Süre                : 10 dakika
Çıkış Tarihi     : 15 Mayıs 1998 Cuma, Yapım Yılı : 1998
Türü                : Kısa Film,Drama
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Anglia Television , British Screen Productions , Eastern Arts Board
Yönetmen       : Andrea Arnold (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Andrea Arnold (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Stephen McGann (IMDB)(ekşi), Lee Oakes (IMDB), Lynda Steadman (IMDB)

Milk ' Filminin Konusu :
Milk is a short starring Stephen McGann, Lee Oakes, and Lynda Steadman. From the get-go, Arnold was fascinated by the careless, seemingly simple choices people make in their day-to-day lives that lead to unintended, complicated...


  • "içimdeki homofobikliği önce ortaya çıkartan sonra da yok eden film. verilen mücadele hayranlık verici son sahne ise gerçekten çok etkileyici."




Facebook Yorumları
  • comment image

    gus van sant'ın harvey milk biyografisinden hareketle çektiği film; 5 aralık 2008'de türkiye'de gösterilecektir. eşcinsel politikanın önemli şahsiyetlerinden birinin hayat hikayesini bağımsız da olsa popülleşen amerikalı bağımsız film yönetmen tarafından çekilmesi ve başrolu sean penn gibi bir oyuncunun canlandırılması oldukça mutluluk verici. zira sınırlı bir izleyici kitlesine değil kapsamlı bir kitleye ulaşacaktır.

    http://www.imdb.com/title/tt1013753/


    (ride - 16 Ekim 2008 00:33)

  • comment image

    bu filmle sean penn altın küreyi alır gibi gözüküyor, ki alsın da zaten haketmiş. bu adam hangi role bürünmedi acaba, ve hangi rolün altından başarıyla kalkmadı şimdiye kadar.

    --- spoiler ---

    oyunculuklar, çekimler güzel olmuş. james franco'yu heath ledger'a pek benzettim haddim olmayarak. özellikle uzun kıvırcık saçlı hali görülmeye değer. bir de cleve jones'u oynayan eleman pek şirin gözüktü gözüme. işin magazinsel tarafını bir tarafa bırakırsak, eşcinsel haklarını bu denli içtenlikle savunan, 40 yaşına kadar gizli saklı yaşamak zorunda kaldığı 4 ilişkisinde 3 intiharı sırtlayan harvey milk'in hayatının son 8 yıllık kesiti anlatılmış. özellikle öğretmen yasası, eşcinsellerin lehine karar çıktığı andaki sean penn'in sevinç coşkusu görülmeye değer.

    bir diğer ayrıntı, filmde çok fazla lezbiyen gözükmüyor, sanırım o dönemde çok fazla yokmuş. aslında herkes kendinden farklı olana azıcık da olsa hoş bakmıyor, örneğin milk'in müdür olarak getirdiği lezbiyen kızı ilk başta kimse sevmemişti. çelişki tabii bu. diğer taraftan, iktidara gelen kişilerin ilk başta kendi grup çıkarlarını gözettiğine burada da şahit oluyoruz. tamam belki ilk başta seslerin duyurulması için böyle bir yöntem gerekli ancak bana yine de tek taraflı bir duruş gibi geldi. belki biraz daha farklı anlatılabilirdi, ama malum filmin süresi yetmezdi bu sefer de.

    film güzel, hatta ben ağladım sonunda ama her biyografik anlatıda olduğu gibi bu kadar yüceltmeye de karşıyım esasen. aslında eleştirilebilecek şeyler de çıkardı bu malzemeden ancak göremedim açıkçası. yine de her ne olursa olsun, bu kadar umutlu olabilmek, umuda bu kadar sarılabilmek mutlu etti beni. her adımın bir değeri vardır, sonucu güzel bitse de bitmese de uğraşmak gerekir.

    ---
    spoiler ---


    (le fate ignoranti - 29 Aralık 2008 02:51)

  • comment image

    ara ara o yıllara ait görüntülerin filmin içine yansıtıldığı, sean pennın muhteşem oyunculuğunun gus van santin başarılı yönetmenliği ile kendinizden geçtiğiniz, eşcinsel tarihe ilişkin seyredilmesi gereken docudrama. sean penn eminim harvey milk'in görüntülerinden saatlerce, günlerce çalışmış onun jestleri yansıtıp, o kırılgan ama güçlü, sevimli barışcıl ama inatçı adamı layık olduğu gibi canlandırmak için.

    bugün amerika'da bazı haklar varsa harvey milk'in bunda yadsınamaz bir katkısı var ve popüler yönetmenler ve oyuncular sayesinde bugün belki deli gibi akıp giden ama o zamana kadar haklar açısından oldukça yavaş geçen zaman bizlere kadar ulaşıyor.

    sadece eşcinselleri değil herkesi kucaklayan ama eşcinselleri de herkes kadar kucaklayan harvey milk'in umuda ilişkin sözleri dün yemin eden ve umut vaadiyle dünyanın en güçlü devletinin başına geçen adamın sözlerini anımsattı.

    sigortacı harvey'in 40 yaşına kadar kendi yetersiz hissedip, bazı şeyleri dur deyip örgütlenmesinden öldürülmesine kadar geçen süre oldukça başarılı anlatılmış .... öldürüldüğü zamanki kortej ise gözlerimi doldurdu. iyi ki şu dünyadan bazı şeylerin değişeceğine inanan, bunun için yılmayan insanlar geçmiş bu dünyadan. aksi taktirde ilerlemek ne zor olurdu.

    filmin trailer için ; http://www.youtube.com/watch?v=unu-9vm9vzw

    ek:james franconun ne güzel bir gülümsemesi var. insan belki sadece sevdiği insana bu kadar güzel gülebilir.

    sant'ın birebir aktardığı speech için

    http://www.youtube.com/…mbwdnm0wuac&feature=related

    (bkz: the times of harvey milk)


    (ride - 21 Ocak 2009 20:44)

  • comment image

    şahsen ben biyografik filmleri çok seviyorum zira belki de hayat boyu adını hiç duymayacağımız birini tanıma şansı bulabiliyoruz. ben harvey milk'i bu film vizyona girmeden önce tanımıyodum, evde hiç konusu geçmedi, internette denk gelmedim vs. bu yüzden gus van sant'a teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum zira harvey milk gerçekten de tanınması gereken bir şahsiyetmiş kanımca. bir harekete öncülük etmek, sesini duyurabilmek ve onunla ilgili bir başarı kazanmak gerçekten çok zor bir iş ve harvey milk bunu başarmış. filme gelecek olursam; bazıları filmin sıkıcılığından dem vurmuş, oysaki film 128 dakika sürmesine rağmen bana gayet akıcı ve hareketli geldi. filmde sürekli bir hareket, sürekli bir olay var. gereksiz uzun diyaloglar, ayrıntılar yok. o yüzden "sıkıcı" lafı bu filme yakıştırılmamalı.senaryo gayet başarılı yazılmış arada kopukluklar yok, editing oldukça iyi (yine de oscarı slumdog millionaire'e kaptıracak orası kesin.) sinematografi harika zira bol bol 70lere ait footage kullanmışlar, çok hoş gözüküyo. sean penn'in oyunculuğu hakkında yorum bile yapmama gerek yok sanırım, en iyi erkek oyuncu oscarını alacaktır kesin. james franco ve emile hirsch gerçekten doğru yapımlarda yer alıyor ve kariyerlerindeki başarılarını arttırıyolar. ikisinin de geleceğinin parlak olacağını düşünüyorum. müzikleri danny elfman yapmış saygılarımı sunuyor ve hemen bir kaç ufak bilgi veriyorum

    * matt damon dan white'ı canlandıracakmış ama green zone'un çekimleriyle çakıştığı için reddetmek zorunda kalmış. (isabet omluş çünkü josh brolin gayet iyi bir oyunculuk sergilemiş)

    * filmde gördüğümüz milk'e ait olan dükkan (castro camera) gerçek mekanda çekilmiş. tabi ki artık castro camera'nin yerinde hediyelik eşya satan bir dükkan varmış ama dükkanın sahibi çekim için kullanılmasına izin vermiş.

    * 1000lerce insan filmde ücret almadan figüran olarak oynamak için başvuruda bulunmuş.

    * castro camera'da çekilen bir sahnede bazı oyuncular bir adamın gelip dükkanda ki koltuğa oturduğunu söylemişler. dahasonra sahne izlendiğinde böyle bir adamın olmadığını görünce onun harvey milk'in hayaleti olduğuna karar vermişler.

    * filmde milk'in yaşadığı daire gerçek hayatta da yaşadığı daireymiş.

    * filmin sonundaki jenerikti karakterlerin gerçek fotoğraflarını görüyoruz. bu fotoğrafları filmde de gördüğümüz daniel nicoletta çekmiş.


    (venus - 31 Ocak 2009 23:40)

  • comment image

    harvey ve scott, yeni açtıkları castro camera'nın önünde öpüşürken vitrinde de "yes... we are open" yazan minik bir tebela görünüyor. sinema tarihi işte böyle "ay ne güzel" sahneler sayesinde yazılıyor.


    (aziz kedi - 3 Şubat 2009 03:08)

  • comment image

    içimdeki homofobikliği önce ortaya çıkartan sonra da yok eden film. verilen mücadele hayranlık verici son sahne ise gerçekten çok etkileyici.


    (melosaa - 11 Şubat 2009 10:35)

  • comment image

    homofobikliğin sınırlarında dolaşanların ve homofobik olan olmayan her kesin izlemesi gereken bir film şahsi kanaatime göre. sean penn nefis oynamış gene söylenecek bir şey yok.

    james franco denen güzel gülüşlü, güzel gözlü, güzel saçlı adama bugüne değin hiç dikkat etmemişim eşekliğimin boyutunu fark ettim, ne kadar şahaneymiş meğer. fark etmekte geç kaldım sandım, hayıflandım inanmazsınız. o metro sahnesinde ki yan yan gülüşüne ne desem az.

    ailesi tarafından hasta olduğuna inanılan ve hastaneye kapatılması söz konusu olan gencin milk’i aradığı sahne filmin en can alıcı noktalarından biriydi. tekerlekli sandalyeye mahkum bir gençti ve kendisini öldürmek istediğini söylüyordu, milk onu bir şekilde yönlendirdi yönlendiremediğini zannedip üzülerek. burası nokta atışı gibiydi, keza filmde bahsi geçen eşcinsellere tanınacak hakların diğer insanları etkileyebileceği ve özendirebileceği ihtimali bu genç için söz konusu olamazdı, okula gidiyorsa bile arkadaşlık ilişkilerinin güç olabileceğini varsaymak yanlış olmaz sanırım. dans etmek, içmek, eğlenmek gibi aktivitelerde de hareket etmesi zor/mümkünatsız olduğuna göre kendi içgüdülerinin farkında olması, eşcinselliğin doğuştan değil sonradan olacağına inanan herkese kapak niteliğindeydi.

    son olarak finalde gördüğümüz fotoğraflarda karakterleri gerçekleriyle fiziksel anlamda çok güzel örtüştürmüşler.


    (angenoir - 11 Şubat 2009 17:03)

  • comment image

    --- spoiler ---

    örgütleme olayına hasta oldum. adam gidiyor, "may neym iz harvi milk en ay vana rekruuçu" diyor, bir bakmışız ki örgüt olmuşlar. senaryo uyarlama olmasaydı, senaristin ağzına sıçmak isterdim o sahnelerde. fekat öylesine etkilendim ki filmden, biri gelip "benim adım harun süt ve sizi örgütlemek istiyorum" dese, saniyesinde örgütleneceğim.

    ---
    spoiler ---


    (bbhkeydefe - 5 Mart 2009 20:45)

  • comment image

    sean penn'in en iyi erkek oyuncu oscar'ını ne kadar hakettiğini gösteren filmdir. adeta oyunculuğunu konuşturmuştur, coşmuştur.

    filmin tek bir dakikası bile sıkılıp "ulan ileri mi alsam biraz?" dediğim olmadı. -ki bunu pek çok filmde yapma isteği duyuyorum-

    gus van sant'ı zaten severdim, bu filmle iyice pekişti sevgim kendisine. ama bundan önceki filmlerindeki o hava da yoktu hani. bana göre o, filmlerini izleyenlere kendisini fark ettiren bi' yönetmen. filmin onun olduğunu bilmesem, bu gus van sant mı diye soramazdım sanıyorum. tabii bu benim için bi' eksi değildir, onu da ekleden geçmeyeyim.

    --- spoiler ---

    bir de, o ne güzel ölmektir be sean! ağlamalara doyamadım senin yüzünden.

    olayın gerçek olması tüyler ürpertiyor aslında. harvey milk'in öldürülmesi konusunda demiyorum. nasıl bir dünyada insanlar cinsel tercihleri yüzünden sapık damgası yiyip, işlerinden çıkarılabilir, aklım almıyor! ama alsa iyi olur, çünkü bu filmde yaşananlar gerçekti ve şu zamanda da harvey milk'in döneminden çok ileride olduğumuz söylenemez ne yazık ki... belki günümüzde yasalar cinsel tercihi yönünden insanları işten atmayı söylemiyor lakin bunu uygulayanların da, cinsel tercihleri kendisininkinden farklı diye bir başka insana şiddet uygulayan ve öldüren, onu çok kıymetli ve "sağlıklı" toplumundan dışlayan canilerin de var olduğunu da biliyoruz.

    ---
    spoiler ---

    insanların nasıl insanlıktan çıkabilceğini, kendisine verileni hiç sorgulamadan alabileceğini, ancak biraz çabayla da iyiyi görebilecek olduğunu anlatan bir film milk.
    izlenmeli ve izletilmeli.


    (oholey - 29 Mart 2009 19:40)

  • comment image

    milyon kere söylenmiş sean penn'in oyunculuğunu övmeye gerek yok elbet ama verdiği politik ve umut dolu mesaj için izlemeye değer bir film.

    tabii ki obama rüzgarı ile de ilintilidir filmin başarısı. ama gay filmi olarak nitelendirmek alenen ayıptır.

    bu film bence "40 yaşınıza kadar gurur duyacağınız hiçbir şey yapmasanız bile 8 yılda gurur duyulacak ve kendinizle gurur duyacağınız bişyiler yapabilirsiniz" diyor. görüntüler vb. hakkında bana yorum yapmak düşmez elbet uzmanları boldur, ama hikayesi çok çok başarılı. hiçbir zaman geç olmadığını ve değişimin çabayla, inatla her zaman mümkün olduğunu güzel bir şekilde gösteriyor..

    fazlasıyla politik bir film özetle. daha güçlü ve umutlu çıkıyorsunuz sokağa filmi izledikten sonra.. bir film daha ne yapsın?


    (pati - 5 Nisan 2009 23:52)

Yorum Kaynak Link : milk