Süre                : 2 Saat 1 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Ekim 1999 Cuma, Yapım Yılı : 1999
Türü                : Drama,Heyecanlı
Taglar             : hayalet,Paramedik,ambulans,kurtarmak,Cehennem
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  De Fina-Cappa , Paramount Pictures , Touchstone Pictures
Yönetmen       : Martin Scorsese (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Joe Connelly (IMDB)(ekşi),Paul Schrader (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Nicolas Cage (IMDB)(ekşi), Patricia Arquette (IMDB), John Goodman (IMDB)(ekşi), Ving Rhames (IMDB)(ekşi), Tom Sizemore (IMDB)(ekşi), Marc Anthony (IMDB)(ekşi), Mary Beth Hurt (IMDB)(ekşi), Cliff Curtis (IMDB)(ekşi), Nestor Serrano (IMDB), Aida Turturro (IMDB), Sonja Sohn (IMDB), Afemo Omilami (IMDB), Arthur J. Nascarella (IMDB), Martin Scorsese (IMDB), Phyllis Somerville (IMDB), Tom Riis Farrell (IMDB), Leonid Citer (IMDB), Larry Fessenden (IMDB), Fuschia! (IMDB), Matthew Maher (IMDB), Craig muMs Grant (IMDB), Michael K. Williams (IMDB), Andy Davoli (IMDB), Jesse Malin (IMDB), Jon Abrahams (IMDB), Charis Michelsen (IMDB), Lia Yang (IMDB), Antone Pagan (IMDB), Melissa Marsala (IMDB), Sylva Kelegian (IMDB), Tom Cappadona (IMDB), Jack O'Connell (IMDB), James Hanlon (IMDB), Mark Giordano (IMDB), David Zayas (IMDB), Terry Serpico (IMDB), Judy Reyes (IMDB), Queen Latifah (IMDB), Michael Carbonaro (IMDB), George F. Miller (IMDB) >>devamı>>

Bringing Out the Dead (~ Yasamin kiyisinda) ' Filminin Konusu :
Gecenin geç saatlerinde New York caddelerinde bir ambulans sirenlerini çala çala ilerlemektedir. Gece vardiyasındaki ambulans görevlileri için ölülerle ya da ölmek üzere olan insanlarla yüzyüze olacakları yeni bir gece daha başlamıştır. Sabaha kadar görev başında olan bu görevliler, en az New York caddelerinden topladıkları ölmüş ya da ölümün eşiğine gelmiş insan bedenleri kadar fırtınaya tutulmuş, yaşamları normal seyrinden çıkmış insanlardır.


  • "bu filmi çeken shutter island'ı niye çekti isimli bir şarkının da kulaklarını çınlattığı filmdir bringing out the dead."
  • "tabii ki new york,pislikler,uyuşturucu,şiddet,din,kahramandaki suçluluk duygusu...kısaca tipik martin scorsese!...bencede görsel açıdan çok zengin bir scorsese filmi...bir de(bkz: marc anthony)..."
  • "an itibariyle tnt ekranlarında yayınlanmakta olan film."
  • "nicholas cage'in oyunculuk adına hoş şeyler yaptığı (en azından benim izlediğim filmleri arasından) nadir filmlerden..akıcı bir film olmasa da scorsese etkisi çarpıyor insanı."
  • "(bkz: bring out your dead)"
  • "nicholas cage'in bembeyaz bir suratla oynadığı sorsese filmi."
  • "bu pazar atv de yayınlanacak film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    henüz gösterime dahi girmeden, fragmanını izlemek bile büyük keyif veren, atmosferi, müzikleri, birbirinden ilginç karakterleri, mükemmel diyalogları ve frank’in sabaha karşı, sokakta, evinde doğru yürürken söylediği “saving someone’s life is like falling in love, the best drug in the world” sözüyle beynime kazınan 1999 yapımı, defalarca izlediğim ve izlemekten bıkmadığım, enfes bir martin scorsese filmi.


    (biligak - 8 Mart 2007 12:57)

  • comment image

    kadri, kıymeti bilinememiş filmlerden, leziz bir eser. süper performanslar, eğlenceli diyaloglar ve iç acıtan detaylarla bezeli sürpriz yumurta. dün akşam cnbc-e tekrar yayınladı, tekrar izledim. yine olsa yine izlerim.
    üstün yetenek nicolas cage zaten süper, tek mimikle bin tane duyguyu anlatıyor, john goodman zaten sevdiğimiz bir abimiz fakat ving rhames "marcus" olarak beni yerlere devirdi, hastasıyım. (insanın marcus gibi kankası olsun, daha ne ister.) hayatına cey-lo'nun beyi olarak devam eden romantik şarkıların buğulu sesi markus antonyus ise şaşırtıcı bir performans sergilemiş ki, "noel" de sevdiğimiz bir karakter olarak hafızamızın bir köşesinde yerini aldı. bi de scrubs adlı dizimizin carla'sını yine hemşire olarak gördük (mary'nin babası yoğun bakıma alındığında ssk hemşiresi gibi banko arkasında takılıyordu kendisi.) figürasyon kapsamında, "aaa" falan dedik, bu da böyle bir anımız oldu. ayrıca acildeki güvenlik görevlisinin ve hastalarla konuşan kadın doktorun kalbimdeki yeri ayrıdır ikisinin de hastasıyım.
    sanırım bu filmi bu kadar sevdiren de bu tipler. hepsini kısacık kısacık görsek de damakta bıraktıkları lezzet hepsini ayrı ayrı sevdirip benimsetiyor insana.
    süper filmmiş be bu, düşündükçe daha da çok seviyorum. canım...


    (maketbicaa - 26 Nisan 2007 11:12)

  • comment image

    unlu monologu su sekildedir:

    "saving someone's life is like falling in love. the best drug in the world. for days, sometimes weeks afterwards, you walk the streets, making infinite whatever you see. once, for a few weeks, i couldn't feel the earth - everything i touched became lighter. horns played in my shoes. flowers fell from my pockets. you wonder if you've become immortal, as if you've saved your own life as well. god has passed through you. why deny it, that for a moment there - why deny that for a moment there, god was you?"

    herhangi bi yonetmen bundan daha iyi new york goruntuleri iceren bi film yapsin, sonra da gelsin beni yapsin...


    (dreamania - 4 Eylül 2007 17:39)

  • comment image

    yönetmeninin martin scorsese olduğu bilinmeden izlendiğinde bile rahatlıkla onun filmi olduğunu anlayabileceğiniz çılgınlık. baştan sona stilize, bazen sürreal, kara mizah kokan, new york, gece, ölüm, noel, hayrettir ki cage, marcus, bazı bazı belki reggae ve patricia arquette.


    (paralaksif - 14 Ocak 2008 17:51)

  • comment image

    konu: nicolas cage (mr. pierce) siyirmi$ bir ambulans soforudur. patricia arquette'nin (ms. burke) babasinin kardiyak bir durumu vardir. zaten kim normaldir ki? olaylar geli$ir...

    efendim, bu film, gerek scorsese'nin, gerekse evliliklerin dagilma a$amasinda oldugu duyumunu aldigimiz nick cage ile patricia arquette'nin kendilerini bozduklari, yavan ve ba$rol oyuncularinin ihanetine ugrami$, uyduruk bir korsel $olen (= muzikleri iyi, goruntude i$ yok). her ne kadar ben de filmi beraber izlemi$ oldugum kadim dostum sn. betul'un cifte ihanetine ugrami$ olsam da ("ben filmi begendim yahu (23.30)", "suferdi sufer (24.35)"), sinemadan ciktiktan sonra her $eyi unuttugum icin (aklinizda tek sahne bile kalmamasi filmin tek muspet ozelligi) bu badireyi de ruhum zedelenmeden atlattim. ha, filmin bir olumlu ozelligi de, ba$taki mi: 2 fragmani (bkz: mission impossible).


    (zomzom - 3 Haziran 2000 00:56)

  • comment image

    yıllar yıllar sonra oturdum tekrar izledim, harbici güzel olmuş işte. taxi driver'ı bu kadar sevememiştim şahsen..

    benim favorim acil servisteki griss adlı güvenlik valla. herif bütün film boyunca (binanın içinde) gözünde güneş gözlükleriyle milleti azarlıyor, çok tepesi atınca da "don't make me take off my sunglasses". ama hiç çıkarmadı..

    --- spoiler ---
    şu diyalog da efsane bence: pierce kadına doğum yaptırıyor, ikizler, dışarı 3 bacak çıkmış:
    - it's coming. hold her down.
    - my god! what the hell is that?
    - it's three legs. backup!
    - that's too many!
    ---
    spoiler ---

    bir de marcus'un aşırı doz çakmış bi herifi dirilttiği sahne var ki, bomba...


    (celeron 300a - 4 Mart 2010 04:22)

  • comment image

    hakkatten de fim taxi driver'ın dewamı gibidir... aynen taksi driver gibi, 1. karakterin dilinden bir anlatımla başlıyor film... nikılıs da her zaman için "alkolik" tiplerinin aranan adamı... sapıtması, kendinden geçmesi, coşması pek içlendiriyor insanı... yine aynı taksi driver replikleri war; "i drink everyday", "there was only dark" gibi [kalmamış fazlası aklımda ama boldu], yine ambülansın kenarından köşesinden çekimler, kameranın dikiz aynasını göstermesi... ucuz, zulmet ve fahişe sokaklar, ıslak caddeler...

    frank pierce'in üç gece nöbete kaldığı üç farklı adamla ayrı ruh halleri içinde olması, komadaki adamla konuşması sırasındaki mimikleri... lakin içine "kara sevda" katılmayacak filmdir bu oysa ki, yapılan adicedir...

    sanırsam ki; filmi izleyen herkes ving rhames'in oynadığı marcus karakterini beğenmiş ona gülmüştür... marcus bana biraz da; pulp fiction'daki jules winnfield'i hatırlattı. hayatın neresinden keyif alınacağını bulmuş bi adam...

    filmde en dayanamadığım şey her sahnede bir başka vücutta beliren "yanlışlıkla öldürülen kız"ın suratıydı... kardeşim, tiksindirmek için mi böyle çirkin bi karı seçtin anlamıyorum ki... belki de öyledir, bıktırmak, yormak için o surat seçilmiştir. tom sizemore'da film için acayip göbek yapmış, 3 sekans oynicaz diye sumo olmuş; bozmuş... ayıp.


    (cyrano - 19 Haziran 2000 11:09)

  • comment image

    nicholas cage'in oyunculuk adına hoş şeyler yaptığı (en azından benim izlediğim filmleri arasından) nadir filmlerden..
    akıcı bir film olmasa da scorsese etkisi çarpıyor insanı.


    (dolore - 10 Aralık 2011 21:31)

  • comment image

    martin scorsese'n diğer filmlerine göre düşük seviyede kalmış. hikaye olarak sıkıntıları var.
    oyunculuklar desen yan karakterlerin oyunculuğu dışında göze çarpan bir detay yok.
    --- spoiler ---
    sadece yorgunluk, limiti aşmayla birlikte gerçekleşen çıldırış, hızlanmış görüntüler ve güzel müzikler filmin en iyi yanları denebilir.
    ---
    spoiler ---


    (ramagic - 28 Eylül 2012 15:13)

  • comment image

    filmdeki neew york 1993 yılının new york'udur. filmin çekilme tarihi olan 90'lar sonunda new york'un belediye başkanı guilliani sayesinde başlardaki hali kalmamıştır. filmde geçen her türlük pislik mekan ya şimdi nezih bir sinema yada restorasyon geçirmiş yerlerdir. bu da şehrin filmin tonuna ters düşmesi sonucu bir iki ufak tefek değişiklik yapılması sonucuna götürmüştür scorcese'i.


    (khaotik - 7 Aralık 2003 19:23)

  • comment image

    tipik bir scorsese filmi, ama insanı biraz sıkıyor gibi. özellikle esas hikaye üzerine kurulmamış vir film olması yüzünden olabilir bu. bir de cage'in 3 değişik gündeki 3 ortağının farklı karakterleri muazzam.


    (quisalas - 31 Ocak 2004 23:51)

  • comment image

    vizyona ilk girdiginde uzunca bir süre bekleyip sonra boktan bir sinemada izlemis, scorsese'nin kundun ile beraber düsüs dönemi filmlerinden saymis, kimi yerlerinde gülmüs ve etkilenmis olmakla beraber, hemencecik unutmustum bu güzide filmi. nedendir bilinmez, sonradan tekrar izleme firsati buldugumda, umursamamis oldugum cogu filme yaptigim gibi firsati sallamak yerine, bir sans daha vereyim dedim ve sunlar cikti karsima:

    1- bringing out the dead sadece scorsese filmografisinde degil, son yillarda sinemalara gelmis kara mizah düzeyi en yumruk kivaminda filmlerden birisiymis. kimisi bir pulp fiction'la, big lebowski'yle yaristirilabilecek quote etme seviyesinde harika diyaloglari varmis. kimi sahnelerde gülme krizine bile sokabiliyormus insani.

    2- gece vakti new york'ta bir ambulans söförünü anlattigindan dolayi durmaksizin taxi driver'la karsilastirilan, onun devami olarak görülen film, taxi driver'in sahip olmadigi absürd mizahi ve sürreel, rüyalardan firlama gece ambiyansiyla scorsese filmografisinin baska bir cevherine, after hours'a daha cok benzemekte, agizlarda benzer bir tad birakmaktaymis.

    3- film karamsar ama kalender karakterleri, gece-sehir-bizim cocuklar atmosferi ve ölüme, sokaklardaki pislige ve ac insanlara karsi kayitsizligin resmi, kaygilanmanin ve yardima calismanin nafile olmasi ve buna ragmen cabalamak üstüne kurulu temasiyla lawrence block'un scudder kitaplarinda tasvir ettigi new york'a pek yakinlasmakta, bu acidan hususiyyen bir sempati kazanmaktaymis.

    neticede "iyidir, iyidir" dendikten sonra unutularak hakki yenmis, degerinin zamanla anlasilacagini düsündügüm bir filmmis bu. hatasiz, kusursuz degil; kimi yerlerde tempodan kaybediyor sanki, buna karsin cok iyi yönetilmis, cok iyi oynanmis, mizahi ve atmosferi tadindan yenmez, izledikce güzellesen lezzet, gözden kacirilmamasi gereken bir esermis.


    (caponsever - 20 Ekim 2004 20:48)

Yorum Kaynak Link : bringing out the dead