Le hérisson(2009)(7,4-8569)
La Habitación(2016)(7,2-99)
Amour & turbulences(2013)(6,4-4153)
Irréprochable(2016)(6,4-664)
Comme un avion(2015)(6,4-1030)
Moka(2016)(6,2-805)
Sayônara(2015)(6,2-120)
L'amour dure trois ans(2012)(6,1-4203)
Les bonnes intentions(2018)(5,7-40)
L'invitation(2016)(5,5-93)
(bkz: unutulmayan usenme eylemleri)cunku, bach fug sanatiyla ilgili bir yazi yazmaktansa alemlere mujde olacak bir fug bestelemek istemistir. bu eser usengec bir adamin eseridir (!).
(fitzmaurice tisdall farell - 22 Ocak 2007 20:44)
eseri kavramak o derece zor ki, hayatımdaki en büyük "beyhude uğraş"ı tanımlasam kesinlikle bu olurdu. kavrayabildiğim ufacık yüzdesinden dipnotlar:* eserin ismi kesinlikle "füg sanatı" değil. ismi veren carl philip emanuel halt etmiş. eserin ismini johann sebastian koysa "kontrpuan sanatı" derdi herhalde. müziğin değiştiğini, kontrpuan tekniğinden vaz geçilmeye başlandığını farkeden üstad, bu tekniğin geldiği en karmaşık ve olgun noktayı çizmek istemiş olmalı. bu anlamda kesinlikle bireysel bir yaratıcı eser olarak alınmamalı. bir bach başyapıtı olmasının yanıda, beşyüz yıllık kontrpuan sanatının gelip gelebileceği doruğu temsil ediyor. kültürel bir toparlayıcı. yani ne diyelim. onca savaşın, katliamın arasında tarihte insanlık güzel şeyler de yapmış.* eserin ana tema'sının, daha müzikal bir deyişle suje'sinin, vasatlığını da fark etmek lazım. bu temanın, gelişime açık olması dışında bir melodik etkileyiciliği yok. bach tema güzelliği, melodik çekicilik gibi şeylerin hepsini boş vererek sadece kurduğu mekanizmayla bizleri yerlere yatırıyor. benim nacizane isim önerim de “mekanizma'ya övgü” olacak.* müzik tarihinin biçimsel açıdan en karmaşık, içerik olarak en saf eseri olduğuna inanıyorum. yüzyıllar boyu süregelen bir geleneğin tepe noktası olarak varılan müzikal ilişkiler ağı, büyük ihtimal gelecekte de bir daha üretilemeyecek yoğunlukta. ustasının yaptığını yıkıp, yerine kendi yenisini koymaya çalışan reformcu batı sanatı, böylesine bir biçimsel/yapısal derinliğe zaten teknik olarak ulaşamaz. yani demem o ki, dinlerken sesleri ayırıp birbirleriyle ilişkisini anlamaya çalışan insan çok zorlarsa korteksi yakabilir. peki bu müzik ne anlatıyor? tanımlaması zor, bence hiç birşey. sadece aşk... bir insanın diğerine duyduğu veya tanrıya duyulan aşk değil. sadece müziğe duyulan aşk bu. yani müzik yapma isteğinin en ileri aşaması. * glenn gould'un org kaydı açık arayla hayatımda duyduğum en çılgın bach kaydı. özellikle "contrapunctus 8". tempo seçimi ve vurguları genel kabulden biraz saptırınca eser 20. yüzyıl'a ışınlanmış. gould'un sonraki senelerde bir türlü tüm eseri kaydedememiş olması üzerine çok düşünmek istemiyorum. insanın günü durup dururken mahvoluyor.* adı gibi, bölümlerin dizilimi de bach'a ait değil. o nedenle kayıttan kayıda değişiyor. davitt moroney, kendi kaydının kitapçığında oldukça ayrıntılı bir doğru dizilim mantığı yazmış. ilgilenenler bakabilirler. okuması ilginç. öte yandan, bölümleri dizerkenki heyecanını çalarken gösteremiyor.* eser aslında 1742 yılında yazılıyor ama basılmıyor. bach sonra 1748 yılında tekrar elden geçiriyor. bölüm sıralamalarını değiştiriyor. aslında karıştırıyor demeliyiz çünkü bugün tam olarak hangi sıralamada çalınacağını bilmiyoruz. son füg’ü de işte yaşamının son yılında besteliyor. esas düşüncesi 3 temalı füg’den sonra bir de 4 temalı bir füg koyarak bitirmek. ama bilindiği üzere 3 temalı füg’ün bitimine doğru öldüğünden beste yarım kalıyor. * ilk bölümünü eskiden piyanoda çalıyordum. dinlerken duyduğum aczin defalarca büyüğünü duyduğum için bıraktım. ancak notaların hiçbir düzeltme olmadan şak diye iki ele oturmasını hep garipsedim. eğer kafadan bestelenmiş olsaydı mutlaka iki ele oturmayan yerler, parmakların çorbaya döndüğü pasajlar olması lazımdı. uzayan sesleri de dikkate alınca, bach'in bu eseri org'u düşünerek yazdığına inanıyorum. tabi bu durum soyutluğunun önünde hiçbir engel oluşturmuyor. (bkz: johann sebastian bach/#15139349)* berliner saxophone quartett'in kaydında ciddi bir modifikasyona girmeden eseri caz-vari tınlatmayı başarmışlar. füg sanatı'nın caz'ın gelişimini nasıl etkilediği üzerine onca şey okuduktan sonra böyle başarılı bir realizasyonunu duymak muhteşem. finalde yarım kalan eseri bitirmek için attıkları serbest doğaçlama da kaçmaz.* sayıları çok olmasa da bach'ı barok dönem içinde değerlendirmek gerektiğini savunan müzik tarihçilerini tek başına patlatan bir eser olduğuna inanıyorum. caz veya klasik tüm 20. yüzyıl müziği üzerindeki etkisini farkedememek nasıl bir körlüktür? ben var anlayamamak.bitmedi...
(kontra - 27 Mayıs 2010 00:55)
kendi basina bir sanat dali kabul edilsin (ama 7. sanat olsun, cunku en guzel sayi 7. onu sinema kapmis, ama sinema da guzel, o da 8'e itilmesin, cunku 8 gicik bir sayi. sinema 9 olsun, 8'e de enstelasyon menstelasyon biseyler ayarlansin).
(glass sealed - 6 Aralık 2010 12:41)
gitmekten ziyade dönmeye yakındır; ekseri, "sigara almaya gidiyorum" partisyonuyla.
(chlo - 30 Ağustos 2003 14:04)
sese karşı ses demek olan kontrpuan sanatının doruk noktası olan johann sebastian bach'ın teorik eseri: "füg sanatı".füg yazma sanatı hakkında bir kitap yazmak yerine bu eseri yazmıştır. eser, herhangi bir enstrüman grubu için yazılmamıştır ve bach eseri bitiremeden ölmüştür, eser havada kalır, ama bu bile çok anlamlıdır. eserin 15. fügü son füg olup, dört temalıdır. imzasını attığı 3. fügün teması: sib la do si * yani b-a-c-h dir.
(yao - 7 Ağustos 2004 23:45)
johann sebastian bach'in, son bolumu olarak planladigi fuga a 3 soggetti'yi bitir(e)meden oldugu, bwv 1080 olarak numaralandirilmis basyapiti.modern jazz muziginin cool jazz doneminde, bazi muzisyenler tarafindan kesfedilerek, jazzin kontrpuan kurgusunun gelistirilmesini saglamis ve boylece gunumuz cok sesli muzigini de sekillendirmistir.
(zeenogr delorange - 16 Ocak 2002 17:48)
juilliard string quartet'ten dinledigim bach eseri. insanin aklina bir suru kelimeyi ve kifayet kavramini bir anda hucum ettiren muzik. 'contrapunctus 5'e dek kendine mukayyet olabilmis bir dimagi gani gani odullendirir.
(fitzmaurice tisdall farell - 19 Şubat 2006 02:09)
iki el için piyano uyarlamasını carl czerny yapmış. herhalde zamanına özgü olan hız, şiddet ve üslup uyarılarını da katmış ve nasılsa birçok piyanist ve klavyeci ona ayak uydurmuş. yapıtın "peters" baskısı czerny'nin bu uyarlamasını ve uyarılarını olduğu gibi izliyor, daha ucuz olan "dover" baskısı ise bu uyarlamayı gözden geçirirken bach'ın elyazmalarındaki dört sesli yazımı da veriyor. (yani bence dover baskısını alın.)az çok her füg, kanon ve çeşitleme gibi "die kunst der fuge" de tek ilkeyi izler: tutumluluk. ekonomi. iktisat. az malzemeden çok iş ve iyi iş çıkarmak. (bkz: nar) akdeniz havzası bu ilkeyi hep izlemez, güzel bir savurganlığı da vardır. tokkata'larda ve fantezilerde bereket odakları olur: bol melodi, bol fikir, bol duygu, bol ışık, bol renk... pertev naili boratav'ın derlemesinde komik olmayan bir fıkraya göre nasreddin hoca 10 paradan aldığı yumurtaları neden 9 paraya sattığını akdenizlice gerekçelendirir: "zarar da faidedendir."bach o tutumlulukla böyle bir bereketi, o kadirşinaslıkla bu coşkuyu "italyan süitleri"nde olduğu gibi "die kunst der fuge"nin 11. fügünde bağdaştırır. ki o füg metafizik değil, matematik değil, mistik değil, nerdeyse müzik bile değil, ısrardır, sinirdir, seferberliktir, örgüt ve koşudur."yunus ne hoş demişsinbal ü şeker yemişsinballar balını buldumkovanım yağma olsun"
(tashih tamyeri - 28 Şubat 2006 03:22)
open score olmasi ve eserin tamamlan(a)mamis olmasiyla, tesaduf payi da icerse, bir acik yapitla karsi karsiya oldugumuzu dusunduren bach muzigi. hele hele fug gibi cok belirgin yapisal kurallari olan bir muzikal form acik yapit kavramiyla bir arada dusunuldugunde ortaya beklenmedik bir mesele de cikar. mesela edebiyata bakmak gerekirse, joyce'un ulysses'i icin bizzat joyce tarafindan olusturulmus iki sema, baskalari tarafindan olusturulmus en az dort sema dolanir ortalikta. (bkz: homeric parallel) (bkz: the odyssey) fakat roman hele hele en sondaki 'molly' episoduyla kendi semalarini iyice yaglanmis dort tane rulmanin uzerine koyup mechule dogru yokus asagi salmayi basarir. tuhaf bir diyalektiktir yapisal sinirlari bu kadar kesin cizilmis bir formun icinde bir acik metin yaratmayi arzulamak. sanildiginin aksine ozgurluk uyulacak kurallarin olmadigi yerde degil oldugu yerde olanaklidir belki de...
(fitzmaurice tisdall farell - 17 Nisan 2006 01:19)
sanıldığının aksine johann sebastian bach bu eseri ölümünden yaklaşık üç sene önce yazmayı bırakmıştır. ancak ölümünden sonra oğulları olayı dramatikleştirmek için, bach'ın eser üzerinde çalışırken, onu bitiremeden öldüğünü söylemişlerdir. eserin en önemli özelliği barok dönemi ve özellikle de bach'ı özetliyor olması ve ilk defa dört temalı bir fügün yazılmış olmasıdır. bu dört temalı fügün dördüncü teması malum "b a c h" harflerinden çıkartılan sib - la - do - si'dir. ayrıca bach bu eseri dört parti olarak yazmış ancak hangi enstrüman grubu için olduğunu belirtmemiştir.
(dr moriarty - 4 Ağustos 2006 00:42)
Yorum Kaynak Link : die kunst der fuge