geminin
    artık sadece dalgalarla boğuşarak kurtulabilirsin!
    dudakların kıpırdasa da duyamıyorum ne dediğini...
    çocukluğumda... bir gece ansızın fırlamıştı ateşim...
    ellerim büyümüş, büyümüş... ve taşlaşmıştı sanki!
    aynı duyguyu yine hissediyorum şimdi...
    açıklayamam, açıklasam da sen anlayamazsın nedenini
    hem zaten ben hep böyle değildim ki...
    son zamanlarda halinden memnun bir uyuşuk oluverdim...

    tamam... peki!
    sadece ufacık bir iğne deliği,
    ve sonra geçecek hepsi!
    ahhhhhh!
    ama kendini biraz kötü hissedebilirsin...

    ayağa kalkabilecek misin?
    sanırım işe yaradı. iyi!!
    bu sağlayacak gösteriyi devam ettirmeni.
    hadi ama... gitme vaktimiz geldi!

    aslında acımıyor hiçbir yerim...
    ama sen kaçırıyorsun dumanını ufukta kaybolan geminin
    artık sadece dalgalarla boğuşarak kurtulabilirsin!
    dudakların kıpırdasa da duyamıyorum ne dediğini...
    çocukluğumda... bir bakış yakalamıştım ani,
    gözümün ucuyla bir an için...
    ama tekrar baktığımda o çoktan gitmişti!
    ne olduğunu bile hatırlamıyorum oysa şimdi...
    o çocuk büyüdü... kurduğu hayallerse yitip gitti...
    halinden memnun bir uyuşuk oluverdi şimdi!


    (nomad - 20 Mayıs 2001 22:51)

  • comment image

    delilik sınırındaki durgunluğu anlatan şarkı

    i can't explain, you would not understand.
    this is not how i am.
    i have become comfortably numb.

    ellerde uyuşukluğa neden olur.


    (ummagumma - 13 Ağustos 2001 23:37)

  • comment image

    büyüklüğü ve müzikalitesi şüphe götürmeyecek bir şarkıdır. bir de gayet ilginç bir raslantıya ev sahipliği eder, şöyle ki:

    şarkının sözlerine iyice kulak veren ya da bir yerlerden bulup okuyan herkesin farkına varabileceği gibi, şarkıda konu edilen şahıs çocukluğundan ve çocukken hastalandığında yaşadığı hissine kapıldığı bir fiziksel değişimden bahseder.

    "when i was a child i had a fever.
    my hands felt just like two balloons."

    yani, küçükken ateşli bir hastalığa tutulmuş, ellerinin büyüyerek, şişerek adeta birer balona döndüğünü duyumsamıştır. şarkının sözlerine ilk göz gezdirdiğimde yuvarlanmaya başlayan, söz konusu metaforu nereden anımsadığımı merak ettiren taşlar, geçenlerde nihayet oturdu yerine. buyrun, büyük öykücümüz sait faik abasıyanık'ın çoğu zaman en iyi öykülerinden biri sayılan yalnızlığın yarattığı insan'ından alınmış şu pasaja bir bakalım:

    "çok hasta olduğum zaman, ateşim kırka yaklaştığı zaman ellerim büyür. dev gibi ellerim olur. çoğunca çocukluğumda olmuştu.
    - ellerim büyüyor, derdim.
    büyükanam, yahut anam ellerimi soğumuş elleri içine alırlardı. 'yok bir şey, yavrum yok bir şey! bak benim elimde ellerin' derlerdi. sakinlerdim bir iki dakika. yine büyürdü ellerim."

    bu ilginç tesadüfün sebebi, her iki eserin de yazarlarının gerçek çocukluk anılarından çekilip alınmış deneyimler üstüne kurgulanmış olması diye düşünüyorum.


    (jazzbass - 18 Haziran 2005 00:12)

  • comment image

    hani sabah kalkarsınız, gece çok farklı bir rüya görmüşsünüzdür. bu bir kabus olabilir, sizi çok mutlu eden bir hayal de. ama içiniz kıpır kıpırdır. heyecandan halen daha titremektesinizdir. hemen koşup gördüğünüz rüyayı birilerine anlatmaya çalışırsınız. ancak ağzınızdan çıkan kelimeler sizi bile heyecanlandırmaz. o rüyayı size kelimeler yaşatmamıştır sadece, bütün benliğinizi kaplamıştır bu heyecan. kelimeler kesinlikle yetersiz kalır o yüzden anlatımda. siz de vazgeçersiniz rüyanızı paylaşmaktan. bilirsiniz ki içinizdeki kıpırtıyı hiçbir iletişim aracı birebir yansıtamaz.

    böyle bir şarkıdır comfortably numb. o anki halinize göre en korkunç kabusunuz, ya da en mutlu anınız olabilir. her ne olursa olsun her dinleyişten sonra içinizi bir titreme alır. ancak neler hissettirdiğini anlatmakta kelimeler çok güçsüz kalır. yapabileceğiniz en iyi şey içinizdekileri paylaşmak istediğiniz insanı yanınıza alıp şarkıyı dinletmektir.


    (equiron - 10 Ocak 2005 10:38)

  • comment image

    yarım saattir bu sarkıyı dinliyorum sırf altına bisiyler ekliyebilmek icin.bisiyler ekleme ihtiyacı duyuyorum bu parca icin.anlamlı biseyler yazmak istiyorum.cunku hak ediyor.
    sanatsal bir yönüm de yok ki lanet olsun parcanın bende bıraktıgı etkisini birebir okuyucu kitlesine yansıtayım.ressam olsam dizleri tutmayan duvara yaslanıp yere çökmüş bir adamın resmini yapardım bu şarkıyı anlatmak için.gözlerinin altı kara kara olmuş,ağzında halinden memnun bir sırıtış hasıl..bir eli sımsıkı kapalı sanki içinde bişey tutuyor kaçıp gitmemesini istiyomuş gibi..
    senarist olsaydım hiç şüphesiz en yankı uyandıran senaryomu yazardım,herkesin mutlu göründüğü,başrol oyuncusunun öldügü,kimseyi şaşırtmayacak sadelikte özelliksiz bir şekilde,sonunda insanların kafalarında soru işaretleriyle kaldıgı..
    yazar olsaydım dergilere yalvarırdım,bu şarkı için yazdıgım değerli yazıları yayınlasınlar diye,herkesin okuyup beni mail yağmuruna tutacagını bile bile
    ama ben hiçbiri değilim ve bu şarkı çok güzel.elimden dinlemekten başka bişey gelmiyor


    (rockford - 14 Ocak 2006 00:46)

Yorum Kaynak Link : comfortably numb