A Home at the End of the World (~ A Casa do Fim do Mundo) ' Filminin Konusu : Lisedeki en iyi arkadaşınızı hatırlayın,sizi en iyi tanıyan ve hakkınızdaki tüm sırları bilen... Bobby ve jonathan bu tarz bir geçmişi paylaşan iki yetişkindir ve yıllar sonra New York'ta karşılaşırlar. Her ikisininde özgür ruhlu Claire ile ilişkileri zamanla kıvılcımlanır.
Tigerland(2001)(7,0-35952)
Ondine(2010)(6,8-18967)
Love! Valour! Compassion!(1997)(6,8-3128)
Triage(2009)(6,5-9464)
Ask the Dust(2006)(5,8-8760)
jimi hendrix, the doors, van morrison, janis joplin gibi ilahlar eşliğinde okunası, enfes michael cunningham romanı.dünyanın özgürlük rüzgarlarıyla ayağa kalktığı bir dönem olan '60' lı yılların sonundan başlayarak '80' li yıllara uzanan romanda, sorunlu ailelerden gelen jonathan ve bobby'nin istençleri dışında sürüklendiği yol, eşcinsel bir ilişki oluyor. kendilerinden yaşça büyük ve uçuk, eksantrik, cinsel açıdan sınır tanımaz clare'in aralarına katılmasıyla dailişkileri farklı bir boyuta sürükleniyor. üçlü'nün paylaşmaya çalıştıkları sıradışı yaşam, dönemin esrikliği, new york'un başıbozukluğu, her birinin çocukluklarından getirdiği psikolojik yükler ve dünyayı tam anlamıyla farklı biçimlerde algılayışları, romanın hamurunu oluşturuyor. bobby'den bir bebeği olan clare'le birlikte birlikte bu iki genç, taşrada yaşayan büyük bir aile olmayı deneseler de yaşamın yasalarına ters düşen bir şeyler vardır...dünyanın sonundaki ev, büyük kenlerdeki yaşamın barındırdığı kırılgan, yoğun ilişkileri öne çıkaran, küçük kentten büyük kente göçen insanları ve ilişkilerini psikolojik boyutuyla ve ruh çözümlemeleriyle yoğuran bir roman.
(dinza - 21 Şubat 2007 21:11)
(bkz: dünyanın sonundaki ev)
(dinza - 21 Şubat 2007 21:13)
bir michael cunningham romanıdır.. kahraman anlatıcı üslubuyla, dört farklı karakterin ağzından anlatılmıştır... jonathan; olay örgüsünün esas olarak etrafında döndüğü, michael cunningham'ın torpilli kahramanıdır.. asi ve kırılgandır; 60'ların ruhuyla şişirdiği bir balon, yüzünün ortasında patlamış; içsel çelişkilerinin etkisiyle, vazgeçişlerine 'çocuksu' yaftası yapıştırmış, ancak kitabın tüm desenlerini oluşturan o uçarı ruh, bu yaftayı hiç üzerine alınmamış, jonathan'ın yakasını asla bırakmamıştır.. clare; sınır tanımaz bir genç kadındır. bobby ve jonathan'ın eşcinsel ilişkisine önceleri bir konuk oyuncu gibi, iki çocuğun oyunlarını bozan, yine de vazgeçilmez bir 'abla' gibi katılmış; zaman geçtikçe yaşadıkları sıradışı aşkın merkezine, uyumdan ziyade 'uyuma zorlama' yetisiyle kurulmuştur. ilişkinin hem erkek hem de kadın tarafıdır aslında clare; jonathan ve bobby ise parçalanmış tarafları.. bobby; kendisi dahil romanın dört karakterinin ağzından da bambaşka yorumlanan, bu yönüyle de romanın en ilginç ve tahlili zor karakterine sahip genç ve ketum bir erkektir. yalnızca keskin sınırlarla çevrelediği küçük hayatını oluşturanlara karşı değil, kendisine karşı da sır vermezdir.. alice hariç diğerleri kendisini pek de zeki bulmaz; ancak o bir köşede sessizce oturan, zorunlu olmadıkça hiç bir şeye karışmayan, dediğinin yapılmasını ya da hayatın insanlara dediğini yaptırmasını tedirgin gülüşüyle izleyen 'bilgecik'dir.. alice; jonathan'ın annesidir.. jonathan'ın yaşam tarzını tam da gençliğinde kendisinin olana benzediği için olumlamaz, hatta zaman zaman şiddetle karşı çıkar.. annelik güdüsüyle oğlunu kendisinden ve kendisi gibi olan her şeyden uzak tutmaya çalışır.. oğluyla oturup karşılıklı esrar içmekle, oğlunun hayatının yönünün, kendi ağzından başka herkesin ağzından çıkabilecek kırıcı, rahatsız edici eleştirilerle sapmasını sağlamak arasındaki aslında o çok 'ince' olan çizgide dans eder.. romanın; olmuş, olan ve olacak her şeyin farkında olan 'büyük göz'üdür. sorunsa şudur ki, 'genç alice'in 'göz'ü de onun üzerinden asla ayrılmamaktadır.. roman; yoruma göre 'sıra dışı' ya da 'sorunlu' olarak adlandırılabilecek ailelerden gelen üç gencin, yine yoruma göre 'sıra dışı' ya da 'sorunlu' olarak adlandırılabilecek üçlü aşk hikayesini anlatıyor.. her birinin diğer ikisini aynı tutkuyla sevdiği, hepsinin çocuğu olan rebecca'nın anne ve babalarının kararsız hisleriyle dahil edildiği, dünyaya ve onun tüm basmakalıp değerlerine izole bir evde sonlanacak bir aşkın hikayesini..
(draffut - 15 Kasım 2007 11:10)
hiç sevmiyorum bu adamı yaa diyen bana colin farrell 'i sevdiren film. en şanslı karakter clare'di bence, farklı şekillerde de olsa istediği iki erkeğe de sahipti, çocuk istedi ona da sahip oldu, ama işte yeterince "özel" hissetmeyince kendini, jonny yapınca delirdiği şeyi yaptı, bırakıp gitti onca emeği, sevgiyi... vicky christina'daki gibi değildi çünkü bu üçlü, kaos yerine sevgi doluydu. bi daha zor bulursun sen böyle aileyi demek isterim kendisine. keşke alice'i de yanlarına alıp mutlu mutlu yaşasalardı sonsuza dek. beğendim ben ama filmi.
(bal i shikeste - 2 Şubat 2010 18:21)
colin farrellin“meraba dünyalı biz dostuz” ruhayilitesiyle ortalıkta gezindiği film.
(bir aslan miyav dedi - 20 Nisan 2011 19:04)
kahramanlarımız van morrison'ı çok sevdiği için okurken van morrison dinleyin. hatta mümkünse plaktan. plağın ivleri erimiş olsun çok dinlemekten. ayrıca bob dylan'da aralarda dinlemek için olabilir.
(patr10 - 12 Ağustos 2012 15:56)
okuyan kisinin dunyayi bir annenin,bir gayin,bisexuelin,yaslanmakta olan bir kadinin,bir erkegin gozuyle gorme sansina sahip oldugu bir kitaptir.kitap,dunyaya farkli bakis acilariyla bakabilmemizi saglarken kisiyi empati kurmaya da alistirmaktadir.
(redcat - 3 Şubat 2004 23:42)
başarılı bir kitap, ortalama altı bir adaptasyondur. kitap, karakter ve olay betimlemeleri ve üslubu açısından muhteşemdi bence. senaryosunu romanın yazarı michael cunningham yazdığı için filmi büyük beklentilerle, kitabın tam bir yansıması olarak izleyeceğimi düşünmüştüm ama izledikten sonra yanıldığımı fark ettim.--- spoiler *----örneğin, jonathan'ın annesi alice'in ruhsal durumu hiç yansıtılmamıştı neredeyse. ned ile olan evliğinin nasıl işlevsiz durumda olduğu, clare ile yaptığı ufak konuşmadan sezilse de kitaptaki gibi net olarak anlaşılmıyor. ayrıca ned öldükten sonra yaptıkları da es geçilmiş, halbuki o değişimi görmek güzel olurdu diye tahmin ediyorum.-erich karakterinin tamamen çıkarılmasına da, hastalığın jonathan'da olduğunun sinyallerinin verilmesine de anlam veremedim. "bobby'nin jonathan'la kalma sebebi bu" diye seyircinin gözüne sokulmaya çalışıldıysa hiç olmamış.-kitapta ned öldüğünde bobby ve clare'i arayan jonathan'ın kendisiydi, alice değil. bu da jonathan'ın aslında onlara ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösteriyordu sanki? -clare'in takı değil de, şapka tasarımcısı yapılması önemli bir nokta olmasa da, neden acaba diye düşündürüyor. tüm bunlar kitabı okuyup izlediğim için gözüme battı. bunlar haricinde çocukluk ve gençlik dönemindeki oyunculuklar da o kadar iyi değildi sanki. lakin bobby'nin new york'a gelişinden sonrasını beğendim diyebilirim. özellikle robin wright harika bir seçim olmuş clare için, çok başarılıydı bence. aynı şekilde, yetişkin jonathan için dallas robert tam uymuş, özellikle gözlük ve saç kesimi çok doğru bir karar olmuş. new york'taki evleri de tam kafamda canlandırdığım gibiydi: turuncu, yeşil, beyaz, mavi ve mordan karmakarışık bir ev. --- spoiler ---kitabı severek okumuştum, filmi de bahsettiğim her şeye rağmen izlenesi buldum. hiçbir şey için olmasa bile seksenler, plaklar ve new york için okunasıdır, izlenesidir.
(serpensortia - 12 Aralık 2013 22:02)
michael cunningham'ın senaryosunu yazdığı, michael mayer'in yönettiği 2004 yapımı film. başrollerde colin farrell, sissy spacek ve robin wright penn var. özellikle güzel müzik seçimleriyle dikkat çeken bir film.
(sanver - 3 Şubat 2014 17:43)
böyle iki erkek, bi kız, ortaya karışık hadiseler pek çok işlendi ya son yıllarda dur bakalım..
(coolblue - 28 Haziran 2004 17:29)
(bkz: the restaurant at the end of the universe)
(anakha - 28 Haziran 2004 17:31)
okudukça bırakılamayan, sonuna yaklaştıkça keşke bitmese dedirten ve belki de çok uzun zamandır bitişiyle ağlatan tek kitap. hep birşeyler vermek isteyen bobby nin, aşka ve bobby ye aşık jonathan ın, kalabalık ailesi ve ani ama aslında çoktan belli kararlarıyla clare in, bir de hepsinin annesi alice in öyküsü bu. okunmalı, filmi de kaçırılmamalı.
(ronnie - 22 Eylül 2004 23:34)
bugun michael cunningham'a imzalattigim kitap. kolay okunan ama son derece samimi olan ve insanin içini burkan bir kitap. okurken nedense henry miller'i dusundurmustu bana.
(kirmizipapuc - 17 Ekim 2004 00:10)
amerika'da gösterime girdiğini sanıyorum bu uyarlamanın. ve gördüğüm kadarıyla(izlediğim kadarıyla) türkiye'de gösterime girince saçma sapan bir çok tepkiyi de beraberinde getirecek. bugün angels in america için sağda solda laga luga yapanlar, söz konusu uyarlamanın ekrandaki hali sonrasında da epeyce laga luga yapacaklar.inanılmaz bir sevgi-bağlılık incelemesi mevcut tabi ki. pornografiye, hatta erotizme bile yer verilmemiş bir film olmuş ayrıca, kişisel görüşümce yani. bugün bir roy donowho olsun, asia veira olsun, ya da ne bileyim colin farrell olsun, oyuncuları yeterli derecede performans göstermişlerdir filmde. hele bir de gösterime girsin o zaman bakalım neler oluyor. (bu trend de iyi tuttu aslında. kimsenin dile getirmek istemeyeceği ve homofobik düşünceyi iğneleyen konuları irdelemek... ilginç elbette)
(spinapubica - 7 Kasım 2004 13:21)
(bkz: the light at the end of the world)
(cubique - 17 Kasım 2004 06:55)
gerçek aşkın, sevginin ve bağlılığın yaşanması için ille de bir dişi ve bir erkeğe gerek olmadiğini etkileyici bir şekilde anlatan film.
(4 44 - 30 Kasım 2004 02:20)
michael cunningham'in ayni isimli kitabindan birebir aktarilmasina ragmen, filminde kitaptaki etkiyi yaratmayan film uyarlamasi. bu kadar saf insanlar var midir, varsalar da uzun yillara ragmen saf kalmayi basarabilirler mi gibi sorularinin insanin aklina getiren gercekci olmaktan cok insanin gerceklesmesini diliyecegi guclulukte bir ask ve dostluk hikayesi.
(ride - 19 Aralık 2004 17:51)
aşk üçgeninin her zaman içinden çıkılması zor bir romantik-geometrik sembol olmadığını göstererek, alternatif* bir çözüm sunan film. bir de az diyalogla çok şey anlatabilenlerden...--- spoiler ---gerçi sunduğu alternatif çözüm de ancak geçici bi süreliğine işe yarıyormuş. bu da kürkçü dükkanına dönüşü anımsattı.clare'in "belki de o kadar sıradışı değilim, belki de sadece saçlarım sıradışı" samimi itirafından sonra, ben kızın arayışı/beklentileri vs. üzerine bi sürü düşünceye dalmışken, saftirik bobby sadece "i like your her" demedi mi, gıcık olmadım değil kendisine. --- spoiler ---
(mirimax - 18 Kasım 2005 17:24)
kitabı bir kaç gün içinde güneşte pişerken okuduğum, dili, kurgusu, karakterleri oldukça sağlam, çevirisiyle de övgüye değer bir michael cunningham romanı. son zamanlarda okuyup çevremdekilere şiddetle tavsiye ettiğim ender kitaplardan. romanın her bölümde, farklı aşklara, farklı yenilgilere ve ayrıştırılmış insansı portrelere dokunmak mümkün.peki ya film? michael mayer 'e teessüflerimi sunarken; bir romandan bir film bu kadar mı kötü uyarlanır? demekten kendimi alamıyorum. bobby'nin jonathan'in annesi alice ile olan o naif ilişkisi bu kadar mı unutulur? kitapta dolu dolu geçen ve romana aslında kaynak olan müzisyenler ve şarkılar filmin bu kadar mı dışında kalır?cast seçimi de özellikle jonathan'ın ilk geçliği konusunda gösterdikleri seçimle kötü ötesi. oyunculuklarda da bişi göremeyeceğiniz, insan da acıyla karışık ekşimsi bir tat bırakan kötü film.romanı okuyanlara tavsiyem siz siz olun; sukut-u hayal duygusunu tatmamak için 30 dakikasını bile izlemeyin bu filmin.
(euphrates - 20 Aralık 2005 19:23)
bir yerinde yalnız yaşayamazdım cümlesi geçen film.-it's gonna take a miracle to make me love someone new- diyen bir şarkı ile bitiyor.
(thinkgreen - 6 Haziran 2006 21:41)
Yorum Kaynak Link : a home at the end of the world