Dügün (~ The Wedding) ' Filminin Konusu : Dügün is a movie starring Hülya Koçyigit, Ahmet Mekin, and Kamran Usluer. A story of a family of six who are coming from Urfa tries to survive economically in Istanbul.
Selvi Boylum Al Yazmalim(2004)(8,7-13314)
Sürü(1980)(8,4-3440)
Sevmek Zamani(1965)(8,3-3216)
Susuz Yaz(1963)(8,1-2984)
Vesikali Yarim(1968)(8,0-1781)
Yilanlarin Öcü(1962)(7,8-837)
Yilanlarin Öcü(1985)(7,5-1009)
Diyet(1974)(7,5-427)
daha evlilikte bir yılı dolmamış birinden cosmopolitan tadında tavsiyeler:- öncelikle tebrik ediyoruz! hayatınızın bu en önemli kararında bazı hayat kurtaran tavsiyelerimiz olacak.- ev tutma, eşya alma, düğün yeri, balayı yeri gibi temel konularda asla "sen bilirsin" demeyin veya kararı çoğunluğa göre almayın. herkesin temennisi bunları bir kez yaşayacağınız, dolayısıyla herşey içinize sinmeli; eşinizin ve sizin istediğiniz gibi olmalı. kapris manasında değil; mütevazı olup pek çok şeyden vazgeçmek yerine daha makul seçenekler bulunabilir ve herşeyi tam anlamıyla yaşamış, ileride oluşabilecek "keşke yapsaymışım" düşüncesinin önüne geçmiş olursunuz. misal; aileden veya ikinizden biri tarafından "düğün yapmayalım da o parayla şunu şunu yapalım" fikri atıldı. kesinlikle düğün yapın. kızlar sözüm size. düğün gelin için yapılır, hayatınızın belki de en çok şımarabileceğiniz, herkesin gözünün üstünüzde olduğu gününü yaşayacaksınız, bugüne kadar hiçbir erkek görmedim ki "ben düğün istiyorum" desin. ister küçük bir kokteyl olsun ister dev bir organizasyon; düğünden vazgeçmeyin. tabii ki sözüm düğün masrafını kaldırabilecek bütçesi olanlara. yoksa kendini kasmanın alemi yok, ya uygun bir restaurantta nikah kıyabilir veya bir nikah salonunda nikah kıyıp sonra evinizde yakınlarınıza yemek de verebilirsiniz.- eşya alımı ve ev tutulması/döşenmesi konusunda da aman aman aileleri karşı karşıya getirmeyin. kız tarafı yatak odasını mutfağı alır erkek gerisini alır türü pazarlıklara girişmeyin, çirkinleşmeyin. gidin eşinizle bütçeye göre / keyfinize uygun eşyaları seçin, bir fiyat çıkarın aileler yarı yarıya paylaşsın. veyahut kredi çekin borca girin hiç aileleri karıştırmayın. veyahut bir süre evliliği erteleyip para biriktirin ve öyle eşyalarınızı alın. unutmayın, en çok küslükler, tartışmalar bu mal/para mevzuunda çıkar, dikkatli olun.- alışveriş yaparken, özellikle gelinlik/ damatlık alışverişinde bir önemli nokta daha var. bunu çoğu kimse bilir zaten: gelin hanım alışverişe çıktığında birşeyi beğendiğini belli etmemeli. yoksa 100 liralık malı 250 liraya satmaya çalışırlar ki; geline mahcup olmamak adına damadın ailesi sesini çıkaramaz. o nedenle alışverişte en çok kullanacağınız sözcük "fena değil, hoşmuş" olsun. - gelelim gelinlik / damatlığa. gelinlik de aynı şekilde, kayınvalide ve gelin modaevine geldiğinde başlarına neler geleceğini kimse bilemez:) gelin modelleri deneyip aynada kendini gördükçe büyülenir, gözleri açılır; kayınvalide ise gelinine en çok yakışanı almak ister. ancak taktik şudur: gelinlikçiye gidip şunu sakın demeyin: "ben komple fransız dantelli / swarowski taşlı şöyle kabarık / uzun bir gelinlik istiyorum" ahanda düğün parasını gelinliğe verdiniz! yumuşak yumuşak, sanki günlük elbise diktirecekmiş gibi başlayın. fiyat aralığını sorduktan sonra "ben şöyle sade birşey istiyorum, çok süslü olmasın." deyin ve uygun bir fiyatta anlaşın. ardından provalara geldikçe şurasına şunu koysak mı, bunu eklesek mi türünden yönlendirmeler yapın. amaç esnafı kazıklamak değil, baştan fahiş fiyatı yememek. yani alışverişteki kural burada da geçerli, mazlumu ve beğenmeyen gelini oynayın; gerisi gelir. onlar sizi kazıklamaktan utanmıyorsa siz de utanmayın. gelinlik için bir dip not; kadın dergilerinde yazar; düğünden aylar önce gelinliğinizin siparişini verin diye; külliyen yalandır; siz 5 ay önceden anlaşırsınız, benim gibi biri gelir 3 haftada gelinlik istiyorum der; sizinki geriye atılır benimki dikilir. 1 ay bile fazla ama, hadi öyle diyelim. gelinlik için ikinci dip not: önce ayakkabınızı alın, bir süre evde giyin. terzinin tavsiye edeceği korse-jartiyeri de önceden alın ve jartiyer giymeyi öğrenin ki düğün günü terlemeyin onu tutturucam diye.- damatlık için de kendi anımı anlatayım, ünlü bir markanın indirim sezonuydu düğün vaktimiz. girdik, damatlık olarak sorduğumuzda sanki sahneye çıkacakmış gibi janjanlı takımlar gösterdiler, beğenmedik o hediye paketlerini ama yine de fiyat soralım dedik 1000 tl'den başlıyor damatlıklar dediler. peki dedik. aynı markanın başka bir mağazasına girdik ve mezuniyet için takım alıcaz dedik; beğendiğimiz takımı, gömleği ve kemeri 350 tl'ye alıp çıktık. uyanık olun. herkes gelinle damadı yolma peşinde.- yine sözüm kızlara; biraz önce hiçbirşeyi eksik etmeyin ileride pişman olmayın demiştim, kına gecesi de bunlardan biri. ister dışarıda bir yer tutun ister evinizde yapın ama mutlaka o kına gecesini yapın. kına gecenizde de o bindallıyı giyin!- balayınızı mümkünse daha önce bildiğiniz, tavsiye edilmiş bir yerde yapın; süprizler yaşamayın. naçizane tavsiyem tüm o koşuşturmacanın ve heyecanın bittiği günlerdir balayı, o yüzden konforlu bir otel / tatil köyü bulun ve kafanızı dinleyin; yok öyle tura çıkayım gezeyim tozayım. yormayın kendinizi, geceye saklayın:)- davetiyeleri neredeyse gelinlikten daha önce hazırlatın ve dağıtmaya başlayın. gelmeyeceğini bildiğiniz (iş/tatil/mesafe sebebiyle) kişilere bile yollayacağınız için fazla fazla bastırın. 1. dereceden aile üyelerine ve arkadaşlara davetiye vermenize gerek yoktur, kalırsa hatıra olarak verirsiniz. mühim olan ailelerin hatırlı tanıdıkları, iş arkadaşları vs. arkadaşları zaten facebooktan davet edersiniz ne bileyim.- nikah şahitlerini de önceden haberdar edin ki programlarını ona göre yapsınlar ve düğün mekanına erkenden gelsinler. genelde şahit olarak hatırlı / isim yapmış kişiler seçilir, siz de kendinize yakın gördüğünüz birini seçin. bir de inanış vardır; şahitler evliliği mutlu giden kişiler olmalıdır. - ilk dansa gelince. yalvarıyorum kutsi veya ferhat göçer çaldırmayın! orijinal olun. dans kurslarında cüzi bir miktara bir iki hafta içinde temel rumba vs. latin dans hareketleri öğreterek sizin seçtiğiniz bir müzikle size özel bir kareografi hazırlanıyor. bırakın herkes bunu konuşsun, videosunu istesin düğünden sonra. - fotoğraf ve video çekimi çoğunlukla düğün mekanı tarafından yapılır. ancak siz arkadaşım kendi kamerasıyla çekecek yalanıyla kendi fotoğrafçınızın düğünü çekmesini sağlayabilirsiniz. stüdyoda yapılacak albüm çekimleri ise çok eğlencelidir, kaçırmayın, fotoğrafçıya uyun.- gelin hanım ve damat bey; hep güleryüzlü olun, birbirinizi kırmayın. bu dönemde sinirinizi oynatacak pek çok olay olacak, pek çok kişi konuşacak, bunlar herkesin başına geliyor düğün öncesinde ve hatta düğün gününde. bugüne kadar hiçbir düğünün tüm davetlileri oradan memnun ayrılmamıştır; dolayısıyla kimseyi memnun etmeye çalışmayın, sizin içinize sinsin yeter.- sizin gününüz, tadını çıkarın, ileride çocuklarınıza torunlarınıza anlatacağınız anılarınız olsun.ukte: yummy demiş ki "lutfen gercek bir tavsiye listesi olusturalım ki genclere destek olalım."
(miragefire - 8 Nisan 2010 13:57)
kameranın, takı merasimini en ince ayrıntısına kadar çekecek şekilde gelinle damadın hemen yanıbaşında olmasına dikkat edin. bazı çakallar çaktırmadan sahte çeyrek falan takmaya kalkabiliyorlar. kamera caydırıcı olur.
(alexander goygoyevic - 8 Nisan 2010 14:33)
gelenektir, çiçekci, pastacı, nikah memuru vb. gibi şahıslar "kalem yazmıyor", "abi pıçak kesmiyor" türünden martavallarla cebinizden bir şeyler koparma gayreti içinde olacaklardır. bunlar için cebinizde 25 kuruş falan gibi bozukluklar bulundurun. ne pinti bir adam olduğunuzu gören hasmınız fazla diretemeyecektir. (koca yatağan belediye başkanı "kalem yazmıyo" dedi bana yav?)
(alexander goygoyevic - 8 Nisan 2010 14:36)
orkestra çok önemlidir.düğünün gidişatına göre orkestradaki lavuklar "şimdi damadı kolbastı oynamaya davet ediyoruz" gibi bir talepte bulunup sizi yıllar boyunca anlatılacak cinsten rezil bir duruma düşürebilirler. düğün sonrasında adamları dövmek zorunda kalmamak için önceden konuşup bu tür durumların önüne geçmekte fayda vardır. (üç kişilerdi, hepsini dövemedim. içimde kaldı)
(alexander goygoyevic - 8 Nisan 2010 14:42)
eğer damat düğünlerden, dans etmekten, takım elbise, kösele ayakkabı giymekten zerre hazetmiyorsa, o düğün de o şekliyle illaki yapılmak zorundaysa, biraz gevşesin diye meyve suyu kamuflajlı votkayı/cini abartmayın.hala tüm sülalem düğün videomuzda kocamın misket formunda harmandalı oynayışını izleyip gülüyor çayın yanında.
(mam - 8 Nisan 2010 14:57)
kesinlikle ve kesinlikle, henüz evlenme, nişan vs gibi olayları düşünmeyen ama sevgilisi olduğunu bildiğiniz arkadaşlarınıza davetiye verirken "sizden de aynı performansı bekliyoruz" demeyin. o davetiyeyi rulo yapıp götünüze sokmadılarsa, bu düşünmedikleri anlamına gelmez. bu küçük hatırlatmadan sonra, tavsiyelere geçelim:*gündüz düğün yapmayın. özellikle de bazen hafta içine denk geliyor, gidemiyoruz. sonra tebrik için eve gitmemiz ayları buluyor. hafta içi akşam düğün yapmak, haftasonu gündüz düğün yapmaktan daha iyidir. bunu bence göz önünde bulundurmakta fayda var. *kuaföre mutlaka çok güvendiğiniz bir arkadaşınızla gidin ki kuaförün sizi kocakarıya çevirmediğinden emin olasınız. çünkü o telaşla insan güzel mi çirkin mi olmuş farkedemiyor, kuaför de insanı bülent ersoy kıvamına getirebiliyor. sonra düğün resimlerine bakar bakar ağlarsınız. çok örneğini gördüm. *çok uzun kuyruklu yahut kabarık gelinlikler almayın ki rahat oynayabilesiniz, onu geçtim, rahat tuvalete gidebilesiniz. gelini tuvalete götürmek için dört kişi gerekiyor, üstelik onca insan bakarken insan rahatla çişini de yapamıyor, belki osurcak osuramıyor filan... hadi annen kankan neyse de, bazen kaynana da geri kalmıyor böyle şeylerden. sakat bi iş. *düğün tarihinin regl olduğunuz bir güne gelmemesi için takvimleri kontrol etmekte fayda var. gelinliğin arkasında kızıl güller açsın istemeyiz. adet geciktirici bir ilaç almak da makuldür ayarlamayı düşünmek için geç kalındıysa. ama dikkat etmek lazım buna. *son olarak da, ayakkabının altına isim yazma olayını ihmal etmeyin. adının silinip silinmediğini soran arkadaşlarınıza "silindi silindi" deyin silinmemiş bile olsa.
(zipirinsan - 8 Nisan 2010 14:57)
damat kişinin çeyizinde mutlaka ps3 hazırda bulunmalı. evlendikten sonra almak hayal olabilir...
(adam olmak nedir - 8 Nisan 2010 15:06)
efendim, bu düğün mevzularında damat kardeşimizi daha iyi yolabilmek için ustalıkla uydurulmuş bir takım kavramlar vardır.gelin başı da bunlardan biridir. damadın çapına (ki kuaförler kusursuz olarak anlar bunu) göre fiyatlandırılan bu hadisenin başlıca unsuru, ortalama bir kadının yaptırıp da sokağa çıkamayacağı bir modeli, "gelin başı" adı altında deve yüküyle paraya malolacak şekilde kaktırabilmektir.buraya kadar anlaşılabilir bir durum bu. neticede düğün, hayatta bir kere oluyor, vb.. ööeeehh..neyse, bu gelin başının yapımında da, istenilen paranın karşılığında bi halt edilmiş gibi gösterebilmek için mümkün olduğu kadar fazla sayıda toka kullanılır. yaptıranlar bilir, icabında üç haneli sayılardan bahsediyorum!işte, düğün sonrası geleneklerden biri olan "gerdek gecesi" hadisesinde de bu toka miktarı, damadı çıldırtabilecek unsurlardan biridir. düşünün hele. düğün dernek bitmiş, ipne arkadaşlarınız sırtınıza vurarak sizi otelinize kadar geçirmiş. her türlü badireyi atlatmışsınız. gelin kızımızla aranızda sadece bir kaç kat giyim unsuru var. fekat, yeni gelinimiz öncelikle kafasında taşıdığı onlarca tokanın ağırlığından, rahatsızlığından kurtulmak istiyor. e, evlilik müşterek bir kurum olduğuna göre de sizin bu işe el atmanız gerekiyor. zaten el atmazsanız kendi başına çıkarması saatler sürer, gerdek geceniz de yalan olur.velhasıl başlıyorsunuz işe. bir, iki, üç, beş.. lan? bitecek gibi değil? on, onbeş, yirmi.. hafiften ter basıyor. otuz, kırk.. küfür repertuarınızın en nadide örneklerini önce içten, sonra dıştan sergilemeye başlıyorsunuz. daha üç - beş saat önce davetliler ve şahitler huzurunda attığınız imza neticesinde evlendiğiniz karınız, sizin değişik bir yüzünüzü görmeye başlıyor. dark side of the moon!!.. "ay hayatım, şuralarda da var galiba".. hımmpfs.. ellibeş, ellialtıı.. "ayayay.. dur çekme saçımı ya.. şurda da var sanki".. hananıavradını.. altmışbir, altmışikii..off.. yazarken bile ter döktüm. işte, önceden bilemeyeceğiniz, ben söylemesem hayatta aklınıza gelmeyecek bir detay. evliliğinizi ilk krizine yol açacak altmış küsür adet sikimsonik tel toka. amına koyiim ben o kuaför olacak ipnenin. ağzımı bozdu bak yine yıllar sonra..işte, düğünden bir iki gün önce, müstakbel eşinizin gideceği kuaförü öğrenip "hacı, benim hatunun kafasını yaparken fazla toka kullanmazsan sevinirim, üç beş tane kafi" diye bi ellilik toka etmeniz, hem sizin, hem gelin kızımızın, hem de yuvanızın sağlığı açısından son derece faydalı olacaktır.lan, dua edin bunları yazıyorum. biz evlenirken böyle elimizden tutan, yol gösteren bi abimiz yoktu. kıskıs gülüyordu şerefsizler.
(alexander goygoyevic - 8 Nisan 2010 15:37)
nikah şekeri, düğün davetiyesi gibi sonradan sizden başka hiç kimseye bir şey ifade etmeyecek ancak "ay nasıl yapsak acaba" diye kara kara düşündüğünüz nikah ürünleri için tavsiyem;http://www.tegv.org/nikah-urunleri çok güzeller. ama daha da güzeli sizin düğününüzden başka bir anlamı daha olması.
(hindirella - 23 Temmuz 2011 13:39)
özellikle erkeklere : başına bir çorap örülüyor haberin olsun. askere giderken , sünnet olurken de davul zurna çalınmıştı senin için.
(berxwedan jiyane galiba - 23 Temmuz 2011 13:46)
Yorum Kaynak Link : düğün yapacaklara tavsiyeler