Çıkış Tarihi     : 30 Kasım 1995 Perşembe, Yapım Yılı : 1995
Türü                : Macera,Drama,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  LucasArts Entertainment Company
Yönetmen       : Sean Clark (IMDB)
Senarist          : Steven Spielberg (IMDB)(ekşi),Sean Clark (IMDB),Orson Scott Card (IMDB)(ekşi),Sean Clark (IMDB),Brian Moriarty (IMDB),Steven Spielberg (IMDB)
Oyuncular      : Robert Patrick (IMDB)(ekşi), Mari Weiss (IMDB), Steve Blum (IMDB)(ekşi), Leilani Jones (IMDB), David Lodge (IMDB)(ekşi), James Garrett (IMDB)

The Dig ' Oyununun Konusu :
The Dig is a video game starring Robert Patrick, Mari Weiss, and Steve Blum. Three humans trapped on a distant planet discover its deadly secret which could be their undoing.


  • "lucasarts'in senaryosunu spielberg'un yazdigi film gibi hayvan hamallik isteyen adventure'i.."
  • "gordugum en iyi adventure oyunlarindan birisi. bir de cok dergi sattirmasi ile minnet duydugum oyun :)"
  • "sonunda (jenerikten sonra yani) oyundaki örümcegin lucasarts logosuna saldırdığı oyun."
  • "zamanında oynadığım en iyi adventure oyunlardan kendisi.. low u robert patrickin seslendirdiğini öğrendim sonraları daha bi sevdim.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    steven spielberg'in yazdigi, lucas tarafindan yapilan, uzayda kaybolan 3 ki$iden 1'ini yonettigimiz adventure oyunu. oyunda kurtulmanin yani sira grup ici liderlik cati$masi da ayri bi zevk veriyor, oyunu uzatmak icin kullanilan igrenc otesi puzzle bolumleri olmasa cok super olucakti.. $imdi sadece guzel..


    (toshi - 12 Mart 2000 19:12)

  • comment image

    gordugum en iyi adventure oyunlarindan birisi. bir de cok dergi sattirmasi ile minnet duydugum oyun :)


    (castro - 6 Nisan 2000 14:11)

  • comment image

    ilk yazildigi zamanlarda steven spielberg tarafindan filmi yapilmak istemis, finansal zorluklar bas gosterince lucasarts tarafindan bir oyun haline cevrilip bizlerle bulusturulmus sahane bir bilim-kurgu yapitidir.

    bu noktada sunu da demeden gecemiycem: sen koskoca spielberg sin, filmin de senaryoyu begenmissin, ama finansal zorluk yuzunden vazgeciyorsun... oldu mu simdi? bakin mel gibson sponsorsuz bi halde cebinden milyon dolarlar akitarak the passion of the christ i cekti, simdi paraya para demicek serefsizim. steven bey lutfen bir insiyatif gosterip su olayi filme alsaniz, ununuze un eklense ama nerde....*


    (continuum transfunctioner - 5 Nisan 2004 20:12)

  • comment image

    zamaninda oys'ye cali$mak yerine nice genc vatan evladinin kalbine girerek onlari bilgisayarin ba$ina kitlemi$, acili$ demosunda astronotlarin yaptigi konu$ma sirasinda mikrofondaki noise ve feedback efektlerindeki guzellik ve ayrinti ile goreni kismi felce ugratmi$, grafikleri ile ceneleri yere gomup geri getirmi$ ve oyunun konusu ve puzzle'lari itibari ile muritlerini beyaz kadin, uyu$turucu, alkol ve para ve dahi oys* gibi dunyevi zevklerden uzakla$tirmi$ lucasarts ba$yapiti.

    rivayete gore spielberg filmini cekmek istemi$, ama butce yetmez korkusundan oyunu yapmi$lar*.


    (lord aragorn - 8 Eylül 2001 12:16)

  • comment image

    ilk kez ortaokuldayken tanıştığım, o zamanlar olağanüstü grafikleriyle beni derinden etkileyen, tekrar oynayıp bu defa bitirdiğim şu gün itibariyle grafikleri dışındaki kısımlarının da kalitesini gördüğüm oyun.
    "life crystal"la canlandırılan uzaylıyla konuşulan bölüm belki de oyunun en can alıcı kısmıdır. burada spielberg, oyunun başında ve oyun boyunca görülen platonik cisimlerin yanında, yaratığın gezegenle ilgili açıklamalarının platonik felsefe kavramlarına göndermeler yaptığı görülür.

    --- spoiler ---
    bu kısımda uzaylıya sorulabilecek tüm sorular yöneltildiğinde, yönettiğimiz kahraman olan boston low'un gördüğü bir çok obje vs. uzaylı tarafından bir güzel açıklanır.
    bu uzaylı, vakityle içinde bulunduğu toplumda bir dahi olarak yaşamıştır ("museum"daki "display"lerden görülebileceği üzere). fakat yaptığı iki buluş, ölümsüzlük takıntısı olan bu uzaylı toplumunun sonunu getirmiştir.
    birincisi, bu uzaylı mucit yaratık bir makine bulmuştur ki, zamana ve yere bağımlı yaşayan uzaylılar için zamanlar üstü (burda zamanın ingilizce yayınlarda translational symmetry şeklinde geçen özelliğine de gönderme var) bir geçit açar ve onları zamandan ve mekandan bağımsız, barındırdığı simetriler nedeniyle olağanüstü güzellikte, her şeyin ölümsüz ve ebedi olduğu bir varoluş türüne (platon'un "idealar evreni"nin ta kendisine) götürür; ama yaratıklar gittikleri yerden eve dönüş yolunu kaybederler ve orda mahkum kalırlar.
    yaratığın ikinci hatası ise "life crystal"ları bulmaktır. bu kristaller ölen canlıların hücre yapılarını onarıp onlara yaşama döndürür, fakat onları "canlı yapan şey"den her seferinde biraz daha tüketir, bağımlılığa neden olur.
    bu iki buluşu ve onların sonuçları nedeniyle yaratık kendini suçlu hisseder ve bu sistemin bir daha kimse tarafından kullanılmaması için bazı tuzaklar (koruyucu hayvanlar) hazırlamıştır. ayrıca gezegene gelmesi olası yabancıların da yaşam kristalleriyle kendisini tekrar tekrar diriltip gerçek ölüme dah da yaklaştırmasını ummaktadır.
    ayrıca kendisi, oyundaki ana kahramanlar olan boston'a ve maggie'ye idealar evreninde (oyundaki adıyla space-time six) sıkışıp kalan insanlarını geri getirmeleri durumunda, onların inşa edeceği bir yıldız gemisi (attila adlı asteroid gibi) vasıtasıyla dünyaya dönebileceklerini söyler.
    oyunun sonunda brink geçidi açmayı başarır ve yaratıklar hem eve dönerler, hem de ölen brink'le maggie'yi geri getirirler (idealar evreni tabii). dodekahedron şekilli yıldız gemisine binen kahramlanlarımız, yola çıkarlar.
    ---
    spoiler ---


    (killer rabbit - 15 Ocak 2006 17:11)

  • comment image

    bu oyunda açılmayan bir kapı olduğunu hatırlıyorum. kristal deposunun hemen yanında bir kapıydı, oyunu defalarca bitirmişimdir ama o kapıyı hiç açamadım. belki süpriz yumurta kapısıydı, bilemiyorum. o zamanlar memlekette net de yoktu ki okuyalım görelim nasıl açılırmış...

    - it won't open.
    - ....

    bir de bu oyunda uzaylının çok fonetik bir dili vardı. söyleyecek bir şeyi kalmadığında kullandığı bitiriş cümlesi olan "ziea kletsek, kletsek stah", geçen neredeyse 15 yıla rağmen hala aklımdadır.


    (wondrous - 1 Eylül 2006 11:50)

Yorum Kaynak Link : the dig