Süre                : 1 Saat 41 dakika
Çıkış Tarihi     : 21 Kasım 1997 Cuma, Yapım Yılı : 1997
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Taglar             : yazar,Aşk,1930'lar,Reklamcılık,Romana dayalı
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Arts Council of England , BBC Films , Bonaparte Films
Yönetmen       : Robert Bierman (IMDB)(ekşi)
Senarist          : George Orwell (IMDB)(ekşi),Alan Plater (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Richard E. Grant (IMDB), Helena Bonham Carter (IMDB)(ekşi), Julian Wadham (IMDB)(ekşi), Jim Carter (IMDB)(ekşi), Harriet Walter (IMDB)(ekşi), Lesley Vickerage (IMDB), Barbara Leigh-Hunt (IMDB)(ekşi), Liz Smith (IMDB), John Clegg (IMDB), Bill Wallis (IMDB), Lill Roughley (IMDB), Dorothea Alexander (IMDB), Peter Stockbridge (IMDB), Grant Parsons (IMDB), Malcolm Sinclair (IMDB), Derek Smee (IMDB), Ben Miles (IMDB), Richard Dixon (IMDB), Eve Ferret (IMDB), Roger Morlidge (IMDB), Roland Oliver (IMDB), Roger Frost (IMDB), Dorothy Atkinson (IMDB), Harri Alexander (IMDB), Lucy Speed (IMDB), Joan Blackham (IMDB), Roy Evans (IMDB), Maggie McCarthy (IMDB), Lone Madsen (IMDB), Steven Crossley (IMDB), Mark Chapman (IMDB)

Keep the Aspidistra Flying (~ Comstock and Rosemary) ' Filminin Konusu :
Keep the Aspidistra Flying is a movie starring Richard E. Grant, Helena Bonham Carter, and Julian Wadham. Gordon Comstock is a copywriter at an ad agency, and his girlfriend Rosemary is a designer. Gordon believes he is a genius, a...


  • "lisedeyken en sevdiğim kitaptı şimdi okusam komik bulurum büyük ihtimalle. klasik bir solculuğun zamanla yok olması durumu."




Facebook Yorumları
  • comment image

    genelde para üzerine kurulmuş kitap. başkarakterimiz, paraya savaş açmış bu uğurda herşeyini kaybetmeyi göze almıştır. orta sınıfın simgesi olan aspidistra saksılarını da sürekli eleştirir ancak ondan da bir türlü vazgeçmez. hayatın gerçekleri ile tamamen kendi uydurduğu bir takım prensipleri arasında kalmış sürekli olarak kendi içinde çelişen, toplumda arıza olarak nitelenen adamlardandır gordon comstock.

    aynı zamanda kültürlü ve zeki pek çok dinsiz gibi ahlak kurallarına sıkı sıkıya bağlıdır. bu sebeple sevilen bir insan olmasına rağmen etrafındaki bu çember pek ilgisini çekmez. her hareketi ve davranışı ile sevgilisini kendisini terk etmeye zorlar bir havası vardır ve her arıza adam gibi inadına sevilir.

    spoiler olmasından korkmasam daha sayfalarca yazı yazabilirim kitap ve karakterler hakkında. hikayenin basından sonu bellidir, ancak okunması siddetle tavsiye edilir.


    (tcyx - 1 Aralık 2007 00:02)

  • comment image

    kapitalist düzene en katı nasıl karşı çıkılabileceğini, bir birey olarak bu karşı çıkışta en aşağı nasıl ve nereye kadar düşülebileceğini, en fazla nasıl acı çekileceğini ve nasıl ileri derecede paranoyak ve takıntılı olunacağını; bu durumların boku çıkarıldığı zaman insana nasıl zarar verdiğini ve herşeyin sonunda bütün o karşı çıkışlardan nasıl vazgeçildiğini, aslında en başından beri bu aykırılığın da zorlama bir icraat olduğunu anlatan kitaptır. sonuçta gideceğiniz yer kapitalizmin şefkatli ve sıcak kucağıdır.

    ayrıca her karakterin ayrı ayrı incelenebileceği, karakterler hakkında sayfalarca yazılabilecek bir kitaptır.

    --- spoiler ---
    bunca yıl okuduğu kitaplardaki baş karakteri -herkes gibi- kendiyle özdeşleştirmiş biri olarak, bu kitaptaki gordon comstock adlı karakterden ölesiye nefret ettim. kitabı okurken sinir krizi geçirecektim az daha. kendisini, parayı reddederek özgürleştireceğini ve onun kölesi olmaktan kurtaracağını düşünürken, etrafındaki insanlardan çok beni gerdi göt. tüm zamanların en salak, en sefil, en ezik, en bağnaz ve en tükürdüğünü yalayan karakteri ilan ediyorum. salak herif.

    kitapta bir rosemary karakteri var ki, çıkart kitaptan al dolaş kırlarda, çayırlarda yalın ayak. öyle anlayışlı, öyle saygılı, öyle tatlı birşey ki tut kolunda götür evlen. o derece.

    bir de ravelston var. kazancının büyük bölümünü pek iş yapmayan bir sosyalist dergiye veren, middlesbrough'taki işsizleri düşünüp üzülen ve karamsarlaşan, yolda gördüğü dilencilerden, işsizlerden, fakirlerden zaman zaman tiksinen ama hep onlara parasal yardım yapma zorunluluğu duyan ve gordon'a sürekli destek çıkan bir sosyalist. ya da sosyalistçilik oynayan senin benim gibi bir adam. çünkü gordon'un yaptığı eylemleri sadece prensipte kabul eden, iş uygulamaya gelince maçası sıkmayan, ayrıca popüler diye "bugünlerde hepimiz sosyalistiz" diyen, fakirleri kokuyolar diye aşağılayan bir kadınla beraber olup, kadını bırakmaya cesaret edemeyen bir insan.

    sonuçta, sadece gordon ve rosemary'nin kafalarına takmayacakları, sadece ne yapacaklarsa ona yetecek kadar parayla kimsenin olmadığı kırlarda yürüyüşe gittikleri, güneşli pazar gününün anlatıldığı kısım için bile okunmaya değecek bir kitap. zaten kitapta içinizin ısındığı, kitabı mutlu okuduğunuz tek kısım orası.
    ---
    spoiler ---

    edit: "kapitalizmin sıcak ve şefkatli kucağı" tanımı ironi amaçlı kullanılmıştır. kitabı okuyanlar için anlamak zor olmasa gerek.


    (barrett - 2 Temmuz 2009 21:49)

  • comment image

    kapitalizmin en büyük köleleştirme yöntemlerinden birinin sevgi ve şefkat olduğunu anlatan orwell yapıtıdır. gordon comstock olayı yanlış anlamış bir adam olarak düzene karşı çıkar ama sonunda düzene entegre olarak yenilir. tabi aslında hiçbir zaman onun dışına çıkamamıştır çünkü sadece karşısında durmanın ondan kurtulmaya yaramayacağını anlayamamıştır.


    (mubuto87 - 2 Temmuz 2009 21:57)

  • comment image

    "iyi bir iş" sahibi olmaktan köşe bucak kaçan gordon comstock aslında istediği an new albion da tekrar işe alınacağını çok çok iyi biliyor.
    bütün eylemlerinde, parayı reddettiğini her söylediğinde, hatta o sefil ötesi evde böceklerle kanka olmuşken bile bunun böyle olduğunu bir şekilde bilmesi olayın ciddiyetini ve inandırıcılığını öldürüyor. ne olursa olsun adam açlıktan ölmeyeceğine, hatta onu bırakın iyi bir işe kapak atıp nispeten rahat bir hayat süreceğine hep güveniyor. 2 sene boyunca yaşadıkları ileride çocuklarına anlatacağı bir gençlik "macera"sından öte değil.

    oysa gordon iti çocuğu olacağını öğrendikten sonra iyi bir iş bulmak için kıçını yırtıp o treni çoktan kaçırdığından sürünseydi, o sınav senin bu mülakat benim dolansaydı, en sonunda kurumsal bir şirkette iş buldum derken mr. cheeseman'in yanında çalıştığından 5 kat fazla çalışıp hemen hemen aynı paraya talim etseydi, yöneticisi şirret bir ingiliz karısı olsaydı, rosemary her gece evde dır dır ederken bebeğin masrafları kol gibi girseydi işte o zaman helal olsun adama derdim.


    (cinnamonocc - 29 Kasım 2010 23:49)

  • comment image

    george orwell'in 1984 ve hayvan çiftliği'ndeki ağır eleştirisini, "stalinizm eleştirisi yapıyor, anti-sosyalist falan değildir" diye kendimi aldatarak "yemiş", ingiliz gizli servisi'nin elemanı olduğu iddialarını "kıskançlık" olarak nitelendirmiş, kendisine çok büyük bir bağlılık beslemiş, ajan olduğu iddialarına zerre kadar inanmamış idim.

    ta ki bu kitabını okuyana kadar...


    (annakarenin - 10 Temmuz 2012 00:33)

  • comment image

    kesinlikle hak ettiği değeri bulmamış bir george orwell romanı. kitabın kahramanı gordon'ın paradan nefret edip, ona savaş açıp aslında parayla sıkışıp kaldığı ironik bir döngü var ortada.

    --- spoiler ---

    en başta kitabın sonunda gordon'ın sefillik içinde öleceğini düşünmüştüm. ama sonlara doğru julia'nın isyanının(ki haklı bir şekilde kızcağız hayatını biricik kardeşi için süpürge etmiş) gordon'ın inadını kıracağını tahmin etmeye başladım. işten çıkarılması ve rosemary'nin ayrılık konuşmasından sonra onu durdurabilecek bir şey kalmamıştı oysa ki. gordon'ı kurtaran rosemary oldu. her ne kadar rosemary korunduğunu söylese de bebeğin gordon'ın fikrini değiştirecek tek şey olduğunu biliyordu bence.

    ayrıca gordon öyle bir inatla "iyi" bir iş bulmamak için diretti ki paraya karşı açtığı savaşı yerlerde sürünse bile garip bir şekilde kazanacağını düşünmeye başlıyordunuz. ne yazık ki kendi istediğini bulamadı, aslında kendi istediği de başından beri buydu, sadece bunu istemediğini sanıp prensiplerinden ödün vermemek istiyordu. zaten new albion'daki işi istediğini itiraf ediyor sonlara doğru, ki okurda büyük bir etki yaratıyor bu. yavaş yavaş nefret ettiğimiz, kapılmak istemediğimiz sistemler hayatımızın parçası olmaya başlıyor. aslında gordon bir yere kadar haklı bir mücadele içindeydi. ancak bunun gibi mücadelelerde kazanan hep ravelston gibi "prensipte" paradan nefret ettiği ama para sıkıntısı çekmeyip zengin durumda yaşayan kişiler oluyor. sonunda paranın boyunduruğu altına girmekten nefret eden gordon, onun bir kölesi olup mutlu oluyor. hem üzücü hem de mutlu bir sonu var aslında kitabın. bu bakımdan ironiyi en güzel şekliyle oturtuyor orwell.

    ---
    spoiler ---


    (zulalab - 15 Eylül 2013 19:20)

  • comment image

    bence türkçesi 'aspidistralar ölmesin şeker de yiyebilsinler' olmalıydı.

    neyse, okuyalı oldu biraz lakin aklımda kalan şey çok gergin bir eser olduğu. yapmayın kardeşim şöyle şeyler, hadi biz okuduk iyi kötü kurtulduk, çoluğumuz var çocuğumuz var, çocuğumuz var. yeni yazar şair arkadaşların şevklerini kırmayın. gerçi o konuda da bir martin eden değil ama, olsun. ona bir ara ayrıca eğiliriz.


    (somebody save me - 15 Eylül 2013 20:26)

  • comment image

    paranın kölesi olmadan yaşamanın, özgürleşmek olmadığını anladığımda, özgürleşmek için paraya ihtiyacım olduğunu düşünürüm. paraya sahip olmanın yalnızca sahip olanı değil, çevresini de etkilediğini anladığımda, yine ona ihtiyacım olduğunu düşünürüm. parasızlığa savaş açan bir adamın, en büyük bağımlılığını parasızken edindiğini gördüğümde, yine paraya ihtiyaç olduğunu düşünürüm.

    bir insanı böyle bir bağımlılıktan vazgeçiren şey ne olabilir ki diye düşünmeden edemiyor insan.
    ama işte vazgeçiyor mu aslında.

    altını çizdiğim çok yerleri vardı:

    --- spoiler ---

    “gerçekten korkunç şişmandı. eriyip pantolon paçalarına akıyor, sonra onların kalıbına uygun donuyor sanırdınız.” 36

    “orta sınıftan bir adamın, oğlunu doğru dürüst bir okula (yani devlet okuluna ya da devlet okulu taklidi bir yere) gönderebilmesi için musluk tamircisinin bile tenezzül etmeyeceği bir yaşantı sürmesi gerekir”55

    “eskiden tanrı neyse, şimdi para oydu. iyi ve kötü artık anlam taşımıyordu, yalnızca başarı ve başarısızlık söz konusuydu” 59

    “para dünyasından kurtulmak işte bunu istiyordu. içinden bir ses ona, parayı gerçekten, içtenlikle hor görürse, havadaki kuşlar gibi , bir şekilde yaşamını sürdürebileceğini söylüyordu. havadaki kuşların oda kirası ödemediğini unutmuştu“ 65

    “bir başkasının görüşünü her zaman anlayabilirdi. bunu parası olduğu için başarıyordu kuşkusuz; çünkü zenginler, akıllı ve anlayışlı olmanın bedelini ödeyebilirlerdi” 71

    “yalnız kadın sayısının erkekle gezen kadından çok daha fazla olduğunu fark etti. bunun nedeni de paraydı. parasız adamlarla takılmaktansa erkeksiz kalmayı yeğleyen kız doluydu ortalık. “ 91

    “hiçbir zengin, kendisini yoksul göstermeyi başaramaz; çünkü para, tıpkı cinayet gibi onu ele verir” 101

    “para yasalarına gerçekten inananlar, kadınlardır. erkekler bu yasaya uyar; buna zorunludurlar ama inanmazlar. yasayı ayakta tutan kadınlardır.”141

    “doğmak, evlenmek, doğurmak, çalışmak ve ölmekle meşguldü hepsi.” 287

    ---
    spoiler ---


    (odetojoy - 25 Mart 2014 13:22)

  • comment image

    mickey rourke'un bir röportajını okumuştum. "i fought the system and it kicked the living shit out of me.", diyordu. kitabın baş kahramanı gordon'un başına geleni de -aşağı yukarı- anlatıyor aslında bu cümle.

    --- spoiler ---

    okur; kitap boyunca, gordon'un bir şekilde amacına ulaşmasını yani hayatını kendi istediği şekilde yaşayıp bir noktada da voleyi vurmasını bekliyor. ablasına, sevgilisine ve zengin arkadaşına rüşdünü ispatlamak için çırpınıyor gordon, hatta hedefine kısmen yaklaştığı bir olay da gerçekleşiyor ve fakat eline yüzüne bulaştırıyor.

    en sonunda yüklenmek zorunda kalacağı büyük sorumluluğun da etkisiyle ki onu yazmayayım, o da sistemde kendine biçilen rolü kabullenmek zorunda kalıyor.

    aslında insan hayatını özetlemiş orwell. çocukken astronot, ergenken rock star olmak isteyen birçoğumuz; olgunlaştıkça hedefi nasıl ki memuriyete düşürüyorsak, aynı işleyiş gordon'un hayatında da gerçekleşiyor.

    ---
    spoiler ---

    orwell'ın en iyi eserlerinden birisi değil fikrimce, zaten tarzını da pek yansıtmıyor. fakat üstadın diğer eserlerinde olduğu gibi bu kitapta da akıcı bir anlatım var. bir sürü harikulade quote de cabası.

    "yoksulluğun ilk etkisi, düşünceyi öldürmesidir."


    (robert nedir o - 23 Eylül 2015 20:13)

  • comment image

    lisedeyken en sevdiğim kitaptı şimdi okusam komik bulurum büyük ihtimalle. klasik bir solculuğun zamanla yok olması durumu.


    (efendi burrfoot - 19 Ocak 2016 21:13)

Yorum Kaynak Link : keep the aspidistra flying