amerikan/ alman ortak yapımı, 3 dalda oskar adayı olmuş, 175 dk uzunluğundaki film. asıl senaryoda benjamin martin'in 6 çocuğa sahip olması düşünülmüşse de, mel gibson 7 çocuğa sahip olduğu için, özel isteği üzerine bu sayı bir artırılmıştır.

(slevin kelevra - 6 Mart 2008 23:00)

mel gibson' ın başrolde olduğu, onun yanısıra heath ledger ı gördüğümüz 2000 yapımı film. ayrıca heath ledger ın joker için ne kadar uygun bir seçim olduğunu (bkz: joker sırıtışı)bir kez daha bu filmde görebiliyorsunuz.

(suntear - 22 Aralık 2008 23:35)

filmde heath ledger'in cani subay william tevington'ı silahla yaralayıp bıçaklamak için üstüne yürüdüğü sahneye dikkat ederseniz eğer, ledger yerden kullanacağı bıçağı alıp joker için kullandığı bir hareketin aynısını yapmıştır: bıçak tutan elinin tersini burnunu silermiş gibi üst dudağı ile burnu arasına sürtmüştür. aynı hareketi yine elindeki bıçakla joker de yapmaktadır the dark knight'ta. küçük bir ayrıntı.

(meinherzbrennt - 23 Aralık 2008 01:10)

amerikan propagandası yapmasına rağmen çok da kötü olmayan bir film. ayrıca bağımsızlıklarını nasıl kazandıklarını anlatan bir film, japonya'ya attıkları atomu haklı çıkarmalarından çok daha normal bir propaganda diye düşünüyorum. ordaki küçük kızı gördükten sonra çoğu oyuncunun oyunculuğundan şüphe etmeye başladım. babası giderken arkasından bağırdığı sahnede etkilenmemiş insan azdır. ağlamak üzere olduğum belki de tek film sahnesi oydu hayatımda
edit: bu arada küçük dediğim kız benden 2 yaş küçükmüş.^*

(millertime - 27 Aralık 2008 06:14)

--- spoiler ---
heath ledger'in olme sahnesine bayildigim film. o mimikler, o titremeler, o bakislar...

--- spoiler ---

sadece o sahneyi izlemek icin dvdsini almaya raziyim.

(fnac - 26 Ocak 2009 02:46)

bi filmde de goruyoruz ki mel gibson amcaoglumuzun ingilizlerle muhakkak bir alip veremedigi var... adam iskocya'da ayri, yeni dunyada ayri ha bire bunlarla kapismakta...

(zack - 26 Ocak 2009 02:57)

mel gibson'ın en iyi ve en duygusal filmlerinden biri,braveheart'ın farkı bir versiyonu,lakin fazla amerikan propogandası yaptığı yönünde eleştirilerek,braveheart'ın gölgesinde kalmıştır,ama ben yine de bunu braveheart'dan daha fazla severim,zira işin propoganda yönünü bir kenara bırakırsak,aile bağları ile ilgili yönü hakkaten duygusaldır.

(liamangelus2001 - 9 Şubat 2010 17:20)

her ne kadar amerikan propagandası bir film olsada zaman geçirmek için izlenebilecek bir film.mel gibson gibi büyük bir ustaya saygısızlık yapılmamalıdır.

(undernick - 3 Aralık 2002 01:28)

basarili bir tarihi film kanimca jean karakteri direk lafayette den esinlenerek yaratilmistir, tarihi bir olayin ustunde kurgusal bir senaryo oturtularak cekilmis bir filmdir...
bu filmi amerikan propagandasi yapiyor diyerekten yargilamak kedi gotunu gormus yara sanmis atasozune atifta bulunurcasina bir eylemdir nitekim 4 temmuz 1776 3. philadelphia kongresi 1783 e kadar suren ve filmin konusunu olusturan amerikan bagimsizlik savasinin japon veya endonezyali propagandasi yapilarak sunulmasi biraz sacma olurdu.( hadi bu cok ekstrem bir ornek oldu biz objektiviteden yanayiz, nasyonel propaganda dusturlariyla gelme karsimiza diyen insanlar icin de argumanim sudur; bir amerikali dan onu amerikali yapan savasi filme alirken nasil bir objektivite beklersiniz a guzellerim be buna amerikan propagandasi demeyi bilirsiniz ortada cumhuriyet isimli bir film vardir ona da turk propagandasi diye bok atin )

(stargazer - 22 Aralık 2002 23:47)

mel gibsonun oyunu bazı sahnelerde braveheartı anımsatmaktadır.
filmin propaganga yapmasından ziyade burası yeni dünya burada siyah ve beyaz eşit olacak demesi dokunmaktadır, zira köleliğin kalkmasına daha bir yüzyıl vardır, eşitliğe ise iki yüzyıldan fazla.
ayrıca kilisede nutuk atan gelinin de inandırıcı olmadığı söylenmeli.
ama albay william tavington^** tarafından gerçekleştirilen katliam sahneleri çok başarılıdır, daha çok adam öldürse, ailenin hepsini katletse demek gelir insanın içinden.

(flut - 23 Aralık 2002 18:46)

ibne ingilizler temali bir baska mel gibson filmi.

(bustrofedon - 4 Ocak 2003 01:21)

çok saçma belki de benim saçma bir hayal ürünüm ama şöyle bir şey hatırlıyorum, bu filmin sonunda (dublaj değildi tabii ki) mel gibson türkçe bir kaç kelime söylüyordu, evet vizyondayken sinema salonunda izledim.

not:bunu doğrulayacak ya da hayır dostum are you mad? diyebilecek kadar vizyondayken izleyip iyi hatırlayan biri beni aydınlatırsa çok bahtiyar olurum. bunca yıldır merak ediyorum, aklıma filmin gidişatından çok bu kısmı kazınmış^*

edit:dilemma8'in dediğine göre bone chance diyormuş melimiz gibsınımız,biz de onu muhtemelen bol şans algılamışız. zamanında çocuktuk işte ek$i'nin de dediği gibi. veee 90 yapar 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun efenim.

(eclskn - 23 Nisan 2011 21:36)

mel gibson'un (burada benjamin martin) ingiliz avına braveheart'ta bıraktığı yerden devam ettiği film. karşılıklı dizilip siper almadan birbirlerine ateş eden askerlerin yaptığı tarihi açıdan doğru olsa da seyirciyi şaşırtmaktadır: niye böyle savaş yapıyorlardı ki? filmin en hassas sahnesi ingilizlerin insanları kiliseye doldurup ateşe verdikleri sahnedir.

yorum yapan tarihçiler birtanyalıları filmin haksız şekilde canavar gibi gösterdiğini söylemişler: http://en.wikipedia.org/…ki/the_patriot_(2000_film)

(turksanatmuzigi - 18 Eylül 2011 10:09)

bonne chance repliğiyle akıllarda yer etmiş bi filmdir ayrıca. türk izleyicinin gönlünden bol şans dediği geçmiştir.

(buzzinfrog - 21 Temmuz 2003 01:34)

filmin sonunda kurtarıcı benjamin olsa da. asıl kahraman gabriel'dir. o evde kalıp rahatına bakabileceği, banane diyebileceği zamanda davam davam deyip askere kaydolmuştur. öldüğü sahnede çok yalvardım bak dedim bu gavur ingilizlere belli olmaz dedim ama gençliğine yenik düştü. yine de o gün o bir milletin kurtuluş kıvılcımını yaktı.

şunu sormadan edemeyeceğim:

hadi filmin konusu güzel vatan aşkımızı depreştiriyor ama bu baldız baldan tatlıdır felsefesi neden filme girmiş ?

(zeki cevik ve ahlaksiz - 31 Ocak 2013 22:25)

-i'm not a child!
-you're my child!

(sen git ben geliyorum - 2 Temmuz 2013 14:07)

baldiz baldan tatlidir temali film.

(agony - 13 Mayıs 2001 11:42)

iki yerde hala tüylerim diken diken olur. ufaklığın babasının arkasından gitme diye ağlaması ve benjamin'in gabriel'ın ölümüne ağlaması.

(e a p - 8 Şubat 2015 23:41)

stevan seagal'in da "patriot" isimli bir filmi vardir. bir kasabada yayilan virusten kurtulma cabasini anlatir.

(delikan76 - 11 Eylül 2001 13:28)

filmi geçip taaşşuk bir noktaya değinmek gerekirse: mel gibson'ın film boyunca konuşmayan ama sonlarda bir yerde dili çözülen kızının adı susan. kız susmuş yani kafadan. hatta filmde şöyle bir diyalog da vardır: "susan neden konuşmuyor?" öyle işte, susmuş, ondan.

(grapes of butcher - 13 Mayıs 2005 00:46)