Süre                : 1 Saat 38 dakika
Çıkış Tarihi     : 21 Ekim 1966 Cuma, Yapım Yılı : 1966
Türü                : Western
Taglar             : at filmi,sonora mexico,Sonora,Meksika,Haydut
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Universal Pictures
Yönetmen       : Sidney J. Furie (IMDB)(ekşi)
Senarist          : James Bridges (IMDB)(ekşi),Roland Kibbee (IMDB),Robert MacLeod (IMDB)
Oyuncular      : Marlon Brando (IMDB), Anjanette Comer (IMDB)(ekşi), John Saxon (IMDB)(ekşi), Emilio Fernández (IMDB)(ekşi), Alex Montoya (IMDB), Miriam Colon (IMDB), Rafael Campos (IMDB)(ekşi), Frank Silvera (IMDB)(ekşi), Larry D. Mann (IMDB), Argentina Brunetti (IMDB), Abel Fernandez (IMDB)

The Appaloosa (~ Batida vurusanlar) ' Filminin Konusu :
1882 New Mexico, Appaloosa kasabası. Kanunsuzluk ve karmaşanın hüküm sürdüğü kasabalara seyyah olarak giden iki arkadaş Virgil Cole ve Everett Hitch, gittikleri yerlerde kanun adamı olarak görev yaparlar. Kasabadaki halk uzun süredir Randall Bragg isimli bir çiftlik sahibi tarafından zulüm görmektedir. Bragg 3 tane kanun adamını da öldürmüştür. Bragg’i asmak üzere mahkemeye çıkaran ikilinin planları kasabaya yeni gelen dul bir kadının varlığıyla değişir. Arkadaşlık, kıskançlık ve kanunla bezenmiş bu maceraya Appaloosa kasabasında şahit olacaksınız...


  • "ortalamanın üstüne çıkmaya çalışan ama türüne yeni bir şey katamayan kovboy filmi. gerçi sonuna kadar izlettiriyor."
  • "film de allison french (renee zellweger) piyano başında iki kez çok güzel hareketler bunlar ın kullandığı müziği çalarak, iyi bir gönderme yapmıştır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir çok westernden izler taşıyor ama hiç biri kadar olamıyor. film boyunca anlatılmayan noktalar bana daha ilginç geldi. misal everett'ın sevgilisiyle ilişkisi, geçmişi; kızılderililer... bunları anlatsa daha ilginç olabilecekken, bildiğimiz klişelere yaslanmış. üçlü hikaye dersen butch cassidy iyidir, suçlu teslimatı dersen 3:10 to yuma iyidir ama appaloosa dersen unutulur gider. geriye belki viggo mortensen ve jeremy irons'ın oyunculukları kalır. yine de böyle 'eski usul' westernlerden çok kalmadığını düşününce filmin değeri artıyor, kaldı ki vasatın altı da değil zaten.

    eklemeyi unutmuşum; yıl 2009 oldu kadınlar westernlerde hala dingildek, aşalım bu klişeleri artık.


    (shocktheworld - 4 Ocak 2009 14:05)

  • comment image

    ed harris ve viggo mortensen'ın yaşlandıklarını farkettiren filmdir. resmen üzüldüm gece gece, bu adamlar giderse yerleri dolabilir mi acaba diye. viggo mortensen'ın her filminde olduğu gibi yine oyunculuk dersi verdiği filmdir ayrıca. çok sık film çekmediğinden özlüyorum kendisini.

    --- spoiler ---
    film genel olarak yavaş bir tempoda ilerlese de sıkılmaya sebebiyet vermemiştir. renee zellweger, oynadığı karakter dolayısıyla film boyunca kendisinden nefret etmeme sebep olmuştur. bu kadar aşmış erkek egosunun havada uçuştuğu bir dönemde, böyle bir kadın nasıl hayatta kaldı ona şaşırdım, özellikle de nehirdeki sahnesinden sonra. filmdeki ana karakter virgil cole gibi gözükse de aslında everett hitch'tir, cole'un açıklarını kapatan, bulamadığı kelimeleri tamamlayan, sinirini dizginleyen ve sonunda da yapamadığını yapan olmuştur. filmin bitişi de red kit bölümlerinden birinin sonu gibi oldu, olayı halleden kahramanımız gün batımına doğru sürdü atını. geride kalan virgil ve allie de, kasabaya allie'nin baştan çıkarmak isteyeceği başka bir erkek gelene kadar devam ederler herhalde.
    ---
    spoiler ---


    (rubino - 16 Ocak 2009 03:05)

  • comment image

    ed harris'in kaleci oyuncu olduğu western filmi. başlangıcındaki* şerif ve iki yardımcısının öldürülme sahnesi kan dondurucuydu. kötü adam bragg'ın 3 kanun adamını vururkenki soğuk tavrı, kendi adamlarının suratlarında oluşan şok ifadesi ve olay karşısında hiçbir tepki vermeyen kamera çok sert bir manzara çizdi. söylenen lafın blöf olmaması, haydut sürüsü olması gerekenlerin bile soğukkanlı bir cinayet karşısında şaşırması gördüğüm en sert western dünyasını tanımladı ancak film bu şekilde devam etmedi. eğer film bu rahatsız edici tavrını koruyabilseydi western'in kitabını yeniden yazardı ama ne yazık ki bu ince işçilik en fazla 5 dakika dayanabiliyor. virgil cole'un filme girmesiyle birlikte yaratılmak istenen sert kovboy dünyası, old school kovboy imajına emanet ediliyor -ki bu lee van cleef, clint eastwood ve charles bronson gibilerinden alışık olduğumuz bir tarz- ve açılıştaki o herkesin yaşamının iğne ipliğine bağlı olduğu çetin dünya silinip gidiyor.


    (hiko seijuro - 4 Nisan 2009 14:05)

  • comment image

    en büyük eksisi bu filmi izlemek için günlerce önceden, saatlerce kuyruk beklemiş olan bünyenin müspet beklenti eşiğinin yüksekliliğiydi galiba. sinemada izleyip çok sevdiği tüm o harikulade filmlere haliyle elini kolunu sallayarak girmiş olan birisi olarak saatlerce süren festival kuyruğundan sonra bitap bir vaziyette aldığın tüm biletlerin ve yorgunluğunun hakkını sonuna kadar versin istiyorsun o özenle seçtiğim filmler.

    pollock'u izlemedim ama nedense ed harris'in iyi bir yönetmen olacağına dair kuvvetli bir his var içimde. clint eastwood tarzı bir beklentim olsa da oyunculuğu zaten yeteri kadar üst düzeyde olduğu için yönetmen olarak bunu aşması oldukça güç aslında.

    appaloosa'da westerni yeniden tanımlamak gibi bir derdi yok harris'in. sadece esas karakterleri bir miktar karikatürize ederek türe ait o sert adam imgesini hafiften sarsıyor. ancak bu karakterler oynama, onları bozup yeniden kurma denemesi filmin tümüne yayılmamış durumda ve iniş çıkışları ile lineer olmayan bir çizgi üzerinden yol almakta. bu tercih biraz zamansız, bazen anlamsız bir düzleme otursa da yönetmenin tür ile olan ilişkisini tanımlamak için güzel bir malzeme oluyor aslında. kurgu ne kadar doğrusal ve bilindik ise, karakter yaratma ve türü ele alırken o karakterlerin üzerinden omurgayı inşa etme konusunda o kadar kararsızlık yaşıyor gibi yönetmen. western kadınlarına bakışı ya da iyi ve kötünün keskin çizgilerle ayrılışı gibi meselelerde izlediği yol westerne bir saygı duruşu mu yoksa klasik bir kendini tekrar mı bunu anlamak için sinemasının olgunlaşmasını beklemek gerekiyor galiba.

    bundan gayrı renee zellweger'in ne kadar turşu suratlı olduğunu bir kez daha hatırlattığı için teşekkür bir borç biliyorum kendisine. değmezdi o kadın için o kadar kavga dövüş ya neyse.


    (coffee and cigarettes - 7 Nisan 2009 09:41)

  • comment image

    --- spoiler ---
    allison french karakteri senaryonun içine hiç girmeseymiş, film daha güzel olurmuş. kadın trenden iner inmez vahşi batı çöllerinde aşka yelken açtı. virgil cole gibi bir karakter sormaz mıydı "tatlım sen nerden düştün buraya, olayın nedir" diye. ayrıca ortalık hasım kaynarken hatunla pikniğe gidip, hatunu açık hedef haline getirmek hangi aklı başında aksiyon insanının işidir. olmamış. ama yine de yapanın ellerine sağlık.
    ---
    spoiler ---


    (svrgn - 20 Mayıs 2009 19:27)

  • comment image

    proje safhasında iken "the kurtlar vadisi : appaloosa" olarak düşünülen ama daha sonra zihinde yer etmesi için ismi kısaltılan bir western filmi (kaynak: kıçımdb)

    viggo mortensen memati rolünde fazlasıyla başarılı. siyasilerle olan dostluğunu karanlık işlerine kalkan yapan jeremy irons, iskender küçük... devletin bayrağı altında çalışırken kötü adamlarla mücadele edebilmek için onlar kadar kötüleşen ed harris ise bizim polat işte... bir tek kucaktan kucağa gezen, ismi lazım değil, orospuyu eşleştiremedim...

    bütün bunların dışında, vahşi batı'dan seda sayan çıksa izleyecek bir western tutkunu olarak beğendiğim bir çalışma olmuş. ed harris, yerini bulmuş; hiç gitmesin başka yerlere..
    hep toz toprak içinde kalsın, altıpatlarla adalet dağıtsın.


    (seyuranto - 24 Mayıs 2009 22:43)

  • comment image

    --- spoiler ---

    everett hitch' in virgil cole' a, -allison french'i kastederek- "onun için bir şeyler hissetmiyor musun" sorusu üzerine, "onu kasabadayken önemsiyorum, dönünce evimizde de önemseyeceğim; ancak şu anda o, sadece kurtarılması gereken bir rehine" gibi bir şeyler söylemesi, biz erkeklerin ne kadar da yüzeysel olduğumuzu ve bu yüzeyselliğin hayat kurtardığını ya da en azından hayatta kalmayı sağladığını düşündürtmüş, gülümsetmiştir. işte bu, rasyonel insanın zaferidir!

    hitch ve cole' un, bragg' i, kendi elleriyle shelton brothers' ın kuzeni olan yavşak şerife teslim etmelerini ise, kendilerine hiç yakıştıramadım. tamamen piyasa analizi eksikliğinden kaynaklanan çok büyük ve yaralanmalarına yol açan bir hata yaptılar.

    hitch' in, filmin sonunda randall bragg' e salladığı sol yumruk ve hemen akabinde elinin tersiyle aşkettiği tokat ise, ölümden beter olsa gerek. bragg, "öldüm de kurtuldum" diye düşünmüştür herhalde. zira, ben olsam insan içine çıkamazdım, o tokattan sonra!

    bu arada hakikaten, -her ne kadar vahşi batı döneminde yaşamasalar da- shelton brothers adında bir çete varmış.

    (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/shelton_brothers_gang)

    ---
    spoiler ---


    (kivikocan - 8 Temmuz 2009 14:49)

  • comment image

    oyunculari iyi, hikayesi vasat, atmosferi ise duygudan yoksun olmus maalesef. yani eglencelik olay odakli western desek degil, dramatik ve agir, kilic yarasi gibi bir western desek o hic degil, e ayari tutturup kitsch de olamamis. izlerken vakit kaybi vs demek haksizlik olsa da, soyle insanda derin bir etki de birakmiyor. ne bir "once upon a time in the west"teki gibi kendinizi koltuktan kalkip ekrana yapismis buluyorsunuz, ne de bir unforgiven'daki gibi gunlerce etkisinde kaliyorsunuz. unforgiven'la cok fazla ortak yonu ve sahnesi oldugu ama genel olarak o kadar da iyi olamadigi icin de, appaloosa gozunuze oldugundan vasat gorunuyor. ortakliklar demisken:

    --- spoiler ---

    tuvalet sahnesi: malumunuz unforgiven'in en akilda kalan sahnelerinden biri, tuvalette adam basma sahnesi idi ki appaloosa da hangi akla hizmetse ayni sahne, hem de son derece uyduruk bir bicimde bastan kullanilmis. evle tuvalet arasina ip gerip camasir asmak, hele bir de bunlara zoom yapmaksa anladigim kadariyla akla unforgiven'in finalini getirmek icin yapilmis, ama olmamis.

    oldurmek istemeyen genc: hatirlarsaniz unforgiven'da da "ben de takilayim haci size" seklinde ortama girmeye calisan ama sonradan islerin pek de bekledigi gibi olmadigini goren bir eleman vardi. 3 asagi 5 yukari aynisindan burada da var. ama ilki* olaylarin en vurucu kismini kafamiza dank ettirmeye yararken, appaloosa'daki eleman bi tek olay orgusunu baglamaya yariyor. sonra da trilaylaylom trilaylaylom diye nese icinde sagsalim yoluna gidiyor. hayir, herseyi gectim, bu bragg* azbucuk mafyatik bi sahsiyet, o cocugun pesini -kendisi hapiste de olsa- birakir mi, ibret-i alem icin yakasindan tutup getirtmez mi. olmamis. appaloosa'yi bu noktada one geciren tek faktor, gabriel marantz'in bariz sekilde daha citir olmasiydi, yazdim adini kenara kendisinin de:)

    kankalik muessesesi: appaloosa'daki kankalik daha bir guzel olmus, hos olmus da, unforgiven'daki daha gercekciydi sanki. ayrica birbirlerine duyduklari ihtiyac, birbirlerini tamamlamalari kismi ayni enstantaneler -ozellikle kelime hatirlatma- sayisiz defa tekrarlanarak cok kotu bir sekilde nakledilmis. iliski ve karakter yaratmada olayi tek karede baglayan bir ornek olarak iyi, kotu, cirkin'de clint eastwood'un eli wallach'a manastir cikisinda sigara tutusunu hatirlatmak istiyorum nacizane.

    ---
    spoiler ---

    bir de hatun meselesi var tabi ki. ben kisisel olarak renee zellweger'i bi halta benzetemiyorum. o yuzden rolune yakismis yakismamis tartismasini bir yana birakarak, gene bir baska guzel westernimiz olan once upon a time in the west'teki jill karakteriyle karsilastiriyorum (bu noktada zellweger bitti zaten zira kendisi nerdeeee, claudia cardinale nerde)

    --- spoiler ---

    simdi meraklilarinin hatirlayacagi uzere once upon a time'daki jill karakteri de kaltaklikta allison'dan asagi kalmamakta idi. hatta jill vaktiyle bu isi profesyonel boyuta da tasimisti. lakin kadinin bir klasi vardi arkadasim. cheyenne'le masa ustu didismesi olsun, frank'le yiyismesi olsun, iscilere su goturmesi olsun bir asaleti bir tarzi vardi jill'in. oysa ki bu allison denilen yelloz, halk arasinda bilinen tabirler resmen kenarin dilberi. oyle "gostereyim vermeyeyim" tarzi beginner level taktiklerden bile bihaber, ha diyenin kucagina askiiiooommm diye atliyor. tip ev kadini gibi, zeka da iki basamakli rakamlarda takili kalmis olunca da izleyicide "bacim bi iki dakka kenara cekil de filmi izleyelim" hissi uyandiriyor ister istemez. yani olay meseleye kadin unsuru katmak degil, buna bir tarz katmak.

    ---
    spoiler ---

    son olarak son derece yuzeysel bir yorumum daha olacak musadenizle. bunu da tanim formatinda yapayim bari, buyrunuz spoiler'a:

    --- spoiler ---

    bir kadina "pardon orospu musunuz?" seklinde asilinan bildigim ilk film olarak sinema tarihine gecmistir. daha da ilginci bu cumlenin basariya ulasmis olmasidir.

    ---
    spoiler ---


    (mayapan - 17 Eylül 2009 20:49)

Yorum Kaynak Link : appaloosa