• "acayip bir şekilde o yıllarda yaşama isteği uyandıran film. ayrıca pek bir seyirlik. çok sıkılacağını sanıp hiç sıkılmadan bitirebiliyor insan."
  • "git(e)mediğimiz şehirler, giy(e)mediğimiz elbiselerdir."
  • ""cennet diye bir yer yok, cennet kafamızda kurguladıklarımızdır aslında" önermesine sahip, sadece amerika'da bir milyondan fazla gişe yapmış film."
  • "sonic youth'un ilk albümünde davulları çalmış richard edson'ı tüm zamanların en yancı karakteri eddie olarak izliyoruz bu filmde."
  • "parasızlık iyidir çünkü ne zaman valiyi gömeceğini hiç bilemezsin, beklersin. üç kuruş parayla, florida yollarında serserilik yapmaya özendirir filmdir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "cennet filan yok, nereye kaçarsan kaç kendinden kurtulamazsın" hisseli, jarmusch'un ikinci ve şah eseri. jarmusch o zamanlar iyi ki züğürtmüş, florida sahilleri ancak böyle ucuz bir ekipmanla bu kadar boktan bir gri tonunda çekilebilirmiş dedirten film, kanımca.


    (yesiltas - 16 Şubat 2007 12:53)

  • comment image

    amerikan bağımsız sinemasının tarihinde büyük rol oynayan jim jarmusch filmi.
    wim wenders'dan ödünç aldığı stoklarla jarmusch bir kısa film çeker ve hollanda'da başarı kazanır. bunun üzerine yönetmen filmin ikinci ve üçüncü bölümlerini de çeker. bu sefer film cannes'de en iyi ilk film ödülünü kazanır. jarmusch 110000 dolara çektiği filmiyle iki milyon dolar kazanır. kevin smith onu izleyen herkesin film çekebileceğini düşündüğünü söylemiş zamanında. jarmusch'dan sonrasına baktığımızda amerikan bağımsız sinemasındaki hareketliliği görebiliyoruz. ondan sonra hal hartley, todd haynes, gus van sant, steven soderbergh, richard linkleater gibi yönetmenler birer birer sahneye çıkmıştır. filmin bir dikkat çekilmesi gereken noktası da tom dicillo. tom dicillo filmin görüntü yönetmenliğini yapmış ve de küçük bir rolle karşımıza çıkmıştır.

    --- spoiler ---
    film boyunca tempo yavaş, sahneler tek sekansta ve çoğunlukla sabit kamerayla çekilmiştir. jarmusch 60'ların avrupa sanat sinemasından etkilenmişti, filmde bunun etkilerini görüyoruz. karakterlerin ruhsal durumlarını oluştururken yönetmen ozu ve bresson'dan etkilenmiş. üç karakterimiz de yalnız, gittikleri yerler onların moralini düzeltmeyi yetmiyor. üçü de yalnız kalmayı istemiyor, ama yönetmen hepsini filmin sonunda ayırıyor.
    ---
    spoiler ---


    (aylak a - 19 Kasım 2007 16:33)

  • comment image

    wim wenders'in çektiği bir filmden arta kalan malzemelerle çekilen filmdir. diyaloglar az görsellikse boldur. .bir yol filmi,kimlik arayışı var,ama yabancılaşma her yerde aynı .kamera filmin büyük bölümünde sabit ,siyah beyaz bir dokunaklılıkla kotarılmış film . daha 2. filminde buna cesaret edebilmek hiç de kolay değildir elbet. bütçen yok, yoktan var etme çabasındasın bir de tek boyutluluğu durağan planlarla aktarmışsın, herkesin yapabileceği işler değil bunlar.bu sebeple jim jarmusch için sinemayı iyi bilen yönetmendir demek doğru olur.


    (bur krl - 28 Şubat 2009 04:21)

  • comment image

    acayip bir şekilde o yıllarda yaşama isteği uyandıran film. ayrıca pek bir seyirlik. çok sıkılacağını sanıp hiç sıkılmadan bitirebiliyor insan.


    (7enc - 16 Mart 2009 19:32)

  • comment image

    "cennet diye bir yer yok, cennet kafamızda kurguladıklarımızdır aslında" önermesine sahip, sadece amerika'da bir milyondan fazla gişe yapmış film.


    (rastyceyms - 31 Temmuz 2009 02:24)

  • comment image

    fotoğraf karelerinin art arda sıralandığı bir jim jarmusch filmidir. basit olmayan anlamda basittir, fazladan bir çekiciliği belki yoktur ama gerçekten sıcaktır. çok sevdiğiniz birisini seyreder gibi filmi izlersiniz.


    (mdmbvry - 30 Mayıs 2011 20:28)

  • comment image

    --- hafif spoiler tadında ---

    bunalan insanlar yolculuğa çıkarlar. hayal edilen cleveland’a giderler. ruhlarını sukunete erdirecek, mutlu edecek, çok güzel bir göl olmalı orda.

    eva: bir hafta kadar sonra cleveland’a gideceğim.

    eddie: cleveland ha! güzel şehirdir.

    eva: öyle mi?

    edie: evet! büyük ve güzel bir gölü var. oraya bayılacaksın.

    eva: oraya hiç gittin mi?

    eddie: hayır.

    buz tutmuş göl vardır, puslu ve soğuk bir hava… belki de göl bile yoktur orda. florya’ya giderler, güneş, deniz ve kumsal hayalleri ile. yolda güneş gözlüklerini bile alırlar. oysa ‘gittikleri her yer aynı’ dır. eva söyler bunu.

    donmuş göl ruhlarıdır. hep bir ‘cennet özlemi’ ile var olur insan. cennet diye gidilen yerler ise yabancılık hissinden başka birşey ifade etmez. herşeyi geride bırakıp cennete doğru gitmek hiç mümkün olmayacaktır. çünkü eddie, willie ve eva kalplerini bırakıp da bir yere gidemezler. ruhlarına huzur verecek birşey bulamazlar.

    ve nihayet her yolculukta varılan yer yine ‘kendileri’ olacaktır. herşeyin aslına rücu etmesi gibi.

    --- hafif müzik eşliğinde ---


    (curve - 29 Eylül 2011 21:21)

  • comment image

    ya meftunu olursunuz bu filmin, ya sikintidan patlarsiniz. meftunu isen bu filmin, sen de bizdensin arkadas..
    simdi aklima gelen, pek sevdigim jarmusch ayrintilarindan biri: macar teyzenin willie, eddie ve eva uclusunun ingilizce konusmalarina macarca karsilik vermesi, uclu cleveland'i birakip gunesli(?) florida'ya dogru yola cikinca da, arkalarindan "son of a bitch" diye hayiflanmasidir..


    (willy van der kerkhoff - 6 Mayıs 2003 22:30)

  • comment image

    atların isimlerine baktıkları sahnede tokyo monogatari'ye, gece televizyon izledikleri sahnede ise forbidden planet'e göndermeler olduğunu belirtir, şu an kendimi çok entel hissettiğimi söyleyerek entry'mi bitiririm. ayrıca, büyüksün jarmusch üstad.


    (melankomik - 16 Mart 2012 16:48)

  • comment image

    birbirinden bağımsız gitmek ya da kafalarına göre yaşamak isteyen üç kişinin yollarının kesişmesini anlatan jim jarmusch filmi. gündelik diyaloglarla ve güzel görüntülerle ruh haliniz doğrultusunda sizi bir kaç saat ileri atacak ya da bulunduğunuz mekandan soyutlayacak, siyah beyaz filmlerin o ayrı dokusuna sizi çeken tatlı bir film. ayrıca hepimiz eddie'yiz gitmediğimiz ama hayalini kurduğumuz yerlerle yaşıyoruz.


    (remembrance - 1 Eylül 2012 13:09)

  • comment image

    achtung: spoiler
    jim jarmushun 1984te cannesda best first aldigi inanilmaz film.
    lost in translationi seyrederken hep charlotte'un evaya ne kadar benzedigini dusundum tavir olarak. sanirim ikisi de kactiklari yerlerden memnun kalmamislardi.
    film tamamen sikintidan ibaret kanimca, karakterlerin sikilmasindan. ayni sekilde filmin soundtracki de hayli ozenle secilmis bu sikintinin icimizi kaplamasi icin.
    herkesin icindeki kacip kurtulma, bastan baslama hissinin kaynagina ulasmistir heralde o duragan gezis hali. ben icimdeki gezginle film kahramanlarini karsilastirmayi sectigimi farkettim seyrettikten sonra, bakalim onlarin hikayesi nasil bitecek diye. onlarin hikayesi de cogu gibi fuck upla bitiyor. ki bence bu jarmushun mudahale ettigi tek nokta.....


    (deja - 15 Şubat 2005 21:43)

  • comment image

    jim jarmush' un siyah beyaz fotograflari birle$tirerek ortaya cikardigi film.
    2 ki$ilik yalnizlik olmazdi hani. yalnizlar rihtiminda 2 ki$ilik yalnizlik yetmedi, 3 ki$ilik yalnizlik oldular. o da yetmedi 1 er ki$ilik yalnizlikta anla$tilar.zarlar atildi, hep yek geldi. birine florida, digerine budape$te, oburune new york du$tu.
    demek ki neymi$, 3 ki$ilik yalnizlik bile olurmu$.


    (coffeenicotine - 11 Nisan 2005 14:15)

  • comment image

    jarmush'un ilerki yillarda yapacaklarinin gostergesi filmdir. kanki ile birlikteyken kah uzun yolda kah butun gun evde otururken sessizce nasil da guzel sıkılabileceginizi gosterir, konusmadan da anlasilacagini ogrenirsiniz, uzerine bir sigara daha yakarsiniz.


    (r12 - 13 Haziran 2005 22:38)

  • comment image

    jim jarmusch'un favori filmlerinden tokyo story'e selam cakmayi ihmal etmedigi enfes film.
    at yarislarina gitmeden evvel eddie, willie'ye atlarin isimlerini siralarken kulaklarimiza bir
    "tokyo story" calinir atlardan birinin ismi olarak. sirf bu bile filmin yuceligine isaret edebilir;lakin -tabi ki- tam olarak yansitamaz.


    (gaye topbas - 2 Kasım 2005 23:51)

  • comment image

    kameranın neredeyse hiç kıpırdamadığı,her sahnenin tek bir açıdan çekilmiş plan sekanslardan oluştuğu,siyah beyaz jim jarmusch debütü.

    willie macar asıllı bir niyorkludur,macar asıllı olmakla beraber kendi özünü yadsıyan,soysuz bir köpektir aslında.halası filan aradığında macarca konuşunca "ingilizce konuş lan!" demekte,terbiyesizlik etmektedir.
    yine günlerden birgün halası arar bunu,der ki böyleyken böyle,"macaristan'dan kuzen eva gelecek,buraya gelene kadar bi bir hafta filan bakıver kıza..".
    willie mırın kırın eder,ama kabullenir.eva gelir.bir hafta kalır.sonra masaçuses'e gider.willie ise aradan belli bi zaman geçtikten sonra eva'yı özler,eşşek gibi ayağına kadar gider,olaylar gelişir...

    acaip gerçekçi bir filmdir,tipik jarmusch absürdlüğünden nasibini almış bir mizahı vardır.dolaptan birayı alıp karşılıklı oturan,ve konuşacak bir şey bulamayınca kendi kendilerine "yeah" homurtuları çıkaran insanların filmidir.wim wenders'in çektiği bir filmden arta kalan malzemelerle bütçesiz çekilmiştir.gelmiş geçmiş en kral debüt filmleri arasında ilk ona girer kanımca.


    (caponsever - 16 Ocak 2002 11:50)

  • comment image

    siyah beyaz bir dokunaklılıkla kotarılmış, şahane bir yol filmi.
    yalnızlık duygusunu iliklere kadar hissettirir.
    screaming jay hawkins'in "i put a spell on you" yorumuyla, ayrı bir ambians yaratmış filmdir dimağımızda.


    (tut miki yan cek - 26 Temmuz 2006 15:56)

Yorum Kaynak Link : stranger than paradise