Süre                : 1 Saat 59 dakika
Çıkış Tarihi     : 15 Ağustos 1986 Cuma, Yapım Yılı : 1986
Türü                : Cinayet,Korku,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  De Laurentiis Entertainment Group (DEG) , Red Dragon Productions S.A.
Yönetmen       : Michael Mann (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Thomas Harris (IMDB)(ekşi),Michael Mann (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : William Petersen (IMDB)(ekşi), Kim Greist (IMDB)(ekşi), Joan Allen (IMDB)(ekşi), Brian Cox (IMDB)(ekşi), Dennis Farina (IMDB)(ekşi), Tom Noonan (IMDB), Stephen Lang (IMDB)(ekşi), Michael Talbott (IMDB)(ekşi), Dan Butler (IMDB), Patricia Charbonneau (IMDB), Frankie Faison (IMDB), Garcelle Beauvais (IMDB), David Allen Brooks (IMDB), Chris Elliott (IMDB), Ken Colquitt (IMDB), Lisa Winters II (IMDB), John Posey (IMDB), Bill Smitrovich (IMDB), Peter Maloney (IMDB), Michael D. Roberts (IMDB), Marshall Bell (IMDB), Annie McEnroe (IMDB)

Manhunter (~ Insan Avcisi) ' Filminin Konusu :
Emekli FBJ ajanı Will Graham, çok tehlikeli bir seri katili yakalamak için göreve döner. Graham, psikopat düşünce tarzını çözme konusundaki yeteneğine ek olarak, daha önce yakaladığı ünlü katil Dr. Hannibal Lecter'ın da yardımıyla Kızıl Ejder olarak bilinen korkunç caninin peşine düşer. Thomas Harris'in Kızıl Ejder adlı kitabından Michael Mann tarafından sinemaya uyarlanan yapım, Hannibal Lecter efsanesinin gençlik dönemini de kapsamaktadır.


  • "kuzuların sessizliği ve hannibal'dan ayrı olarak bu filmde, can förtleten doktorumuzun ismi "hannibal lecktor" olarak geçmektedir."
  • "red dragon'dan daha iyi olduğunu iddia etmek sinemayla değil ceza hukukuyla alakalı bir şey."
  • "red dragon'dan çok daha iyi olan film. (bkz: götümüze girebilir)"
  • "kaplan sevici sahnede çalan şarkı için:(bkz: coelacanth)"
  • "(bkz: dc comics)'den çıkan bir karakter adı.kendisi aynı zamanda (bkz: justice league) üyesidir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    will graham rolünde william l. petersen var. (csi'daki gil grissom. çok severim grissom'ı!)
    hannibal rolünde anthony hopkins'i izlemek kesinlikle daha güzeldi.
    filmin ilk konulan adı roman ile aynı imiş: "red dragon". ancak 1985 yılında vizyona giren "year of the dragon" adlı film, gişede başarısızlığa uğrayınca filmin yapımcısı, içinde dragon geçen bir isimden vazgeçer.
    hannibal lecter'in karatıldığı hapishane aslında, atlanta yüksek sanatlar müzesi'nin binasıymış.
    filmde yer alan frankie faison (teğmen fisk) 4 dört thomas harris "hannibal" uyarlamasında oynayan tek aktördür. silence of the lambs (1991), hannibal (2001), red dragon (2002) filmlerinde barney karakteri olarak yer almış.
    bu filmin çekimleri sırasında anthony hopkins, ulusal tiyatro'da kral lear rolünü oynamaktaymış. silence of the lambs'in çekimleri sırasında, bu kez manhunter'ın hannibal'ı brian cox aynı tiyatroda kral lear oynamaktaymış.
    film, dr. hannibal lecter'in soyadının "lecktor" olarak telaffuz edildiği tek hannibal filmidir.
    hannibal rolü için brian cox dışında düşünülen aktörler, brian dennehy, john lithgow ve mandy patinkin'dir.


    (johnny depp mania - 2 Mart 2007 21:47)

  • comment image

    micahael mann ın yönetmenliğini gözler önüne serdiği 86 yapımı polisiye gerilim filmidir türünün örneklerinden olma şansını yitirmiştir katili tanımaya başlamakla başardığı şeyi alt üst eder buna rağmen nefizzz görüntüler sizi beklemektedir açılış sahnesi , gece görüntüleri ve kumsal oyuncuların tanınmamış olması da filme artı boyutlar katar ayrıca son sahnedeki kurguya da dikkat .....


    (zzzzz - 22 Temmuz 2002 00:46)

  • comment image

    simdilerde red dragon isimli bir yeniden cevrimi gosterime girdi-girecek bir basyapit. yeni cevriminde edward norton, anthony hopkins vs gibi agir toplar var, lakin bu filmin yanina yaklasabilecegini, bu filmdeki atmosferle, uslupla kiyaslanabilecek bir seviyede olacagini zannetmiyorum.
    (bkz: michael mann)


    (caponsever - 9 Ekim 2002 02:20)

  • comment image

    red dragon'u izledikten sonra daha fazla sevdiğim, korkutmaktan çok yoğun psikolojik yanıyla izleyiciyi etkilemesini bilen anlatımına hepten hayran kaldığım film. norman bates klişesine girmeden, görünen her kareyi açıklama gereksinimi duymadan net ve çok daha doyurucu bir film olan manhunter'ı şatafatlı red dragona tercih ederim. ayrıca william petersen edward norton'a beş, tom noonan, kıçı boyalı ralph fiennes'a on basar.


    (saruman - 16 Kasım 2002 03:07)

  • comment image

    ucuz isimli şahane film.

    brian cox'da film ile ilgili bir söyleşisinde durumu itiraf etmiş. direkt "filmin çok ucuz bir ismi var." demiş. 80'li yılların ejderli dövüşlü filmleri arasında kaynayıp gitmesin diye "red dragon" ismi kullanılmaktan vazgeçilmiş. aslında michael mann dövüş filmi zannedilmesinden çekinmiş ve daha hardcore, daha b filmi havasında; aslında filmin de içeriğini olduğu gibi veren bir ismi tercih etmiş.

    brett ratner adlı dahinin yönettiği hollywood versiyonun aslında castingi itiraf etmek gerek ki şahane buarada. ralph fiennes, ed norton, e tabi anthony hopkins... ama filmi izledikten sonra havada uçuşan ufak yarakçıklar görmeye başlıyorsunuz. o kadel kötü bir film.


    (maniac and my pretty prozac - 23 Ağustos 2011 14:37)

  • comment image

    kuzuların sessizliği, kızıl ejder ve hannibal'ı aklımdan silip, mümkün olduğunca tarafsız bir gözle izlemeye gayret ettim bu filmi. 1986'da çekilmiş film. senaryo daha çok 90'larda iyice patlayan seven, kiss the girls, bone collector gibi filmlere benziyor. aslında hikaye güzel, bir de karakterleri senaryoya daha güzel yedirebilselermiş olacakmış.

    --- spoiler ---

    misal kuzuların sessizliğinde doktor lector (bu arada bu filmde adı lecktor olarak geçiyor) ile clarice'in ilişkisi filmin belki beşte birinde karşılıklı olarak gözükse de çok güzel işlenmişti. ancak manhunter'da dedektif çok baştan savma geldi bana. adam filmin ilk 40 dakikasında yeni bir şeyler keşfettikçe gözünü uzaklara - ya da kameraya - dikip "öyle yaptın değil mi onun bunun evladı seni!" deyip duruyor. hannibal lecktor'sa ilk yarıda var, ikinci yarıda yok. katilin sıradışı gelebilecek davranışları yok, sosyal ilişkilerde sıkıntısı var onu da anladık ama gözleri görmeyen kızla olan ilişkisi yüzünden sonu geliyor, planladığı bir sonraki kurbanı yüzünden değil. biraz karışık oldu, tanımı verelim entry'i bitirelim:

    ---
    spoiler ---

    tanım: karakterleri yeterince derinliğe ve çekiciliğe sahip olmayan film.


    (paris tx - 21 Ocak 2012 20:34)

  • comment image

    --- spoiler ---

    red dragon'un thomas harris'in hannibal karakterini işlediği ilk romanı olması açısından kitapta ve dolayısıyla manhunter filminde bu karakter silence of the lambs ve sonrası hannibal'lı eserlerdeki derinliğe sahip olamamıştır. işte tam da bu sebeple manhunter'da hannibal karakterini anthony hopkins'in değil de brian cox'un canlandırması daha isabetli olmuştur kanaatindeyim. harris red dragon romanında, mann de manhunter'da hannibal'ın kurbanlarının bir parçasını yemesinden bahsetmemişlerdir. hannibal'ın "ileri" düzeydeki entellektüel kişiliğini henüz tanımlanmamıştır. tüm bu ayrıntıların silence of the lambs'in yazılışı esnasında yaratılmış olması ve red dragon filminin çekilmesinden önce hannibal'ı ana karakter olarak, ayrıntılarıyla sunan hannibal romanının yazılması red dragon filminde işlenen karakterlerin ve öykünün kurgusunun manhunter'a göre çok daha iyi bir noktada olmasını sağlamıştır. zira aradan geçen bu 16 senede dr. hannibal lecter karakteri pişmiş, olgunlaşmıştır. işte bu bahsi geçen ayrıntılar eklendiğinde lecter'a hopkins yakışmaktadır.

    bunun dışında mann red dragon filmiyle aynı süreye sahip olan manhunter'da red dragon'a göre çok ama çok daha az ayrıntı işlemiştir maalesef. red dragon'da olup bu filmde olmayan ayrıntılar düşünüldüğünde sanki ilk film 80 diğeri 150 dakikaymış gibi geliyor insana. aynı öyküye dayanan iki senaryonun arasında bu kadar ayrıntı ve dolayısıyla tempo farkı olması manhunter'ı benim nazarımda biraz kötü kılıyor. ama michael mann candır ve bu film hannibal'ı beyazperdeye taşıyan ilk filmdir. her ikisi de takdiri hakederler.

    ---
    spoiler ---


    (potikdede - 2 Mayıs 2012 18:06)

  • comment image

    hannibal karakterini sinemaya ilk kez taşıyan '86 yapımı michael mann filmi.

    ilk olması açısından anlamlıdır muhakkak, ama gerek karakterlere detaycı bi biçimde bakmamasıyla, gerekse de hannibal lecter'a odaklanmamasıyla halefine göre vasat kalıyor ve the silence of the lambs'in yanından dahi geçmiyor. oysa ki antony hopkins'in hayat verdiği hannibal, entelektüel birikimiyle hayran bırakır kendisine; psikolojik olarak rahat vermez izleyiciye. bu film ise, onun yanında kuru bir polisiye...

    bir de final sahnesinin montajı bir an önce bitsin diye, makaraları rastgele kesip biçip, sonra da kafalarına göre 404'le mi yapıştırmışlar anlamadım. görüntü atlamaları, ani hızlanmalar, yavaşlamalar, kameranın odak noktasının bir anda değişmesi gibi enteresan şeyler dönmüş orada. "açın müziğin sesini, in-a-gadda-da-vida arkada bangır bangır çalsın, kimse bi şey anlamaz" demiş herhalde michael mann. çok acayip bi kurgu...


    (kivikocan - 25 Aralık 2014 00:12)

  • comment image

    michael mann’ın polis filmi manhunter’da polis dedektifi will graham’ın (william petersen) uçakta gördüğü rüya freudcu açıdan komplekstir:

    rüyada karısını görmüştür. dedektifin karşıtına -seri katile- dönüşebilme riskiyle ilgili rüya polisiyelerin ve kara film/#36965810lerin spesifik karakteristiğiyle ilgilidir. seri katil kadınları öldürmektedir; dedektif de rüyasında karısını görmüştür. rüya, elindekini kaybetme, ailenin dağılması korkusuyla ilişkilidir. öte yandan, dedektifin bilinçaltında karısını öldürme arzusuyla ilgili karanlık bir dürtüye işaret eder. insanoğlu/insan psikolojisi siyah ve beyaz değildir, aksine gridir. kara filmler her zaman derine temas ederler, yüzeyle ilgilenmezler.

    rüyanın (ya da kâbusun) uçakta görülmesi ise doğrudan cinsellikle, orgazmla ilişkilidir. filmde dedektifin uçak korkusuna dair bir emare ya da vurgu kesinlikle yoktur. bataille'in de yıllar evvel yazdığı gibi cinsellik ölümle ilişkilidir. orgazm, ölümü simgeler.


    (hanging rock - 20 Ocak 2015 20:27)

  • comment image

    bahsedildiğinden çok daha sıradan bir film. michael mann'a çok diyecek bir şey yok, adam stilin kitabındaki bir bölümü yazmış nitekim. ışıklandırmalar, çerçeveler hep üzerinde düşünülmüş ve özenle hazırlanmış belli. ancak zamansız bir film olduğu söylenemez. tarihi geçmiş bir konserve hissiyatı veriyor. asıl sorun akılda kalmayan, kim ne derse desin öyle aman aman çözümlemeleri olmayan, bu yüzden kendini çok ciddiye alıyormuş gibi görünen hikayede. bu bağlamda ha red dragon'ı seyretmişsiniz ha bunu. üstelik ikincisindeki oyuncuklar daha iyi. ancak sonuçta ikisi de gayet vasat filmler.


    (amphibian - 24 Kasım 2004 15:05)

  • comment image

    birkaç sene önce işten eve dönerken, yol üstü seyyar korsan cd satıcısından yarı fiyatına aldığım film.

    şimdi -ne var bunda- diyebilirsiniz. mesele şu filmin adını manastır * diye türkçeye çevirmişler. iyi de uydurmuşlar aslında..

    hala bazı korsan cd satıcılarında (yasal uyarı: aldığımdan değil, sadece bir kac defa denk geldi. yoksa ben orjinal dvd kullanıyorum. ha onunla ilgili de bir not duseyim; gecen gun, surekli film aldığım mekanda, satıcıyla başka bir müşteri arasında şöyle bir diyalog gelişti efendiler;

    -bu filmin * korsan dvd si de mi var?
    +evet var. rusya'dan geliyor.
    -turkce altyazılı??
    +evet turkce yazıp yolluyorlar. kacak..

    * * şaka tabi. yok böyle birşey. ben vcd kullanıyorum.) bu isimle anılıyormuş, kulağıma geliyor. ulan ne geliyorsa başımıza cehaletten geliyor ha. manastır.. hay allah.

    http://www.imagehell.com/….php/i121836_manastir.jpg

    corrigendum: link ölmüş de entiri yenisini beklemiş, buyrun:

    http://img470.imageshack.us/…0/4684/manastirgk0.jpg


    (jimi the kewl - 19 Ocak 2005 16:08)

  • comment image

    izledikten sonra michael mann'in takıntılarının farkına varmamı sağlayan film.
    mann'in izlediğim her filminde (polis veya suçlu) erkeğine destek veya köstek olan,işini yapmasını zorlaştıran bir kadın karakter oluyor.
    heat de al pacino'nun karakteri,manhunter'daki polis,insider'daki russel crowe;hepside eşleri yüzünden yapmaları gerekeni yapmakta güçlük çeken,kararsız kalan karakterler.
    yine heat'deki deniro,sevgilisi yüzünden zor duruma düşüyordu.

    manhunter'daki polisinde,heat'deki pacinonunda eşlerinin başka bir erkekten olma çocukları var,baş karakterlerin öz evladı değil yani;ama iyi geçiniyorlar.
    manhunter'daki polis (herifin ismini unuttum,polis diyip duruyom,du bakalım),heat'deki deniro,uçsuz bucaksız ve soğuk bir maviyle kaplı okyanus manzaralı evlerde yaşıyorlar.bütün karakterler işlerinde olağanüstü profesyonel ve hepside işkolik.
    küçük ama sanırım önemli ayrıntılar,şimdilik farkettiklerim...


    (caponsever - 23 Ekim 2001 02:58)

  • comment image

    sierra firmasinin amiga da 1988-1989 yillarinda 2 adet olarak urettigi ilginc konulu adventure oyunlarinin ismi.
    dunya havada ucabilen ve insanlarin beyinlerini kontrol edebilen gozler tarafindan istila edilmi$tir. sizde manhattan adasinda, olaylarin icinde kendisini aranan insanlarin pe$inde ko$arken , yani gozlere hizmet eden bir insan avcisi olarak bulan ama sonra gercekleri ogrenen bir adam olarak oyunda yer aliyordunuz, tabii hafizam beni yaniltmiyorsa...


    (gotterdamerung - 23 Ekim 2001 04:50)

  • comment image

    mann'in bir türü domine ettiği açıklık. öyle ki yönetmenin maviyle olan ilişkisi bu filmde zen temalı maddeleşmenin beklettiği boşluklar üzerinden tasarlanmış. heat'de neil'in mobilyasız, okyanus manzaralı evi' manhunter sonrası "boşluk" fikrinin karakterler arasında ki ilişki ağını betimlemesi adına önemli. the keep'ten miami vice'a tüm mann filmleri ilişkiler üzerine yoğunlaşmıştır. asıl olan bireylerin başka insanlarla, çevreyle ve çokça zaman kendileriyle olan ilişkileridir. thief'in anında keskinleşen hırsızının kendine bir yaşam haritası yaptığı sahne bunun en iyi örneklerinden. red dragon'u izlerken ed norton'un will karakterini yorumlayışında bu obsesif sadeliği direk petersen'dan almadığı, ender de olsa kendi oyunculuk anlayışıyla harris'in romanı arasında bir bağ kurmaya çalıştığını görürüz. manhunter bu nokta da daha bireyselci. kendi doğrusunu kaynakların tamamından özgün ve anlamlı görüyor. mann; miami vice'ta da görüleceği üzere meteryalin orijinleriyle hiç ilgilenmiyor. biçimlendirdiği beden bir hamur-üzerine kurduğu/serdiği, ipekten bir ruh genelde. heat'i la takedown'un yeni çevrimi olarak izlediğimizde bunu çok daha keskin bir şekilde görebiliyoruz. 80'lerin seri katil pratikli psikolojik suç yapıtlarından, 2000'lerin küresel terör destekli uyuşturucu ve günah dünyasına. tüm hatlarıyla açık, gözleri yana devrilmiş ruh hallerinin, büyük şehirde yaşamanın zorlukları, cinsellik açmazı ve yükümlülüklerinden sıyrılmış bir insanın ne kadar insan kalabildiğinle ilgileniyor mann. bu fikirlerin bir fikirden çıkıp, parçalanarak bir hisse dönüştüğü her yerde bütünleşiyorsun fikirleriyle. martılar uçuyor sahilde-iyileşiyor will-tüm hastalıkları eriyor. dışarıda ki dünya ile-orada, bir yerde oturup bir kaç kelime ediyorsun.


    (bad astronaut - 30 Temmuz 2006 15:05)

Yorum Kaynak Link : manhunter