Süre                : 1 Saat 41 dakika
Çıkış Tarihi     : 02 Aralık 2016 Cuma, Yapım Yılı : 2016
Türü                : Drama
Taglar             : emek,inşaat sahası
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  Nar Film , Istanbul Digital
Yönetmen       : Kivanç Sezer (IMDB)
Senarist          : Kivanç Sezer (IMDB)
Oyuncular      : Menderes Samancilar (IMDB)(ekşi), Musab Ekici (IMDB), Kubra Kip (IMDB), Tansel Öngel (IMDB), Cüneyt Yalaz (IMDB)(ekşi)

Babamin Kanatlari (~ My Father's Wings) ' Filminin Konusu :
Uzun yıllar inşaat işçisi olarak çalışmış İbrahim (Menderes Samancılar), vücudunda kötü huylu bir tümör olduğunu, fazla bir ömrü kalmadığını öğrenir. Kendisinden çok uzakta, Erciş'te yaşayan ailesinin yanına gitmeyi istemektedir. Yeğeni Yusuf (Musab Ekici) ise bir an önce büyük paralar kazanıp yükselme hırsıyla dolu yine bir inşaat işçisidir. İbrahim geçmişini ve içinde bulunduğu durumu sorgulayıp, ailesine nasıl bir gelecek bırakacağını düşünürken, Yusuf bu durumu anlamaktan çok uzaktır. İş kazaları üzerine gerçekçi değerlendirmelerde bulunan Kıvanç Sezer'in ilk uzun metrajlı filmi Babamın Kanatları, dünya galasını Uluslararası Karlovy Vary Film Festivali'nde yapmıştı. Adana Altın Koza Film Festivali'nde de toplam 7 ödül kazanmıştı.

Ödüller      :

SIYAD Turkish Film Critics Association Award:Best Actor


  • "aslında bir üçlemenin ilk filmiymiş. ikinci filmde evi satın almaya gelen çift, üçüncü filmde de müteahhit filmin konusunu oluşturacakmış."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu yılki adana uluslararası film festivali'nden veriken 18 ödülünü yedisini kazanarak festivale damga vuran film.

    siyad en iyi film ödülü: 'babamın kanatları' (kıvanç sezer)
    en iyi yardımcı erkek oyuncu: musap ekici (babamın kanatları)
    en iyi yardımcı kadın oyuncu: kübra kip (babamın kanatları)
    en iyi müzik ödülü: bajar (babamın kanatları)
    en iyi kurgu ödülü: umut sakallıoğlu (babamın kanatları)
    tarık akan en iyi erkek oyuncu: menderes samancılar (babamın kanatları)
    yılmaz güney ödülü: babamın kanatları


    (berci kristin - 28 Eylül 2016 13:49)

  • comment image

    yonetmeni ile birlikte feriye sinemasi'nda izledigim film.
    insaat iscilerinin calisma kosullarini, yasam sartlarini ve turkiye portresini bizlere gostermeye calistigi ve de pek hos olmus film. filmdeki beylikduzu goruntuleri epey iyiydi. etrafimdakilere beylikduzunu gosterip, iisn hic de iyiye gitmedigini anlattigimda anlayamiyorlardi. umarim filmi izletebilirim de biraz ayilirlar. hay ben sizin rayda temel rezidans hayalinize diyebilirim. neyse,

    film sonrasi sordugum soru; filmi kime hitaben cektiniz? yani bir olup birlik olamayan proleterya icin mi yoksa iktidari elestirmek icin mi?
    cevabi; insanlik onuru icin.
    gayet yerinde bir cevapti.


    (ykyt - 6 Ekim 2016 00:57)

  • comment image

    ortaköy feriye'de, yönetmen kıvanç sezer'in de katılımıyla izlediğim über film.

    benim açımdan film sürprizlerle doluydu. teaser da çalan türküyü söyleyenin o kişi olduğunu bilmiyordum açıkçası. görünce baya bi şaşırdım diyebilirim.

    hele bir kaç espiri vardı efso...malum şahsa bir kaç gönderme (fıtrat mıtrat...) de içeriyordu ve çiğ durmuyordu aksine çok yerinde bir göndermeydi. cuk diye oturmuş yani.

    mekan seçimi haricinde, müzikleri, lafları, ağız/şive, çekilen halayları ve bir çok kültürel ögesiyle çok gerçekçiydi ve beni kürt olduğumdan utandırdı doğrusu. filmden çıktıktan sonra "ulan ben nasıl kürtüm mınakiii" dedim kendi kendime. ne detaylar varmış meğer...

    film sonrası söyleşiden aklımda kalan en önemli şey şu oldu: disk ve diğer işçi sendikalarıyla anlaşıp, türkiye'nin her yerinde, filmi işçi sınıfına özel toplu gösterime sunmak gibi bir projeleri varmış. eğer bu olursa insanlık onuruna ulaşamasa bile, türkiye'deki işçi sınıfına ulaşmış olması bakımından büyük önem taşır. zaten adamların/kadınların belki sinemaya gidecek vakitleri bile yok, bu olursa hakikaten şükela olur.

    sormayı unuttuğum bir soru vardı, bari buradan sorayım bir cevaplayan olur belki. kıvanç sezer bundan sonra bu tarz, işçi sınıfının dertlerini, sorunlarını anlatan, çoğunlukla alt ekonomik sınıfa mensup bireylerin yaşamlarını betimleyen filmler yapıp türk sinemasının -abartırsak- ken loach'u mu olacak? yoksa farklı alanlara mı kayacak?

    özetle, izleyin izlettirin kardeşim. inşaat sektöründe, iş cinayetlerinde ne tür hukuksuzlukların, dalaverenin döndüğünü herkes bilsin.

    ayrıca son olarak şunu da dipnot olarak düşmek isterim. evet, lanet olsun ki inşaat sektörü ekonominin lokomotifi haline getirilmiş durumda ve yönetmen kıvanç sezer'in, filminde kürt bir ailenin üzerinden bu sorunun anlatılmasını tercih etmesinden anladığım, bu lokomotifin çarklarını döndürenlerin de kaçınılmaz olarak alt gelir grubuna mensup kürtlerin olduğu.

    yolu açık, gişesi bol olsun...

    edit: imla


    (gerlegeksan - 8 Ekim 2016 16:38)

  • comment image

    aslında bir üçlemenin ilk filmiymiş. ikinci filmde evi satın almaya gelen çift, üçüncü filmde de müteahhit filmin konusunu oluşturacakmış.


    (ozenti filozof - 28 Kasım 2016 20:33)

  • comment image

    “bağırsam ne yarar, nasılsa duymazlar
    ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm
    içimde cesetler ve daha ölmemişler var”*

    işçi ölümlerinin son 15 yılda iktidarın en ufak bir çözüm yolu üretmeden artmaya devam ettiği, çözümü bırakın üstünün türlü şaklabanlıklarla örtülmeye çalışıldığı, dönemin başbakanı tarafından bu işin fıtratı olduğu söylendiği ülkemizde bu önemli konunun sanatın ve sinemanın alanı olmaması beklenemezdi zaten. kıvanç sezer ilk filminde işçi ölümleri gibi gerçekleştikten iki gün sonra toplumsal hafızanın derinliklerine gömülen bu acı olaylar için çektiği babamın kanatları ile cesur ve önemle bir işe imza atıyor.

    antalya altın portakal film festivali'nden ve altın koza'dan ödüllerle dönen filmin aldığı en anlamlı ödül sanırım adana'da aldığı yılmaz güney ödülü. keza filmin insanı ürperten gerçekçiliği ve toplumsal yönü ile izleyiciye yılmaz güney sinemasını hatırlatıyor. tabi bu sadece bir hatırlatma. zira inşaat kazalarını, işçi ölümlerini ve "türkiye ekonomisinin lokomotifi" inşaat sektörünün "çok değerli" bir bölümü olan işçilerin çalışma şartlarını son derece realist bir şekilde gösterirken, olayın kültürel yönünü biraz karikatürize bir biçimde ele alıyor. laz müteahhit resul ve kürt işçiler hepimizin öyle ya da böyle tanık olduğu figürler. durumun kültürel yönüne baktığımızda kıvanç sezer'in senaryoda biraz zayıf kaldığını kabul etmek zorundayım. elbette bunda yönetmenimizin ilk filmi olmasının yanında, kürt halkından çıkmamış olmamasının ve inşaat sömürüsüne biraz dışarıdan bakmasının da etkisi yüksek.

    içinde çekilen halaylar, ibrahim'in kızının çizdiği resimler ve yusuf'un naif hayalleri dışında filmin içinde bir umut kırıntısı yok. kuşlar ve inşaat işçileri metaforu, horoz dövüşleri, kuşların satılması senaryodaki güzel detaylar. yanılmıyorsam yusuf ve nihal'in otobüs sahnesinde, yusuf'a çarpıp nihal'e yaklaştıran kıvanç sezer'in cameo'sunu görüyorz.

    menderes samancılar olağanüstü bir oyunculuk sergilemiş. ne kadar büyük bir oyuncu olduğu tartışılmayacak bu büyük usta, her bir saniyede insanın içine işleyen bir performans ortaya koyuyor. yardımcı rollerdeki musab ekici ve kübra kip de iyi oyunculuklarıyla sinemaya çok yakışmışlar. menderes samancılar ve musab ekici'nin karşılıklı oynadığı sekanslar, amca-yeğen ilişkisi, görmüş geçirmiş ve kimseye inancı kalmamış amca ve daha yolunda başında büyük hayalleri olan kürt genci harikaydı. filmin gizli kahramanı resul rolündeki tansel öngel. ister istemez aşina olduğumuz laz müteahhit, karadeniz şivesini duyduğumuz anda gelen gülme isteği ve meşhur fıtrat kelimesini hatırlamaması çok güzel ayrıntılar.

    etnik rock grubu bajar'ın film için hazırladığı müzikler muhteşem. boğaziçi gösteri sanatları topluluğu'ndan kötü bir şey çıkmaz zaten. vedat abi* ellerine sağlık.

    kıvanç sezer'e bu kadar önemli ama ötelenen bir konuda yazdığı senaryo ve çektiği film için teşekkür ederim. umarım babamın kanatları toplumsal hafızamızda bir yer edinir. son olarak konu ile ilgili ismail saymaz'ın yeni çıkan kitabı fıtrat'ı okumanızı öneririm.


    (darth werther - 1 Aralık 2016 18:52)

  • comment image

    film çok rahatsız edici çünkü çok gerçek. oturduğunuz evlerden, çalıştığınız plazalardan rahatsız edecek sizi. türkiye'yi "zenginleştiren" inşaatların asıl kahramanlarının buruk öyküsü... izleyiniz, izlettiriniz.


    (marikiz - 3 Aralık 2016 16:35)

  • comment image

    inşaat sektöründeki emekçi sömürüsünü anlatıyor.

    öyle bir sektör düşünün ki, ortaya çıkan ürün fahiş fiyatlara satılıyor ama emekçinin maaşları bir türlü denk getirilip ödenemiyor. hep bahaneler, bahaneler... öyle ki 40 yılını deviriyor adam ama sosyal güvencesinde yeterli iş günü ödenmemiş. hastalanıyor, çalışmaması gerek ama mecbur kalıyor. hani bazı karakterler o kadar çaresiz yazılır ki senaryoda, şöyle bir sorgularsın o an endişelenirken "bu gerçek olabilir mi, bu kadar kendimi harap etmeme değer mi" diye. evet, kardeşim. değer. çünkü bu gerçek. 40 yıl çalışsan da ne uzar ne kısalırsın. can güvenliğin yoktur, düşer ölürsün. onda da patron seni kabahatli çıkarır, şöyle beyaz bir zarfı hafif bombeli yapacak kadar bir miktar para lütfeder yakınlarına. ölmek zor, gözün açık gidersin. hadi şansın yaver gitti ihtiyarlayana kadar çalışma fırsatı elde ettin; bu sefer de bu meslek seni kanser eder öldürür.

    ya en acısı da, tüm bu zor şartlara ulaşamayacakları hayalleriyle katlanmaları. yeğen, bu işte yükseleceğini umuyor. umut fakirin ekmeği... amcası gibi olmayacakmış. kendisi aynı hataları yapmayacakmış. peh! amca desen, onun rüyalarına ailesiyle yaşadığı, yaptıklarına benzer evler giriyor. ama kendi evi van depreminde yıkıldığı için sığıntı gibi yakınlarının yanında kalıyorlar. iki karakter. ve sanki karakterlerden biri 40 yıl öncesi, biri 40 yıl sonrası.

    yusuf karakteri ilginçti. okumamışlığın verdiği eziklik her fırsatta "he he, bunlar okul okumaya benzemez" şeklinde dilinden dökülüyor . inşaat işçiliğinden basamakları tırmanarak patronluğa ulaşacağını sanacak kadar hayalperest. amcasının nasihatlerini sallamıyor ama taşeronla avans anlaşmasında gördüğümüz üzere kandırılması işten bile değil. küpe özentiliğini de kız söylemese sürdürecekti. onun bu halleri insanda, antipatiyle karışık acımaya neden oluyor. en sonunda da hoşgörüyle gülümsüyorsun onun sahnelerinde.

    ve menderes samancılar... adam oynarken devleşmiş. ondan başkası veremezdi bu rolün hakkını. her bir bakışı, o omuzlarındaki düşüş ve yenilgi hissi, ailesine özlem, geleceğe dair belirsizlik... üstelik bunu vıcık vıcık duygu sömürüsü olmadan veriyor seyirciye. off be üstad, büyüksün!

    yukarıda bir yerde de yazmıştım, üçleme başlangıcı olabilirmiş bu film. ikincisi evi almaya gelen çiftin, üçüncüsü de müteahhidin merkezinde olduğu filmler olacakmış. bunda bırak ezilmeyi paspas edilen sınıfı izledik. bakalım devamı nasıl gelecek.


    (ozenti filozof - 4 Aralık 2016 22:02)

  • comment image

    emek sömürüsü ve insan yaşamının değersizleştirilmesi üzerine işlenen, bize hiç uzak olmayan , iş kazalarının görmezden gelindiği ve gerçekleşen iş kazalarının bu işin fıtratında olmadığını konu edinen kıvanç sezer filmi.
    filmin etkisinden kurtulmam zaman alacak gibi. izlediğimden beri boğazımda düğümlenen gerçekler var. oyunculuklar, replikler, samimiyetler ve çaresizlik o kadar gerçek ve o kadar bizdenki kendinizi bu dünyadan uzak tutmanız mümkün değil. lütfen izleyin , lütfen bunun gibi değerli filmlerin hakkını verin.

    iş kazası sonucu hayatını kaybeden tüm işçi, kardeşlerimize güzel bir selam göndermiştir. unutmayın , unutturmayın.

    --- spoiler ---

    -yusuf , bu işin şeyinde var bu. neydi da adı bak gelmiyor şimdi aklıma hani "o" demişti ya!
    - heh işte bu işin şeklinde var.

    ---
    spoiler ---


    (akarekokucbolu4 - 5 Aralık 2016 13:35)

  • comment image

    gerçek bir türkiye filmi.
    işim gereği her ay 8-10 farklı şantiyeye gidiyorum, işçilerle sohbet ediyorum, patronlarla muhatap oluyorum. filmde o kadar gerçek ayrıntılar var ki..

    -küçük spoilerlar içerir-

    mesela ilk işçinin yükü içeri çekmeye çalışırken düşmesi. şantiyelerde en çok gördüğümüz iş kazası tiplerinin başında gelir.
    gırgır vincin arıza yapması. yine en çok arıza yapan ekipmandır gırgır vinç.
    menderes samancılar'ın nokia 1100 telefon kullanması.. neredeyse bütün ustalar sözleşmiş gibi o telefonu kullanırlar.
    duvarcıların vanlı, müteahhidin karadenizli olması.
    filmdeki şiveler.. karadeniz şivesini çok bilmiyorum ama özellikle doğu şivesiyle konuşan yusuf'un dili harikaydı. mesela doğulular bir şeyi vurgulamak için "felaket" sözcüğünü kullanır sürekli. "felaket güzel" gibi. filmde de aynı.
    yusuf'un nihal'le gittiği kafe, yanyana oturup yakınlaşmaya çalışması..
    yusuf'un giydiği gömlek ve altına giydiği siyah fanila..
    avukat tiplemesi ve kaza ardından yaşanan diyaloglar..
    400 bin liraya ev satan firmanın işçilerin parasını içeride tutması..

    özetle inşaata dair hem teknik hem insani açıdan her şey o kadar gerçek ki. ve elbette acı...


    (nikola teslaya asik olan kadin - 19 Aralık 2016 14:09)

  • comment image

    kıvanç sezer’in yazıp yönettiği babamın kanatları, inşaatlarda mevsimlik işçi olarak çalışan ve amansız bir hastalığa yakalanan ibrahim (menderes samancılar) ile yeğeni yusuf (musab ekici)’un hikayesine odaklanan bağımsız bir film.
    film ilk bakışta emek sömürüsü, taşeron işçilik gibi konuları ele alıyor gibi görünse de arka planında başka alt konuları da barındırıyor, özellikle yarattığı karakterler ile bunu izleyiciye başarılı bir şekilde aktarıyor. van’da yaşayan depremzede ailesine para göndermek için istanbul’da inşaatlarda karın tokluğuna çalışan ibrahim, filmin açılış sahnesinde kansere yakalandığını ve çalışamayacak durumda olduğunu öğrenir. ne var ki halen konteynr evlerden yeni evlerine geçen ailesine para gönderme zorunluluğu olan ibrahim, bu hastalığı siğneye çekip –sömürülüp emeğinin hakkını alamadığını bile bile- çalışmaya devam eder. yeğeni yusuf ise, ibrahim’e karakter olarak daha zıt bir görüntü ortaya koyar. ücretlerini zamanında alamayan işçilerin haklarını aramak için eylem hazırlığını kalfaya şikayet eder, üstleri ile iyi geçinir, işinde yükselmek adına iş bırakma, grev gibi hiçbir faaliyet ile ilgilenmez. bir bakıma “burjuva düzeninin truva atı” karakterine bürünür. öyle ki, inşaatta çalışan genç bir hukuk öğrencisinin iş kazası sonucu ölümü dahi fikrini değiştirmez. diğer tarafta kapitalist sistemin “sömüren” pozisyonundaki kalfa ve inşaat şirketinin sahibi, daha fazla para kazanmak adına her yolu denerler. işçilerin maaşlarını geciktirmek, ödeme yapılmamasına karşı gelen taşeron işçileri gerekçe göstermeden işten çıkarmak, hatta ölen işçilerin ailelerinin tazminat davasını açmasını engellemek için küçük meblağlar karşılığında susturulması bunlardan bazılarıdır.
    babamın kanatları, sinemamızda eksik olan bir temayı gündeme taşıyor: işçi ve emek sömürüsü. geriye dönüp baktığımızda türk sineması’nda bu konu pek az işlenmiş. ertem göreç’in 1964 yapımı karanlıkta uyananlar ile yavuz özkan’ın 1978 yapımı maden filmi bunlardan en bilineni. dünya sinemasında ise emile zola’nın aynı adlı romanından uyarlanan germinal ile ‘işçi, devrim ve özgürlük’ filmleri ile tanınan ingiliz yönetmen ken loach’un filmleri dışında işçi-emek temalı filmlere pek fazla rastlanmamaktadır.
    siyad’ta en iyi erkek oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu ve en iyi müzik ödüllerini de kazanan, ele aldığı konuyu gerçekçi ve sade bir dil ile vurucu bir şekilde işleyen babamın kanatları, üzerine etraflıca düşünülmesi, tartışılması ve ders çıkarılması gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.


    (simgeselkedi - 15 Temmuz 2017 00:26)

Yorum Kaynak Link : babamın kanatları