sırf michael caine'in olağanüstü güzel aksanını duymak için dahi hiç sıkılmadan izleyebileceğim filmdir.

not: tabi ki 1971 yapımı ilk filmden bahsediyorum.

(kemalisturk1919 - 10 Mayıs 2010 12:31)

rachael leigh cook un oynadigi ve sorunlu bir kizi canlandirdigi film

(down - 18 Aralık 2002 22:36)

- intikam hiçbir işe yaramaz carter
- yarar!

(sarge - 5 Ocak 2003 13:23)

(bkz: from rusholme with love) (bkz: soundtrack)

(bleda - 26 Şubat 2003 23:51)

kiralık katil ve katillik ortamlarını anlatan, hırsız-polis-mafya kıwamında bi film... jack carter dindirilmez bi karizmatiktir, olaylar gelisir...

70'lerde michael caine'in oynadığı bu filmin yeniden çevriminde sylvester stallone oynamış, ben filmi umutla bekliyorum, -ki trailer'inden umutlandım ve sevdim tarzını- stallone'da kıwamda görünüyor filmde...

(cyrano - 31 Ekim 2000 03:02)

çok kaliteli film. michael caine'i bir kez daha hayranlıkla izledim. ancak o son sahne yakışmadı reyize.

ayrıca şu ingiltere'nin havası ne olacak be arkadaş. film temmuz-eylül arasında çekilmesine rağmen hava hep kapalı. millet paltoyla dolaşıyor.

(efreet sultan - 6 Haziran 2012 02:46)

(bkz: what would jesus say)

(zeenogr delorange - 16 Eylül 2003 17:29)

ilk filmin afi$i bile aynen korunmu$tur, stallone gudubetinin oynadığı remake olanında..

(lem - 23 Eylül 2003 12:42)

müziklerini roy budd'ın yaptığı film. açılıştaki müzik içerdiği klavyeyle elektronik müzik tutkunlarını çılgına çevirecek nitelikte bir çalışmadır.

(goddard - 23 Eylül 2003 21:17)

filmin sonuna kadar tahammul edenlerin, gosterdikleri dervis sabrindan oturu hakketikleri odulu son sahnede aldiklari film. ayrica sylvester stallone malini bu filmde dusunemiyorum bile. ayrica ingiliz oyun yazari john osborne da kotu adam rolundedir. filmdeki sarisin kari da peter sellers'in ikinci karisidir.

(hemingway - 23 Ocak 2004 21:12)

http://dotwatch.tumblr.com/…/69533445038/get-carter

(my jekyll doesnt hide - 10 Aralık 2013 12:27)

1971 mike hodges yapımı michael caine'in sahne aldığı, soundtrack'ı yurdumuzda mr.carter adlı bir radyo programına sebebiyet veren kült film. (bkz: cem aydın)

(dilruba - 28 Nisan 2004 00:26)

(bkz: get carter before he gets you)

(sayisal loto talihlisi - 13 Nisan 2014 20:43)

son zamanlarda abd kanallarinda donen carter mario sahsinin avukatlik burosu reklam slogani

(rain y - 3 Ekim 2004 04:28)

sadece henüz adi anilmamakla beraber mickey rourke un kötü adam karizmasi, michael caine in, cape fear in remake inde de robert mitchum ve gregory peck le denenen ayni adam/farkli rol kombininde görünmesi ve daha sonrasinda vanilla sky da da kullanilacak , jack carter in evde partiye davetsiz giris yaptigi sahnede calan sarki ile akilda kalan film.

edit: sarki adi from rusholme with love

(my jekyll doesnt hide - 13 Mart 2005 19:10)

michael caine ikinci versiyonda da başka bir rolde oynamıştır. o kadar garip değil aslında ama şimdi birden garip geldi.

(kitkat - 28 Ekim 2001 21:31)

30lar ve 40ların amerikan film noirları, suç filmleri büyük depresyon döneminde artan suç oranıyla etrafa yayılan gangsterlerin mitleştirilmesi ama aynı zamanda bu yaşam biçiminin ahlaki bir biçimde yargılanmasıydı. high sierra'ya, white heat'e, ne bileyim bilimum ganster ve heist filmine bakın, finalde trajik gangster karakteri hep ölüme mahkumdur. tümü günahla geçmiş yaşamları son bir umut uğruna ve bir arınma ümidiyle sona erer, ceza kesindir; arınma karaktere kalmıştır.

sonra bu suç filmi janrı fransaya geçti, 1950ler ve altmışlarda çekilmiş ilginç suç filmlerinin neredeyse hepsi fransadan. jean pierre melville ve jules dassin'ın başı çektikleri bu janr filmleri amerika'dan gelen hikaye formatlarını birebir almakla beraber, bu filmlere holivud'un sahip olmadığı bir derinlik ve boyut katıyorlardı. o filmlerin çoğunlukla farkında olmadan ucundan sezdirdiği bir şehir romantizmini, yalnızlık temasını ön plana çıkarıp, suç filmi janrının şiirsel ve karaktere dayalı yönünü ön plana çıkarmayı tercih ediyorlardı. les samurai'yın alain delon'unun yaşadıkları irving lerner'ın murder by contract'inden çok mu farklıdır? ama melville les samurai'da film noir formatından camus'nün bile gıptayla bakacağı etten kandan bir yabancı portresi çizer; ama bunu sosyolojik veya felsefi bir hedefle değil, şiiri hedefleyerek yapar; bir yabancının, bir garibin göçüp gitmesidir onun için önemli olan.

sonra altmışların sonu ve yetmişlerde film noir janrı garip bir dönüşle tekrar holivudun eline geçiyor. (tamam get carter holivud değil ama idare ediverin işte). ve bu sefer ki geçişte film noir felsefi ve sosyolojik sorularla uğraşan bir janra dönüşüveriyor. alın size point blank misal. adı bile anılmayan bir firmaya karşı mücadele veren bir adamın filmi bu. hiyerarşide yükseldikçe yükseliyor ama sorumluyu bir türlü bulamıyor. zira firma aslında kendi kendini yönetiyor, insanlar firmayı değil, firma insanları yönetiyor. filmin finali de anlamlı: en sonunda istediği paraya ulaştığında filmin kahramanı walker parayı almak yerine karanlığa, gölgelere kaçıyor, ortadan kayboluyor.

get carter'ı da bu minvalde değerlendirmek gerekiyor. yani soyut yetmişler suç filmleri kategorisinde. doğduğu ve büyüdüğü şehre kardeşinin katilini bulmak için gelen michael caine'in hikayesi anlatılıyor. caine şehirden uzaklaştan sonra büyük şehirde suç dünyasına girmiş, kiralık katil olarak çalışmaya başlamıştır, doğduğu şehire döndüğünde kardeşinin katilini ararken karşısına çıkan ufak şehir mafya bozuntularıyla uğraşırkenki hali insana point blank'in walker'ını uğraştıran bürokrasiyi hatırlatmaktadır. tamamen birbiriyle bağlantılı, organize suç dünyası ve bu dünya içindeki rekabet, duyguların yer sahibi olmadığı tam bir serbest piyasa dünyasıdır. kendisinin de içinde bulunduğu bu dünyanın kural ve kaidelerini kişisel intikamı için bozmaya çalışır caine; bu açıdan finalde çok anlamlıdır.
film hakkında supoylır vermeden daha fazla yazmak istemiyorum ama üzerinde uzun uzun, güzel güzel tartışılası bir başyapıt get carter. orjinali tabii.

(caponsever - 30 Eylül 2005 05:25)

amerikan fil noir tarzına el atıp yeni bir al pacino olma hevesine düşen stallone nin berbat hale getirdiği ilm. ama yaşına rağmen iyi dövüşüyor hala o ayrı.

(fortuneteller 657 - 4 Aralık 2005 14:51)

1971 yapımı orjinali hakkında imdb'de "one of the best british films ever made" yazar, "yapılmış en iyi ingiliz filmlerinden biri". gerçekten öyledir, sonunda anlıyorsunuz.

dip not: holivud uyarlamasından uzak durun.

(anoktale - 27 Şubat 2006 21:46)