yaşar kemal'in hayatını aktaran belgesel. fragmanı çıkmıştır.

(dolaysiztumlec - 6 Temmuz 2018 16:46)

bugün vizyonda olduğunu öğrendiğim... izleme şerefine tek başıma nail olmak istiyorum, o kadar özel ki benim için. sadece fragmanını izlemek bile ağlamama neden oldu.

(melssawyer - 27 Temmuz 2018 19:04)

aydın orak'ın hazırladığı belgesel:

"cgv arthouse salonlarında! yaşar kemal'in daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış arşiv görüntülerinden, yüzlerce saatlik kaynaklardan derlenmiş ses kayıtlarından ve binlerce sayfalık dokümandan yararlanıldı. yaşar kemal efsanesi dev bir çınarın mücadelesi, edebiyatı, hayatı ve yüzyıla damgasını vuran olaylara karşı tavrıyla sinematografik bir anlatımla resmediliyor."

fragman için tıklayınız efenim.

(asiamaria - 28 Temmuz 2018 15:52)

youtube videolarından derleme yapılmış bir belgeselimsi. edebiyat, yaşar kemal'in en büyük özelliğiyken sadece siyasi ideolojisinin yansıtılması beni huzursuz etti.

(manuel muhendis - 31 Temmuz 2018 09:09)

bütün türkiye tarihini yaşayarak deneyimlemiş, akp de dahil bütün iktidarlara tanık olmuş ustaya ve onun siyasal duruşuna odaklanan belgeselde bir muhabbet havası var, galiba böyle de olması gerekirdi. başlarda kronolojik bir sıra izlememesine alışamadım ama sonradan yaşar kemal'in anıları, yaşadıkları serbest çağrışım yöntemiyle perdeye geldikçe bu yöntemin başarılı olduğunu düşündüm.

entelektüel, aydın tarafından şüphe olunmayacak yazarın, yeni bir dil yaratma vurgusu roman tekniğine dair fikir verirken tek parti öncesi-sonrası, 80 öncesi-sonrası yaşadığı baskılar, kuruluşundan beri garip bir ülkede yaşadığımızı hissettiriyor. iki anlamda da 'garip' olan insanımızı ve garip devletimizi onun ağzından dinliyoruz. o devlet o kadar garip ki, ülkesinin en büyük yazarlarından birinin ince memed eseri hollywood tarafından filme çekilecekken türkiye'de çekilmesine bir türlü izin vermemiş. bu bilgiyle beraber yaşar kemal'in sinemayla kurduğu ilişki, mesela yılmaz güney'i sinemamıza kazandırması da güzel anekdotlar olarak akılda kalıyor.

hem eserlerinde hem sözlerinde, en başta sıkıntı çeken insanı anlatıyor, dile getirmek, müdahale etmek istiyor. 90'ların cezaevlerindeki katliamlarında uzlaştırmacı olarak bir araya gelen orhan pamuk, zülfü livaneli ve yaşar kemal'i yan yana görmek iyi geliyor ve aziz nesin ile yaşar kemal'in 1 mayıs'ta kol kola yürürken "kafa-kol işçileri kol kola" dövizini görmek duygulandırıyor.

birçok şey eksik kalmış tabii, yönetmen de zaten bir söyleşisinde elinde 10 saatlik yaşar kemal belgeseli yapacak kadar görüntü olduğunu, teklif gelirse böyle bir belgesel serisi yapabileceğini, görüntülerden kendisine en çok dokunanları seçtiğini anlatıyor. yine de biraz uzun olması pahasına, gazeteci tarafına, ince memed'in yazılış sürecine daha çok değinilebilirmiş. ya da belgeselin isminde politik tarafına odaklanıldığını belli eden bir tercih yapılabilirmiş.

(cag disi bir uyumsuzluk delisi - 31 Temmuz 2018 21:33)

bugün izlediğim muhteşem belgesel. yaşar kemal'i az çok tanıyordum ve birkaç kitabını okumuştum ama bu belgesel ile onu daha yakından tanıma olanağı buldum. açıkçası hayat hikayesiyle, doğaya ve insana olan sevgisiyle beni kendisine hayran bıraktı ve bazı anlarda da duygulandırdı. büyük yazar ve ondan da öte çok büyük kalpli bir insanmış. "benim umurumda olan edebiyatım değil, namusum." ve "dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. kendi iyiliğine de baş kaldır.'’ diyor kendisi. ciddi anlamda bu belgeselle daha iyi anlıyorsunuz ki yaşar kemal insanlara farklılıklara saygı duymayı, insanlara karşı sevgiyi aşılamayı hedef edinmiş bir yazar. özetlemek gerekirse belgesel çok hoşuma gitti ve hayata bazı açılardan bakışımı değiştirdi diyebilirim. herkes mutlaka izlemeli.

(orhan43 - 1 Ağustos 2018 02:01)

film beni çok etkiledi. yaşar kemal'i çok seviyordum. şimdi daha çok seviyorum.

(zor bulunan bir tur kalp bitkisi - 4 Ağustos 2018 23:10)

böyle bir belgeselin vizyona gireceğini öğrendiğimde çok heyecanlanmistim.
ta ki, filmin 10. dakikasına kadar.

yaşar kemal kendini anlatiyor diye uzun bir röportajı vardır. zaten o röportajın kitabını alsanız, 2-3 saat elinizden bırakmadan okur, bitirisiniz. yaşar kemal'in ailesi van'dan çukurova'ya nasıl geldi, evlatlığı yaşar kemal'in babasını öldürdükten sonra, yaşar kemal neden işi kan davasına dondurmedi, nasıl
okudu,cukurova'daan sonra istanbul'a gelip nasıl yazar oldu, tilda ile ilişkisi vs...
filmde de bu röportajdan yararlanılmış. yararlanilmamasi anlamsız olurdu ve tabi ki filmin senaryosu bu röportaj degil. ancak filmin ilk yarısinda bu röportajın dışında, daha önce bilmediğim bir şey öğrenemedim.

yaşar kemal'in kitaplarını da okudum ve hala okuyorum, yaşar kemal hakkında da çok belgesel izledim. bu filmin benim yaşar kemal hakkında bildiklerimden daha fazlasını anlatacağını ummuştum. oysa ilk yarısına bile zor tahammül edip, salondan çıktım.
yaşar kemal'i yeni nesile tanıtmak misyonu olan bir film gibi. bazı noktalarda da coşkuyu vermiş, ajitasyon yapmış.

o kadar iyi hayat öyküleri çekiliyor ki artık, bu işin formülü belli. madem kurguda bir dış ses anlatıcısı ve eski görüntüler var, o zaman hem anlatılan metin, hem de kurgu niye bu kadar sıkıcı?
spielberg'un biyografisini izledim, üstelik de tv'de izledim. bı dakika yerimden kalkmadim. bence yaşar kemal'in hayatı da kişiliği de spielberg'den daha renkli. neden elde bu kadar zengin bı malzeme varken ortaya bu kadar tatsız tuzsuz bı iş çıkmış, bilmiyorum.
daha iyisi olana kadar elimizdeki bu sanırım.

(frombillericay - 12 Ağustos 2018 14:06)

yaşar kemal efsanesi denilen belgeselimsiyi maalesef üzülerek izledim.
belgeselde ne anlatılanı, ne anlatılmak istendiğini anlamadım, çünkü anlattığı birşey yok.
çoğunluğu youtube'dan indirilmiş yaşar kemal konuşmaları alakasız bir şekilde arka arkaya konulup adına belgesel demişler.
hiçbir prodüksiyon yok. bir ara yanımda ki arkadaşım "ben konuşmaları anlamıyorum, sağır mıyım acaba" dedi. ben de konuşmaları anlamıyordum ama büyük çoğunluğunu zaten sosyal medyadan izleyip dinlemiştim. ses çok kötü, hiç olmazsa bir altyazı yazsaydınız. ona bile zahmet edilmemiş. youtube'dan indirdirilen görüntülerin edius'ta birleştirip yönetmen olmak bu kadar kolaymış.
kurgusu insanın ruhunu sıkıyor. bitse de gitsek dediğim bir film izlemiştim yıllar önce, bu ondan da beterdi. demek ki beterin beteri varmış.
yönetmen, yaşar kemal isminin insanlar üzerindeki duygusunu sömürmüş.

"asfaltı biz bulduk yamayı türkler buldu" diye bir söz var. belgesel baştan sona yama. ordan bir video, burdan bir video, şurdan bir video koyayım. 2 saate tamamlamak için de şu konuşmasını da baştan sona vereyim süre uzasın mantığı güdülmüş.

5-10 dakika izleyince acemi birkaç öğrenci projesi zannettim.

bu kadar rezil bir yapım (yapım demeye de dilim varmıyor ya) izlememiştim. umarım bir daha da böyle bir felaketle karşılaşmam.

ayrıca romancılığına değinilmemiş. daha çok siyasi duruşu üzerinden, hangi mahkeme neyle suçlamış konuyu izleyiciye anlatmadan , sadece mahkemen çıkış görüntüleri şak diye verilmiş. ama yaşar kemal'in siyasi duruşu da anlatılamamış.

çocukluğuna dair ayrıntı yok, baştan savma bir iki hikaye anlatılmış. kurgu mantığına göre, siyasi konular sona alınmalıydı.

aklı olan gitmesin. 2 saat sinemada oturmak yerine kendine bir iyilik yapıp yaşar kemal kitabı okusun yaşar kemal için daha fazla iyilik yapmış olur.

(duzamele - 13 Ağustos 2018 19:13)

ilk okuduğumda benim için bambaşka bir dünyanın kapılarını aralayan yaşar kemal'in hayatına dair diye heyecanla gittiğim ama maalesef hayal kırıklığına uğratan belgesel. denildiği gibi videoların birleştirildiği bir öğrenci projesi gibi olmuş. yaşar kemal elbette siyasi bir insan, eserlerinde bir şey anlatmak derdi var ve bundan ayrı düşünülemez. ama bu edebi yönünün geri plana atılabilecek önemsizlikte olduğu anlamına gelmiyor. yaşar kemal'i efsane yapan edebiyatıdır. ama maalesef bunu yansıtamamışlar. üstelik siyasi yönü de o kadar dağınık anlatılmış ki elde ne varsa arda arda eklenmiş gibi. bunu yaparken belli bir odak etrafında yapmamışlar. ellerinde olan görüntü ve röportajların odağına göre hareket etmişler gibi. yaşar kemal gibi bir isme dair çok daha fazla belgesel ve film yapılmalı elbette. ama zaten sevenleri ne olsa izler mantığı ile yapılması oldukça çirkin olmuş. üstelik mahkeme sahnelerinde ki müzik seçimleri olsun konuşulan arkadaşlarının tamamen boş ve alakasız konuşmaları olsun sıkıcı bir ürün olmuş.

her şeyden önce yaşar kemal gibi en sıradan insanı bile derin bir karakter olarak anlatabilen bir insanın bu kadar estetikten uzak ve yüzeysel anlatılmasını oldukça üzücü buldum. içimdeki yaşar kemal hevesini bile kaçırmayı başaran bu belgeseli yapıp bir de vizyona sokma cesareti gösterenleri esefle kınıyorum.

(cani sikilan insan - 19 Ekim 2018 02:19)