Harem Suare (~ El último harén) ' Filminin Konusu : II. Abdulhamit döneminde bir paşa, Kahire'deki bir köle tüccarından satın aldığı Safiye'yi Abdulhamit'e hediye eder. Safiye'nin Sultan'ın gözüne girmesi için Harem ağalarından Nadir'le anlaşması sonucu Safiye Sultan'ın karısı olacaktır. 1900lü yılların başlarında geçen filmi Ferzan Özpetek yönetmiştir.
Ödüller :
La finestra di fronte(2003)(7,4-10099)
Le fate ignoranti(2001)(7,4-7862)
Mine vaganti(2010)(7,3-10293)
Hamam(1997)(6,8-6365)
Saturno contro(2007)(6,7-4523)
Magnifica presenza(2012)(6,7-4578)
Allacciate le cinture(2014)(6,6-2325)
Cuore sacro(2005)(6,5-1704)
Un giorno perfetto(2008)(6,5-1293)
Istanbul Kirmizisi(2017)(5,5-3286)
Best Cinematography
SIYAD Turkish Film Critics Association Award : "Best Supporting Actress"
"suyla ateş,aydınlıkla karanlık,geceyle gündüz gibidirgençlikle ihtiyarlık.birbirinden çok farklı görünürama aslında farklı değildir.gençlik ihtiyarlığın mazisidir,ihtiyarlıksa gençliğin istikbali.harem'e yepyeni bir kız gelmiş. harem ağaları kalfaları beklemesini tembih edip bir odada bırakıvermişler onu..." gülbeyaz'ın* bu sözleriyle başlar hikaye. fonda osmanlı'nın son dönemlerine dem vurulurken hafiften, haremin ve o dönem kadınlığın, elleri ayakları kınalı kadınların, kapalı kapılarda hapsedilen hayatların hikayesi anlatılır filmde. aynı hikaye modern zamanla harmanlanır, istasyonda karşılaşan bir genç ve bir yaşlı kadınla harmanlanır, senaryonun etkileyiciliği bu karışımın lezzetindedir. yaşlı ve genç kadının greta garbo filmleri tadındaki çekimlerinde bir tren istasyonu vardır, bekleyen iki kadın, ikisininki de aynı bekleyiş, ama istikametler farklı, biri giderken diğeri çıkmaktadır. yaşlı kadının sigara içmeyi ve üflerkenki dumanın görüntüsü, bu tek kare bile filmin hüznünü anlatmaya, sizi boğmaya yeter de artar bile. sanki filmde kullanılmak üzere dünyanın en aşklı, en yakarışlı aryaları bulunmuştur, ferzan özpetek'in diğer filmlerinde olduğu gibi bu filmde de seçilen film müziklerine hayran olmamak elde değil. "burada, içeride önemli olan 3 şey vardır" der gülfidan, haremin ve sarayın özüdür, o dünyanın ve aslında hala bu dünyanın özü olan; aşk, iktidar ve korku...bir de kadın vücudunun güzelliği, estetiği süslemiştir filmi, hamamdaki yıkanma sahnelerinde insan bir kez daha kadın tenine, dokunmaya hayran olur, gerçi bunda en büyük etken safiye'nin* inanılmaz güzellikteki bedenidir bence. hadım edilen harem ağasının bir kadına aşkı vardır filmde, hadım edilmiş ama erkekliğe adım atan bir çocuğun başka bir erkeğe aşkı*. erkeklik nedir, cinsellik mi sadece" diye düşündürtür insana film. harem ağası nadir safiye'ye aşkını ifade eder de farkedemez kendisi bile. "size bunu verebilirim, size güneşi verebilirim" der bir yerde, başka bir yerdeyse "size söylemek istediğim bilmediğim bir lisanda, lügatı da yok" der, aslında söylemiştir söylenebilecek en güzel şekliyle..."böyle güçlü olmak için ne yaptınız" der genç kadın diğerine. "güçlü olduğumu kim söyledi...""şunu hatırlayınız; mühim olan hayatınızı nasıl yaşayacağınız değil kendinize ve başkalarına onu nasıl anlatacağınız. ancak bu şekilde hatalara, ızdıraba ve ölüme bir mana katabiliriz"...
(biber - 28 Haziran 2007 11:48)
tarihsel gerceklere degindigini dusunursek osmanli saraylarindaki eglence anlayisinin ne kadar kit oldugunu gozumuze sokan filmdir. biri tek basina opera seyreder, birileri kendi calar kendi oynar, biri her gun masal dunyasinda kafayi bulur, oteki butun aksam yagli yagli guresir, beriki takip takistirip kendini dumana bogar. bir kendinize gelin yahu, ne bicim insanlarsiniz! filmde cansel elcin de oynuyormus, hic dikkatimi cekmemisti. ayla algan, marie gillain, pelin batu, basak koklukaya, haluk bilginer, nilufer acikalin ve bir ferzan ozpetek demirbasi serra yilmaz tanidik yuzlerden. hikayeyi genel olarak ic karartici ve ic bayici bulmamla beraber gayet senaryo guzel islenmis. hakikaten islenmis; kucuk detaylar var zaman, mekan, cografya hakkinda netlik olusturan. biri merdivenden cikiyordu mesela, orada basamaklar arasindaki yildiz oymalar aklimda kalmis. bir de harem kapandiktan sonra ortada kalan cariyelerin cok hizli namaz kilmalari. adeta 3g namaz.
(elxa - 16 Ekim 2009 01:23)
'vazgeçmiş olmanın ızdırabı, bir hatıraya dönüştüğünde; siz de yeni bir hayata başlamış olursunuz'
(dildade - 3 Aralık 2010 00:13)
kapalı alanlarda boğulmuş bir film... konusu muğlak, kurgusu kararsız... pelin batu nasıl bu filmle meşhur oldu, şaşıyor insan.. doğru dürüst bir sahnesi, repliği bile yok.. bir iki kare o kadar... hamam sahneleri kusursuz, başroldeki marie gillain'in vücudu ise harikulade...tarih öğretiyor mu, hayır! tümüyle kurgu...
(journalist - 12 Şubat 2011 17:55)
filmin, divxplanet gönüllüleri tarafından hazırlanmış işitme engelliler için türkçe altyazısı mevcuttur.http://divxplanet.com/sub/s/139861/harem-suar.htmldiğer bazı türk filmleri için işitme engelli altyazılar:(bkz: #22983094)
(zhang - 11 Nisan 2011 17:54)
daha yeni izleme fırsatı bulduğum ferzan özpetek'in ikinci filmi. türk yönetmenlerin osmanlı tarihini anlatmaya çalıştıkları filmler&dizilerle kıyaslayınca kurgu olmasına rağmen çok daha güzel olmuş.o dönemin atmosferi güzel yansıtılmış. gözüme takılan tek şey pelin batu oldu. bu kadar şuursuz bir oyunculuk görmemiştim.
(batmess - 1 Ağustos 2012 21:18)
konusu ve kurgusuyla kesinlikle izlenilesi bir film.film o kadar naif ilerliyor ki; gereksiz aksiyon, rahatsız eden müzik, abartılı oyunculuk hiç bir şey yok, sadece kendi seyrinde ilerleyen bir film var. hamam sahneleri başka bir filmde olsa belki eğreti ya da rahatsız edici olurdu, ama bu filme gerçekten çok çok yakışmış ve gerçekten tamamlamış.
(kirmizipilotkalem - 24 Mayıs 2014 15:16)
türktü eşcinseldi şuydu buydu geyiğinden soyutlarsak, son derece düzgün bir dramatik yapıya sahip olan bir film olduğunu söyleyebiliriz.bir haremağası, parlak bir cariyeyi işbirliğine davet eder.haremağası kızı padişahın gözdesi yapacak, kız şehzade doğurup valide sultan olacak ve böylece sarayda güçlü bir klik oluşturacaklardır.bu entrikayı çevirirlerken haremağası ve cariye birbirlerine aşık olurlar. tabii haremağası hadım olduğu için, bir bakıma imkansız bir aşktır bu.ayrıca, aynı amaçla hareket eden rakip klikler de vardır.olay, sultan hamid düşerken döneminde cereyan eder. tarihi bir arka plan da mevcuttur.sözün özü, derli toplu bir film imal etmek için tüm şartlar müsaittir. italyan rönesans estetiğini çağrıştıran bir sinematografi ve iyi oyunculuklarla, iyi bir film üretilmiş, bunalımdan bunalıma koşan türk sinemacılarının el atamadığı bir konuda, uluslararası standartta bir ürün ortaya çıkarılmıştır.sinemanın çocuk oyuncağı olmadığını bilenler bunun ne demek olduğunu anlayabilir.ayrıca filmin çekimleri sırasında apo'nun yakalanması, juventus'un istanbul'a gelmek istememesi, italyan malı buzdolaplarının sokaklarda grotesk görüntüler eşliğinde parçalanması gibi tarihsel olaylar yaşandığından, italyan ekip bir hayli gergin günler geçirmiştir. bu da enteresan bir dipnottur.
(veli mcbeal - 2 Ocak 2005 03:13)
fazla ağır aksak ilerleyen bir filmdir sanki. herkes oturduğu yerden rol kesiyor gibidir. durağan sahnelerin fazlalığı bir fransız filmi izliyormuş hissi uyandırır insana.dekor ve kostümler şahanedir. özellikle hamam sahneleri son derece estetiktir.harem yaşamına bir de bu açıdan bakabilmek açısından izlenesidir ama bittabi tarihi, filmlerden öğrenmeye kalkmamak gerekir.
(masseur - 27 Şubat 2006 12:39)
"sana hisettiğim şey bilmediğim bir lisan, lugatıda yok"şeklinde derinde etkileyen bir diyologla , bir haremağası ve cariye arasındaki imkansız aşkı anlatan ferzan özpetek filmi.
(brczzz - 24 Haziran 2006 01:13)
Yorum Kaynak Link : harem suare