Süre                : 1 Saat 35 dakika
Çıkış Tarihi     : 15 Ekim 2004 Cuma, Yapım Yılı : 2004
Türü                : Drama,Bilim Kurgu,Heyecanlı
Ülke                : ABD,Kanada,Almanya
Yapımcı          :  Lions Gate Entertainment , Cinerenta Medienbeteiligungs KG , Industry Entertainment
Yönetmen       : Omar Naim (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Omar Naim (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Robin Williams (IMDB)(ekşi), Mira Sorvino (IMDB)(ekşi), Jim Caviezel (IMDB)(ekşi), Mimi Kuzyk (IMDB)(ekşi), Stephanie Romanov (IMDB)(ekşi), Thom Bishops (IMDB)(ekşi), Genevieve Buechner (IMDB)(ekşi), Brendan Fletcher (IMDB)(ekşi), Vincent Gale (IMDB), Casey Dubois (IMDB), Joely Collins (IMDB), Michael St. John Smith (IMDB), Chris Britton (IMDB), Wanda Cannon (IMDB), Don Ackerman (IMDB), Sarah Deakins (IMDB), Mig Macario (IMDB), Emy Aneke (IMDB), Kwesi Ameyaw (IMDB), Stefan Arngrim (IMDB), Darren Shahlavi (IMDB), Blu Mankuma (IMDB), Kevin Mundy (IMDB), Darren Hird (IMDB), Sharon Simms (IMDB)

The Final Cut (~ Son kurgu) ' Filminin Konusu :
Robin Williams, insanlara hafıza çipi takılan bir dünyada, insanların kaydedilmiş hatıralarına son montajı yapan kişilerden biridir ve piyasanın en iyilerindendir. Çalıştığı şirketin yöneticilerinden biri ölünce onun hafızasının montajını yapma işi de yine kendisine verilir. Bu görevle birlikte, hayatında gerilimle dolu bir takip başlar.


  • "pink floyd albümü denilmesi yanlış.the final cut bir roger waters albümüdür."
  • "super bir savas karsiti album. sevilmemesini anlamam bir turlu."
  • "pink floyd'un, 29 yıl önce bugün piyasaya sürülmüş, roger waters'lı son albümü. the fletcher memorial home albümün en güzel şarkısıdır."
  • "roger waters paşa, "sonunda when the tigers broke free kendine bir yuva bulabildiği için çok memnunum" demiş "remastered & reissued" hadisesi için. zaten şarkının yerini de kendisi seçmiş..."
  • "iyi işlenebilecek bir konunun olabilecek en kötü yorumu. filmin yönetmenliği mustafa sandal'a verseler bundan daha kötü olamazdı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    pink floyd'un yıllarca ne yapmaya, ne anlatmaya çalıştığını, neye karşı durduğunu anlayamayanların sevmediği albümdür.

    animals'da kapitalizme ve etkilerine, wish you were here'da kendilerini yeşil dolarlar olarak gören ve sadece kazanç getirdikleri ölçüde arkalarında duran müzik patronlarına, the wall'da savaş, eğitim sistemi, materyalizm gibi birçok şeye, the division bell'de iletişim eksikliğine karşı durmuşlardır. hatta dark side of the moon'da insanın doğasına bile karşı çıkmışlardır. insanın hayatını kötüleştiren, insanı yoran, insanı insanlıktan çıkaran herşeyi eleştirmişler adamlar. ama gilmour'lu dönemde ama waters'lı ama hep beraber çalışılan dönemde.

    bu albüm ise tüm bu karşı duruşun belki de en yoğun olduğu dönemde yapılmış müthiş bir savaş karşıtı albümdür. belki david gilmour'un müthiş soloları yoktur her şarkıda. belki rick wright'ın o sihirli dokunuşları yoktur klavyeye. ama tüm bunların olmaması albümü kötü yapmaya yetmemektedir. yine muazzamdır müzikalite. evet roger'ın müthiş dehasının ön plana çıktığı bir albümdür belki ama sonuçta bir pink floyd albümüdür ve yine topluma talep ettiğini değil grubun savunduğunu veren bir albümdür.

    pink floyd'u gilmour'un sololarından ibaret sananlar sevmese de yine aykırı bir albümdür. her ikinci dönem* pink floyd albümü gibi.


    (barrett - 7 Ocak 2009 14:58)

  • comment image

    aynı albümden aynı adda vurucu bir waters bestesi,
    nasıl söylenmemiş.. yazılmamış

    through the fish eyed lens of tear stained eyes
    i can barely define the shape of this moment in time
    and far from flying high in clear blue skies
    i'm spiralling down to the hole in the ground where i hide

    if you negotiate the minefields in the drive
    and beat the dogs and cheat the cold electronic eyes
    and if you make it past the shotgun in the hall
    dial the combination open the priesthole
    and if i'm in i'll tell you what's behind the wall

    there's a kid who had a big hallucination
    making love to girls in magazines
    he wonders if you're sleeping with your new found faith
    could anybody love him
    or is it just a crazy dream

    and if i show you my dark side
    will you still hold me tonight
    and if i open my heart to you
    and show you my weak side
    what would you do
    would you sell your story to rolling stone
    would you take the children away
    and leave me all alone
    and smile in reassurance
    as you whisper down the phone
    would you send me packing
    or would you take me home

    thought i oughta bare my naked feelings
    thought i oughta tear the curtain down
    i held the blade in trembling hands
    prepared to make it but just then the phone rang
    i never had the nerve to make the final cut


    (ummagumma - 22 Ekim 2002 23:21)

  • comment image

    sozlerin en kuvvetli oldugu, en net mesaj veren* pink floyd albumu. kederli uzun bir agit havasinda suren yer yer tansiyonuy yukselen duru bir calisma. diger floyd albumlerine gore marjda kalmasina ragmen ustalikla kotarilmis bestelerle doludur. aslinda savas sonrasi dusune roger waters tarafindan yazilmis bir agittir.
    (bkz: a requiem for post war dream)


    (coldplay - 5 Aralık 2002 13:45)

  • comment image

    roger waters'ın solo albümü niteliği taşımasının en büyük nedenlerinden biri roger waters'ın albümü yapmak için acele etmesi ve david gilmour'un beste yapması için istediği zamanı ona vermemesidir. roger waters'ın buna gerekçe olarak david gilmour'un son 5 yılda sadece 3 şarkı besteleyebildiğini öne sürmesidir (bahsettiği 3 şarkı da büyük ihtimalle the wall'daki young lust, comfortably numb ve run like hell'in müzikleridir). ayrıca roger waters süre vermediği gibi david gilmour'dan gelen fikirleri de kayıtlarda dikkate almamış ve bunun sonucunda da david gilmour çılgına dönmüştür. bu da roger waters'ın o zamanlarda artık david gilmour'un müzisyenlik kimliğine bile şüpheyle yaklaştığı kendisinin en megoloman dönemi olduğunu söyleyebilirim.

    ancak benim anlamadığım roger waters her ne kadar besteci olarak grupta başka birini adam yerine koymasa da david gilmour'u her zaman çok iyi bir gitarist ve solist olarak tanımlamıştır. ama albüme baktığınızda david gilmour sadece not now john'u söylediğini ve onu da roger waters'la yarı yarıya paylaştığı görürüz. roger waters'ın vokallerde bile david gilmour'a pek yer bırakmamasını nick mason roger waters'ın albümü bir an önce bitirip kafasındaki solo kariyerine başlama planından kaynaklandığını düşündüğünü söylemiştir.

    roger waters ise nick mason ve david gilmour'un albümle yeterince ilgilenmediklerinden yakınmıştır. nick mason'ın zaten o dönemde müzikten çok arabalarla ilgilendiğini, david gilmour'un da baştan albümü çok politik bulduğu için yeterince yardımcı olmadığını ama nick mason'un davulları ve david gilmour'un da gitarları çok iyi çaldığını söylemiştir. benim yorumun ise david gilmour'un albümdeki sololarının biraz isteksiz olduğudur. yani david gilmour'un gitar performansı diğer 70 sonrası pink floyd albümlerine göre biraz zayıftır diyebilirim. albümü roger waters'ın solo albümü olarak çıkamamasının sebebi de pink floyd'un plak şirketiyle olan sözleşmesi ve bu sözleşmenin albüm yapacaklarında tahaddüt vermesidir. yeni bir pink floyd albümü yerine çıkacak yeni bir roger waters solo albümü plak şirketinin ilgisini çekmemiştir.

    albüm büyük grup içi huzursuzluklarla dolu kayıt döneminden sonra çıkar. ancak david gilmour basında albümün roger'ın bebeği olduğunu ve içinde sadece 4 şarkının iyi olduğunu söyleyecek kadar ileri gider. ilk defa pink floyd turneye çıkmaz. roger waters the pros and cons of hitch hiking, david gilmour da about face için stüdyoya girerler. ilerki yıllarda roger waters gruptan ayrılır ve konserlerde roger waters'ın bıraktığı pink floyd bu albümden hiç şarkı çalmazken, roger waters çıktığı solo turnelerde sık sık bu albümden şarkılara konserilerinde yer verir.

    sonuç olarak eğer albüm nasıl bir albümüdür diye bakarsak birçok olumsuzluğu içinde barındırsa da oldukça iyi bir albümdür. bu kadar yerdikten sonra albüm için iyi diyebilmem okuyanları şaşırtabilir. ama gerçekten iyi bir albümdür. roger waters diğerlerine pek fazla söz hakkı tanımasa da dehasını ortaya koymuştur. vokallerde de çok başarılıdır. örneğin the fletcher memorial home ve albüme ismini veren the final cut şarkılarındaki roger waters vokallerindeki duygu fırtınası dinlerken kolaylıkla farkedilebilir. konsept albüm olarak bakıldığında bütünlük tatmin edicidir. tabii albüm iyi olsa da pink floyd'un altın yılları olan 1973-1982 arasındaki 4 albüm kadar şaşalı değildir. zaten roger waters da bunu kabul eder.


    (roger waters - 12 Ocak 2011 21:27)

  • comment image

    sabah sabah bira açtıran albümmüş adama ben bugün bunu gördüm.
    çoğu kez bahsedildiği üzere her ne kadar roger waters'ın bireysel ego patlaması olarak görülse de pink floyd'un en bir güzel albümlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
    savaşın soğuk yüzünü,ölümü,çaresizliği acımasızca insanın yüzüne vururken kalbine de bir bıçak gibi saplar tüm bu kavramları.
    ağlamak ile gülümsemek arasında bir yerde bırakır da dönüp ardına bakmaz.
    öyle de bir şeydir işte.


    (everlasting fear - 10 Eylül 2011 11:50)

  • comment image

    pink floyd'un, 29 yıl önce bugün piyasaya sürülmüş, roger waters'lı son albümü. the fletcher memorial home albümün en güzel şarkısıdır.


    (fink ployd - 21 Mart 2012 12:08)

  • comment image

    turkce cevirisi:
    gözya$lariyla lekelenmi$gözlerin balik gözu merceklerin ardindan
    zar zor tanimlayabiliyorum bu anin zamandaki $eklini
    ve acik mavi göklerin yukseklerinde ucmanin cok uzagindayim
    döne döne a$agiya iniyorum yeryuzunde saklandigim delige
    eger a$arsan araba yolu uzerindeki mayinlari
    ve köpeklerle ba$eder ve soguk elektronik gözu atlatirsan
    ve eger delikteki ciftenin arkasina gecmeyi ba$arirsan
    cevir kilidin $ifresini ac gizli bölmeyi
    ve eger ben icerideysem söylerim sana duvarin arkasinda ne oldugunu
    orada buyuk sanrili bir cocuk var
    kapak kizlariyla a$k yapan
    merak ediyor yeni buldugun inancinla uyuyup uyuyamadigini senin
    biri sevebilir mi onu?
    ya da bu yalnizca cilgin bir du$ mu?
    ve eger gösterirsem sana gizli yuzumu
    yine de beni alikoyar miydin bu gece
    ve eger acarsam kalbimi sana
    ve gösterirsem zayif yanimi
    ne yapardin
    satar miydin öykunu yuvarlanan ta$a
    cocuklari alip göturur
    ve beni yalniz birakir miydin
    ve kaygisizca gulumser miydin
    bana fisildarken telefonda
    beni sepetler miydin
    yoksa eve mi götururdun
    göstermem gerektigi halde ciplak duygularimi
    parcalamam gerektigi halde perdeleri
    tuttum bicagi titreyen ellerimle
    hazirdim gercekle$tirmeye fakat tam o anda caldi telefon
    hicbir zaman cesaretim olmadi son darbeyi indirmeye


    (systemfailure - 21 Temmuz 2003 04:40)

  • comment image

    the wall da doğan, büyüyen ve en sonunda da duvarlarını yıkan pink in hayatının kaldığı yerden devamını ve ölümünü* anlatan albüm...
    kim ne derse desin, pink floyd'un en sıkı çalışmalarından biri ve roger waters'ın hikayeye son noktayı koyduğu albümdür. ilk elime geçtiği günden beri her şarkısını aynı keyifle dinlerim...


    (bigbrother - 18 Mart 2005 16:01)

  • comment image

    konusu çok cazip olan (hafızanın kurgusallığı, gerçeğin tartışılabilirliği ve buradan manipülasyona uzanan yol...) lakin genel kanıya uygun olarak etkileyici ve düşündürücü olmaktan uzak olduğunu düşündüğüm bir filmcik... senaryonun ve yönetimin ortak başarısızlığı söz konusu.


    (golgelerin gucu adina - 31 Mart 2005 21:39)

  • comment image

    gerilim dozunun ve teknoloji mucizelerinin minimumda tutulmasinin ozellikle tercih edildigini dusunuyorum. azinlik raporu ya da vanilla sky ile karsilastirilmamasi gereken bir film. konu olarak benzerlikler gosterseler de dilleri tamamen farkli. zira robin williams in basrolde oynamasi da filmin sukunetini onceden haber veriyor. nitekim williams'in filmde ucup kacmasi ya da janjanli kiyafetler icinde gezmesi komik olurdu. agir tempolu sayilsa da dusundurucu bir film. ozellikle "sin eater" kavrami cok iyi, keske biraz daha irdelenseymis dedirtiyor insana...


    (oridikgubidik - 16 Nisan 2005 05:35)

  • comment image

    annemin beni pink floyd'la tanıştırmak için yanıp tutuştuğu ama "acaba başlangıç için doğru albüm hangisi?" diye düşündüğü dönemde, sanırım klasik müziğe diğer pink floyd albümlerinden daha yakın olması nedeniye seçtiği ve 14. doğum günümde hediye ettiği, dinlediğim ilk gün roger waters'ın aslında şair olduğunu düşündüren, aradan yıllar geçtikten ve amerika ırak'a girdikten sonra en çocuksu ve duygusal halimle the gunners dream'in sözlerini okul panosuna yapıştıran velet olmamı sağlayan albüm. ayrıca, pink floyd'un gerçek anlamda pink floyd iken yaptığı son albümdür. (bkz: roger waters gitti pink floyd bitti)


    (the great gig in the sky - 18 Ocak 2006 13:45)

  • comment image

    bu albümün kapağındaki şekiller 4 madalyanın kumaş kesimlerinin desenlerinden oluşur.
    ortadaki sarı kırmızı cizgili olan; africa star'dır. kuzey afrikada savaşmış askerlere verilir.
    sağ taraftaki yeşil kırmızı çizgili olan; defence medal, 3 yıl orduda çalışanlara verilir.
    en soldaki bordo mavili; 1939 / 1945 star'dır ve ikinci dunya savaşında savaşmış tüm askerlere verilir.
    üst kısımdaki mor beyaz çizgili olan ise; distinguished flying cross olarak bilinen, üstün cesaret madalyasıdır.


    (chemical dependency - 2 Temmuz 2006 16:18)

  • comment image

    albüm hakkında kısa notlar:

    * album holophonic kayıt tekniginin kullanıldığı ilk albumdur.

    * "gunners dream" şarkısı ira'nın temmuz 82'deki iki bombalama olayı hakkındadır. bu tarihte ıra ilk olarak bomba yüklü bir araba ile hyde park'a dalmış, 4 atlı polis öldürmüş, 22 kişi yaralanmıştır. iki saat sonra regents park'ta "the royal green jackets " grubu konser vermekteyken sahnenin altına yerleştirilen bomba patlamış, 6 grup üyesi ölmüş 30 kişide yaralanmıştır. şarkının sözleri bu olaylara göndermeler yapar.

    * "two suns in the sunset " şarkısının davullarını nick mason değil andy newmark çalmıştır. nedeni şarkının sonundaki outro'da nick mason ne yaparsa yapsın roger waters'a begendirememiştir sonunda sikerler'i çekip stüdyoyu terketmiştir.

    * meddle albümündeki rüzgar sesi, dark side of the moon'daki ayak sesleri, saat sesi ve kahkahalar, wish you were here'daki radyo sesi, the animals'daki ulumalar, the wall'daki megafonlu konuşmaların bir kısmı ve kabus çığlıkları bu albümde aynen kullanılmıştır.

    * albumun çıkmasından sonra ekim 1983'de albümün tur tarihleri açıklanmıştır. lakin gilmour ve mason roger waters'la tur'a sıcak bakmamış ve final cut pink floyd tarafından hiç canlı çalınmamıştır.


    (chemical dependency - 2 Temmuz 2006 16:49)

Yorum Kaynak Link : the final cut