The Reality of Me (TROM) ' Filminin Konusu : The Reality of Me (TROM) is a movie starring George Carlin, Richard Dawkins, and Aubrey de Grey. From The Big Bang to The Monetary System, Religion, Human Behaviour, War or Slavery, to a new Global Social System, TROM Documentary...
Samadhi Movie. Part 2. It's Not What You Think(2018)(9,1-61)
Inner Worlds, Outer Worlds(2012)(8,7-1419)
Samadhi(2017)(8,7-221)
bilimsel yöntem'i esas alan bir bakış açısı ile evreni, insanı, doğayı, toplumu ve günümüzde içinde bulunduğumuz hayat tarzını akla gelebilecek tüm yönlerden, herkesçe anlaşılabilir olması için basitleştirerek ele almaya çalışmış bir belgesel serisi. yaklaşık 12 saatlik videolar bütününden oluşuyor. videolar henüz birkaç gün önce yayına girmiş ve çok az duyulmuş durumda, ancak şimdiye kadar izlediğim ilk birkaç videodan izlenimle üzerine çok emek verilmiş ve yayılması/tanıtılması gereken bir belgeseller bütünü olarak duruyor.gerekli linkler:http://www.tromsite.com/http://www.youtube.com/user/tromdocumentaryhttp://twitter.com/tromsite
(911 turbo - 11 Ocak 2011 03:36)
bir ara türkçe altyazı eklemeye kalkmıştım bunun sitesine. trailerdan başlayayım dedim, nasıl olsa 5 dk. ulan, titizliğim ve insanlığa faydalı olma arzum yüzünden o 5 dk.lık trailer çevirisinin 3 saat sürmesini bırak "oh bitti lan" dedikten sonra yükle butonuna basmam ve tüm çevirdiklerimin silinmesi ile beni deli etmiş olan sitedir. yine de 12 adet belgeseli çevirecek babayiğitlere selam olsun. "evrim çöktü de aman" diye dolanan sızıntı tosuncuklarına laf anlatmak yerine bu serinin evrim ile alakalı kısımlarını izlettirebilirsiniz.edi : gaza gelip 3.37'ye kadar cevirdim traileriedi2 : gaza devam, 7.00'ye kadar ok.
(sivil - 12 Ağustos 2013 22:46)
bir kafa karışıklığı hikayesi. onun hikayesi ya da onların. iki arada bir deredelik. mavi kahverengi lekeli bir ayakkabıcı önlüğü… bir bavul bir de iri çocuk. yaz kış bere takan bir çocuk. ona sen dragomir'i oynayamazsın demişler. neden? irisin ya! sahi ya dragomir kim? bavula saklanmış bir gölge. masum bir palyaço. acınası. aşık. titrek. kayıp. "ben artık dragomir olmak istemiyorum", diyor. "yeter bıktım senden". ama anlatıyor. başka çaresi de yok sanki. belki hikayesini onu tanımayan insanlara anlatırsa sıyrılabilir kendinden ya da dragomir’den.bir de florence var. bir ütopyanın sığınmacısı. yukarıda ama aşağıda. özgür ama sıkışmış.göçmenler... adı geçen ama hikayesi unutulmuşlar... onlardan bahsetmemek haksızlık olur değil mi?oyunun adı "masanın altında". yanlış çevirmişler. aslı "masanın altında kış". o yüzden bir bere takıyor. yalancı! söylesene korktuğunu güneşten. o yüzden saklandın değil mi bu rutubetli, havasız sahneye ya da masanın altına.bir oyuncunun hikayesi. bize sahnede nasıl kendin olmaman gerektiğini anlattılar yıllarca. halbuki o kendi olmak istiyordu. bazen othello, bazen treplev. başarabilecek mi ? belki de sadece denemek istiyor. o zaman sen de yoksul tiyatrosu yap. şimdi yaptığın gibi. doğru aslında sen böyle olmasını istemiştin. grotowski'nin şemsiyesine sığınma ! naif züppe seni. yıllardır çalışıyor. hiç bitiremedi. kelimeler var tanımlanamayan. biri de trom. florence soruyor. o da susuyor. konuşulması gereken zaman var bir de susulması. ama o bunu bilmiyor. geveze! kendine de anlatamamış ki yıllarca. dinliyoruz."bu metinle alakalı bir şeyler yapmak benim için bir takıntı oldu artık. dile kolay 6 sene oldu. 6 sene! sanırım ben bu oyunu hiç oynayamayacağım.""bu konuda biraz kafam karışık. zaten benim kafam her konuda karışık. aslında biliyorum bu kafa karışıklığının sebebini. iki ismimin olması! evet, iki ismimin olması. siz siz olun çocuğunuza iki isim koymayın. olur da böyle bir hata yapacak olursanız iki farklı imgeyi döktürmesinler bir zahmet."dedim ya bir kafa karışıklığı hikayesi. dragomir’in konağında, dedesinin ceketinde, annesinin bavuluna sıkıştırdığı zeytinyağlı sabun ve kekik kokusuyla yıkanmış bir hikaye. köyde ve şehirde, masanın altında ve üstünde. daktilonun sesi karışırken ayakkabı tokmağına…topor bir fabl yaratmıştı. bizimkisi ise bir serzeniş. bir kopuş. hadsiz bir sendeleme, akşam vakti annenin sokağı inleten "hadi eve“ çığlığıyla, şehrin kaldırımları arasında…bir oyun. duş aldıktan sonra çorapla zemini ıslanmış banyoya girenlere ya da üst düğmesi kopmuş gömleğe kravat takmaya çalışanlara biçilmiş...
(turlupin - 20 Ekim 2015 17:23)
masanın altında biriken notların bir bavul yalnızlığa sığma poetikası. güneşi tanımayan ama isteyen gözlerinin othello bilincinde aklınamütenahi yüz hatları titrek. biraz yeraltından notlar, son sahnede de biraz tehlikeli oyunlar. kendine inancı vakitsiz tahrip edilen bir yaşam tragedyası. güneşsizlik inancını kaybetmiş; florence'li çıkmaz sokaklar düşüncelerin hakikatli hayalperestliğinde imgelenmiş. kapı numarası zeytinyağlı sabun.
(sahafistan - 9 Nisan 2016 23:39)
roland topor'ın "masanın altında" adlı oyunundan yola çıkarak sahnelenmiş bir seyyar sahne oyunudur. (hakan emre ünal)'ın tek başına oynadığı oyun... ne diyeyim? çalışılmış. iyi çalışılmış. samimi. temiz bir oyun. tiyatro sever dostlar görsünler. kıymetli bir gösteri.. edit: hede
(irazaynuyo - 22 Aralık 2016 21:30)
hakan emre ünal’ın tek başına sahnelendirdiği 90 dakikalık tek perdelik oyun. kendisini büyük bir arkadaş grubumuzla dün akşam izleme şansımız oldu. oyunun başladığı andan itibaren sonuna kadar hiçbir saniyesinde sıkılmadık. tempo yüksek, diyaloglar akıcı. bir 90 dakika daha olsa kesinlikle izlenirdi. tek kelimeyle muhteşemdi. karakter geçişleri, espriler, diyaloglar... drogomir’in naifliği, florence’ın jestleri, anlatıcının iki ismi olduğu için kafasının hep karışık olması...japon bahçesi, makaralar ve o düğme... çok sürprizli çok keyifli bir oyundu. oyun bitiminde salondaki herkes yüzünde kocaman bir gülümsemeyle tiyatrodan ayrıldı, arkadaşlarla da gece boyu oyundaki diyalogları birbirimize anlatıp güldük, zamanınızı ayırıp mutlaka gidin.
(roo - 16 Şubat 2018 21:04)
başarılı bir oyuncunun oynadığı, rezil bir oyun.hani çok derin olduğu düşünülen ama aslında içi boş olan sözler, yapıtlar vardır ya, bu da onlardan. tiyatronun hiçbir unsurunun kullanılmadığı, boğucu, akıcılıktan uzak bir oyunumsu.. oyuncu her şeyini veriyor ama oyun o kadar rezil ki ileri gitmiyor. kişisel önerim, gitmeyin. ciddi zaman kaybı.
(bos gezenin hos kalfasi - 30 Eylül 2018 00:26)
"hakan emre mizahı diye bir şey var" dedirten oyun. dupduru, sıcacık, tertemiz. bazen düşecek gibi oluyorsunuz hoop tekrar içine alıyor. ben iki kez izledim, ikisinden de aynı şekilde keyif aldım. uzun ve analiz içeren bir dramaturg yorumu yazmak istedim ama dramaturji bilgim yetmedi. siz o şekilde yazmışım gibi hayal edin.*
(would you erase me - 18 Şubat 2019 13:18)
Yorum Kaynak Link : trom