Süre                : 2 Saat 25 dakika
Çıkış Tarihi     : 12 Eylül 1969 Cuma, Yapım Yılı : 1969
Türü                : Drama,Savaş
Taglar             : Fransız direnci,direnç,kaçış,nazi occupied france,Yurtdışında yaşayan Alman
Ülke                : Fransa,İtalya
Yapımcı          :  Les Films Corona , Fono Roma
Yönetmen       : Jean-Pierre Melville (IMDB)
Senarist          : Joseph Kessel (IMDB)(ekşi),Jean-Pierre Melville (IMDB)
Oyuncular      : Jean-Pierre Cassel (IMDB), Simone Signoret (IMDB)(ekşi), Paul Crauchet (IMDB), Serge Reggiani (IMDB)(ekşi)

L'armée des ombres (~ Gölgeler Ordusu) ' Filminin Konusu :
Direniş savaşçısı Philippe Gerbier, Vichy'de tutuklanır ve Gestapo'ya teslim edilmeden önce bir esir kampına gönderilir. Kendisine ve grubuna ihanet eden ihbarcının peşini bırakmamakta kararlıdır.Filmin ana konusu İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altındaki Lyons'da, Fransız Direnişi'nin cesur ve karmaşık çalışmalarının karanlık bir betimlemesidir.


  • "başrollerinde lino ventura ve paul meurisse' in oynadığı 1969 yapımı jean pierre melville filmi.fransa 1943. fransız direnişinden kesitler. izlenmese de olur bir film. çok da bir numarası yok.2/5."




Facebook Yorumları
  • comment image

    saatlerce oturup muzede niye o kadar begendiginizi pek de cozemediginiz bir resimi seyretmek veya evde yalnizken cok iyi bir sarabi yudumlarken muzik dinlemek gibi. jean pierre melville ustanin en iyilerinden.


    (gerry - 25 Eylül 2006 05:35)

  • comment image

    direnişçilerin ne kadar sıkı bir konspirasyon içerisinde olduklarını, nazileri parmaklarında oynattıklarını görüyoruz ve önlerinde saygıyla eğiliyoruz.. da bu arkadaşlar birbirlerini kurtarmak ya da birbirlerini tasfiye etmek dışında birşey yapmayan kendi halinde bir örgüt müydü? şanlı direnişi anlatan filmde niye hiç nazi indirilmiyor? karakol bombalan mıyor? sorularını soruyoruz ister istemez.


    (yesiltas - 15 Şubat 2009 03:04)

  • comment image

    filmde ikinci dünya savaşı’nda fransız direnişçilerin durumu ya da halet-i ruhiyesi anlatılıyor. burada durum kelimesi önemli. zira her ne kadar savaş yıllarındaki direnişi anlatan bir film olsa da, 150 dakika boyunca direnişçilerin eylemine ya da alman’larla çatışmaya girdiğine şahit olmuyoruz. kendisinin de üyesi olduğu bir örgütü anlatan melville’in ilk elde bu tavrı oldukça dikkat çekici; yani bu bir ajitasyon sineması ya da kahramanlık hikayesi değil, ki sanırım bu özelliği bile filme sinema tarihinde hatırı sayılır bir konum kazandırıyor. onun ötesinde bu sıkıntılı süreci uzun ve sessiz planlarla seyircisine de hissettirmeyi amaçlamış gibi bir çıkarımın da abes olduğunu söylemek lazım, zira film direnişin çok farklı bir tarafına da eğiliyor: direnişçilerin kimlikleri. hepsi birer ‘geçmişi olmayan adam’ olan bu insanlar adeta direniş esnasında kendilerine yeniden hatıralar oluşturuyorlar ki bir direnişçinin ölüme yaklaştığı bir sahnede aklından geçenlerin ailesinden ya da sevdiklerinden ziyade direniş hatıraları olması ve diğer bir direnişçinin yakalanıp sorgulandığı bir sahnede ismini vermezsen isimsiz olarak öleceksin tehdidi bu anlamda manidar görünüyor; ayrıca filmin çeşitli sahnelerinde direnişçileri geçmişe bağlayan nesnelerin nihayetinde yaşanacakların müsebbibi olması yine bu duruma işaret bir başka nokta.

    melville için direniş nedir? filmin bunu temel alarak hikâyesini kurguladığını söyleyemeyiz, en azından ortada aleni bir mesaj yok. ancak filmin genelinde gördüğümüz karakterler hatıralarını geride bırakmaya kendilerini zorlarken aslında yeni bir mahiyete büründüklerinin farkındalar, adeta bir elbise gibi giyiyorlar direnişçi titrini ve filmde direnişçilerin zaman zaman farklı kimliklere de bürünmek zorunda olduklarını görebiliyoruz. bu kimlik meselesi direniş filmlerinde çok fazla dikkat çeken bir mesele, son zamanlardaki verhoeven’ın zwartboek ve tarantino’nun inglourious basterds’ına baktığımızda yine benzer temalarla karşılaşmak çok da sürpriz değil. ancak army of shadows her şeyiyle benzersiz bir film; gri tonlamalı renk skalasındaki muhteşem görselliği, poker face oyunculuğu ile lino ventura ve belki de sinema tarihinin en önemli adamlarından biri jean pierre melville yönetiminde bir sinema olayı; şimdilerde izlediğimiz bol muhabbetli, 2 saniye plan ortalamalı, gürültülü filmlerden değil, her saniyenin tadını çıkardığınız bir güzel film.


    (shocktheworld - 22 Aralık 2011 22:58)

  • comment image

    jean pierre melville'in 140 dakikalık muhteşem direniş çözümlemesi.

    melville büyük bir ustalıkla hiçbir klişe kahramanlık detayı ekleme gereği duymadan, sadece direniş yapılanmasına ve direnişçilerin psikolojilerine eğilmeyi başarmış. gerbier'in ölüme giderken düşündüğü tek şeyin büyük şefe duyduğu derin bağ oluşu, buna rağmen arkalarından ateş açılırken onurunun dur derken bacaklarının koşmak istemesi, güzel kadın simone signoret'in direnişçi oluşunu kocasının ve kızının dahi bilmemesi, başarısı ve cesaretiyle örgütteki bütün erkekleri kendine hayran bırakmasına rağmen infaz edilmesine sebep olan, yaptığı tek hatanın kadın oluşuyla, anne oluşuyla ilgili olması gibi çok ince detaylarla bezeli, sakin, gürültüsüz, ajitasyonsuz, hedeflediği etkiyi yaratmayı başaran nadide bir eser.

    --- spoiler ---

    sinirimi bozan tek şey o nazi subayının korkak bir tavşan gibi koşup kaçacağımdan emin olan bakışlarıydı.

    ---
    spoiler ---


    (doktor hektor - 22 Ocak 2012 13:42)

  • comment image

    ikinci dünya savaşı dönemini anlatırken bilindik savaş temasından bu kadar uzak bir çizgide kalabilmesi ve fransız direnişini anlatırken "direniş" mesajı vermeye yeltenmemesi, alman düşmanlığı yapmayı tercih etmemesi ile alabildiğine farklı, izlerken mest olunmalık bir film.

    yönetmen jean-pierre melville'in ve yazar joseph kessel'in aynı dönemlerde birer direniş üyesi olması filmin daha doğal ve karakterlerin en olması gerektiği şekliyle kişilikleri ön plana çıkacak şekilde gerçekçi sunumunda payı büyük gibi gözüküyor. film bize direnişi, sonrasını, çözümü veya sonucu anlatmıyor. direnişle yaşayan onunla var olan insanları anlatıyor. alışık olduğumuz şekliyle silah, mermi, kan, kovalamaca, kaçış, vurdu kırdı, işkence eziyet, aleni şiddet yok. bunun yerine direnişin esas ham maddesi "insan" var. yönetmen elindeki bu tek parametreyi o kadar iyi kullanmış ki mest olduk, hayran kaldık izlerken.


    (bezdim - 22 Aralık 2013 22:15)

  • comment image

    2. dünya savaşı konulu filmleri çok sevmeme rağmen, çok beğenmediğim film.

    filme can veren pek fazla unsur bulamadım açıkçası. eğer güzel bir müzik eşliğinde filmi izleme şansımız olsaydı, değerlendirmem çok farklı olabilirdi. konuya uygun, sizi filmin içine çekebilecek bir müzik olmadığında, böyle bir film, ki 2.5 saat sürüyor, etkileyiciliğini büyük ölçüde yitiriyor.

    --- spoiler ---

    yakalandıklarında ölümle burun buruna geldikleri an, filmin en anlamlı sahnelerinden birini oluşturuyor. başroldeki karakterimizin o sahnedeki duruşu, ölüme karşı düşünceleri filmin, izleyiciyi uyanık tutan kısımlarından birisi.

    bu sahnenin dışında, seyirciyi yerinde dikkatle oturtacak bir başka sahne daha hatırlamıyorum. bir direniş, bu kadar sade mi anlatılmalı? kahramanlık klişelerine gerek duymadan da, verdiği mesajlarla film bambaşka bir yere gelebilirdi. eğer sade bir anlatım seçildiyse, hiç değilse daha fazla olayı konunun içine dahil edip filmi izleyici için daha doyurucu hale getirebilirdi. 2.5 saat boyunca, çok sıradan bir ilerleyişe sahip bu filmi izledikten sonra elimizde ne var diye sormalıyız kendimize. ben sorduğumda, ne yazık ki bu filmden öğrendiğim pek fazla şey olmadığını fark ediyorum.

    ben sinemayı ona ayırdığım zamana değecek şekilde görmek istiyorum. fransız direnişini anlatan bir kitap almış olsam, belki 2.5 saatten fazla zaman ayırmış olacağım ama bu filmin verdiğinden çok daha fazlasını alarak tatmin olacağım. elbette bir kitapla filmi bir tutmuyorum ama açıkçası benim bu konuya bakış açım bu şekilde.
    ---
    spoiler ---

    film bir sahnesi dışında beni heyecanlandırmadı, bana tarihe dair önemli bilgiler vermedi, örnek alabileceğim, hayranlık duyabileceğim fikirler ve davranışlar bu filmde sayıca çok azdı. tüm bunlara bakınca, filmi beğenmediğimi söyleyebilirim.


    (jackrai - 28 Şubat 2015 12:40)

  • comment image

    1969 yapimi, joseph kessel in romanindan uyarlanan, yonetmenligini jean pierre melville in yaptigi, ikinci dunya savasi sirasindaki nazi karsiti fransiz direnisini anlatan film. filmdeki iki ana karakterin direnisin onemli isimlerinden biri olan jean moulin dan esinlendigi soylenebilir. moulin da, filmdeki karakter gibi, iskence sirasinda kendi isminden baska hicbir ismi vermemis diye rivayet edilir. filmde direnisin basi olarak gosterilen luc jardine karakterinin yazdigi kitaplar ise aslinda bir baska direnis kahramani sorbonne lu profesor jean cavaillès ye aittir. velhasil kelam, l'armée des ombres nazi karsiti fransiz direnisini direniscileri tek vucut haline getirerek anlatmis bir melville filmidir. acilis sahnesi o zamanin imkansizini basardigi icin meshurdur (teknik degil bahsettigim imkansizlik). film guzeldir guzel olmasina da su gunlerde yeniden piyasaya cikmasi, gosterime girmesi falan manidardir. fransiz dirensicilere nazilerin o zamanlar terorist dediklerini dusununce...


    (fitfit - 27 Mart 2006 00:42)

  • comment image

    filmin ismi -gölgeler ordusu- fransız direnişcilerinin marşı le chant des partisans’dan gelmektedir haliyle.
    (...)
    ami si tu tombes un ami sort de l'ombre à ta place
    (dostum, gölgeden çıkan biri alır yerini, sen düşersen)
    (...)


    (pinocchio - 27 Mart 2006 00:48)

  • comment image

    sirf oyuncu kadrosu icin bile imdbde oylarken 11i 12yi aratan filmdir.***
    meger hem kitabin yazari* hem de filmin yonetmeni* soz konusu direnis orgutunun bizzat uyeleriymisler. film o yuzden gercekligiyle kanimizi dondurmusmus. benim merak ettigim film boyunca direnis orgutu uyelerinin basina gelenleri goruyoruz ama orgutun faydali bir faaliyetine sahit olamiyoruz. yani kac,saklan,kostebek oldur,gizlice ingiltere-fransa git gel ok de, e biraz da icraat de mi kardesim?


    (lucifer - 14 Mayıs 2006 20:22)

Yorum Kaynak Link : l'armee des ombres