• "haytımda oynadığım en zor oyunlardan biri.bu ne biçim iş arkadaşım bulmaca yapayım derken gözünü çıkartmışlar. bitirecem diye anam ağladı... bu oyunu yardım almadan bitirene harbi helal olsun..."
  • "ana ekranında çalan müzik çok hüzünlüydü onu hatırlarım. bir de oyunun sonunda lara'nın çöken tapınağın altında kalmasının bende onarılamaz yaralara yol açtığını bilirim. ergenlik zordu evet."
  • "bitiremediğim tek "tum reyda" oyunu.bu nedenle lara'nın bu oyunun sonunda öldüğünü yıllar sonra öğrenebildim."
  • "ara ara açıp bitiririm. geçtiği mekanların yarattığı atmosferin mistik bir çekiciliği vardır."

"haytımda oynadığım en zor oyunlardan biri.bu ne biçim arkadaşım bulmaca yapayım derken gözünü çıkartmışlar. bitirecem diye anam ağladı... bu oyunu yardım almadan bitirene harbi helal olsun..."

bulutunki



İnternetteki Yorumlar bulunuyor...
  • comment image

    haytımda oynadığım en zor oyunlardan biri.bu ne biçim iş arkadaşım bulmaca yapayım derken gözünü çıkartmışlar. bitirecem diye anam ağladı... bu oyunu yardım almadan bitirene harbi helal olsun...


    (bulutunki - 3 Aralık 2008 00:10)

  • comment image

    zaten bilgisayar oyunlarıyla pek haşır neşir olmayan şahsıma, dayım tarafından oyunlara heveslendirmek amacıyla verilmiş* fakat beni büsbütün soğutmuş olan oyundur. çünkü çok zordur ki bu işin piri olan adamlar zorlanıyorken, benim gibi yolun başında olan insanın elinden ne gelir. zindan biçiminde, hiçbir çıkışın olmadığı ve bulunduğum zeminin altında mütemadiyen alevlerin parladığı bir deliğe tıkanıp kaldım. yapmadığım şebeklik, abuk subuk hareket kalmamıştı. işi duvarlara tekme, yumruk atmaya kadar vardırmıştım, belki gizli bir geçit vardır diye nitekim olmadı, çıkamadım ordan. ben de kendisinden sonra iyice dibe vurup spider man, harry potter, the sims ile kendimi avutmaya çalıştım ve hali hazırda devam ediyor bu durum.


    (berezilyali dedeftik dostoveyski - 9 Aralık 2008 23:54)

  • comment image

    ana ekranında çalan müzik çok hüzünlüydü onu hatırlarım. bir de oyunun sonunda lara'nın çöken tapınağın altında kalmasının bende onarılamaz yaralara yol açtığını bilirim. ergenlik zordu evet.


    (dreamscape - 25 Mart 2010 22:10)

  • comment image

    tomb raider serisinin en uzun ve en zor oyunudur. gerçekten eşşekler gibi uzun bir oyundur. şimdi otursanız başına başlangıçtan beri her bölümü bölüm geçme şifresiyle geçerek sona kadar gitseniz bile en az 1 saat sürer heralde. ama zorluğu konusunda yıllar sonra psp de tekrar oynayınca farkettim ki oyunun zor gözükmesinin sebebi grafiklerin boktanlığı (birçok yerde gözükmüyor net bi şekilde nereye gideceğiniz falan) ve mekanların aşırı büyük olması. bir bölümde bulduğunuz anahtarı kullanmak için 5 bölüm geriye kadar gitmeniz gerekebiliyor. ama o 5 bölümü gelene kadarda birçok bulmacayla uğraşarak geldiğiniz için o gerideki anahtar gerektiren kapıyı çoktan unutmuş oluyorsunuz ve "nereye takcam lan bu anahtarı" diyerek koşturuyorsunuz mekanda deli danalar gibi. bunun dışında ara videoları çok güzeldir. müzikleri her tomb raider oyunu gibi harikadır. mp3 olarak winamp listemde hala bulunur ve ara ara açar dinlerim ve birkaç dakikalığına da olsa müzik eşliğinde farklı dünyalara giderim.


    (ritu vs asas - 25 Mart 2010 22:33)

  • comment image

    günümüzdeki aksiyon-macera oyunlarında nasıl ilerleyeceğimiz, bir sonraki platforma nasıl atlayacağımız, kilitli kapıyı nasıl açacağımız çok net bellidir. fazla kafa çalıştırmamıza da gerek yoktur. gerekirse eagle vision* veya türevinde bir şeyler kullanırız gizli yazıları okumak için. ancak the last revelation başkadır, belki de çoğu türk gencinin ilk göz ağrısıdır. oyunun açılış müziğiyle birlikte okumanızı tavsiye ederek başlayayım bir şeyler karalamaya.

    gözümde tomb raider dünyasının en derin, en zor ve oynaması en keyifli oyunudur. hikayenin tümüyle mısır'da geçmesi yüzünden çocukluğunda discovery channel'da beyaz saçlı amcanın sunduğu mısır belgesellerini bayıla bayıla izlemiş insanlardan biri olan beni deli gibi mutlu etmiştir hediye edildiğinde. daha ilk bölümlerden çözülmesi zor bulmacalarla karşılaşınca insanda hele otur bi soluklan yiğenim etkisi bırakmıştır. bir türlü ilerleyememin getirdiği sabırsızlık ve "belki bu sefer yapabilirim" inancının getirdiği umutla az mı boşluğa atladık? mısır mitolojisinin ve mimarisinin karanlık örneklerini keyifle gözlemlerken, aynı zamanda bubi tuzaklarına karşı da dikkatli olmak gerekiyordu. her an bir yerden keskin oklar, bıçaklar, mızraklar çıkabilirdi. belki de sırf bu oyun yüzünden paranoyak biri oldum. olsun canı sağolsun lara'cığımın.

    oyunun en kilit şifresinin ne olduğundan bahsedilmemiş. eğer bir bölümde takılıp kaldıysanız ya da artık yeter yaa diye sinir krizleri geçiriyorsanız lara'yı kuzeye döndürün. tam olarak kuzey'e dönük olup olmadığını anlamak için esc'e basıp, pusulanın şeffaflaşıp şeffaflaşmadığına bakın. eğer değilse pozisyonunda ince ayarlar yapmanız gerekmekte. bu işlemden sonra aynı menüde ok tuşlarıyla load game'e gelin ve sırasıyla h, e, l, p tuşlarını basılı tutun. tebrikler, bir sonraki bölüme geçtiniz. seni çakal!

    müzikleri ise yeri geldiğinde oynayanı huzursuz hissettirirken yeri geldiğinde başka diyarlara götürmesi yüzünden zamanının çok ötesindedir. youtube'daki playlistlerden birine göz gezdirip hatırlamak isteyenler için buyrun.


    (hunterofphoenix - 10 Haziran 2011 19:39)

  • comment image

    bitiremediğim tek "tum reyda" oyunu.
    bu nedenle lara'nın bu oyunun sonunda öldüğünü yıllar sonra öğrenebildim.


    (deytas - 6 Şubat 2017 23:17)

  • comment image

    evimize bilgisayarın ilk girdiği sene olan 1999 yılında oynamaya başladığım ve benimle birlikte bütün bir site ahalisinin oynadığı oyundur. benim için yeri apayrı. bilmiyorum nasıl anlatsam... düşünün ki sabah servise biniyoruz farklı okullardan bir sürü çocuk, herkes aynı oyunu konuşuyor, birimizin takıldığı yeri diğeri çözerse balkona çıkıp ıslık çalıyor ki balkona çıkalım da konuşalım ne var ne yok diye. öyle bir sarmışız yani, tabi benim o zamanlar yaşım 10 falan... ne mümkün oyunu bitirmek. bitiren kimse olmadı içimizde. bir süre sonra da biz taşındık.

    birkaç sene sonra, yeni taşındığımız ilde hiç arkadaşım yokken ve zaten liseye geçmiş olmanın da gerilimleriyle dönüp oyunu tekrar oynamaya karar verdim. olmuyor olmuyor olmuyor! yüzümü kuzeye dönüp hile hurda ile bölüm atlıyorum, e bu sefer de bir önceki bölümde almam gereken artefact olmadığı için bu bölümde ilerleyemiyorum. delireceğim! bir hüsran daha. ve sonra, allem edip kallem edip abim ve ben gecemizi gündüzümüze katıp oynuyoruz oyunu her seferinde sona yaklaştık herhalde diyerek ve asla yaklaşamayarak. sonra bingo, piramit çöküyor, lara altında kalıyor ve oyun bitiyor. bu oyunu bitirebilmek için ilk install ardından yaklaşık 5 sene geçiyor. sonrasında 2 kere de kendim bitiriyorum (sonuncusu bir ramazan vakti 2000'li yıllarda üniversitede okuduğum zamana tekabül eder).

    oyun bu zamana dek oynadığım pc / ps3 / ps4 oyunları içinde en en özel yere sahiptir. zordur, kafa çalıştırmadan ilerlenmez, hikayesi harikadır, uzunluğu f/p hakkını verir, müzikleri aşmıştır... kendisinden sonra dönüp 1 ve 2 hariç olmak üzere tüm tomb raider oyunlarını oynadım ve asla kendisinde aldığım zevki alamadım. umarım bir gün grafikleri uyumlu hale getirilmiş bir remastered versiyonunu ps4'te (ya da o dün hangi konsol varsa) oynama imkanı bulurum. çünkü maalesef artık dönüp oynamayı istesem de macbook buna izin vermediği için, kendisi benim için bir retro.

    bugün bir nebze benzetmeleri falan da okuyarak uncharted: a thief's end oyununu aldım, ama asla inancım yok ki bir tr - the last revelation olsun...


    (fragile psykhe - 8 Eylül 2018 22:13)