Ben X ' Filminin Konusu : Flamanca'da "Ben X"in manası "Ben Bir Hiçim" anlamına gelmektedir. Orijinali "Ik ben iks" olan bu deyimden esinlenerek adını alan filmde, otizm hastası olan Ben'in çevresiyle olan uyum problemleri ele alınıyor. Archlord isimli internet üzerinden oynanan rol yapma oyununda, Ben'in yarattığı türev kişilik karizmatik ve güçlü bir karakterdir. Ancak gerçekte durum tam tersidir. Ben, gerçek hayatta okulda sürekli itilip kakılan, dışlanan, "kaybeden" bir çocuktur. Hayatında aynı oyundaki gibi saygı duyulan bir karaktere sahip olma hayaliyle yaşayan Ben, oyunda tanıştığı Scarlite ismindeki kızla tanışınca işler Ben için farklı bir hâl alacaktır. Nic Balthazar'ın kendi romanından sinemaya uyarladığı Belçika'nın adayı olarak Oscar yarışına gönderilmiş olan Ben X, ülkemizde de İstanbul Film Festivali kapsamında gösterildi. Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği tarafından Fipresci Ödülü'ne layık görülen film aynı zamanda Montreal Film Festivali'nde de Grand Prix Ödülü'nü kazandı.
Ödüller :
Klass(2007)(8,0-13377)
Tot altijd(2012)(7,2-1196)
Firmin(2007)(6,2-521)
Everybody Happy(2016)(5,4-186)
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali : "FIPRESCI Prize-International Competition"
nic balthazar'in, ulkemizde 27. uluslararasi istanbul film festivali kapsaminda gosterilecek olan filmi. belcika'nin 2008 oscar adayi olan bu film, kahramanimiz ben'in archlord isimli online oyunda kendisine yarattigi guclu ve saygi duyulan karakteri ile oyunda edindigi tecrubeleri gercek hayata aktarma hayalini, gercek hayatta okulda surekli kurbani oldugu ve hayatini cehenneme ceviren kabadayiliga son vermek icin yaptigi plani, ve plana dahil olmasa da oyunda tanistigi scarlite isimli bir kiz ile gercek hayatta da tanismasini anlatir. ayrica filmde bahsi gecen oyun http://www.archlordgame.com/ adresinden oynanabilmektedir.
(komser murat - 30 Mart 2008 23:43)
otistik çocukların hayatlarına dair ipucular vermek isteyen, aslında mesaj kaygılı bir filmdir. istanbul film festivali'nde film gösterimi öncesi başrol oyuncusu greg timmermans tarafından yapılan açıklamaya göre film "yakın zamanda -belçika'da sanırım- arkadaşları tarafından rahatsız edilen ve zor günler geçiren otistik bir çocuğun intiharı" üzerine, bu olaya dikkat çekmek için yapılmış. filmde ben karakterinde küçük yaşlarda keşfedilen otizm hastalığını ben'in gözünden seyirci de yaşıyor aynı zamanda. karakterimiz tutkunu olduğu oyunla gerçek dünyasını ayırt edememektedir. oyunda ben x adıyla diğerleri gibi normal hatta daha güçlü olduğu bir dünyada, yeni bir kimlik yaratıyor kendine aslında. oyunda tanıştığı scarlite adındaki bir kızla tanışması üzerine gelişen film, ben'in tanıdıklarıyla yapılan röportaj bazındaki konuşmalarla devam ediyor. otizmin birçok çeşidinden biri olan bu türevinde ben karakterinin hastalığı tarif edilirken; bu hastaların "bir ağacın tüm yapraklarını en ayrıntısına kadar görmesi, ama ağacı bir bütün olarak resmedememesi"nden bahsediliyor. ben'in, hayranı olduğu hatunla trende yanyana otururken hatunun dudaklarına, gözlerine, boynuna vs. bakmasının sebebini ona duyduğu ilgiden ziyade bütünü görememesi olarak açıklayabiliriz. filmin anlattığı bir diğer gerçek de otistik hastaların normalden daha zeki olabileceği gerçeği. görsel olarak da izlerken insana oyundaymış hissi veren, hiç sıkmadan giriş gelişme ve sonucun gayet güzel bağlandığı, akılda hiç soru işareti bırakmayan, etkileyici bir film. festivalde izlediğim en güzel filmler arasında yerini almıştır.
(cahillik cok kotu bir seydir - 21 Nisan 2008 15:33)
gercek bir olaydan yola ciktigi icin "farkli"lari hosgorememe hususuna dikkat cekebilen, ben'in guclu bir kahraman oldugu oyunun ortamiyla karakterlerini gercek goruntulerle bir arada sunmasiyla da hareket kazanan etkileyici bir film. ozellikle park sahnesinde insani hirslandiriyor, uzuntuyle kizginligi ayni anda yasiyorsunuz. cocuklar, insanlar, biz, hepimiz cok acimasiz, tahammulsuz ve zalimiz aslinda. otistik bir cocugun hayatini cehenneme ceviren, onun kendilerinden zeki olmasini cekemeyen, onu itip kakmak icin her turlu rezilligi yapan "insan" musveddeleri, caresizlikten kivranan anneyi ve "intihar icin ne kadar sebep gerekir?" diye soran "rahat olmami istiyorlardi ama beni hic rahat birakmiyorlardi" diyen otistik bir cocugu goruyorsunuz. kilisedeki intikam ise son derece zekice... cok begendigim bir film oldu. haddim olmadan tavsiye ederim.
(kacin kurbagasi - 22 Nisan 2008 18:18)
insanı hem rahatsız, hem de mutlu eden bir film...(bkz: ay icim bir hos oldu)
(lewo06 - 2 Mayıs 2008 05:16)
diğerlerinden değişik bir çocuk olan ben'e sınıf arkadaşlarının merhametsizce eziyetini görmek hem yürek paralıyor hem de merhamet konusunda insanı düşündürüyor.yeniyetme çağındaki bu çocuklar nasıl bu kadar merhametsiz olabiliyor?merhamet sonradan öğrenilen bir şey midir? vs vs
(hamlaus - 7 Mayıs 2008 14:22)
beni "insan" olduğum için kendimden utandırmış filmdir. insanlar nasıl birbirlerine karşı bu kadar acımasız olabilir? başkalarının baş etmek zorunda kaldıklarının yanında, insanlar kendi küçük salak hayatlarında saçma sapan nedenlerden nasıl bu kadar mutsuz olabilir? insanlar nasıl bu kadar bencil olabilir?mesaj kaygısını da çok haklı buluyorum. bu filmi gerçekleştirenlere de benim izlememi sağlayanlara da taktirlerimi sunuyorum.*
(nothing personal - 23 Haziran 2008 04:41)
normal insanlar arasına girebilmenin sahtekarlıktan ve yalan soylemekten olacağını öğrenen, asperger sendromulu gencin hoş hikayesi. bir gelenek olarak; kuzey avrupadan sıcak film.
(r12 - 15 Temmuz 2008 19:40)
soyleyecek soz birakmadigini dusundugumden bir seyler yazmamayi dusunuyordum. bir ilk film olsa bile soyleyecek acik bir yan yoktu.nic balthazar'in ilk yonetmenlik denemesi, ayni zamanda kendi kitabindan ilk senaryosu. basrol oyuncusunun da ilki olmasi dolayisiyla onemli bir film. genellikle ilk filmlerde ya goklere cikartir insanlar ya da tamamen dibe batirilirlar. ortasi pek az bulunur. bu film insanlara yer vermeksizin "goge" yukselen bir film.karsima gecip "hey yo, bu film nasil bir filmdir" seklinde bir soru yoneltseler; insanin gozlerini acmaya imkan vermeyecek sekilde aglatirken, keske elimizde bir imkan olsa da daha fazla uzulmeyesiniz diye gozyaslarinizi geri dondurebilsek diyen bir film yanitini verirdim.konusundan oturu bir defa acitasyon ile anlati arasindaki cizginin ayirmina varabilmek cok guc. basa saralim...ben (greg timmermans) her seyi fazlasiyla iyi gorebilen, anlayan ama tepki vermekte ve hissetmekte zorlanan bir cocuktur. ayni zamanda ben x (ben nix*) isimli karakteriyle archlord oyununda 80. leveldedir. archlord uzerinde yapamayacagi sey yoktur ve prenses scarlite (laura verlinden)'in sovalyesidir. gercek hayatta ise arkadaslari tarafindan ezilmekte, ailesi (marijke pinoy) tarafindan korunmaya calisilmakta, okul tarafindan ne yapilacagi bilinmediginden tutarsiz bir sekilde yalnizca gozlemlenmektedir. "sozde" en iyi arkadaslarinin zulmu ise gun gectikce siddetini arttirmakta ve ben'in hayatini cekilmez kilmaktadir. hayat bir stratejiyse, ben bu isin masteridir...otistik bir cocuk, kotu karakterler, asagilanma ve olum. bunlari direkt olarak duygulara seslenen seyler. kisiden kisiye gore degismezler pek. birisini etkilerken digerini etkilemedigi durumlar cok azdir. eger eldekilere guvenilmiyorsa araya bu tur seyler serpistirildiginde "gosterilen" seyin basarisiz olmasi pek beklenemez. zira aralara serpistirilenler genel anlatinin onune gecer. ben, ben x filminde bu verilerin filmin onune gecmedigini dusunuyorum ve hatta daha da ilerletip, bu film daha da duygusal yapilabilirdi ama yonetmenin secimleriyle oyle yapilmamistir diyorum. peki niye? filmin derdi sizi aglatip duygu somuru yapmak degil. bir defa bu filmde insanin gozlerinin doldugu sahneler kadar guldugu, gulumsedigi sahneler var. en kasvetli durumdan bile (ornegin intihar) heidi misali guzel cikarimlar yapabiliyor. duygusal bag kurabilmek icin yapildigini dusunenler de olabilir pek tabii ki, yani bir tur pazarlama stratejisi. sayet oyle dusunulmus olsa scarlite karakterine farkli gorevler yuklenirdi. cok daha fazla baglilik hissettirilirdi. ornegin izlerken aklimiza gelen ama gozlerimizin onune serilmeyen kotucul senaryolari dusunun. hani ben x'in de aklindan gecen... evet, iste onlara da basvurulsa o zaman yaftayi yapistirabilirdik. su haliyle elde bu filmin stratejik olarak bu sekilde yonetildigine, devam ettigine dair bir veri yok. en azindan benim icin yok.marijke pinoy ve greg timmermans'a deginmeden olmaz kanimca. akici bir oyunculuk sergiliyorlar ve filmin gucunu katliyorlar. filmin klostrofobik yapisina gayet uygun yuzleri ve sesleri var. oyunculuklariyla birlestiriginde gayet guzel bir butun olusturuyorlar. fazla kullanilmamis olsa da scarlite karakterini canlandiran laura verlinden filme mimikleriyle cok sey katiyor. en sert anlari yumusatiyor.klostrofobik yapi demisken, bunun sebebi de filmin genelini ben'in gozlerinden gormemiz. ben ne kadar sikisip kalmissa bizler de o kadar sikisiyoruz, kacacak yer bulamiyoruz. bagirmak, ciglik cigliga bagirmak... izleyici boyle hissederken ben'in bombalari geliyor. hah, evet filmin en buyuk bombalarindan birisi seyirciyle direkt olarak temas kurabilmesi. cok fazla boguldugumuzu hissettigi anda bombayi patlativeriyor. "bana kendimi rahat birakmami soyluyorlar ama beni hic rahat birakmiyorlar" gibi ornekleri sikca goruyoruz. benzer sekilde scarlite'in replikleri de bolca bunlari iceriyor.asil deginmek istedigim seye hala gelemedim. filmin sadece otistik bir cocuk ve hayata bakis acisiyla ilgili olmadigini soyleyecektim. nasil ve nereden bakmak istediginize gore degisiyor film, bukalemun gibi. ornegin bir tur sistem elestirisi olarak gormek isterseniz cok ince elestirileri var. en basitinden polis'in eve geldiginde bir seye basip kirmasi akabinde soyledigi soz: "bu zaten kirikti degil mi?". benzer sekilde yine polislerin notu gostererek "merak etmeyesiniz diye not birakmis" demeleri veyahut doktorlarin, ogretmenlerin soyledikleri sozler. hepsi biraz uzerinde dusunuldugunde cok yerinde elestiriler iceriyor.bakis acinizi degistirip biraz insan iliskilerine donecek olursaniz burada da soylenen cok sey var. ozellikle scarlite ve ben'in arasinda gecen cogu monologlardan olusan konusmalarda bolca ornek mevcut. insanlarin birbirlerinin hareketlerini kopyalamalari, bir "normal" kalibi belirlemeleri, davranislarina ozen gostermeleri, baskalarini kendilerine gore sekillendirmeye calismalari. daha bir suru sey.biraz daha degistirelim, olum. olum uzerine soyledigi seyler kanaatimce cok onemliydi. olumun bir baslangic mi son mu oldugu, olumden sonrasi, olmeyi istemenin nedenleri.ya da oldugu gibi gorelim; otistik bir cocugun hayatindan bir kesit. boyle bakildiginda en az seye ulasilir sanirim. otizm'i bir ozur gibi kabul edip, asiriya kacan davranislarin imgelendirilmesinden gayri bir sey gorulemez. otizm olmasaydi bile, bu hikaye yine etkileyici olurdu. hepimiz taniyoruz ben gibi cocuklari. hicbirisi belki de ben kadar goz onunde degil ama taniyoruz. ornegin sinifta sessizce oturan bir cocugun sinifin zipiri tarafindan dalga malzemesi yapilmasi, garip giyindigi icin dalga gecilen arkadaslar. cok fazla ornegi var bunlarin. genellikle kiskancliktan saldiri yolu secilirken bazen, sadece saldirmak icin saldirilir. hani denir ya insanin kotulugu dogustandir diye, bunu kanitlarcasina karsisindakine kotu davrananlar vardir. bir sebebi olmasina da gerek yok. bazen bunlari gordugumuz halde bir sey yapmayiz ve hatta kendimizden utanarak "guleriz". bogaert ve desmedt buna cok guzel iki ornek. oyuncular da cok basarili canlandirmis bu karakterleri. bu tarz filmlerde en eksik olan kisim kotulerin kotulugudur. bu iki karakterin kotulugunden hic suphe duymuyoruz. bize sevdirilmeye calisilmiyorlar, gecmislerini bilmiyoruz. iyiki de bilmiyoruz. saf kotulugu simgeliyorlar onlar. trolller.secimlerini yerli yerinde yapan, ayaklari yere basan ve evet cokca mesaj veren ama gercekten iyi olan bir film "ben x". kotuleyen ve verilen mesajlari bayaligilastirmaya calisanlarin, mesaj veriyor diye filmi "carmiha gerisini gormek bile", filmin ne denli iyi ve basarili oldugunun bir gostergesi.sinemanin gucune inanan bir insan olarak, keske diyorum, keske bu tarz filmler okullarda ve halka acik yerlerde gosterilse.
(entrapmen - 23 Temmuz 2008 16:43)
aşırı duygu yüklemesinden izlerken kısa aralar vermek zorunda kaldığım film. uzun zamandır bu kadar dokunaklı bir film izlememiştim.
(xeroquark - 31 Temmuz 2008 01:10)
film yorumu yazmaktan kaçınmama-becerememe rağmen hakkında bir kaç şey söylemek istediğim bir film ben x. asperger sendromuyla yaşayan ben'in dış çevre tarafından duygusal ve fiziksel olarak hırpalanmasının anlatıldığı bu film, kardeşimden dolayı benim için izlemesi güç bir yapımdı. ancak sonlara doğru fantastikleşse de içinde çok gerçekçi tespitler barındırıyordu. ebeveynlerinin ben üzerine tartışmaları, çocuğun problemini ilk keşfedişleri, babanın buna inanmayarak kaçması, annenin kabullenip bu durum için bir şeyler yapmaya çalışması, normal okulla-özel eğitim veren okul arasında yaşadıkları ikilem, ben'in çektiği sıkıntıları izlemek zorunda kalıp bir şey yapamamaları bence filmin gerçekliğe çok yaklaştığı anlardı.ben'in okulundaki kabadayılar tarafından uğradığı eziyetlerden sonra yutmak zorunda kaldığı hapla(sanırım ectasy) yaşadığı dönüşümse kanımca filmin en acıklı sahnesiydi. filmin bir diğer öğesiyse internet üzerinden oynanan oyunlardı. belki bu film üzerinden bu oyunlarla ilgili eleştiriler yapılabilir ya da oyunlara bağımlılık geliştirip sosyal dünyadan kopanlara üzerine düşünülebilinir ama filmde bu oyunlarla ilgili çok başka bir şey vardı. ben'in çok severek oynadığı bu oyun, bence onun başına gelen en güzel şeydi. çünkü gerçek dünyada ben'in farklı olduğunu gizleme şansı ve becerisi maalesef yoktu. insanlar farklı olanı o kadar kolay hissedip, o kadar vahşi tepkiler veriyorlar ki, (filmde de bunun örneklerini görüyoruz zaten) ben ve onun durumundakilerin gerçek dünyada ne yazık ki, çok şansı yok. ve işte bu nedenle benin oynadığı bu oyun, onu gerçek dünyadan soyutlayan, iletişimini azaltan bir bağımlılık değil de, somut ilişkilerden kalite olarak daha düşük olsa da gerçekten iletişim kurabildiği bir mecra, hayatla bağıydı. onu normal ve iyi hissettiren kısıtlı anları yaşama fırsatıydı.bugüne kadar sanal dünyayla ilgili yapılan "kişiler olduğundan farklı davranıyor, gerçek iletişimden kopuyorlar, izole olmaya başlıyorlar" eleştirisiyle filme bakmanın yanlış olduğu kanaatindeyim bu yüzden. çünkü ben bir aspergerdi ve gerçek dünya ve bu dünyanın fertleri onun için oyundaki devasa yaratıklardan çok daha acımasızdı.
(red g - 20 Ağustos 2008 16:22)
kesinlikle izlenmesi gereken bir film. insanları farklılıklarından dolayı yargılarken nasıl boktan bir şey yaptığımızı bize o kadar iyi anlatıyor ki. kuzeniminde asperger sendromu olmasından dolayı her dakikasını ağlayarak izledim. onunda arkadaşları tarafından böyle dışlandığını ve zor günler geçirdiğini biliyorum ve elimden hiçbir şey gelmiyor. "abi bazen benle dalga geçiyorlar" dediğinde onu teskin etmek için söyleyecek bir söz bulamıyorum.aynı filmde ben'in annesinin çocuğunu teskin etmek için birşey söyleyemediği gibi. bu yüzden filmin birçok açıdan bu problemleri yaşayan insanları doğru bir şekilde sinemaya aktardığını söyleyebilirim.
(kendicoplugundeotenhoroz - 1 Eylül 2008 05:03)
yüreğe bıçak gibi saplanan; otistiklerin neler yaşadığını, hissettiğini, neye göre tepki ver(me)diklerini, normal olarak adlandırılan bazı insanların nasıl orospu çocuğu olduğunu anlatan harikulade film. filmi izlerken ben'le kolayca empati kurabilmemiz aynı zamanda filmin kaynağı kitabı yazan nic balthazar'ın yönetmen koltuğuna oturması sanırım. işini öyle güzel yapmış ki, otizmle ilgili çok az şey bilsek bile bir anda kendimizi ben'in yanında buluyoruz. çünkü karşı tarafta su katılmamış orospu çocukları var. hadi o iki ibneyi anladım da, tüm sınıfın onların yanında olmasına dayanamadım. insanlık ölmüş lafı büyük ihtimal bir çok izleyicinin dudaklarından çıkıvermiştir. ben rolünde harikalar yaratan greg timmermans'ın önünde saygıyla eğiliyorum.
(crowley - 18 Şubat 2009 10:49)
nic balthazar'in istedigi zaman bizi kandirabilecegini gosteren filmdir. ama aldatarak degil, inandirarak. o istedi, biz ben'in oldugune inandik ve o istedi scarlite'in var olduguna inandik. o istedi olmedigine inandik. scarlite'in yok olduguna, ben'in dovusecegine inandik. insanlarin ben'in ardindan konustuguna inandik. esasinda o ne isterse ona inandirdi bizi. iste ilkinde adamin basardigidir bu. hikaye o dandik ask filmlerindekine benzemez. haliyle herkesin ilgisini cekmez. renkleriyle, efektleriyle, kurgusuyla, tarziyla ve konusuyla begenimi kazanmistir ben x.
(elxa - 26 Ağustos 2009 17:40)
filmde ben'in küçük kardeşini oyanayan cesar de sutter anne rolünü oynayan marijke pinoy'un öz oğludur.aslında bu küçük çocuk gerçek hayatta bir otistiktir.bu açıdan bakıldığında annenin kendini bu kadar rolüne vermesine şaşmamalı.
(self abandonment - 9 Eylül 2010 00:40)
aklımda " insanlar güzel bir at gördüklerinde hemen binmek istiyorlar ama atın ne düşündüğünü hiç önemsemiyorlar" şeklinde bir cümle bırakan film.
(pisspaca - 18 Eylül 2010 23:21)
ruh daraltan ama sonu güzel (mutlu) bağlanmış film.filmin akışı sırasındaki röportajlar, hem filme belgesel havası katıyor, hem de ben'in ne yaptığına dair sizi şüphelere sürüklüyor. --- spoiler ---o iki piç bizim mahalllede ya da okulda olsaydı var ya... görürdünüz film nasıl çekilirmiş! saw'a rahmet okuttururdum!--- spoiler ---
(seyuranto - 28 Eylül 2010 10:00)
sanalla gerçeğin iç içe geçtiği, hayâlin de çoğu kareye eşlik ettiği film. ben; kendisini olduğu gibi kabul etmeyen acımasız gerçek dünyadan istediği gibi olmasına müsaade eden sanal dünyaya sığınıyor, ama o sanal dünyadan aldığı güçle gerçek dünyaya bir ders veriyor.--- spoiler ---~ filmde psikiyatristin otistik karakter için yaptığı tanım çok ilginç:"tamamen farklı ayarlanmış bir bilgisayar olarak düşünün. her şeyi görürler. her dalı çok net görürler. ama ağaç olarak görmezler. şöyle diyebiliriz; dallardan ağaçları göremezler."--- spoiler ---
(martin jacques mystere - 15 Ekim 2011 20:41)
insan üzerinde haififten klass etkisi bırakan film. tabi burada konu daha gerçekçi, fakat anlamıyorum arkadaş bu avrupada öğrencilerin hepsi mi orospu çocuğu. iki filmde de öğrenci tipleri çok benzerdi. çok sağlam bir dayak lazım bu tiplere, hayatları boyunca unutamayacakları şekilde hem de. çünkü bunlar artık çocuk değil la ruh hastası genç hepsi. ben'de otizm hastalığı olsa da kimseye zararı yok garibimin, ama bu tarz orospu çocuklarının insanlığa zararı var. amk klass filmini izledikten sonra da böyle çok sinirlenmiştim göt oğlanları!
(aziz baykus - 2 Eylül 2012 04:17)
inanılmaz güzel bir film. ama depresyonda falan izlenmemesi lazım kesinlikle. sıkıcı bulanlar olmuş... bence değil. hiç değil. çok başka.
(der meister - 10 Aralık 2012 02:40)
izlerken (sanırım) ufak çapta panik atak geçirmeme neden olan bir film...bu ikinci atağım olduğu için olan bitenden tam olarak emin değilim ancak sakinleşebilmek için arada durdurup bi beş dakika kardeş payı izlemem gerekti.çocukluk ve gençliğimde yaşamış olduğum şişmanlık kompleksi kaynaklı fazlaca asosyal dönemden arta kalan hisler lüzumsuzca gelişmiş empati duygumla birleşince bi fenalaştım.yani, benim için etkileyici ve beğendiğim bir film oldu.film online oyuncularla falan ilgili değildi, farklı olmakla, dışlanmakla ve insanoğlunun sonu gelmez vandallığı ile ilgiliydi. burada aklıma jerzy kosinski'nin boyalı kuşu aklıma geliyor. stigmalı olmak nedir, azınlıkta ve öteki olmak nasıldır, film bana bunları anlatıyor.öğretmen olduğum için bu tip vandallıklara sık rastlıyorum, atölyemi teneffüslerde ziyaret edip müzik dinlemek istediği için bilgisayarımı kurcalayan, elimde elma görürse isteyen ama beni rahatsız etmekten ziyade bir şekilde arkadaşça iletişim kurduğumuz bir kaynaştırma öğrencisini okulun kabadayı öğrencilerinden birisi (ki üst sınıfta ve tanışmıyorlar bile) -naber lan özürlü! diyerek aşağılamıştı da benim güçlü empati duygum devreye girip çocuk adeta beni aşağılamış gibi tepki vermiştim. yüzüm gözüm nasıl değiştiyse "dışarıya gel konuşacağız" diye çağırdığım çocuk "hocam elini ayağını öpeyim, özür dilerim hocam!" diyerek yelkenleri suya indirmiş, afallamama neden olmuştu. filmdeki vandallara bakınca nispeten şanslı olduğumu düşünüyorum ama zaman zaman ne hocayı ne idareyi takmayan, ortamı haraca kesip terör estiren tipler oluyor. orta okul olmamıza rağmen hem de. özellikle farklı olanlar çaresizce hedef durumuna düşüyorlar. gerçi vandalların ailesi ile tanıştığın zaman genellikle onların da şiddet gördüğünü ve ailesinden öğrendiği bu dili arkadaşları üzerinde uyguladığını anlayıp çaresiz bir döngünün içinde tıkanmış olma hissini yaşıyorsun.oyunculuklar doğal, anlatım sürükleyici, senaryo mesaj kaygısı taşıyan bir film için oldukça doğal.tavsiye edilir.kişisel not: 3 ayda 25 kilo vermeyi başardım ve yaklaşık 3 yıldır kilom ideal ölçülerde ama hala asosyalim. damga dıştan silinene kadar içe işlemiş oluyor işte, yapacak bir şey yok.genel not: bu başlık altında spoiler ibaresi kullanımı ücretli midir, karaborsaya mı düşmüştür nedir? bir yıldır atmadığım kadar mesajı bu nedenle atmak zorunda kaldım, filmi nasıl sahiplendiysem artık. neymiş:izlemeden-okumadan ekşiyi fazla kurcalamamak gerek-miş.--- spoileredit ---film ile akrabalık bağları için:okul ve hayatta vandallık ile alakalı olarak başarılı bir birinci sezona sahip ingiliz komedi dizisi mr. sloaneveen azından giriş kısmı itibarıyle (daha yeni başladım) japon animesi btooom!. o da gerçek hayatta başarısız ve sıkılan ama online oyunda dünyanın en iyilerinden olan baş karakter nedeniyle.--- spoileredit ---
(aramaya inanmiyorum ama bi buton var - 25 Temmuz 2014 22:43)
Yorum Kaynak Link : ben x